Kendercik

C200, C250 gibi alternatifler de var 1.8 olarak. Herhalde daha rahat gidiyordur. Tüketimlerini bilemiyorum ama. BMW 316 geçenlerde bir ara tesadüfen fiyat listesinde görmüştüm ama şimdi baktığımda yine yoktu. Hala satılıyor mu bilmiyorum. Yeni 1.6 motorlarındansa haberdarım, çok hoşuma gidiyorlar. Audi'nin en düşük 1.8 opsiyonu Alman sitesinde de satıştaymış bu arada. Benim uzaktan bakınca gördüğüm fikri soracak olursan kendisine hayran bırakan motorları BMW üretiyor hep. Ama Mercedes için de öyle konuşunca gocundum :) Bugün çok konuştum, yoruldum, acıktım. Mercedes, BMW falan deyince de keyfim kaçıyor zaten. Yurtdışındayım, bir hafta sonra dönüyorum. Eve gidip yeni OCB okuyucumla ve Focuslarımla oynayacağım.

Malzeme kalitesi kıyaslayacak kapasitem gerçekten yok, doğrudur. Önceki C kasalar çok daha efendi duruyor dışarıdan bakınca gerçekten. Bundan başka bir fikrim yok. Araba işte diyip geçiyorum açıkçası. Benim itirazım Benz'in giden motoru yok denilmesine. Hacmi düşürülmüş 1.6 lt motorlu C kasa ile BMW'nin 316i'sini ve Audi'nin 120hp 1.8 TFSI motorunu karşılaştırınca hiç de fena bir opsiyon değil Benz.

Geçenlerde bi otomobil dergisi aldım yolda oyalasın beni diye. Taksici arabaları ile ilgili bir yazı okurken görmüştüm enjektör sıkıntısını. 200.000 km'den sonra değiştirilmesi gerekiyormuş, o da masraflı oluyormuş falan... Bu arada en sevilen taksici aracı Prius'tu. Şehir içi tüketiminin düşük olmasının yanısıra başka masraf da çıkartmaya pek eğilimli değilmiş.

Letsgetthesunshine'a cevap olarak: Senin dediklerin de çok doğru ama yazarak ve konuşarak yeterince ifade edemiyorum işte kendimi. Sonuçta götümü koyduğum, her gün kullandığım araba. Şimdi hatırlamasam da başka şekilde de hissettiriyordu kendini, anlıyordum yani. Nitekim günün birinde yolda bıraktı. Telefonla akü sipariş ettim falan da biraz bekledikten sonra kendiliğinden çalışmıştı tekrar. Akü o kadar eskidikten sonra kapasitesi falan da geberiyor, radyo ve far açık unutmaya gerek kalmadan eskiyor, düzensizleşiyor. (yine BABAM, 3 defa far açık unutup aküyü boşaltmıştı, iyi dayandı o kadar sene) Sadece akü değişikliğiyle halloldu pek çok şey. Bujileri de daha sonra değiştirmiştim zaten. Sesi değişmişti sanki ya da benim keyfim yerine gelmişti, bilmiyorum :)

C kasaları ben yeni haliyle beğenmeye başladım gayet ama Mercedes artık eski Mercedes değil diyince aklıma geldi. 2013'te Renault motorlu 1.6 dizel C kasalar geliyor. Avrupada'da satar da Türk tüketicisinin eğilimine çok hitap ediyor. Şimdikinden çok daha fazla Mercedes göreceğiz bence.

Değiştirildiler tabi ki sonradan. Acayip şeylerden kastım ürkütücü şekilde zangırdamaydı ki o yüzden önümde geniş ve arabasız düzlük görmediğim sürece fazla hızlanmıyordum, viraja girerken frenden imtina ediyordum falan. Hatta yeni diskleri edindikten kısa süre sonra ciddi bir kaza tehlikesi geçirdim, araba bir yerlere vurdu da ön tarafı hafif sekti gibi hissettim. Panikten ben anlamamışımdır herhalde neler olduğunu. Bariyere falan sert çarptığımı sanmıştım. Yavaşladıktan sonra beni bu duruma sokan adamın aceleyle ve makaslarla kaçmaya çalıştığını görünce zaten kaza yaptım arabayı parçaladım zannıyla fırlamış olan adrenalimin etkisiyle delirmiştim ama kovalarken arabada bir sorun olmadığını anlayıp yanından geçtim gittim. En barzo kullandığım andır. Ne kadar küfür yediysem az. Sonra arabadan indiğimde ne görünüşte, ne de daha sonraki sürüşlerimde hissiyatta falan da bir acayiplik hissetmedim. Bu hikayeyi niye anlattım? Lastik ve diski kısa süre önce değiştirmemiş olsaydım gerçekten dağıtmıştım arabayı. Dediğin gibi, mühim şeyler. Titizim ben de.

Arada kaynamasın: vicdan yaptım konu akışını sabote ettiğim için.

Sıcak üzerine soğuk çarpması da bozar tabi hiç aklıma gelmemişti. Bizde araba yıkanacaksa zaten evden yeni çıkıp yıkamacıya gider, sebebinin o olduğunu sanmıyorum. Yine de konu dışında gevezelik ettiğim iyi oldu, ufkum açıldı sayende. Bendeki yıpranmanın sert ve kötü kullanımdan olduğuna eminim. 50000km civarındaydı diskleri değiştirdiğimde. 80-90 ile giderken arabayı yavaşlatmayacak kadar frene dokunduğumda bile hafif bir titreme yaparken çok daha hızlı giderken sert basınca çok acayip şeyler oluyordu.

Sonuçta gönül bağı kazanmış araba işinde. Hayırlı olsun.

güzel cevap olmuş her iki yönden de, sağolun efendim. Hazır titreme konusu açılmışken: frene dokunulduğundaki titreme de fren diskinin eskiyip yamulmasından oluyor. Bir yerde yazmasına gerek yok, kendim anlamıştım bunun sebebini de babam cimrilikten bu kadar az yol yapmış arabanın diskleri değişmez mantığıyla idare ediyordu. Bu ve benzeri şeyler sonucunda biraz lafımı dinlemeyi öğrettim neyse ki. Arabayı alalı 6-7 yıl olmuş, soğuk motor çok az farkla da olsa eskisi gibi anında çalışmıyor, klima en düşuk ayarda eskisi gibi buğu çözmüyor falan diyorum, kendisi akü yolda bırakana kadar yeni akü almamakta direniyor. Arabanın kendi OBD menüsünden de voltajın düşük olduğu gözüküyor ama babam hala arabayı çalıştırırken farların kısılmadığı gerekçesiyle akünün yeterli olduğunu savunuyordu bana.

sağol, peki balansın kaymasına ne sebep olur?

lastik havası, lastik eskiliği veya rot ayarı aklıma gelen ihtimaller. Küçük araba olması sebebiyle de yüksek hıza uygun olmayabilir diyeceğim ama 130-140 gibi hızlar yüzünden rahatsız edecek titreme hissettirmez herhalde. ben iki cümle yazana kadar en standart sorun yazılmış zaten.

kısaca hiçbir şey normal çalışmayacak

youtube Bu var bir de star warslu vw seviyorsanız. Sonlara doğru sahneye giren köpek güldürmüştü beni epey. Ben araba reklamında biraz daha fazla araba görmeyi tercih ederim.

Türkiye'deki hedefim İstanbul olduğu için Çeşme'yle zaten ilgim, alakam olamaz. Feribot yolu aşırı uzuyor, Mora Yarımadası'nın etrafından dolaşmak çılgınca olurdu. Onun yerine Igoumenitsa'ya (Yunanistan'ın orta hizalar, batı tarafı. Korfu'nun karşısı) var mis gibi feribot. Ordan da İstanbul 7 saat sürüyor zaten. Keyif yapacağım dersem Selanik civarı göl kenarı bir köye girip hem benzin alınır, hem yemek yenilir. Yolun Selanik'ten sonrası hafif manzaralı sayılır. Denize yakın eski yoldan gitmek çok yorucu olur ve uzun sürer herhalde. Onun yerine otobandan devam edip tok karnına denize falan girilebilir (: Doğu Avrupa ile ilgili kanaatim bu yaz çalıştığım yerde daha da fobiye dönüştü. Kara nakliyesiyle ilgili bir sürü dosya okudum da. Tek başıma geçesim de hiç gelmez o yüzden. Çiş molası, benzin molası bile stres olur. Öyleyse, konunun fantezi gereksinimine uygun olmasa da araba hazır. Yol hazır. Gitmek için sebep yaratmak üzerine çalışmalarıma başlayayım ben.