LiquiD Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Üç dört kere farklı hocalardan Osmanlı tarihi dinlemişimdir eğitim sürecim içerisinde. Hangi tarih hocası olursa olsun, Yavuz'a gelince şöyle bir şevklenir. Hepsinin, o 12 yıllık hükümdarlık devrine ait anlatacağı ilginç hikayeleri vardır. Anlatın siz de bildiklerinizi bakalım, bu en enteresan Osmanlı hükümdarlarından biri olan tipitip eşcinsel hakkında... [Bu mesaj BombaciMulayim tarafından 15 Mart 2003 22:39 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ivan Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 ağzını topla köstük![hline]Seyid the Scout @ Excalibur Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Coldwind Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 hmm herkesin bildiği kadarıyla çok gaddar bi padişah.. müslüman katili olarak tanınmış eskiden. babasını zorla tahttan indirmiş.. ayrıca bir efsaneye göre ridaniye seferinden dönerken yanında bir hoca varmış, hocanın atından sultan ın pelerinine çamur sıçramış. herkes "hocanın ömrü bu kadarmış" derken selim, "ilim adamının yoluna çıktım, o yüzden eteğim kirlendi" tarzında birşeyler söylemiş falan :) bunun dışında fazla birşey bilmiyorum..[hline]"Do you cling to the past, or can you see through the pain?" [Bu mesaj -coLdwind- tarafından 15 Mart 2003 23:50 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
slayer__ Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 oğluyla az görüşen birisymiş bir ara gördüğünde oldukça süslü olan oğluna anana giyecek birşey bırakmadın tarzında bişi demiştir kimisine göre gaddardır kimisine göre değil gaddar olmasını askerlerine söz geçirmek için olduğu fln söylenir daha ayrıntılı bilgileri yavuz sultan selimin hayatını anlatan bir kitaptan alabilrisniz yazarını hatırlamıyorum ama 3 kitaplık bir seri vardı ünlü bir tarihçiydi sanırm yazarı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Faerdun Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Selim daha başa geçmeden bir şehzade iken gizlice İran a gitmiş,İran şahını satranç ta yenmiştir (ki çok sever).[hline]Estel_Anorien, 03 Şubat 2003 02:33 tarihinde demiş ki: isilduru cevirir saplar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
karakedi Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 said: Gösterişten hoşlanmaz, devlet malını israf etmezdi. Babasından devraldığı tatminkar hazineyi ağzına kadar doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, söyle vasiyet etti: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun benim mührümle mühürlensin." Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra gelen padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinenin kapısı daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi. gidin bakın mührü hala ordadır. adam hazineyi ole bi doldurmuş ki, ondan sonra gelenler kendi mührünü atmaya utanmış :) Yavuz'un tahta geciti dönemde devlet sınırı: 2.375.000 km2 8 YIL sonra vefat ettiginde devlet sınırı: 6.557.000 km2 ehe adam sadece 8 yılda imparatorlugu 3 kat genişletmiş (4,2 milyon km2cik bi artış :P ) siz hala yok homoseksüelmiydi yok oglancımıydı geyikleri yapın :) bu arada 50 yaşında vefat etmiş. 1512 - 1520 yılları arasında sadece 8 yıl tahta kalabilmiş. Yanlışıkla bi 70lere merdiven dayasa idi sanırım amerikayı bile fethederdi :)[hline]Bestiae sumus, ut non bestiae simus... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Zed Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 15, 2003 ekşi sözlükten: bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, yavuz ona: - sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. vezir: - evet hünkarım, bilirim dediğinde, yavuz cevabı yapıştırmış: - ben de bilirim.