Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Resmi tarih ve alternatif tarih..


sir

Öne çıkan mesajlar

Arkadaşlar bugün gazetede bir köşe yazısı okudum, sizlerle paylaşmak istedim, oldukça enteresan bir konuya dikkat çekiyor, önyargılı olmayın diye yazarını en alta yazdım :)



Türkiye'nin tarihi hiç olmadı ki


Vahdeddin hain miydi yoksa değil miydi tartışması Türkiye'nin düşünce sisteminde var olan eksiklikleri net biçimde ortaya koymuştur.

'Tarih' birçok toplumda var olan yapıların geçmişlerini ve var oluş nedenlerini anlamak için girişilen bilimdir.

Bizde ise tarih var olan yapıların geçmişini ve var oluş nedenlerini anlamamak ve anlatmamak için kurgulanmış bir yalan-bilime (pseudo-science) dönüşmüştür. Bu 'olanı anlatmama' ve 'anlaşılmamasını sağlama' ihtiyacı sadece Türkiye'ye özgü değildir. Ancak demokrasinin bir yaşam biçimi olarak algılanmadığı ülkelerde yaygın olarak görülse bile, ülkemizde de sık sık ve gizlenmeden, saklanmadan başvurulan bir yöntemdir. Son Vahdeddin tartışmasına teorik müdahalede bulunan Süleyman Demirel'in 'bazı konuları kurcalamamak yerinde olur' sözü, Türk devletinin tarihe resmi bakışını oluşturur. 'Tarih' gibi zor bir konuda, devletin resmi bakışı ve tavrı olduğunda ise bunu kırarak gerçekleri ortaya çıkarma neredeyse imkansız olur.

Vahdeddin'i hain ilan etme, bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet'in Osmanlı geçmişinden radikal bir kopuşu oluşturduğu ve eskinin tamamen unutulup yeninin baştan aşağıya yeniden kurulması anlamına geldiği tavrı, bir anlamda, Vahdeddin'in de harcanması ihtiyacını doğurmuştur. Bülent Ecevit'in çıkışı, resmi tarih anlayışına büyük darbe vurduğundan ve Cumhuriyet'in anlamını yeniden düşünme sürecini açtığından, büyük tepki görmüştür. Bu gibi durumlarda Süleyman Demirel resmi devlet refleksini gayet net ve şeffaf biçimde ortaya koyan çıkışlar yapıyor. Derin devlet tartışmalarında da böyle olmuştu, şimdi de tarih tartışmalarında aynı tavrı sergiledi, bazı doğruları ortaya çıkarmamak daha doğru olur demedi tam olarak ama, bunu dolaylı şekilde söyledi.

Bazı ülkelerde resmi tarih ya yoktur ya da orasından burasından delinip deşilmiş bir halde ve onu her düzeyde zorlayan bir alternatif tarih anlayışıyla birlikte vardır. Bu ülkelerde bir kişinin tarihteki yerinin ne olduğu bu şekilde tartışılmaz.

Tarihi en iyi sosyalistler yazar, çünkü geçmişi tabandan gelerek anlatma çabası bilim adamını resmi ideolojinin kısıtlayıcı kurallarından kurtarır. Gerçek tarih de ancak o zaman yazılabilir. Halkın tarihini yazmaya hiç kalkışmadan (çünkü resmi tarihte o da sakıncalı bir tarih konusudur) devletin tarihini yazmaya kalkışırsanız, o zaman da geçmiş hakkında mutlaka bir aşamada yalan söylemek zorunda kalırsınız. Çünkü, tarihe devlet katından bakış bazı mitolojiler üretilmesini gerektirir ve o aşamada bilimi bırakıp rahatlıkla yalan söylemeye başlayabilirsiniz. Maalesef Türkiye'deki durum da böyledir. Gayet tabii ki çok saygın tarihçilerimiz ve onların kıymetli eserleri var, ama onlar da zaman zaman resmi tarihin kurmuş olduğu duvarlara çarparlar ve onları aşamazlar, çünkü ideolojik devlet aygıtları çok ama çok güçlüdür.

