LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 efenim, yazokulu kapsamında, geçen hafta sunumunu yaptığım bir ödevdir bu. yalnız daha yazılı bölümünü vermedim ve hocamız da gugıl'dı vsdi bilen bir hocadır. o yüzden, bir şekilde burayı bulur da, buradan aldığımı düşünrse ödevi diye sesleniyorum kendisine: HOCAM, SINIFTAKİ DE BENİM, BURDAKİ DE BENİM. AMAN YANLIŞ YERLERE GİTMESİN KAFANIZ. ehoeho neyse ödevi kopyalıyorum şimcik.[signature][hline]ben BombaciMulayim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 ha bu arada, alıp kullanması serbesttir. zaten serbestsiniz de, vicdanınızı da rahatlatayim dedim, aman sahibi ne der durumlarına düşmeyin diye eohe sayfa sayfa kopyalıyorum, araya girmeyiniz. [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:06 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Rus Çarlığı'nın I. Dünya Savaşı'na Girme Nedenleri Rus Çarlığı'nın sona erişi adeta I. Dünya Savaşı'nın fiilen başladığı gün ilan edilmiştir. Savaş, 1905 devrimini görmüş, arada geçen süre zarfında Duma Meclisi ile birlikte gelen çeşitli sanayici hareketlerle kalkınmaya geçmiş ve belini zar zor doğrultan bir ülkede adeta en son istenilen şeydir. Üstüne bir de savaşın boyutları düşünüldüğünde, bu tarz geniş çaplı ve küresel sayılabilecek bir savaşa, birçok cephede birden girmek, Rus Çarlığı'nın zoraki bir şekilde havlu atması anlamına gelmektedir. Esasında Çar ve yakınındakiler bu savaşa girmekte başlarda isteksizdiler. Hatta Balkan Savaşları'nı ve 1910lar'ın Avrupası'nı oldukça endişeli gözlerle izliyorlardı. Zira onlar da halk gibi, savaşın bu durumdaki bir devletten götüreceklerinin farkındaydılar. Ancak onların ilgilendiği, bu kayıpların neye dönüşeceğiydi, ki bu da kaçınılmaz bir devrim demekti. Fakat işler istedikleri gibi gitmedi -ki zaten gidemezdi de- çünkü 1905 ayaklanmalarını bastırmak için diğer itilaf devletlerinden(Fransa ve İngiltere) alınan borçlar daha kapanmamıştı ve Rusya adeta bir yarı-sömürge pozisyonundaydı. Bunun yanı sıra Almanya'nın saldırgan diplomasisi ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun gönderdiği ültimatom, Çarlığı da çaresiz bırakmıştı. * Öte yandan, tüm bunlara rağmen gizliden gizliye de savaşın cazibesi Çarlık tarafından hissedilmekteydi. Zira Çarlık açısından bakıldığında, savaşın neden olacağı iyi bir senaryoda, iç karışıklıklar ve devrimci hareketler, dışarıya verilen savaşlarla örtülecek ve ülkede tekrar bir birlik sağlanabilecekti. ** Ancak kötü senaryo, iyi senaryodan ağır bastı; tüm Avrupa ülkelerinin beklentileri ile birlikte, Rus Çarlığı'nın da bu savaştan beklentileri suya düşmüştü. Zira savaş, beklendiğinden uzun sürmüş ve zaman içerisinde oldukça kapsamlı bir hale gelerek, insanoğlu uygarlığını, daha önce hiç tecrübe etmediği bir duruma doğru sürüklemişti. * Maureen Perrie, `Rus Devrimi` makalesi, `Batı'da Devrimler ve Devrimci Gelenek 1560-1991` adlı kitap içinde, David Parker(derleyen), Dost Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, 2003, s. 204. ** `Devrimler ve Karşı-Devrimler Tarihi Ansiklopedisi` cilt no:3, Gelişim Yayınları, 1975, s. 629.[signature][hline]ben BombaciMulayim [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:14 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 I. Dünya Savaşı Yıllarında Rusya'yı Devrime Taşıyan Gelişmeler Devrimin, savaş yılları esnasında gelmesi tarihçilere bir soru sordurtmuştur: Devrim, savaş sebebiyle mi oldu, yoksa savaş, devrimin gelişini hızlandıran bir dinamik miydi? 