[hline]open your heart | i'm coming home[/b] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Narsil Mesaj tarihi: Mart 17, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 17, 2003 İran seferi sırasında akıncıların komutanını 'askerler yoruldu' şeklinde yakınıyor diye parçalatan, elbise değiştiri gibi vazir değiştiren, Barbaros Hayrettin'i kardeşine iç savaş sırasında yakın duruyor diye Cezayire sürdüğü, İran Şahına 'Erkek adamsan giy zırhını kuşan yayını karşıma çık, yoksa mektupla beraber gönderdiğim kadın elbiselerini giyerek gez' dediğini Kanuni sonrasi zırdeli padişahlar haricindeki en 'sağı solu belli olmayan' padişah olduğunu söyleyebiliriz. Her ne olursa olsun, cesur[belki de fazla], yetenekli ve güçlü bir padişahtı. Conquistador ruhlu, yaşamının son anına kadar savaş düşünen bir adamdı netekim. [Bu mesaj Narsil tarafından 17 Mart 2003 14:43 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
THARKAS Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Merdüm-ü dideme bilmem ne füsun etti felek, Giryemi etti füzun eskimi hun etti felek, Şirler pençe-i kahrimda olurken lerzan, Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. bu muhtesem dizeleri yazmistir. Sanma sakin, herkesi sen sadikane yar olur. Herkesi sen dost mu sandin belki ol, agvar olur. Sadikane belki ol, alemde bir serdar olur. Yar olur, agvar olur, serdar olur, didar olur. Yukardan assa ve odlan saga okuyunuz. gerci bunu yavuzun yazdigi kesin degil ama ikiside ayri yerlerde imzamdir.[signature][hline] With each kill I grow wiser... with every added wisdom I grow stronger -Artemis Entreri Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BigBang Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Yavuz Kuşkusuz Gücü simgelemiş kişilerden biridir fakat gücün getirdiği zorunluluklar diyebileceğimiz veya hatalar (nasıl adlandırırsanız adlandırın çünkü muhakkak herkesin bakışı farklı olacaktır) yapmıştır hemde fazlasıyla... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BigBang Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Başlangıçta Osmanlılar ülkelerine “RUM” diyorlardı. Yavuz’dan sonra “Osmanlı” ya da “Devlet-i âl-i Osman” denilmeye başlandi. Osmanli Devlet yönetimi ile Kapukulu Askerleri, dirlik sahipleri “Türk olmayan” dönmelerden oluşmaktaydi. Bu dönme devşirmeler; asker ya da yönetici olarak egitilerek ve Türkçe ögretilerek devlette görev aliyorlardi. Osmanli Hanedanligi etrafinda oluşturulan helozonik dönme Asker-Sivil yönetici sinifin başinda hanedan aileden bir “sultan” olan devlet “despotik” ve üretim ilişkileri de feodal yapida idi. Türklük açisindan baktigimizda Akkoyunlu ve Safevi Devletleri; Osmanlilar’dan daha çok Türk’tür. Türkler; Osmanlılar’da “akıl ve idrak yoksunu” ikinci sınıf vatandaşlar olup, Ermeni-Rum-Yahudi-Kürt-Arap vb. unsurlar daha ön plandaydı. İstanbul’un fethi Türkler açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u Bizans devlet ve Ortodoks Kilise yöneticileri Osmanlılara teslim eder. Fatih Sultan (II. Mehmed’in) de 2 gün sonra Ayasofya Kilisesi ile Bizans İmparatorluk sarayına giderek törenle Bizans ve Osmanlı devlet erkanını kabul etmesiyle de Osmanlı İmparatorluğu ilan edilmiş olur. Bu durum aynı zamanda Bizans tahtına Fatih Sultan Mehmet’in getirilmesi de demektir. İstanbul’un fethi Türk tarihçilerinin abarttıkları kadar önemli bir askeri kuşatma ve muharebe değildir. Osmanlı II. Veziri Rum Zağanos Paşa gibi dönmelerin ve tükenmiş, çürümüş Bizans yöneticilerinin işbirliğiyle ve de direniş gösteren grupları katledilme operasyonu ile İstanbul alınmıştır. Rum Zağanos Paşa gösterdiği bu maharetten dolayı Vezir-i Âzamlığa (başbakanlığa) getirilmiştir. İstanbul alınmasıyla, Zağanos Paşa ile birlikte dönme devşirmelerden (Enderunlu) 34 vezir atanmıştır. Vezir-i Azam Çandarlı Halil Paşa ve Türk vezirler görevlerinden alınmıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u başkent yapmiş, kendisini Edirne’de tahttan indiren Vezirleri ve Türkmen Beylerini görevden alarak sürmüştür. Bizans Devlet müesseselerine uygun yeniden devlet yapilmasini gerçekleştirmiştir. Şeyhülislamlik müessesesini ve Müftülügü de “Fener Rum Ortodoks Patrikliğine” benzer bir yapıyla