Bu tanımladığım süreç, Vahdeddin hakkında çok kıymetli bir biyografi yazmış bulunan Murat Bardakçı'nın başına gelmiştir. Rasyonel bir ülkede yaşıyor olsaydık o eser de layık olduğu yere konulur ve Vahdeddin konusunda 'kime göre neden hain, kime göre de neden hain değil' tartışması başlatılırdı. Bu çalışma, resmi devlet ideolojisinin kendi çevresine kurduğu kalkana ve ideolojik devlet aygıtlarının (bunlar arasında bazı gazeteler de vardır) kurduğu koruma duvarına çarpmıştır. O çalışmadan haberdar olanlar için Ecevit'in 'Vahdeddin hain değildi' açıklaması hiç sürpriz değildir, aynı şekilde 'bazı konuları konuşmak yararlı değildir' yolundaki açıklamasıyla Süleyman Demirel'in de tarihe resmi devlet bakışını ortaya koyması da hiç şaşırtıcı olmamıştır.

Türkiye'de bir 'tabandan gelen tarih' (History From Below) yazılmasına ihtiyaç vardır. Resmi tarih anlayışının zihinlerde kurmuş olduğu kilitlenme ancak bu şekilde aşılabilir. Ancak bu adımın atılabilmesi için de 'TARİH NEDİR' temalı bir teorik tartışma yaşanması da gerekiyor. Ancak tarih araştırmalarının önünü tamamen açabilecek bu tür tartışmaya en başında tarihçiler karşıdır, çünkü tarihçiler teorik tartışmalardan fazla hoşlanmazlar, hatta teorik yaklaşımların tarih araştırmalarını çarpıttığını bile düşünürler. Ancak tarih teorisi açıkça tartışılmadığı durumlarda, bir de üstüne üstlük resmi tarih anlayışı son derece güçlü olarak var olabiliyorsa, o zaman da Türkiye'de olduğu gibi, tarih biliminin gerçekte hiçbir zaman var olmadığı durumlara geliyoruz. Bu böyle olduğu için Türkiye'de herkes tarihe şu anda var olan konjonktürel çıkarlar ve beklentileri doğrultusunda yaklaşmaktadır. Vahdeddin'e 'hain değildi' diyenler güncel çıkarları böyle gerektirdiğinden, 'haindi' diyenler de yine aynen güncel çıkarları gerektiriyor diye böyle konuşmaktadırlar ve sonunda objektif tarih söylemi ortadan kalkmaktadır.

Vahdeddin tartışması, tarihin tekrar var olmak için yaptığı b
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

insanlarin sorunu devletle ya da cumhuriyetle degil .

turban diye basi kapali sehit annelerinin universiteye sokulmamasi insanlarin sorunu . imam hatip diye meslek liselerinin kat sayisini dusuren - 10 sene sonra ulkede usta ya da teknisyen kalmayacagini bildigi halde - yok bu insanlarin sorunu .

artik basi kapali mi gotu acik mi - konu disindanki izmir ve dusuk bel pantolana ceza konusu - diye konulari ele almasak cok mesut olacam .

suleyman demirel ya da bulent ecevit bugune kadar ne vermisler bu insanlara da bugun cikip bu konulari sulandirma cureti gosteriyorlar .

ulkenin konusmasi tartismasi gereken oncelikli konular varken biz daha cok vahdettini , coban sulo yu , karaoglan eceviti tartisiriz .

hep bos konular bence .

tamam bolumun adi tarihte gelecege isik tutacak bir projeksiyon hic cikmiyor burdan .
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bilmiyorum farkında mısınız ama baştakiler ne zaman yeni bir yasa çıkaracak veya zam yapacak olsa(ya da hortum muhabbeti)birdenbire böle absürd konular ortaya atılıveriyor!yok ermeni meselesiymiş yok türban konusuymuş...yani resmen çıkarları uğruna karşıt taraf olduklarını iddia eden,maalesef konuyu tam bilmeyen,araştırmayan halka,resmen demegoji yapıyorlar gaza gelsinler diye.Tabi bu olayda medyadaki adamlarını kullanıp da gündemi meşgul etmeyi iyi başarıyorlar!Siyasatçi olmak böyle bir kabiliyet gerektiriyor sanırım herşeyden önce!
Ne olursa olsun kökenleri korumak gerektiğine veya objektif yaklaşılmasına inanıyorum ben hiç değilse[signature][hline]Nobody is perfect!!!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ehe şimdi ben tam anlayamadım, bu diğer meseleler arasında önemsiz bi sorun mu sizce? tarihin resmi kurumlarca çarpıtılmış olarak bize sunulması çok da önemsenecek bişey değil mi? ermeni sorunu, kürt sorunu gibi olaylar, biraz da tarih bilgimizin eksikliğinden ortaya çıkmıyo mu? nedir?[signature][hline]parce que moi je rêve, moi je ne le suis pas..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cok dogru yazmis ilk defa +1 diyesim geldi

bu ulkenin en buyuk sorunlarindan biri tarih yazimi. bu kadar yabanci dusmanligi uzerine kurulu, yakin tarih bilgisinden yoksun, bolunme paranoyasi yasayan bir genclik cikiyoki ilkokullardan, ataturk diyince tanri, soylev diyince resmi tarih kabul ediyorsunuz, yunan lafini duyunca bogazliyasiniz geliyor. ataturkun hatasi varmiymis, ilk yillarinda ataturke alternatif fikir ureten insanlar ne demis hicbir bilginiz yok, hepsini bir yerden soylev den falan vatan haini diye ismi gecirilirken duymussunuz.

