Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yaşam


orc_lord

Öne çıkan mesajlar

Yıllar önce bir gün, babam ve ben deniz kenarına oturmuş, sahili, martıları, dalgaları izliyoruz. Hava soğuk, kışın en karanlık günleri ve soğuk kumların üzerinde bizden başka kimse yok. O yılların yükünü taşıyan şakakları ağarmış bir adam şimdi, ama gözlerindeki ateşten henüz hiçbirşey eksilmiş değil. Purosundan bir nefes daha çekiyor, sonra bana bakmadan " Nasıl içiyorsun bu mereti, zehir gibi, ciğerlerine yazık değil mi?" diyor. Çünkü o puroyu sabah benim çekmecemi karıştırırken buldu. Sesimi çıkarmıyorum, ne diyebilirim ki? Ben henüz 17 yaşındayım ve tabii ki o da sigara içmemden nefret ediyor. Haklı, ama bu benim gibi yaptığı herşeyi keçi inadıyla savunan genç bir şapşalı yıldırmıyor. " Disiplin..." diye homurdanıyor. Zevzek bir dünyalı şakası duymuş bir Vulcan filozofu edasıyla tek kaşımı kaldırıyorum. "Baba, disiplin nedir?" diyorum. Bakışlarını yavaşça bana çeviriyor, puroyu dişleri arasında ezip gözlerini kısarak beni süzüyor. Tanrım bu adama neden bu kadar ezici bir karizma verdin ki?!
"Disiplin nedir, öylemi?" diyor sakin bir sesle, ben de bir fırtanaya mı doğru kürek çektiğimi merak ederek kafamı yavaşça sallıyorum. "Bak oğlum, disiplin bir işi doğru yapabilmek için uyman gereken kurallardır. Örnek istersen, parmağını elektrik prizine sokmamak, elektrikle ilgili disiplinin bir parçasıdır."
"Yıllar sonra sokakta bir başıma yürüyorum, o ise çoktan "bir büyük belkiyi aramaya" gitti. Ve tıpkı dediği gibi, onu ancak gittikten sonra anlamaya başladım. Her yerde insanların nasıl "disiplinsiz" davrandıklarını ve bedelini ödediklerini görüyorum. Kırmızı ışıkta durmuyorlar ve ölüyorlar. Silahla birbirlerine şaka yapıyorlar ve ölüyorlar. Yüzyılların biriki olan tecrübelerin oluşturduğu kuralları çiğniyorlar, bunu ya "sürüden farklı olmak" için ya da sırf cehaletlerinden yapıyorlar. Ama sonuç değişmiyor, ölüyor ya da sakat kalıyorlar. Bense artık otuz yıldan sonra artık sırf "isyan etmek" için kuralları çiğnemenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Artık herşeyi çok daha farklı görüyorum, isyan edilcek ve edilmeyecek şeyleri daha iyi ayırt edebiliyorum.
Yıllar sonra sokakta tek başıma yürüyorum ve, ve tek anladığım "disiplin" kelimesinin gerçek anlamı değilmiş, hatta çoğu zaman insanların belki de farkında olmadan baktıkları bir yerdeymiş. Tıpkı ihtiyacım olduğunda bulamadığım her eşya gibi.
Ahe evet, hayatın anlamı... İnsanların gerçekten aradığı, sonra da yaşlanmaya başlayınca "Yokmuş yahu!" deyip bir kenara bıraktıkları muhteşem cevap! Ama aslında bu sorunun cevabı o kadar basit ki, bir an durup dünyanın dönüşünü seyretmek, bulutsuz bir gecede gözlerini kaldırıp evreni seyretmek o cevabı bulmak için yeterli.
Hatta en temel biyoloji kitabı bile bu sorunun cevabının bir parçasını verebilir. Gerçekte hayat anlamlarla hiç ilgilenmez, bununla vakit harcamaz. Hayat sadece devam etmekle ilgilenir. Yıldızlar korkunç bir güçle içten içe yanarlar, ağaçlar uygun zamanda çiçek açar. Hayat sadece varolmaya devam eder, burada ya da uzak bir gezegenin üzerinde, hiç farketmez. Bu yüzden hayat anlamlarla ilgilenmez, buna ayırıcak vakti yoktur. Ve içinde bir anlam arayanlar için de bomboştur. Tıpkı bembeyaz bir defter sayfası gibi...
İnsanoğlu için yapılacak tek şey vardır. Bu bembeyaz defter sayfasını ne şekilde dolduracağına karar vermek. Yani kendi hayatının anlamına kendin karar vermelisin Tüm ömrünü para kazanmak ve bu parayla canının çektiği şeyleri ssatın almakla mı geçireceksin? Tamam, senin hayatının anlamını bu demektir. Ya da belki bir alim olup yaradılışın sırlarını çözmek istiyorsun? Belki ölmeden önce bir defa olsun bir yıldız gemisinin güvertesinde durup, o sonsuz gibi görünen karanlığı dolduran yıldızları, rengarenk nebulaları ve daha nice isimsiz harikayı seyretmek istiyorsun. Olabilir, işte hayatın anlamını seçtin, yolun açık olsun...
Görüyorsunuz ya, zor olan hayatın anlamını bulmak değildir, çünkü olmayan birşeyi zaten bulamazsınız. Zor olan kendi hayatınıza bir anlam bulabilmek ve hayatınızı bu anlamla doldurabilmektir. Öyle ki zamanı gelip " bir büyük belkiyi aramaya" giderken geride sadce pişmanlık ve boşluk kalmasın...


2001/02 1984 köşesi Berker Güngör
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...