1907 ve 1914 arasında Rusya'da yaşanan gelişmeleri olumlayan, bunlara iyimser gözle bakan tarihçiler, savaşın, başlı başına devrimin ana sebebi olduğu üzerinde durur. Bu bağlamda 1905 devriminden önceki Japonya savaşıyla karşılaştırmaya girerler. Bunun karşısındaki görüşe, yani bu konuya kötümser bir platformdan bakan tarihçilere göre, 1905'ten sonra yaşanan gelişmeler göstermelik ve yetersiz kalmıştır. Bu tarihçiler, Rusya tarihinde devrimsiz bir gelişim olamayacağı üzerinde dururlar. Hatta savaşa bu pencereden bakan en uçtaki kötümserler, savaşı, uçurumun kenarında duran otokrasiye vurulan son tekme olarak görürler. * Savaş ve devrim arasındaki ilişkiyi irdeleme hususunda, bu ana soruyu gözardı edecek olursak, savaşın, devrimin ana nedeni veya devrimi hazırlayan dinamiklerden biri olduğunu bütün çıplaklığıyla görebiliriz. Zira bu tarz bir devrimin gelişi, 1850'lerden gelen bir birikimle birlikte kendiliğinden meydana gelen 1905 devrimiyle haber verilmişti. İki devrimi karşılaştırdığımızda, neden ikincisinin başarılı olduğunu anlamak için devrimci gelişimden ziyade, devlete bakmamız gerekir. Zira Japonya ile savaştan sonra gelen 1905 devriminde Rusya, Fransa'dan mali destek almış ve ordunun denetimini elinde tutabilmiştir. Ancak I.Dünya Savaşı'nda durum böyle değildir. Çünkü arada geçen zamanda, 1905 devriminin devlet nazarında yarattığı tahribat, ve geriye bıraktığı dış borçlar, I. Dünya Savaşı'na girerken devleti, yüzyılın başlarından daha kötü bir duruma itmiştir. Öte yandan, 1905 devrimi ve kanlı bastırılışı ertesinde devrimci kesimde yaşanan çatlaklar ve hatta yokolmalar, Şubat devriminin doğrudan sebepleri arasına, devrimci gelenekteki gelişimleri koyamayacağımızı gösterir. Bu bilgiler ışığında iki devrim arasındaki temel farkın, devrimci kanadın arada geçen zamanda gelişmesinden ziyade, devlet yapısının ve otoritesinin zayıflaması olduğunu söyleyebiliriz. * Maureen Perrie, `Rus Devrimi` makalesi, `Batı'da Devrimler ve Devrimci Gelenek 1560-1991`, s. 203-204.[signature][hline]ben BombaciMulayim [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:15 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Devletin ve ülke için örgütlenmenin zayıflığını daha iyi anlamak için Oral Sander'in konuyla ilgili bir pasajına göz gezdirmekte yarar görüyorum: “Her şeyden önce, 1917 yılına gelindiğinde Rusya'da maliye, tıpkı Fransız Devrimi öncesinde olduğu gibi, iflas etmiş durumdaydı. Vergi sistemi karşık, bozuk ve adaletsizdi. Savaşın finansmanı ancak erimekte olan altın rezervleri ve dış borçlarla sağlanmaktaydı. 1904-1905 Japon savaşı bu yollarla finanse edilmiş, 1905 devrimi de kanlı bir biçimde Fransa'dan alınan büyük borçlarla bastırılabilmişti. Bunlara ek olarak, Çarlık rejimi toprak sorununa da bir çözüm bulamamıştı. İkinci neden olarak, Rusya'da, devlet kurulduğundan bu yana demokratik gelenek ve örgütler yoktu. 1917 yılına gelindiğinde Rus halkı sesini hiçbir biçimde duyuramadığı için, Çarlık rejimine karşı şiddetli başkaldırıdan başka bir seçenek de kalmamıştı.” * I. Dünya Savaşı Sırasında Devrimci Hareketler Savaşın, devrimci hareketleri yeniden yeşertmesi beklenirken, başlarda olay bu yönde gelişemedi. Zira devrimci hareketleri gözardı edemeyen hükümet, savaş başlar başlamaz devrimci hareketin kollarını kesmeye başladı. İlk icraat olarak, Pravda dahil tüm hükümet ve Çarlık aleyhtarı gazete ve yayım organları kapatıldı. Bunun yanı sıra, 1905 devriminden sonra filizlenmiş, birçok legal ve illegal hükümet aleyhtarı örgüt dağıltıldı. Bu gelişmeler sadece Rusya'da değil, Avrupa'da da benzer şekilde ortaya çıkıyordu. Avusturya'da tutuklanan Lenin, buradan kaçarak İsviçre'ye sığındı ve Bern'e yerleşti. Bu vaka, Bern'in Bolşevizm'in yönetim merkezi olarak tanınmasına yol açmıştır. Tüm bunlara ek olarak, Batı Avrupa sosyalistleri ile sosyal demokratların kendi milli hükümetlerini desteklemeleri, devrimci harekete bir darbe daha vurdu. Ancak tüm bunlar, Lenin'i durduramadı. Bern'e geldiğinin hemen ertesinde, toplayabildiği kadar Bolşevik'e, savaş hakkındaki tezlerini sundu. 