bu devletin resmi tarihi buyuk yalan ve carpitmalardan ibarettir.[signature][hline]pantolonum diesel den clubber im ezelden
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

siz Yunan ve Avrupa ulkelerindeki tarih kitaplarini okudunuz mu? Peki ya ABD?

Resmi tarih adi altinda uydurma bir dusman cikardilar ortaya. Turkiye'nin en buyuk sorunuymus bilmem ne. Tarih kitabini degistirsen hangi sorun cozulecek? Issizlik mi, ekonomi mi? Hic biri cozulmez.

Ermeni sorunu Turkiye bazli oldugunu iddia etmek saflik - otesi bir yaklasim. Gidin Fransa'da, ABD'e Ermeni diaspora orgutlerini ziyaret edin, nerden nasil kaynaklandigini gorun bu sorunun. Utanmasalar ASALA'da aslinda derin devlet tarafindan kuruldu falan diyecek bazi arkadaslar.

Bizim tarih kitaplarimizda, butun ulkeler gibi kendi basarilarina daha fazla yer verir. Bunda da anormal bi sey yok. Simdi ortaokul-lise'deki tarih kitabini daha kesinligi belli olmayan tartisma altindaki konulari yazmak, ne kazandiracak?. Hic bir sey. Merak eden zaten okulu bitirince girer tarih bolumune arastirir, ogrenir. Ya da acar bu tipte tonla kitap var onlari okur.

Tarih zaten yoruma aciktir. Iki tarihcinin ayni konu hakkinda degerlendirmeleri farkli olabiliyor. Simdi tartisma altinda, hic bir sekilde kesinlik kazanmamis konulari, okul tarih kitaplarina sokmak o ulkeyi karistirir. Ve buna hic gerek yok. Burada amac zaten ulkeyi daha fazla karistirmak. Bu resmi tarih balonunu ortaya atanlar zaten hep 2nci cum. takimidir, dikkat edin, o kadar aydin var, yazar, entellektuel var. Bir tek bunlar getiriyor bunu gundeme.

Turkiye'de psikolojik bir savas uygulaniyor. Bunun bir parcasi da toplumun kendine guvenini kirmaktir. Amac her zamanki hikaye, dogu ermenilere, kuzey bilmeme ne vs.

Adamlar ABD'de gunduz vakti TV programina cikmis, kelli-felli herifler Turkiye haritasini acmis, surasi bizim, burasi bilmem ne, surdan aziz Paul yurumus, onun adim attigi yerler bizim kutsal mekanimizdir, bilmem ne diye tartisma programi yapiyorlar. Kendi gozlerimle bunu gordukten sonra bana kimse paranoya falan demesin artik. Turkiye'yi bolmeye, yikmaya, parcalar koparmaya calisan gucler var.

[Bu mesaj demirbilek2 tarafından 28 Temmuz 2005 15:36 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
sir, 28 Temmuz 2005 12:07 tarihinde demiş ki:
ehe şimdi ben tam anlayamadım, bu diğer meseleler arasında önemsiz bi sorun mu sizce? tarihin resmi kurumlarca çarpıtılmış olarak bize sunulması çok da önemsenecek bişey değil mi? ermeni sorunu, kürt sorunu gibi olaylar, biraz da tarih bilgimizin eksikliğinden ortaya çıkmıyo mu? nedir?

işte ben de diyorum ki zaten bu bilgilerden yoksun bir topluma biraz daha çarpıtılarak aktarılıyor olaylar ve bizim de milletimiz sağolsun araştırma yapmadan gördüğüne olduğu gibi inanıyor ve hatta gaza geliyor.Haberler abartılıyor,istenilen daha çok göze batacak şekilde yayınlanıyor asıl haberler ise öylesine geçiveriyor ki bu da bir reklam taktiğidir tabiki.Keşke tarih hakkında daha çok bilgilendirilse insanlarımız keşke daha çok araştırsalar ama hipnoz edilmeye ezelden alışmışız sanırım...[signature][hline]Nobody is perfect!!!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye'de tarih bilincinin olmadığı doğru, çünkü tarih kitaplarına bakarsanız Osmanlı devleti 1299da temelleri atılarak kurulur, yallaah başlarlar sefere ufukta gördükleri yerlere almaya giderler, bütün padişahlar güçlü, süper, zeki ötesi ve karizmadır, fethederler de fethederler. Neden sonra Timur Beyazıt'ı yener, ama bu bizim suçumuz değildir, biz tam savaşı kazanacakken bir alçaklığa kurban gitmişizdir. Sonra ülke "Fetret" devrine girer, ne hikmetse, tarih kitapları da bu dönem hakkında bir şey söylemez, hoop Mehmet tahta çıkar "sakin" bir dönem geçirir (nee deniz savaşı mı, yenilgi mi? yok canııım), sonra ülke toplanır yine Balkanlara yürür, arada İstanbul'u alır Avrupa'yı titretiriz, Selim gelir doğuyu döver hilafeti ele geçiririz, Kanuni gelir, Viyana'ya dayanırız, alacağızdır ama biz meydan savaşına gitmişizdir, hazırlığımız yoktur, kış gelir üşürüz döneriz. Sonra sokullu bir şeyler yapar, pis biri onu öldürür, sonra biraz daha takılırız. 1699 Karlofça Antlaşmasından sonra da bir şeyler olmaz, sadece Rusları bilahare bataklıkta sıkıştıran muzaffer ordumuz, Katerina'nın Baltacıyı ayartmasıyla geri döner, sonra isyan çıkar devlet karışır, meşrutiyetler ilan edilir, hep hop derken İtalya Trablusgarp'a çıkar, Balkan savaşı ve tarih kitaplarının Kuruluş ve Yükseliş'i anlatan en kalabalık bölümünden sonra gelen "1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşı" bölümü gelir.

Zaten buradan sonrası, Lise sonda falan ayrıca okutulan koca bir bölümdür. Devletin tarihi de 1939'da Hatay anavatana katıldı diye bitiverir. Gördüğünüz gibi, 700 yıllık tarih bir çırpıda özetlenebilir, zaten yarısından çoğunu tarih kitabı şöööyle bir anlatır. (aslında bakarsanız, Hop o padişah indirilir beriki çıkartılır cülus bahşişi dağılıtır diye gidiyordu ben lisedeyken).

Hal bu olunca, tarih lise sıralarında en nefret edilen dersler arasında kesinlikle ilk 3 arasında yer alır, asla yerini kaptırmaz. Tarihin adına bile kıl olan, tarih = ezber, kalın kitaplar, koca camlı gözlükleri olan tarihçiler diye bir kurgu oluşur herkesin kafasında. Sonra da bize, özellikle yurtdışında "Ermeni Meselesi, Yunan meselesi, Kürt meselesi" tarihi şeyler sorulunca "Eööö kem küm, oradan çalışmamıştım ben, ama Fatih gemileri karadan yürüttü?" diye kalırız.

Bence Serdar Turgut gayet doğru söylemiş. Bu ülkede tarih adına bir şey yapılmıyor, yapılan da propaganda amaçlı, ideolojiye hizmet amaçlı yapılarak, herkesi iyice soğutuyor tarihten.

Birincisi bireysel olarak tarih bilinci kazanmalıyız ki, alternatif tarih ortaya çıkabilsin. İkincisi de toplumun belli bir olgunluğa kavuşması gerek, bu olmadan resmi tarihin "yasak!" dediği şeyleri tartışmak açığa çıkarmak zor.

Gerçi resmi tarihin de abartmadığını söylemek yanlış olur. Bugün, Osmanlı zamanındaki kadırgaların, gemilerin planlarının çizilmesi, maketinin yapılması, vs yasak, çünkü Deniz Kuvvetleri bunları askeri sır diye saklıyor. 300 senelik tahta geminin nesi askeri sır diye düşünmeden edemiyor insan. Demek ki hem devlete, hem de bireye görev düşüyor tarih bilinçlenmesi için. Yoksa biri "Bakın bu böyle böyle etmiş, saldırın" dedi mi, işin doğrusu nedir kimse öğrenemez.

Saygılarımla,[signature][hline]Bir fincan kahveden daha güzel olan tek şey, ikinci fincandır." CAFEIN
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Beyler hosunuza gitse de gitmese de Turkiye'den nefret eden, Turkiye'yi yok etmek isteyen gucler var dunyada. Siz alternatif tarih degil, adamlarin onunde secdeyede varsaniz sizi sevmeyecekler. Ta ki Orta Asya'ya trenlere doldurulup geri gonderilene kadar sevmeyecekler bizi. Onun icin bu kadar zayif olmayin, mucadeleden alternatif tarih yazarak falan kacamazsiniz. Su an bir savas var, meydan da kilicla falan degil politik arena'da bu mucadele. Boyle islerle vakit kaybetceginize biraz kendiniz toplayin, ulkeniz icin, gectim ulkeyi, en azindan kendiniz icin bi seyler uretmeye, yaratmaya calisin, hadi bakalim. Tarih'ten zayif not aldik diye de resmi tarih'i falan suclamayin, , oturun calisin dersinizi, isinizi yapin, boyle bahanelerle de kendiniz kandirmaktan oteye gidemezsiniz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Demirbilek, pardon ama sence kaç kişi, Ermeni meselesinin aslını biliyor? Aslında olayın tümüyle İngiliz ve Fransızların, Ermenileri satması sonucu patladığınının kaçımız farkında? (Bakınız Ruslarla savaşan Osmanlı yenilir, Ruslar doğuda Ermenilere söz vermiştir, Fransa ve İngiltere "yok olmaz öyle şey, hadi canım dönün Osmanlı toprağına" derler, Ermeniler ortada kalır).

Veya neden Tehcir yasası çıktı, neler oldu, Birinci Dünya savaşında Doğu'nun hali nedir kimler biliyor? Resmi tarihe bakarsan bir tek Çanakkale'de aslanlar gibi savaşmışız, Almanya yenik düştü diye yenik sayılmışız. Güney Cephesinden, Kanal harekatından bahseden yok, Doğuda Enver Paşa sağolsun 90.000 askerimizin pisi pisine ölmesi ise nispeten ortaya yeni çıkmış bir olay, ki bunu da resmi tarih açıklamadı.

Yurtdışında da en beklemediğin anda "Türk'üm" deyince soru soruyorlar, bana örneğin ASALA ile ilgili soru sormuşlardı, apışıp kalmıştım, hala da tam nedir ne değildir bilmiyorum. Yazılanlardan görüyoruz ki, kimse daha 1960 yılında niye darbe oldu, neler geldi gitti, 1980 yılında niye darbe oldu, neler değişti bilmiyor. Resmi tarih de bunların üzerine yatmaya devam ediyor.

Mücadele devam ediyor evet, ama biz bir şey bilmeden ne ile mücadele edeceğiz? Silahsız savaşa gitmek gibi bir şey bu.

Tabii buradaki tartışmamız bir kavram karmaşasından meydana geliyor da olabilir. Benim için "alternatif tarih", resmi tarihe karşı çıkan, Orhan Pamuk denen hayvanın "Evet Kürtlerin soyunu kırdık" demesini kapsayan bir şey değil. Resmi tarihin objektiflikten uzaklaştığı yerde objektif olabilen, propagandayı değil gerçekleri söyleyen şeydir bence "alternatif tarih."

Saygılarımla,
NOT: Demirbilek'e hitaben yazmam, mesajına alınmam üzerinedir, yanlış anlaşılmalar olmasın lütfen.[signature][hline]Bir fincan kahveden daha güzel olan tek şey, ikinci fincandır." CAFEIN
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

pardon arkadaşlar bu topiği boşlamışım bi iki gündür, özür dilerim.

işte demirbilek, son mesajında yazdığın şeyden bahsediyo aslında serdar turgut, tarih dersinin ne kadar önemli olduğundan, bi çok şeyin bize okutulmadığından, tarihimizin mitoloji gibi bişey olduğundan bahsediyor. tarih nihayetinde bir bilimdir, bilimin de bir yere kadar yorumu olur ama öncesinde belli başlı gerçekler vardır. bize bu gerçekler anlatılmazsa, örtbas edilirse, biz yurtdışına çıktığımızda apışıp kalırız verilen örneklerdeki gibi. mücadeleye devam edebilmemiz için elimizde gerçekler, belgeler olması lazım. bizim resmi tarihimiz böyle diyo, bize böyle okutuldu dediğimizde insanlar güler bize. alternatif tarih batıya şirin görünmek adına falan değil, gerçekleri görmek ve ortaya koymak adına yazılmalıdır.

üstelik tarih bilinci o kadar önemli bişey ki bi ülke için, kürt sorunuydu, ermeni sorunuydu, bunlar bi çözülse bu memlekette inanılmaz hızlı ve büyük bir gelişme olur.[signature][hline]parce que moi je rêve, moi je ne le suis pas..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...