Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

kazıklı voyvoda


Dragonmax

Öne çıkan mesajlar

Bu eleman çocukken emanet olarak alınmıştır.(Bir bakıma esir.)Osmanlı sarayında her an ölüm kürkusu ile kafayı yemiştir.Büyüyüncede eflak-boğdan'a vali olarak atanır.Bilimum işkence,zarar,ziyan ve acıya neden olmuştur.(Kazığa geçirmeler filan.)
Uzun çatışmalar sonunda Osmanlı ordusu tarafından bir şato/kalede sıkıştırılır.Adamları o kaleden çıkartmak imkansız gibidir çünkü kale bir dağın tepesine yapılmıştır.Bunun üzerine Padişah geride bir miktar yeniçeri bırakarak geri çekilir.
Bu yeniçeriler devamlı kalenin çevresinde marşlar/şarkılar söyler.Bizim elemanın karısı buna dayanamaz ve kafayı sıyırarak kendini uçuruma atar.

Gerisini hatırlayamıyorum...Ama mezarının nerede olduğu filan bilinmiyormuş.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"Vlad Tepes (which Kalogridis spells phonetically in English as Tsepesh)" yazıyo şu sitede
onlar da araştırmacıların kitaplarından yararlanarak hazırlamışlar siteyi doğru olması büyük ihtimal[hline]In the grace... of the love
we rise in pain...
and death is not far away
soon we'll sleep
and never wake up again...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yo okudum yani drako oğlu vlad falan ama ben soyadı diye biliyordum yani draculun soyadı olarak geçtiği yazılarda var ben okuduğum bir kitaptan öyle hatırlıyorum ve adı soyadı ne olursa olsun nefret ettiğim bir tip.

[Bu mesaj TheSilver tarafından 29 July 2003 21:16 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

şu ite kahraman demeyin üleklerin kahramanlara ihtiyacı vardır kimseyi bulamazlarsa kendilerini kandırıp Allahın bir sapığını kahraman ilan ederler hele Türklere karşı savaştıysa ne yaptığı hiç önemli deyildir.:|

[Bu mesaj TheSilver tarafından 30 July 2003 15:09 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Adam ama feci imanlıymış, dolayısıyla tüm canice kararlarını kilisede almış :) Ama bunların arasında düzeni sağlamak için kurduğu bir birliğin halka eziyet ettiğini gördüğünde tüm elemanlarını idam etmesi gibi bişeyde var. Adam halkına aslında çok önem veriyomuş, o yüzden kahraman diyolar.[hline]*http://www.milliyet.com.tr/2001/02/23/yasam/yas03a.html adresine bakar ve kopar*

PFC. Deolanthe Cleavis
215th Heavy Infantry
Hell Raiser's
Human - Ranger
Imperial Guard ( www.imperial-guard.net )
Star Wars: Galaxies
---
Diaboli virtus in umbust est
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

benim bildigim kadarı ile kazikli voyvoda Fatih sultan mehmet donemine rast geliyor. Hatta kücükken osmanlı sarayında fatihin arkadaşı olarak beraber eğitim görüyorlar. Vladin babası unlu bir şövalye bu arada asıl kont dracul vladın babası yani. Vladda tahta gecmek için ükesine dondudgunde sırp milliyetciligi sarıyor dort bi yanıını, osmanlıya vergi göndermiyor, fatihe sacma hakaret dolu mektuplar yazıyor, fatih topluyor orduyu kaleyi kuşatıyor ama kaleyi alamıyor kale abuk sabuk bi şkelide daglar üzerinde sanırım o sebeblerden saldırı yapılmıyor.

daha sonra fatih in askerleri gece gunduz psikolojik savas yontemlerine dönüyor, gece gündüz mehreran çalıyorlar sanırım :) emin degilim ama var böyle bişiler yani bişiler çalıyorlar hatta en sonunda vladin eşi dayanamayıp kaleden kendini aşaa bırakıyor uçuruma atlıyor. Bu olaydans onra fatih geri donuyor istanbula kuşatma devam ediyor ama vlad bir şekilde macaristana kaçmayı başarıyor intikam alacam yeminleri ile gidiyor.

bu olaydan yuzyıllar sonra edebiyatcının biri gidip dracula diye kitap yazıyor adamda ünlü oluyor :)[hline]Bestiae sumus, ut non bestiae simus...
- adriann, aaddddrrriiiiiiaaaannnnnn...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

benim hatırladığım bu vlad romanyadaki Türklere zulüm ediyor kesiyor biçiyor kazığa oturtuyor fatih buna elçi yolluyor adam ol çizerim diye bu hıyar kendini bir şey sanmış dinlemiyor fatihi hatta yolladığı elçileri falan kazığa otuytuyor bunu duyan fatih romanyaya sefere gidiyor hatta giderken yolda kafası kesilip kellesi kazıklara takılmış çarmaha gerilmiş kazıga oturtulmuş Türkleri görüyor ve şöyle diyor "bir insan nasıl bir suç işliyeki cezası bu ola " yada buna benzer birşey sonra romanyaya giriyor vlad orduyu görüp üç buçuk atıyor :) hehe (beter olsun)
sonrası malum fatih bunu çiziyor ama romanyadan kaçtığıda söyleniyor sonra kaçtığı yerde fatih bunu buludurup çiziyomuş yine yani benim bildiklerim mutlu sonlu olanlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
unity100, 08 August 2003 15:44 tarihinde demiş ki:
(silver senin engin tarih bilgine ve sana bu tarih bilgilerini ileten kaynaklara ve o kaynaklarin bu bilgileri aktaris diline de) hayranim.[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com

parantez içindeki kısma kadar okurken yüzde yüz küfrediceksin diye bekledim :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Vlad von Tepes (belirtildiği gib Çepeş diye okunuyor)
NAmı değer Vlad klasik bir aristokrat yani soyu çok karışık...sakson...slav...
Arkadaş Fatih'in çocukluk döneminin Osmanlı sarayındaki iç oğlanlardan biri (bunu diğer anlamını biliyonuz...muhtemelen saraydaki bazı muhterem kişilerin seks oyuncağı olmuş olabilir zaten Osmanlı düşmanlığını buna bağlıyolar ama bu kesin değil)
Sonra bu zati muhterem saraydan ense yapıp yurduna dönüyor...Eflak'a...Kendisi Eflak topraklarının gerçek mirasçısı zaten (Orta Çağ feodal veraset hukukuna göre...) Ve Eflak Kont'u olarak Eflak'ı yönetmeye başlıyor ama yerel diğer aristokratlarla iyi anlaşamıyor...yerel aristokratlarda yüzlerini Osmanlı'ya dönüyor...Zaten Eflak Osmanlı'nın vassalı o zamanlar...Ve o dönemlerde Fatih Doğu Avrupa'yı titretmekte Constantinapolis'i feth etmiş ve Romen(Doğu Roma çağımızda bilinen adıyla Bizans) İmparatorluğunun kalıntılarını yok etmiş ve Balkanlarda Belgrat hariç her yeri almış...
İşte Kont Vlad bu dönem bir idizi ikili politik oyunlarla (Osmanlı'nın o dönemki rakibi Katolik Macar'larla anlaşma yaparak zaten kendisini tahta tutan gücü verende Macarlar ama bu durum tabiki Ortodoks Eflak kilisesinin hiç hoşuna gitmiyor) Eflak'ta gücünü artırıyor...yerel aristokratlarlada oldukça sert sürtüşmelere girişiyor ve bunu yaparkende yerel halkı yanına çekecek taktikler uyguluyor...Bu Eflak Kilisesi ile yerel aristokratları birleştiriyor ve Osmanlı'dan yana tavır almalarını sağlıyor...
Fatih muhteremleri de bir sefer düzenliyor ve Vlad ülkeden kaçıp acaristan'a sığınıyor...Macar'lar duruma oldukça kızıyor ve Vlad yaptıkları o kadar yatırım boşa gitmesine kızıyorlar (tabi Eflak'ı yeniden Osmalı'ya kaptırılması da buna dahil) ve zati muhteremi bir süreliğine zindanlarında misafir ediyorlar...Daha sonra zati muhteremle bir anlaşma daha yapıyorlar Vlad bey Roma Katolik kilisine bağlı MAcar kilisesince kutsanıyor ve Katolik oluyor (Macar Krallığının bir amacıda Balkanları Katolikleştirmek böylece bölgede hegamonya kurması daha kolay olacak) ve tekrar Eflak'a salıyor ama sonra zati mühteremin hazin sonu oluyor....Eflak'ta öldürülüyor...oğlu kısa süre Eflak'ın başında kalabiliyorsada uzun ömürlü olmuyor...

Yani ne Vampir safsatası ne de Türk düşmanlığı paranoyaları herşey politik tarihsel materyalisttik bir durum tüm tarihin olduğu gibi...
Saygılar Tarih konusunda kafanızın takıldığı bişey olursa çekinmeyin sorun :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 yıl sonra ...
Tarihte eşi görülmemiş bir zalim olan Drakula, kazığa oturtuğu insanlar can çekişirken, karşılarına geçip içmekten zevk alıyordu. Fatih Sultan Mehmed Karadeniz kıyılarını hakimiyet altına alırken, Rumeli'de tarihe "Kazıklı Voyvoda" adıyla geçecek olan Vlad, Eflak halkına kan kusturuyor, görülmemiş, duyulmamış işkenceler yapıyordu. Bu sapık zalimin, bu vahşi canavarın yaptıkları, masallardaki canavaların yaptıklarını bile gölgede bırakır nitelikteydi. Bu Sapık Voyvodanın en büyük zevki, insanları sivri kazıklara oturtarak öldürmek, sonra kaşırlarına geçerek yeyip içmekti. Bu yüzden ona halk, 'Şeytan' anlamına gelen 'Drakul', Macarlar cellad anlamına gelen 'Çepel', Türkler ise 'Kazıklı Voyvoda' adını takmışlardı. A. de Lamartine onun yaptıklarını şöyle anlatıyor:

"-Drakul, önce eski voyvodaya bağlı 20 bin Ulah'ı idam ettirdi. Akınlar yaparak esir ettii sivil Türkler'i diri diri kazığa otturuyor, onların can çekişmelerini seyrederek eğleniyor, yiyor, içiyordu. Bazen esilerin derilerini yüzdürüyor, üzerlerine tuz ektiriyor ve daha fazla acı çekmeleri için keçilere yalatıyordu. Bir defasında ülkesindeki bütün dilencileri ziyafet bahanesiyle büyük bir binada toplamış, onları iyice sarhoş ettikten sonra binanın kapı ve pencerelerini kapatarak ateşe vermiş, haşarat gibi dumandan boğulmalarını sağlamıştı."

"Drakul akıl almaz işkencelerini herkese, her zaman yapıyordu. Bir gün gezgin rahiplerden birini eşeği ile beraber kazığa oturtu. Metreslerinden birinin karnını yararak çocuğu olup olmadığına baktı. Bir başka gün, Eflak'a dil öğrenmeye gelen 400 Macar öğrenciyi, panayırlara katılmak için gelen 600 Alman tüccarı ve 500 Eflak asilzadesini kazığa oturttu, yaktırdı ve duyulmadık işkencelerle öldürttü..."

Bu kadar da değil, bilinen canavarlardan çok daha canavar, çok daha vahşi olan bu cellad, bu drakul, işkence makineleri de icad etmişti. İnsan doğrama makinesinde insanları doğratıyor, çömleklere dolrdurup pişiriyordu. Bir gün, bir kadını diri diri ateşte kızartmış, etini de çocuklarına zorla yedirmişti...[signature][hline]Daha önce hiç görmediğin aklın sınırlarını yıkacak bir yolculuk için Paranormal sırlara açılan kapı UFO NET
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya abi öylede olayın sonucunda noldu adam fazla yaşamadı delikanlılık yapıyodu ama osmanlı ben senden daha delikanlıyım dedi adamı öldürdü (osmanlının uoyla ne alakası var anlayan varsa anlatsın:) ) birde filmi var istersen seyret drakula karanlıklar efendisi ama ordaki türkler gerçek türkleri yansıtmıyor
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O filmde sanırım,Drakula dev gibi bişey bizim Osmanlı askerleride ufacık,tefecik adam alıyor kazıkdan kazığa geçiriyor ortalığı dağıtıyor artist :) çok dengesiz bir film.[signature][hline]Eğer arzularına ulaşacaksan,güç kullanmak erdemdir.

[Bu mesaj Bither tarafından 03 Eylül 2004 21:33 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bu mesaj Bither tarafından 03 Eylül 2004 21:34 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 4 ay sonra ...
Tarihte eşi görülmemiş bir zalim olan Drakula, kazığa oturttuğu insanlar can çekişirken, karşılarına geçip içmekten zevk alıyordu

Fatih Sultan Mehmet Karadeniz kıyılarını hâkimiyet altına alırken, Rumeli'de tariher "Kazıklı Voyvoda" adıyla geçecek olan Vlad, Eflâk halkına kan kusturuyor, görülmemiş, duyulmamış işkenceler yapıyordu. Bu sapık zalimin, bu vahşi canavarın yaptıkları, masallardaki canavarların yaptıklarını bile gölgede bırakır nitelikteydi.

Bugünkü Romanya'nın bir kısmını içine alan Eflâk, Çelebi Mehmet zamanında vergiye bağlanmış ama tam olarak hakimiyet altına alınamamıştı. O zamaki voyvodanın oğulları olan Vlad ve Radul, İstanbul'da rehine olarak kalmışlardı. Fatih İstanbul'u aldıktan üç yıl sonra, kardeşlerden Vlad'ı Eflâk'a voyvoda olarak göndermişti. Fatih'in bu yardımına, yani onu voyvodalığa getirmesine karşılık olarak yıllık vergisini ödeyecek, ayrıca her yıl asker olabilecek veya çeşitli hizmetlerde kullanılmak üzere yetiştirilecek 500 genci İstanbul'a götürecekti.

Vlad bu taahhüdleri yerine getirmediği gibi, yerli halka, Türk esirlere ve başka yabancılara akla sığmayan işkenceler yapmaya başlamıştı. Bu sapık voyvodanın en büyük zevki, insanları sivri kazıklara oturtarak öldürmek, sonra karşılarına geçerek yeyip içmekti. Bu yüzden ona halk, 'Şeytan' anlamına gelen 'Drakul', Macarlar cellad anlamına gelen 'Çepel', Türkler ise 'Kazıklı Voyvoda' adını takmışlardı. A.de Lamartine onun yaptıklarını şöyle anlatıyor.

"Drakul, önce eski voyvodaya bağlı 20 bin Ulah'ı idam ettirdi. Akınlar yaparak esir ettiği sivil Türkler'i diri diri kazığa oturtuyor, onların can çekişmelerini seyrederek eğleniyor, yiyor, içiyordu. Bazen esirlerin derilerini yüzdürüyor, üzerlerine tuz ektiriyor ve daha fazla acı çekmeleri için keçilere yalatıyordu. Bir defasında ülkesindeki bütün dilencileri ziyafet bahanesiyle büyük bir binada toplamış, onları iyice sarhoş ettikten sonra binanın kapı ve pencerelerini kapatarak ateşe vermiş, haşarat gibi dumandan boğulmalarını sağlamıştı."

"Drakul akıl almaz işkencelerini herkese, her zaman yapıyordu. Bir gün gezgin rahiplerden birini eşeğe ile beraber kazığa oturttu. Metreslerinden birnin karnını yararak çocuğu olup olmadığına baktı. Bir başka gün, Eflâk'a dil öğrenmeye gelen 400 Macar öğrenciyi, panayırlara katılmak için gelen 600 Alman tüccarı ve 500 Eflâk asilzadesini kazığa oturttu, yaktırdı ve duyulmadık işkencelerle öldürttü..."


Bu kadar da değil, bilinen canavarlardan çok daha canavar, çok daha vahşi olan bu cellad, bu drakul, işkence makineleri de icad etmişti. İnsan doğrama makinesinde insanları doğratıyor, çömleklere doldurup pişiriyordu. Bir gün, bir kadını diri diri ateşte kızartmış, etini de çocuklarına zorla yedirmişti!..

Elçilerin kavuklarını başlarına çakıyor

Fatih, böyle korkunç bir zalimi cezasız bırakamazdı. Cezasını vermek için, ama bu maksadını gizleyerek onu İstanbul'a çağırdı. Voyvoda, o günlerde ülkesini bırakamayacağını, ancak bir muhafız birliği ve kumandanı kaleyi beklerse İstanbul'a gelebileceğni söyledi.

Bunun üzerine Vidin Muhafızı Hamza Paşa az bir kuvvetle Eflâk'a gönderildi. Hamza Paşa Kazıklı Voyvoda'yı alaşağı edecek, İstanbul'da bulunan kardeşi de voyvoda olacaktı. Ancak Drakul bunu anlamıştı. Bir gece baskını yaparak Hamza Paşa ve adamlarını yakaladı. Ellerini ayaklarını kestirdikten sonra hepsini kazığa oturttu.

Drakul bunula yetinmedi, Türk toprağı haline gelmiş Bulgaristan'a akınlar düzenleyerek 25 bin kişiyi esir almıştı.

Fatih durumu öğrenmeleri için voyvodaya bir elçiler heyeti daha gönderdi. Bu elçiler voyvodanın huzuruna geldikleri zaman Türk geleneklerine göre kavuklarını çıkarmadılar. Buna çok kızan voyvoda, üçer iri çiviyle elçilerin kavuklarını başlarına çaktırdı!

Fatih Sultan Mehmed ordusunun başına gçeerek Eflâk seferini başlattı. Veziriâzam Mahmud Paşa da 175 teknelik donanma ile Eflâk kıyılarına hareket etti.

Ceset Ormanı

Kazıklı Voyvoda Fatih'in ordusu ile savaşa cesaret edemezdi. Ormanlara, dağlara çekilerek çete savaşları yapmaya başladı. Bunun üzerine Fatih akıncıları (komandoları) Eflâk içlerine yaydı. Ünlü akıncı beyleri her tarafta voyvodanın askerlerini arıyor, bulup yok ediyor, teslim olanlar esir alıyordu. Binek ve taşıt için kullanılan hayvanlar da toplanarak voyvodanın savaş gücü iyice kırıldı. Fakat voyvoda bir türlü bulunamıyordu.

Fatih, Eflâk voyvodasını kovalayıp başkentine doğru ilerlerken, Türk, Bulgar ve Eflâklılar'dan oluşan 20 bin kadar cesetle, bir ceset ormanıyla karşılaştı. Henüz tanınır halde olan Hamza Paşa'yı kazığa geçmiş halde görmüş, dehşet içinde kalmışt.

Drakul, Eflâk'ın karış karış arandığını görünce Macaristan'a kaçtı. Macarlar onun yaptıklarını biliyorlardı. İdam etmediler ama zindana attılar.

Fatih, Vlad'ın yerine kardeşi Radul'u voyvoda yaptı. Ağabeinin zulmü ile memleketi ne hale getirdiğini görmüş, ona göre hareket etmesi gerektiğini iyi a
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...