1915 yılında, çoğunluğunu Bolşevikler'in oluşturduğu, Bolşevik-Menşevik karması bir konferans düzenlendi. Bu konferans, sol ve sağ Menşevikler'in başlardaki tutumlarını ayırt etmek açısından önemlidir. Zira sağ Menşevikler'den Plehanov, milli savunmanın ve dolayısıyla savaşın, reform için gerekliliğini savunurken, sol Menşevikler'den Martov, emperyalist savaşın kınanması konusunda * Oral Sander, `Siyasi Tarih İlkçağlardan 1918'e`, İmge Yayınları, 11. Baskı, 2003, s. 89-390.[signature][hline]ben BombaciMulayim [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:16 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Lenin'le ve dolayısıyla Bolşevikler'le fikir birliğine varıyordu. Sol Menşevikler'le, Bolşevikler arasındaki temel fark ise, savaşın doğuracakları konusunda belirginleşiyordu. Bolşevikler, savaş sonunda, Rusya'nın burjuva devriminden, direk olarak sosyalist devrime geçeceğini öngörürken, sol Menşevikler, savaşın milletlerin kendi kaderini tayin hakkı temelinde, toprak ilhakı ve savaş ödeneği talep etmeyecek bir burjuva demokratik barışla sonuçlanmasını ümit ediyordu. Savaştan sonra Bolşevikler ve Menşevikler, karşılaştıkları bu ilk konferanstan sonra, ortaya çıkan görüş ayrılıkları neticesinde giderek ayrı kutuplarda hareket etmeye başladılar. Ancak Menşevikler'in hareketlenmeleri pek sesli olamadı ve çok geçmeden tümüyle dağıldılar. Hükümetin yasakları yüzünden zor koşullarda çalışan gizli Bolşevik örgüt ise, icraatlerini durdurmadı ve kendi adına çalışmaya devam etti. 1914 Eylülü sonunda, Duma meclisinde bulunan Bolşevik milletvekilleri ve Rusya'nın çeşitli bölgelerinden gelen başka Bolşevikler, Finlandiya'da gizlice buluştu ve Lenin'in savaş sonrası çevresine aktardığı tezlerinin ışığında savaş aleyhtarı bir karar aldılar. Ancak bir sonraki konferanslarında, aralarında Kamenev'in de bulunduğu Bolşevikler, tutuklanarak 1915 başlarında Sibirya'ya sürüldüler. Birçok üst düzey Bolşevik'in Sibirya'ya sürülmesi(savaş öncesinde, Sverdlov, Stalin ve Orjonikidze) ve yayım organlarının hükümet tarafından kapatılmış olması, Bolşevik hareketi büyük ölçüde etkiledi. Zira iletişim kopukluğu ve bir örgütlenme merkezinin belirginleşememesi, buna ek olarak da savaşın getirdiği karamsar hava Bolşevikler'i iyice pasifleştirmişti. Bu gelişmeler ışığında Lenin, savaşı Berg'den izlemek dışında bir tutum takınamadı ve çeşitli sol konferanslara (III. Enternasyonal, Zimmerwald Konferansı) katılarak, savaş aleyhtarı tutumunu yineledi. Ancak aktif bir rol oynayamadı, taa ki 1917'de, 1905'de olduğu gibi kendiliğinden bir devrim başlayana kadar. * * `I. Dünya Savaşı Sırasında Devrimci Hareketler` başlığı altında yazılmış olan pasajın tamamı için kaynak ve referans noktası: Edward Hallett Carr, `Bolşevik Devrimi 1917-1923` cilt no:1, Metis Yayınları, 2. Baskı, 2002, s. 71-72-73-74. [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:08 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Ve Devrim Rus ordusu savaşın ortalarına doğru iyiden iyiye hezimete uğramaya ve çoğu cephede başarısız sonuçlar almaya başlamıştı. Kısa bir süre zarfında Almanlar, Polonya, Baltık ülkelerinin bir kısmı ve Beyaz Rusya'yı işgal etmişlerdi. İşgal altında kalan milyonlarca insan, ülkenin içerilerine doğru hareketlenmişlerdi. Bu gelişmeler ışığında ilk ayaklanmalar işçilerden geldi. 1914 yılı içinde, grev sayısı 70 iken, ilerleyen yıllarla birlikte bu sayı arttı ve 1916 yılı içerisinde bir milyondan fazla işçinin katıldığı 1500 grev oldu. Bunun yanısıra köylüler de ayaklanıyor ve toprakları işgal ediyordu. Bunlarla birlikte Rus burjuvazisi de savaşın gidişatından endişeliydi ve burjuvazi kesimi arasında Çar'a güvensizlik giderek artıyordu. Ancak burjuvazinin istediği, halkın, yani işçi ve köylülerin istediklerinden farklıydı. Halkın istediği temel olarak üç şey vardı: Savaşın bitmesi, yemek ve toprak. Buna karşılık burjuvazi, emperyalist hedeflere hitap eden bu savaşın bitmesini istemiyor ancak Çar'ın yerine geçmek istiyordu. Burjuvazinin bu istemlerini, İngiliz ve Fransız hükümetleri de desteklemeye hazırdı. * 1917 yılının şubat ayına gelindiğinde, yiyecek, hammadde ve yakıt stokları tükenmek üzereydi. Grevler artıyor ve giderek ülke geneline yayılıyordu. Bu gelişmeler ışığında parti, 23 şubat işçi günü vesilesiyle bir gösteri tertiplemeye çalıştı ancak gereken çoğunluğu sağlayamadı. Bunun üzerine kadınlar kendi aralarında bir gösteri düzenlediler ve şehri bir baştan bir başa geçerken, “Barış ve ekmek!” sözlerinin yanında, “Kahrolsun zorba yönetim!” sloganlarını atmaya başladılar. Bu sırada kepenk indirmiş olan esnaf da, kadınların yürüyüşüne katıldı. Eylemin ertesi günü, işçi kolları da gruba katılmaya başladılar. Eylem üçüncü gününe vardığında ise, Bolşevikler gösterinin yönetimini ele aldılar. Bu gelişmeler üzerine polis göstericilerin üzerine, 1905'te olduğu gibi ateş açmaya başladı ancak gösteri daha da alevlenmek suretiyle devam etti. 26 şubat günü general Kabalov * `Devrimler ve Karşı-Devrimler Tarihi Ansiklopedisi` cilt no:3, s. 637.[signature][hline]ben BombaciMulayim [Bu mesaj LiquiD tarafından 19 Temmuz 2005 02:16 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 askeri birliklerine başvurmak zorunda kaldığında ve ateş emri verdiğinde, erlerin buna tepkisi, havaya ateş açmak ve buzlara nişan almak oldu. Bu hadise neticesinde, tüm kışlalarda hareketlenmeler başladı ve zaman içinde giderek daha çok asker, göstericilerin safhında yer almaya başladı. * Çar bu vakalar esnasında başkent dışında orduyu yönetmekteydi ve olaya kesin müdahele olarak, Petrograd dışından askeri güç gönderilmesi seçeneğini savunuyordu. Ancak üst komuta generaller, Nikolay'a, Duma'nın anayasal monarşi talebini kabul etmesini öğütlediler. Daha sonradan ise, Nikolay'ın Çarlık'tan ferahat etmesi ve büyük ölçüde Duma liberallerinden oluşan Geçici Hükümet'in kurulmasında fikir birliğine vardılar. Nikolay'ın küçük kardeşi Büyük Dük Mihail'in tahta çıkmayı reddetmesi ise, monarşinin fiilen sona erdiğini gösteriyordu. ** Aynı gün içerisinde Petrograd'da, “İşçi ve Asker Delegeleri Sovyeti” resmen kuruldu. Bunun 1905'teki “İşçi Delegeleri Sovyeti”'nden farkı, bu kez askerleri de içine almış olmasıdır. Bu olaylar patlak verirken, Sovyetler'deki yönetimi Menşevikler ve sosyalist devrimciler ele geçirmişti. Halk, bu devrimin neticesinde, savaşın sona erdirileceğini ve ittifak devletleri ile barış yapılacağını sanarken, Menşevikler ve sosyalist devrimcilerin planları başka yöndeydi. Onlar savaşın devamını savunuyorlardı. Burjuva sınıfı, Menşevik ve sosyalist devrimcilerin bu tavrından güç alarak, onların da desteğiyle geçici hükümeti kurdu. Bu gelişmeler ışığında, Şubat Devrimi fiilen bitmişti ancak ülke içi dinamikler, yakın zamandaki yeni bir devrimi haber verir nitelikteydi. *** * `Devrimler ve Karşı-Devrimler Tarihi Ansiklopedisi` cilt no:3, s. 638. ** Maureen Perrie, `Rus Devrimi` makalesi, `Batı'da Devrimler ve Devrimci Gelenek 1560-1991`, s. 205. *** `Devrimler ve Karşı-Devrimler Tarihi Ansiklopedisi` cilt no:3, s. 640.[signature][hline]ben BombaciMulayim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 bu arada, bende garip garip şekiller gözüküyor bazı yerlerde foruma attığımda. sizde de gözüküyor mudur? nasıl düzelticem bunları?[signature][hline]ben BombaciMulayim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 ha bu sorun forumdan kaynaklanıyormuş, artık düzelince düzgün okursunuz[signature][hline]ben BombaciMulayim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Penthesilea Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Her zaman derim, Lenin 1800-2000 yil önce dünyaya gelse peygamber olurdu[signature][hline]Agac rüzgari affetse bile, kirilmis bir kere... Elandra, Night Elf Priestess Penthesilea, Night Elf Huntress Penth, Gnome Rogue Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LiquiD Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2005 bu arada, 1905 devrimi sonraki gelişmeler, şubattan ekim devrimine, sovyetlerin kuruluşundaki gelişmeler(1923'e kadar) ve bu sıralarda sovyetler dışındaki ülkelerde olan devrimci hareketler konulu 4 ödev var daha, başka arkadaşların yaptığı. eğer onlara da ulaşabilirsem bir şekilde txt bazında(hiç sanmıyorum ehe), buraya aktarırım.[signature][hline]ben BombaciMulayim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bilge_Tonyukuk Mesaj tarihi: Temmuz 19, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 19, 2005 said: Penthesilea, 19 Temmuz 2005 02:16 tarihinde demiş ki: Her zaman derim, Lenin 1800-2000 yil önce dünyaya gelse peygamber olurdu aha işte . peki niye bir sebep söyle bu sallama lafın için[signature][hline][imzanız forumkurallarına aykırı - forumlarda din dil ırk etnik koken ayrımı yapılmasına müsade edilmemektedir] [Bu mesaj Bilge_Tonyukuk tarafından 19 Temmuz 2005 08:34 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EagleEye Mesaj tarihi: Temmuz 19, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 19, 2005 O diğer ödevlere ulaşıp koy buraya :) txt formatında ulaşamasan bile scan edebilirsin bak bi fikir :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Natural Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 said: Bilge_Tonyukuk, 19 Temmuz 2005 08:33 tarihinde demiş ki: said: Penthesilea, 19 Temmuz 2005 02:16 tarihinde demiş ki: Her zaman derim, Lenin 1800-2000 yil önce dünyaya gelse peygamber olurdu aha işte . peki niye bir sebep söyle bu sallama lafın için bencede peygamber kavramı sallama ama bas bas bağırmıyorum! lenin in herhangi bir peygamberden farkını söyle? ideoloji yi falan boşver yöntem açısından sana ''allah gönderdi'' denilen insanlardan farkı yok. ki peygamberlerde oldukça zeki,aklını çalıştırabilen gayet zeki,devrimci kişilermiş.insanlara çeşitli üstün varlık anlayışlarını benimsdeterek ahlak kurallarını kurmuşlar bu kurulan dini normlardan sonra 100 sene önce lenin denemiş olduğu sosyalist ahlak düşüncesi 100 senede benimsetilememiş,çökmüştür. lenin in isa,musa,muhammed adlı kişilerden,liderlik,kitleleri peşinden sürükleme,devrimci kişilik olma açısından hiç bir farkı yoktur!! muhammed bakmış arabistanı bok götürüo,ülke berbat durumda,kendi ideolojisini yönetim/inanç ilişkisini koymuş ortaya toplumu ahlaki açıdan değiştirmiş.ekonomik oalrakda din in getirdiği normlar belirlemiş ekonomik değişikliğide başarmış. bence dier peygamberlerden en zekisiymiş son peygamberim demeyi akıl etmiş. lenin bakmış ülke savaş halinde,insanlar açlık sefalet içinde,parasızlıktan,sefaletten geberiolar,hastalıklar soğuk,sermaye sahibinin insanları köle oalrak kullanıp sömürmesi vs vs vs... ülkeyi bok götürüo..neyapmış?insanlara eşitlik gibi sosyalist ahlaka uyan nitelikler kazandırmaya kendi düşünceleri doğrultusunda ülkeyi adam etmeye çalışmış,ekonomik olarak da özellştirmeyi kaldırmış,kamu malı haline getirmiştir,hertürlü özel mülkiyeti kaldırmıştır. fark şurda peygamberler:(dedii gibi olsun)1800-2000 sene önce yaşamış kişiler,lenin 100 sene önce.yani 2000 seneye göre 100 sene çok yakın. 2000 sene önce neler olduğunu kesin bilmeyip insanlara anlatılanlarla yetinileceği için insanlar bilmedikleri şeylerden hep korkmuşlardır.[signature][hline][b]''Be a realist demand the impossibe'' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DiabloTyrael Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Rus ihtilali Şubat değil, 3-5 hafta sürmüştür. Böyle inanmayın 1 ile 5 ay falan devrim sürmüştür diye. Rus ihtilali'nin gerçekleri öğrenmemizin zamanı gelmiştir. Rus ihtilalini yapan Lenin, Troçki, Steklof, Martof, Zivonief, Kamenef, Susanof, Sagerski, Bodganof, Uruçki, Larin, Kamkof, Ganeçki, Dan, Meşovski Parvus, Riasanof, Martinof, Çernomorski Solnzef, Piatniski.. Bu adamlar kimdi ? Rus değillerdi, Hepsi birer Yahudidirler. Yani Rus ihtilalini Yahudi bankerleri finanse etmişlerdir. Batılı Devletler de (İngilizler) destek vermiştir. Rus ihtilalini finanse eden Şirketler * Jacop Schiff * Kuhn, Leob ve Şirketi * Müdüriyet: Jacop * Felix Varburg * Otto Kahn * Serome H. Hanauer * Gugenheim * Max Breitung Ruh ihtilal sonraı Jacop Schiff, 1917'de yaptığı bir açıklamada, Rus ihtilalinin kendi mali desteğinde gerçekleştiğini belirtmiştir. Rus ihtilalinde, yalnız Jacop Schiff değil, New York'ta yayınlanan "Forward" adlı Yahudi gazetesi, Stockholm'deki bankacı Yahudi Max Warburg ile Yahudi Olef Aschberg de para yardımı yapmışlardır. Amerikan Yahudileri olan Jackopsit ile Sia Yahudi bankası şefi Otto Kaan, Felix Warburg ve Zevan H. Hannoverler, Lenin ihtilalinin baaşrıyla ulaşması için Lenin'e 312 milyon dolar yardımda bulunmuşlardır. Ayrıca Yahudi Bernard Baruh müessesesi ise komunist ihtilalie 465 milyon dolarlık askeri malzeme göndermiştir. 12 Nisan 1919'da Harkof'ta Yahudi Lehçesi ile yayınlanan (Der-Komünist) gazetesinde M. Kohen isimli bir Yahudi şunları yazmaktadır: "Hiç mübalağa etmeden denilebilir ki, yapılan büyük Rus ihtilali Yahudilerin eseridir. Yahudiler yalnız bu işi idare etmekle kalmamışlar. Sovyet davasını da ele almışlardır. Sonradan açıklanan gizli vesikalara göre, Alman Genel Kurmayı da Lenin'i İsviçre'de şefil bir hayat yaşadığı evden alarak, onu Rusya'nın altını üstüne getirecek şekilde teçhiz ederek, ihtilale sokmuştur. Lenin ve Yahudi arkadaşları, Almanların ve Yahudi Bankerlerin tahsis ettikleri milyonlarca Mard yardımla "kızıl emperyalizm"i kurmuşlardır. Komunizmin kurucusu Karl Marks, bir Alman Yahudisi di. Kendisinin baş yardımcısı Engels de bir Alman Yahudisi idi. Komunizmin siyasi hayata intikalini sağlamak için Rusya'ya geldiği zaman 244 ihtilalci arkadaşının 177 tanesi Yahudi idi. Lenin'in kendisi de, annesi de, daha önce de belirttiğimiz gibi Yahudi bir melezdir. 1917'de kurulan ilk komunist hükümetin 22 üyesinin 17 tanesi Yahudi'dir. Lenin Trotsky, Stalin (Gürcü Yahudisi), Kavmahan, Smit, Liline Piçburg Zinovyefa, Kokansky, Valoraski, Radomirlizki, Stayinburg, Leon, Çiçerin, Varasilof - hep Yahudi idi. Ayrıca 554 merkez üyesinin 447'si yine Yahudi idi. Çok önemli bir ogan olan merkez icra komitesinin 61 üyesinin 42 tanesi Yahudi idi. O zamanki Rus nüfusunun yüzde biri nisbetinde olan Yahudi azınlığın ihtilalin hakimi durumunda olduğu böylece daha iyi anlaşılmaktadır. Bolşevik hükümet makamlarındaki Yahudilerin sayısı hakkında birkaç rakam daha verelim: Halk komiser meclisinin, yani eski Bolşevik hükümetinin 22 üyelerinden 17'si (bu rakamlar en büyük Bolşevik isimlerin Stalin tarafından yok edilmesinden önceki zamana aittir), harp komiserliğinin 43'ünden 33'ü, Dışişleri komiserliğinin 16'sından 13'ü, Maliyede 24'ünün 30'u Adliyenin 16'sından 13'ü, Eğitimde 52'nin 42'i, İş Bakanlığında 7'sinden 7'si, vilayetler komiserliğinde 23'ten 21'i Basın bürolarında 41'inden 41'i Yahudiydi. Rus ihtilalinin ve Rusya'nın bolşevikleştirilmesi için Dünya Yahudiliğinin eseri olduğunu "Beynelmilel Yahudi" adlı kitabında Henry Ford da yazar. Bu kitabın 135. Sayfasında şunlar okunur: "... Çar'ın düşürüldüğü haberi New York'a ulaştığı vakit büyük bir sevinç yaratmıştı. (New York dünyanın en büyük Yahudi şehridir. Onrada yüzbinlerce Yahudi yaşar). Dünyaca tanınmış Yahudi olmayan biri büyük bir nutuk vermiş ve bunda çok yüksek itibar sahibi bir Yahudiyi (adı ve sanıyla New York bankerlerinden Yakop Schiff) "Rus-Japon harbinde Japonya'daki Rus esirleri arasında propaganda yapmak için toplanan paralarla Çar'ın devrilmesinin hazırladığı için uzun uzun meth ve sana etmişti." "Sosyalizim"in bir "Yahudi hareketi" olduğunu "Yahudiénin bizzat kendisi söylemektedir: "Korka korka şöyle fısıldayan Yahudiler hala vardır: Siyasi hayatın sol kanadındaki Yahudiler bize zararlı olmaktadır. Bu iyi bir şey değildir. Bizi güç duruma düşürmektedir." Hayır, bilakis bir Marks'in, bir Lasalle2nin, bir Singer2in bir Rosa Lüksemburg'un, bir Eisner'in ve hatta bir Haasse'nin bile Yahudi olmaları bizim için bir gurur ve iftihar sebebidir. Çünkü bunlar soyumuzun ölmez ruhunu, herhangi bir din yeniliğinin yapabileceğinden çok daha büyük bir kudretle canlandıran ve hakkıyla temsil eden kimselerdir." "Yahudiler Musa'dan Herzl'e kadar bütün Yahudi büyüklerinin tarihi etkilerini daima hatırlatmakta, onların sosyalistçe düşündüklerini ve sosyalizm için çalıştıklarını hiçbir zaman unutmamakta, sosyalimzinm aslında Yahudi emellerinin problemerin kaynağı Yahudilerin kutsal kitaplar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Infeqted Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 sagol bu guzel yazi icin gercekleri ogrenmemizin tamda zamaniydi cok guzel oturdu[signature][hline]pantolonum diesel den clubber im ezelden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Infeqted Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 kardesim sen sarhosmusun[signature][hline]pantolonum diesel den clubber im ezelden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Natural Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 DiabloTyrael bizi birkez daha aydınlattı,vay anasını be neler varmış cık cık.[signature][hline][b]''Be a realist demand the impossibe'' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mandoo Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 bi dip not düşesim geldi.. Bolşevik çoğunluk, Menşevik azınlık anlamına geliyor...[signature][hline]''Devlet-i Osmaniali'de terfii temayuz ilim irfan ile olmaz; ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak ten ile temas...'' {Osmanlı Özdeyişi} Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Diablo denen arkadaş aklınca Bolşevik devrimini karalamaya çalışmış ve bu konuda bilgisi olmayan arkadaşlar da hemen 'helal olsun' nidalarıyla sevinç çığlıkları atmışlar. Saydığın isimlerin hepsi iyi hoş, fakat ne var ki devrimin bir çok gerçek önderini yazmayı unutmuş(!). Misal Lenin'den sonra Şubat Devrimi'nin oluşmasında en büyük emeği geçen Josef Stalin bir Gürcü'ydü. Ya da M.Frunze Ukrayna'lıydı. Ya da Stalin'in sağ kolu M.Molotof bir Rus'tu. Sovyet Devrimi'yle birazcık ilgilenen birisi o listedeki 2-3 kişi dışında hiçbirinin 'önder' rollerde olmadığını ve asıl saydıklarımın yer aldığını kolayca görebilir. Ama maksat sosyalizmi karalamak ya vurun alttan alttan. Kaldı ki hiçbir Sovyet devrimcisi Yahudi'liğini açıklamamış ve hep öldükten sonra başkaları tarafından piyasaya sürülmüştür. Adam Yahudi olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Millet, din kavramını reddeden insanlar ırklarını mı öne çıkaracaklar? Haha sosyalizme hep karşı cepheden bakmanın sonuçları bunlar olsa gerek! İddialarının hepsi saçma sapan ve kaynak gösteremiyorsun. Henry Ford denen adam ABD ile kol koladır ve onun politikalarının baş destekçisidir. Devrimden sonra ise ABD'nin sevinç duyduğu iddiası artık nasıl bir saçmalıksa ilk defa bu arkadaştan duyduğum bir olay. ABD o kadar sevinseydi SSCB'yi tanıyan devletler arasında 15 yıl sonra girmezdi. Cahil cahil konuşup milletin aklını bulandırmayın. Evet devrimde binlerce, onbinlerce papaz, kapitalizm yolcusu ölmüştür ve devrimin saadeti için de yapılması gereken budur. Yıllarca halkı dini-ekonomik sömürge altında tutanlara ne yapılacaktı? Ne menem bir insan olduğun zaten altlara doğru, Mussolini, Hitler övgünden belli oluyor. Laflarına bakınca 'Sovyetler Yahudi oluşumuydu, Hitler'de sosyalizm düşmanı olduğu için Yahudileri katletti' gibi bir iddia göze hemen çarpıyor. Çin'de atacak başka bir bok bulamadığın için Amerikan köpeği Çan Kay Şek'e sığınmaktan başka yapabileceğin bir şey yok. Bugün o Tayvan'ın ne haltlar ettiğini biliyor, görüyoruz. Gelelim Cemal Anadol denen komünist düşmanı, turancı (islamı da unutmadan), MHP'li faşist kişiye. Nette yapılacak 10 dakikalık bir araştırmada bu adamın ilgilendiği konular hemen görülecektir:' Türk-İslam, MHP, Büyü, İsrail, Yahudi vs.'. Yazdığı gazeteleri de hemen belirtelim: Zaman, Hakikat, Tan, Akşam vs. Görüldüğü gibi 2. bir Nihal Atsız vakası. Utanmadan bir de Cemal Anadol sitesinde Türk-İslam başlığı altına Atatürk'ün resmini koymuş. Densizler; Atatürk hayatının hangi bölümünde Türk-İslam birliğini arzulamıştır? Atatürk ki Medeni Bilgiler kitabında İslam'ı Türkler için en acı verici gelişme, onları uyutan, 'koyun' haline getiren bir olgu olarak görmüştür. Utanmamanızı anlıyorum ama bilgisizliğinize (ve onu örtmenize) göz yumamıyorum. Birşeyler yazacaksan kendi cümlelerini kur; sayfalarca alıntı yapıp '..'ya teşekkür ediyorum' deme, hele bilgi sahibi olmadığın konularda hiç kalkışma. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Rus devriminde Mahnovist hareketi es geçenleri şiddetle kınıyorum, kaile alınmak için illa yahudi mi olmak gerekiyor.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Benim bildiğim Lenin'in abisi çarlık hükümeti tarafından gözü önünde asılıyor.. O da acaip etkileniyor bundan.. Yok yahudiymiş, hedeymiş hödöymüş gibi sebepler saçma bence..[signature][hline]Touch of death is never gentle... Straight up gangsta wrong pati to fuck with -PWA Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DiabloTyrael Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Sizin düşünceniz olabilir ben Komunizm ve Kapitalizm düşmanıyım. Ama bolşevik ihtilalini karalamaya çalışmıyorum ama gerçekleri görmezden gelmeyiz. Kanıtlar var ama Yahudiler Rus ihtilalini kendisi yaptıklarını belirtmişler ve kabul etmişler. Sosyalist ve klasik komunist olduğunuz ve Komunizm cenneti zayıflayacağı ve komunizm kötü olduğu korktuğunuz için yalanlarsınız, tepki gösterirsiniz. Komunizm kalmadı sizin ölünceye kadar komunizm psikoloji devam eder. Sonra Kapitalizm kalmayacaktır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Delidumrul Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 21, 2005 said: pekaziz, 21 Temmuz 2005 14:26 tarihinde demiş ki:: Zaman, Hakikat, Tan, Akşam vs. Görüldüğü gibi 2. bir Nihal Atsız vakası. Utanmadan bir de Cemal Anadol sitesinde Türk-İslam başlığı altına Atatürk'ün resmini koymuş. Densizler; Atatürk hayatının hangi bölümünde Türk-İslam birliğini arzulamıştır? Atatürk ki Medeni Bilgiler kitabında İslam'ı Türkler için en acı verici gelişme, onları uyutan, 'koyun' haline getiren bir olgu olarak görmüştür. Utanmamanızı anlıyorum ama bilgisizliğinize (ve onu örtmenize) göz yumamıyorum. Vay be benim dunyadan haberim yokmush. Neyse once soru soracagim sonra yorum yapacagim. Sorum, Zaman, Hakikat, Tan, Akşam ile H.Nihal Atsizin ne alakasi var. Bilmeden bos konushma rezil olursun bashtan soyliyeyim. Gelelim yoruma, Demek Ataturk Islami Turkler icin en aci verici gelishme olarak gormushtur.Cok basit bir cevap sana . 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu Yani her ikiside 61 anayasasina kadar olan Turkiye Cumhuriyeti Anayasalari. Yanlishim varsa duzeltin. Ilk 3 maddesini okumani siddetle tavsiye ederim.[signature][hline]:NSRq:üXrüt:irht:kök Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar