Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sadece takip et...


Loras

Öne çıkan mesajlar

Sadece takip et...

"Kahretsin, kahretsin, korkuyorum" bu sözlerin o gece kaçıncı kez ağzımdan döküldüğünü kestiremiyordum. O sırada tekrardan dönüp çevremdeki seslere pür dikkat kesilme ihtiyacı hissettim, her an sıvışmaya hazır halde, olduğum yerde durup dinledim. Neyse ki bir şey yoktu, yani sanırım yoktu. Tam hareket edecekken soğuğu iliklerimde hissettim, şöyle bir titreme geldi. Ah hava ne kadar da kararmıştı ve ne kadar da soğumuştu. Kendi kendimden sarınacak başka bir şeyim yoktu malesef. Yeniden adım atmaya başlamıştım ki aniden geriye dönüp şöyle bir göz attım, sokak boş görünüyordu. Adımlarımı hızlandırarak yoluma devam ettim. "Of tanrım ayakkabılar bu kadar ses çıkarmak zorunda mıydı sanki". Yola devam ederken sanki bir anda kafamın boşaldığını hissettim, fazla mı paranoyaklaşıyordum sanki. Bugün gölgeler yeni bir oyunu sergiliyorlardı sanki sahnede, hepsi durmadan ayrı şekillere bürünüyorlardı. Tedirginlik had safhada idi, şuursuzca koşmak istiyordum, kaçmak. Ama aniden aklıma bu sefer de çok dikkat çekeceğim korkusu düşüyordu. Buna benzer çelişkiler beynimi iyiden iyiye kemirmeye başlamıştı.

Saklandığım yerin nesi vardı ki hem, oradan asla çıkmamalıydım. Kim kahramanlık damarıma bastı acaba. Sinirden bir kahkaha patlatıverdim tam bu anda, ses dalgaları duvarlara çarpıp yankılanmıştı ki ellerimle ağzımı kapadım, istemsizce. Aman tanrım ne kadar çok ses yapmıştım. Hemen en yakın duvar dibine girip, sindim. Taşların keskin soğuğu sanki sırtıma saplanıyordu, ayaklarımı çeneme çekip öylece oturmaya başladım, şu an soğuğa tepki verecek durumda değildim. Keşke şehrin bu kısmını daha iyi tanısaydım diye geçirdim içimden, en azından ayaklandığımda bir amacım olsa daha rahat hissederdim kendimi. "Kahretsin, korkuyorum." Hiç de ışık yok etrafta, nefret ederim karanlıktan, normalde hep gözlerimi kapar ve kaçarım ondan ama bu sefer o şansım da yok.

Nefes alışverişimin havada yarattığı buğulu görüntülere daldım bir süre, sonra kendime "kalk, kalk" diye telkinlerde bulunmaya başladım. Önce tek elimden güç alarak, sonra diğer elimle onu destekleyerek. İşte ayaktaydım. Buruk bir sevinç doldu içime. Hedefsiz yürüyüşüme devam ettim. Kafamı dağıtmam gerekiyordu,-bana çok zor gelse de- zihnimi yeniden yapılan hain saldırıya yönelttim. Ne kadar da ani olmuştu, aniden karanlık sokaktan çıkmışlardı. Bu şans olamazdı, bu kadarı olamazdı en azından. Oradan erken ayrılacağımız falan, birilerinin kulağına gitmişti bunlar, hem de bizi çekemeyen birilerinin. Babam gelenleri görür görmez beni ittirerek "Arkana bakmadan koş ve ilk gördüğün yere saklan" demişti. Dediği gibi yaptım, bir ara geriye dönmeye yeltendim, o sıradan babamın havaya kalkmış ve tam rakibinin şah damarına doğru inecek olan kanlı kılıcını gördüm, gözümü kaçırdım hemen. Yoluma devam ettim. Kılıçların çınlaması gittikçe uzaklaştığında, ilk gördüğüm binanın yanına girdim ve oradaki malzemelerin arasına sığındım. Bir süre kafamı toplamaya çalıştım, ara sıra yanımdan insan sesleri gelip geçiyordu. Beni arıyorlardı galiba, yeniden kaçtım. Ah ah öcümü almak istiyordum ama hayattan ölesiye korkuyorum.

Aklımdan bu düşünceler geçerken ve biraz hülyalı bir yürüyüş halindeyken önümden iki adam sokağa girdi, hemen kendimi binaya dayayıp sessizliğe büründüm, derken dayandığım yerdeki taşlardan birine fazla baskı yapmışım, evet taş yerinden koptu ve kısık sesler eşliğinde önümde yuvarlanmaya başladı. Gözümle önce kendi çevresinde dönen ve sanki beni o an büyüleyen taşı izledim, hareketsiz kalmıştım. Sonra gözlerimi kaldırıp adamların olduğu yöne baktım, üstüme doğru koşar adımlarla geliyorlardı. Bana daha yakın olan elini yavaşça kılıcının kabzasına götürdü ve sıkıca kavradı, benimle olan mesafe azaldıkça çeliğin o parıltısı daha da görünür oluyordu. Tek yapabildiğim geriye doğru birkaç adım atabilmek oldu, tam hayatımda attığım son adım olacağını düşündüğüm harekete başlamıştım ki havayı yarıp geçerek gelen kılıcın bana iyiden iyiye yaklaştığını hissettim. Eminim ki yakında etraf kana bulanacaktı. Tam o sırada son adımım bana bir oyun oynadı ve tökezleyerek, yere düştüm. Kılıç gözlerimin önünden geçerek hamlesini tamamladı, daha ölmemiştim, sanırım. Bu sırada geride kalan adam da yanıma ulaşmıştı, o biraz daha yavaş hareket ediyordu ama kılıcın boynuma doğru izlediği yol aynıydı. Gözlerimi kapadım, belki ölümümü acısızlaştırırdı.

Beklediğim soğukluğu ve ardından sıcak kanın tenimde dolaşmasını yaşamadım onun yerine sadece çeliğin çeliğe çarptığında çıkardığı çınlamayı işittim. Gözlerimi açtığımda katilin kılıcını kesen başka bir kılıçla karşılaştım. Yeni kılıcın sahibinin ellerine baktım, çok narinlerdi. Gözlerim kılıç tutan kolu izledi ve yüzüne geldi. Aman tanrım sanırım bir peri kızıyla karşı karşıyaydım. O sırada kılıcını geriye çekip katile doğru bir hamle yaptı ve onu geriletti. Bu hamle sonrasında tam katillerle benim arama girmişti, o an konum değiştirdiğinden dolayı saçları dalgalandı. Çok gür saçları vardı ve simsiyahlardı, ay ışığında i
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hmm.. Ben beğendim..
Ama açık konuşayım, yazıdaki kelimeleri değil de kendi anladığım, okuduğum halini.

Bana göre bu bir aşk hikayesi. En basit tabiriyle, "sevgilimden kaçtım ve sevebileceğim bir başkasını buldum" şeklinde özetlenebilir.
Şakırdayan kılıçlar figürü kişinin iç çatışması, ilk atak asıl sevgili, kurtarıcı ise sevildiği düşünülen yeni kişi yerine konulabilir.
Evet, bence böyle ve çok güzel...[signature][hline]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eheh daha ruhsal, içe dönük bi yazı bekliyodum, onun yerine kılıçlı elfli felan bişeyler çıktı :) pek sevmem fantastik yazıları/kitapları ama anlatım gerçekten çok hoş,resmen izlediğimi, takip ettiğimi hissettim. tabi daha geniş ve sembolik bi açılımı da var yazının, gayet bariz :) tebrikler! daha çok yazını görmek isteriz loras.[signature][hline]Mnye etoh nadoh kahk zoobee v zadnetze.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir biliyorum beklentilerini :p. Bu Villians'a hediye bir yazı olduğu için ve kendi böyle şeylere hasta olduğu için bu tür bir güzellik yaptık.
İleride daha değişik açılımlara da gireriz umarım.

Zaten her yazı değişik okumalara açıktır kişi için, o yüzden kymophobia'nın yorumu çok güzel geldi bana. İç dünyaya hoş bir eğilim.[signature][hline]Follower Of Cyric,Prince Of Lies;Blog

[Bu mesaj Loras tarafından 08 Eylül 2005 17:09 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...