Ortodoks İslam (Sünni) şeriat organizasyonuna dönüştürmüştür. Çandarlı Halil Paşa tutuklanarak Edirne’ye gönderilmiş buradaki hapishanede işkence edilerek tüm para ve mallarina el konmuş; Temmuz 1453 başinda da katledilmiştir. Istanbul’un başkent olmasi, Fatih Sultan Mehmet ile yeni bir döneme girilir:Türk aristokratlari ve Türk halki devlet yönetiminden tamamen dişlanir. Padişah üzerindeki etkileri sona erer. Türklerin yerini Padişahin otoriter görüntüsü altinda; dönme devşirme Kapikulu-Enderun zümreleri devlet erkine sahip olurlar. II. Bayezit’in yeni fethettiği Modon, Koron, Navarino, Mora, Draç gibi yörelere Anadolu’daki Kıızlbaş zümreleri çoluk-çocuk, kadın-erkek yüzleri demirle dağlanarak zorla sürülerek iskana tabi tutulurlar. Aynı tip uygulamalar Fatih döneminde Karaman ve Konya’da da olmuştur. Rum Mehmet Paşa bölgede zulüm ve katliam yapmiştir. Atatürk’ün ataları da bu yöreden alınarak o yıllarda bugünkü Makedonya’nın Jupa bölgesinin Kocacık Köyü’ne iskan edilmiştir. Fatih ve Bayezit döneminde; Akdeniz, Ege ve Iç Anadolu Türkmenleri oymaklar ve kafileler halinde Akkoyunlu ülkesine ve bugünkü Kuzey ve Güney Azerbaycan’a göç ederler. Şeyh Cüneyd ve Şeyh Haydar bu Türkmen topluluklarini örgütlerler. Erdebil Tekkesi’nde Türkmen yaygınlaşır ve merkezi olarak örgütlenir. Şah İsmail’in önderliğinde 24 Oğuz Boyundan olan 72 Türkmen Oymak Beyi ve 40 Seyyid Ocağından dedenin katılımıyla Erzincan’ın Sarıkaya yaylağındaki “Türkmen Kurultayı”nda Safevi Devleti”nin kuruluşuna karar verilir. Devlet 9 Eylül 1502 günü Tebriz’de kurulur. I. Selim (1512-1520)’in tahta geçmesiyle Türkmen sürgün ve katliamları daha da vahim bir hal alır. 1514’deki Şah Ismail ile Yavuz Selim arasinda geçen Çaldiran Savaşi öncesi ve sonrasi Anadolu’da; tarihi kaynaklar 40 ila 100 bin civarında Türkmenin katledildiğini yazmaktadır. Şafi mezhebinden Nakşibendi tarikatından Kürt mollası Şeyh İdris-i Bitlisi’nin önerisi ve planlamasıyla Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan Türkmenler sürülerek katledilmişlerdir. Türkmenlerin hakim olduklari idari beylikler ve topraklari; “yurtluk ve ocaklık” adı altında Yavuz’un imzaladığı boş fermanları, İdris Bitlisi oldurarak 400 Kürt Aşiret reisine, ağasına vermiştir. Yavuz Selim tarafından Erzincan Valiliğine atanan (dönme) Bıyıklı Mehmet Paşa ve danışmanı İdris Bitlisi bölgede terör estirirler. Kurban Bayramında Osmanlı muhafızları Türklere saldırarak binlercesinin kafasını keserek Erzincan’a getirip şehirde, kafataslarindan minare yaparlar. Biyikli Mehmet Paşa Osmanli Ordusu ile Idris Bitlisi’ni Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BigBang Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Onun döneminde Oğuzlar sunni-alevi diye mezhep ayrılığı yüzünden bölünmüşler ve birbirlerini katletmişlerdirki olan genelde alevi oğuzlara olmuştur,bu dönem gurur duyulacak bir dönem olduğu gibi utanılacak bir dönemdir ayrıca... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BigBang Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Üstteki yazının kaynağı : http://membres.lycos.fr/aleviturk/links40.html Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
caferi Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Yavuz Sultan Selim. Sefer sırasında Arap topraklarındaki zenci köleleri görür. Devamlı eziyet gören garibanların kulağındaki küpelere dikkat eder. Sorar köleye "Bu kulağındaki nedir?". Zenci köle "Köleleri ayırt etmek için kullanılır der." Sultan Yavuz bu duruma çok içerler. Ardından derki "Ben de İslamın kölesiyim" der ve o kölenin kulağındaki küpenin benzerini kendi kulağına takar. Küpeyi takar çünkü kendiside bir insan ve köle bir zenciden farkı yoktur İslamın karşısında. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 sırtında çıkan bi çıban yüzünden ölmesiyle ilgili bi hikaye vardı, onu bilen var mı?birisi lanet okuyodu falan, sırtında şir-i aslan pençesi çıkacak diyodu, sonra o çıban gibi şeyi patlatınca ölüyodu, yanlış mı biliyorum acaba?[signature][hline]Mnye etoh nadoh kahk zoobee v zadnetze. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sawer Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2005 said: caferi, 22 Ağustos 2005 23:21 tarihinde demiş ki: Yavuz Sultan Selim. Sefer sırasında Arap topraklarındaki zenci köleleri görür. Devamlı eziyet gören garibanların kulağındaki küpelere dikkat eder. Sorar köleye "Bu kulağındaki nedir?". Zenci köle "Köleleri ayırt etmek için kullanılır der." Sultan Yavuz bu duruma çok içerler. Ardından derki "Ben de İslamın kölesiyim" der ve o kölenin kulağındaki küpenin benzerini kendi kulağına takar. Küpeyi takar çünkü kendiside bir insan ve köle bir zenciden farkı yoktur İslamın karşısında. valla ben bunun farklısını biliorum bnm bıldıım bi satranç maçından dolayı küpe takıodu,yenilmişti[signature][hline]Spiker olmuş her denyo Savaşı gülerek sunmuş... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
caferi Mesaj tarihi: Ağustos 23, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 23, 2005 Yavuz Sultam Selim gibi bir adam satrançta yenildi diye küpe takar mı? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Trept Mesaj tarihi: Ağustos 23, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 23, 2005 Adı: I. Selim (Yavuz) Baba adı: II. Bayezid (Veli) Anne adı: Ayşe Hatun Doğum tarihi: 10 Ekim 1470 Doğum yeri: Amasya Saltanatı: 1512-1520 (8 yıl) Tahta çıkış yaşı: 42 Tahttan ayrılma sebebi: Ölüm Ölümü: 22 Eylük 1520 (50 yaşında) Ölüm sebebi: Kanser Ölüm yeri: Çorlu Mezar yeri: Fatih, Sultan Selim (İstanbul) Eşi: Hafize (Hafsa Sultan) Padişah olan çocuğu: I. Süleyman (Kanuni) Çocukları: Süleyman, Fatma, Hatice, Hafize, Şah Padişah olan kardeşleri: - Merakı: Askerlik, binicilik, matematik, şiir Halifeliği: 74. halife (1517'de halifelik Osmanlı padişahlarına geçti) Kaynak: Ünsal Kubat, Güç ve İhtişam Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
slayer__ Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 @sir ölümü üzerine çok laf varda genelde denilen babasına yaptıklarından dolayı babsının orda öldü yada babasını öldürttü o da o sırada lanet okudu ondan dolayı öldü hastalığı tüm vucudunu çıbanlar sarıyor ve yavaş yavaş patlıyorlar tabi ilk olarak çıktığında önemsemiyor yavuz doktor görevinde olan kişiye daha sonra gösteriyor o da kızgın demirle patlatıp silmeliyiz padişahım diyor ama yavuzun ondan sonra dinlenmesi gerekeceğinden dolayı kabul etmiyor sefere çıkıyor gene küçücük bi çıban mı beni öldürecek diyor sonra her patlayan çıbandan çıkan mikropla sayısı artıyor zamanlada ölüyor işte hastalığın adını unuttum ama olaylar böyle onun dışında babasının bi öfkesi yok öldürmemiştirde sonuçta padişah babası vs. kardeşlerini öldürme nedenide taht güvenliği ne yaptıysa ülkesini büyütmek geliştirmek genişletmek için yapmıştır babasıyla alıp veremediği konu iran şahıydı babasıda başka çocuğuna tahtı devreceğindn o nedenle savaşıyorlar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 yavuz un takma adı celal idi anormal sınırlı oldugundan babası meselesıne gelınce bılındıgı uzere 2. beyazıt devrı yukselme devrı icınde bır duraklama donemıdır cok yumusak huylu ve ımanı guclu bır padısah oldugu ıcın 2. beyazıt ulkeyle cok fazla ılgılenmıyor zaten bulunan gunluklerde daha cok odasına kapanıp ıbadet ettıgı ve dunyevi işlerı fazla umursamadıgı yazar yavuz beyazıt ın en kucuk oglu yanı tahta cıkması cok zor ancak kendısı cok kurnaz ve hem polıtık hemde askerı bır deha ve kafasını ıyı kullanmayı bılıyor gunumuzde hala kanıtlanamamıs olmasına ragmen pek cok soylentı ortak noktada guneydoguda yapay bır karısıklık yarattıgını ve şii isyanını kışkırttıgını soyler şiiler ayaklanınca yavus kendı başına cok sert bıcımde gelır ısyanı bastırır ve o zamana akdar şiilerlrı umursamıyan babasından co kdaha fazla saygı gorur yenıcerılerden cok işlek bır casus agı kurar ve balkanalrdan anadoluya kadar heryerde kendı şanını yayar ve propagandayla kahraman olarak tanıtır kendını daha sonra zaten yenıcerıelrden destek aldıgı ıcın babasını tahttan ındırır ve babası ınzıvaya cekılıcegı konaga gıderken yolda sebebı bılınmeyen bır sekılde ölür ve yenıcerıelrın destegını alan yavuz tahtı ele gecırır ve butun kardeşlerini ve kardeşlerınden yana olanları kılıctan gecırır cok zekı bırı oldugu burdan bıle bellı oluyor kaldıkı gerek savasta kurdugu stratejılerle gerekse orduyu yenıden cekıp cevırmesıyle ıze dahı oldugunu gosterıyor yavuz en onemlı ozellıgı adalet konusunda tavız vermemesıdır rusvet alanlar dırek ıdamla cezalandırıldı yavuz zamanında ayrıca anadoluda yaptıgı turkmen katlıamlarıyla da bılınır tabı okullardakı tarıh kıtapları bahsetmez bunlardan[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
helena Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 said: Faerdun, 16 Mart 2003 00:24 tarihinde demiş ki: Selim daha başa geçmeden bir şehzade iken gizlice İran a gitmiş,İran şahını satranç ta yenmiştir (ki çok sever).[hline]Estel_Anorien, 03 Şubat 2003 02:33 tarihinde demiş ki: isilduru cevirir saplar. hatta daha sonra şah ismail buna sinirlenip tokatı suratında patlatmış, o da bu olaydan sonra kulağına küpeyi takmıştır diye anlatmıştı bir tarihçi. ama forumda 3 farklı rivayet var, doğrusunu kesin bilen yok mu?[signature][hline]"zamanı gelmiş bir düşünceyi durdurabilecek hiçbir ordu tanımıyorum" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
THARKAS Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 24, 2005 benim bildigim bektasilerle ilgili olan.. bu arada sah ismail tokati patlatmis yavuz irana girince sah ismaile mektup yollamis tokat atacaksan boyle atacaksin diye.[signature][hline] With each kill I grow wiser... with every added wisdom I grow stronger -Artemis Entreri Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
slayer__ Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 25, 2005 THARKAS in hikayesi çok süfermiş =) ya helena bunlar hikaye bilmek zor hangisi doğru tarihçi var mı bilemiyorum o araştırabilir bazı kayıtları çevirileri anca öyle tam cevap belki bulunur Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bilge_Tonyukuk Mesaj tarihi: Ağustos 31, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 31, 2005 dostlarım bence o Türklerin en büyük efsanelerinden biri. İleri görüşlü mükemmel bir komutan. Ona hayranım hangi hikayesini yazam dedim. seçemedim. zaten klavyede f yazamiyom.[signature][hline][imzanız forumkurallarına aykırı - forumlarda din dil ırk etnik koken ayrımı yapılmasına müsade edilmemektedir. bir daha tekrarı halinde cezalandırırsınız] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BigBang Mesaj tarihi: Ağustos 31, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 31, 2005 said: slayer__, 24 Ağustos 2005 16:02 tarihinde demiş ki: @sir ölümü üzerine çok laf varda genelde denilen babasına yaptıklarından dolayı babsının orda öldü yada babasını öldürttü o da o sırada lanet okudu ondan dolayı öldü hastalığı tüm vucudunu çıbanlar sarıyor ve yavaş yavaş patlıyorlar tabi ilk olarak çıktığında önemsemiyor yavuz doktor görevinde olan kişiye daha sonra gösteriyor o da kızgın demirle patlatıp silmeliyiz padişahım diyor ama yavuzun ondan sonra dinlenmesi gerekeceğinden dolayı kabul etmiyor sefere çıkıyor gene küçücük bi çıban mı beni öldürecek diyor sonra her patlayan çıbandan çıkan mikropla sayısı artıyor zamanlada ölüyor işte hastalığın adını unuttum ama olaylar böyle onun dışında babasının bi öfkesi yok öldürmemiştirde sonuçta padişah babası vs. kardeşlerini öldürme nedenide taht güvenliği ne yaptıysa ülkesini büyütmek geliştirmek genişletmek için yapmıştır babasıyla alıp veremediği konu iran şahıydı babasıda başka çocuğuna tahtı devreceğindn o nedenle savaşıyorlar Fatih kanunname sine göre kardeşlerini öldürmesi vacip ve pekala babasınıda öldürebilir...çok doğal... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar