King_Tiger Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 (17 Temmuz - 2 Ağustos 1945), II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Müttefiklerin Berlin'in bir banliyösü olan Potsdam'da düzenlediği konferans. Konferansa ABD'den Başkan Harry S. Truman, İngiltere'den Başbakan Winston Churchill (daha sonra konferans sırasında başbakan olan Clement Attlee) ve SSCB'den Josef Stalin katılmıştır. Konferansta Avrupa'da öngörülen barışın ana yönleri tartışılmakla birlikte; barış antlaşmalarını hazırlamak görevi, dışişleri bakanlarından oluşan bir kurula verildi. Ele alınan temel konular ise yenik Almanya'nın yönetimi sorunu, Polonya'nın batı sınırları, Avusturya'nın işgali, SSCB'nin Doğu Avrupa'daki rolü, savaş tazminatları ve Japonya ile süren savaştı. Savaş sırasında düzenlenen önceki konferanslarda görülen dostluk ve iyi niyet havasının tersine Potsdam'da, her ülkenin kendi çıkarları ön plana çıktı. Yayımlanan Potsdam Bildirgesi'nde "Müttefiklerin, Alman halkının sonuçta kendi yaşamını barışçıl ve demokratik bir temel üzerinde, yeniden kurmaya hazırlanmasını amaçladığı" belirtildi. Almanya, Yalta Konferansı'nda (Şubat 1945) kararlaştırılmış ilkeler (yani askerden arındırma, Nazilerden arındırma, demokratikleşme, ademi-merkeziyetçilik ve sanayinin kısıtlanması) temelinde; her biri Sovyet, İngiliz, ABD ve Fransız işgal kuvvetlerinin komutanlarınca yönetilecek dört işgal bölgesine ayrıldı. Berlin, Viyana ve Avusturya da dört işgal bölgesine bölündü. Bir bütün olarak Almanya ve Avusturya'yı ilgilendiren sorunlarla uğraşmak üzere; dört Müttefik devletin temsilcilerinden oluşan bir Denetim Kurulu kuruldu. Ayrıca her ülkenin savaş tazminatını kendi işgal bölgesinden sağlaması; bunun yanısıra SSCB'nin kendi bölgesindeki tarımsal ve başka doğal ürünlerin karşılığında, batı bölgelerindeki sanayi donanımının yüzde 10-15'ini alması kararlaştırıldı. Polonya konusunda ise bu ülkenin batı sınırını, Oder ve Neisse ırmaklarının oluşturulması öngörüldü. Eski Doğu Prusya'nın bir parçasının Polonya'ya verilmesi sonucunda, bu bölgede yaşayan milyonlarca Alman, Almanya'ya göç etmek zorunda kaldı. Romanya, Macaristan ve Bulgaristan'da zaten konferanstan önce komünist yönetimler işbaşına gelmişti. Stalin, Müttefiklerin Balkan devletlerine karışmalarına kesin olarak karşı çıktı. Ayrıca 1921'de yitirdiği toprakları Türkiye'den geri almaya ve Çanakkale Boğazı'nda askeri üs kurmaya yönelik girişimlerine izin verilmesini istedi. Ama bu istekleri kabul edilmedi. Truman, Stalin'e ABD'nin Japonya'ya karşı kullanmayı düşündüğü yeni silahtan (atom bombası) söz etti. 26 Temmuz'da Japonya'ya koşulsuz teslim olmasını ve Potsdam Bildirgesi'ni kabul etmesini öngören bir ültimatom gönderildi. Japon hükümeti, ültimatomu reddetti ama ABD'nin 6 Ağustos'ta Hiroşima'ya, 9 Ağustos'ta da Nagasaki'ye atom bombası atmasının ve SSCB'nin savaşa girmesinin ardından 10 Ağustos'ta teslim oldu. Potsdam Konferansı, Müttefiklerin uyum içinde birlikte olmalarını öngörüyordu ama Batı ile Sovyetler Birliği arasındaki çıkar çatışmaları, bu konferansın son Müttefik zirvesi olmasıyla sonuçlandı. Ana Britannica, 25. cilt[signature][hline]Ordumuz Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin Çelikleşmiş İfadesidir. Kemal Atatürk [Bu mesaj King_Tiger tarafından 14 Eylül 2005 13:11 tarihinde değiştirilmiştir]
King_Tiger Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Konuyu açan Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Konferans girişimi, Churchill'den geliyor. 6 Mayıs'ta -demek ki Almanya'nın tesliminden önce- Truman'a üç büyükler arasında yeni bir buluşma önermiştir. Gerekçesini kaygılı bir dille kaleme aldığı bir dizi notta dile getiriyor. Yakılıp yıkılmış ve siyasi bakımdan tam bir boşluğun içine yuvarlanmış olan Avrupa'nın üzerinde, Rus gölgesi giderek koyulaşmaktadır. Polonya da Sovyet işgal bölgesi içine sürüklenmiştir. Baltık ülkeleri, Almanya'nın doğusu, Çekoslovakya'nın tamamı, Avusturya'nın büyük bir kısmı, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya belki Yunanistan Rusya'nın sınırları içinde kalacak ve Berlin, Viyana, Budapeşte, Belgrad, Bükreş ve Sofya gibi Orta Avrupa'nın bütün büyük başkentleri Sovyet etkisi altına girecektir. Churchill'in daha büyük bir endişesi var: Amerikan ordusu Avrupa'dan çekilecek, İngiliz ordusu dağılacak. Fransa, askeri gücü önemsiz ve işbirliği etmesi zor bir ülkedir. Muzaffer ve dev bir Kızıl Ordu ile baş başa ve yalnız kaldığı zaman Avrupa'nın durumu ne olacak?.. Churchill, işte bu sebeple ordular terhis edilmeden ve işgal bölgeleri terk edilmeden önce; Avrupa'nın durumunun açıklığa kavuşturulmasında ısrar etmektedir. Stalin ile bir görüşme yapılması; gerek Rusya ile bir anlaşmaya varılabilmesi, gerek öne süreceği şartlara bakarak gerekli sonuçların çıkarılabilmesi için kaçınılmaz bir hal almıştır. Truman, Stalin'e Amerika'nın olağanüstü tahrip gücüne sahip yeni bir silah geliştirdiğini açıklamakla yetiniyor. Özel bir ilgi göstermiyor Stalin. Silahın özelliği üstüne hiçbir sual sormuyor. "Umarım ki" demekle yetiniyor; "Bu silahı Japonlara karşı kullanacaksınız." Bu ilgisizliğin casusları vasıtasıyla yeterince bilgi almış bulunan Stalin'in, bu konuda öğrenecek bir şeyi olmayışından mı yoksa ihtilal yaratacak nitelikte yeni bir silahın söz konusu olduğunu anlayamayışından mı ileri geldiği hiçbir zaman öğrenilemeyecektir... H. Adolf Jacobsen, Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı[signature][hline]Ordumuz Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin Çelikleşmiş İfadesidir. Kemal Atatürk [Bu mesaj King_Tiger tarafından 14 Eylül 2005 13:14 tarihinde değiştirilmiştir]
GEd Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 postdam olmasin? gecen gun mektup yolladim oraya.
fedaykin Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2005 Potsdam doğru[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz"
Öne çıkan mesajlar