Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

yaşasın masaüstü FRP! :)


Aurora

Öne çıkan mesajlar

arkadaşlar bu yeni yaratmakta olduğumuz dünya için kısa bir efsane, bakalım beğenecek misiniz ;)

Karnalıktı.öyle karanlıktı ki göremezdi ellerini bile gözletini indirdiğinde. Yalnızdı. Öyle yalnızdı ki bir kelime dökse dudakları, o kelime boşlukta gezip geri gelirdi kulaklarına. Gece kederlendi. Karanlık ve yalnızlık onu kederlendirdi. Ağladı Gece, ağladı kendi sessizliğinde. Kardeşi Gün üzüldü ilk Geceye. Su üzüldü, yağmadı yağmurlar bi mevsim; Toprak kurudu hüznünden, yükelmesi başaklar. Tanrılar kendi dertlerinden unuttular küçük insanları. Aç kaldı insanlar, susuz ve kimsesiz.
Zamanın başından beri Gümüş ejderhalar vardı. Keskin kanatları, ağır ama çevik bedenleriyle, asil, şanlı Gümüşler. Onlar da üzüldüler Geceye, fakat insanlardan yüzlerini çevirmediler gene de. Toplandı Gümüşler, düşündüler, söz üzerine söz ettiler. Yükseldi iki genç bu meclisten, açtılar kanatlarını, kucakladılar göğü, yükseldiler arşa, açtılar kanatlarını, gümüş parladı günışığında, gümüşün ışıltısını taşıdılar göklerin ardına.
Kurak günler devam etti insanlar için, zor zamanlar geldi; ta ki geri dönene kadar Gümüşler. Kendilerine benzer, gümüşten kakılmış bir araba çektiler, altından parlak ipekten ince iplerle tutmuşlardı arabayı. Nasıl ki gökkuşağı parlar göklerde tam yedi tane renkle, bu araba da parladı gökyüzünde. Araba ile Gümüşler yaklaştıkça görüldü taptaze, ışıklar içinde bir bakire arabanın içinde. Su dedi: "bugüne kadar dokunmadı damlalarım böyle bir güzele" Toprak konuştu: " yatmadı bugüne dek böyle bir güzel bağrıma" ;. Gün dedi: " bugüne kadar ısıtmadım bu kadar güzel bir kız. " . Sıra Geceye geldi. Ağlıyordu Gece, yıldızlar kayıyordu gökten yere. Sustu Gece, söylemedi söz. Gümüşler getirdiler arabayı önüne. Sonunda konuştu Gece: “bundan böyle siz Gümüşler, parlasın gözleriniz, karanlığım olmaya bir örtü sizlere, farketmesin gözlerinize ha Gün ha Gece'. Sonra bakireye yöneldi uyumakta olan; baktı ona sessizlikte, nefeslerini tutmuştu tüm varlıklar, ne bir ses vardı ne bir nefes; sadece bakirenin uyku solukları ve Gece;nin kalp atışları. Gecenin eli yıldızlara uzandı. Becerikli elleri hemen bir taç ördü güzelim yıldızlardan, ve dedi: 'O bundan sonra benim hanımım olsa bu gümüş bakire daha ne ister gönlüm... Işısa Gecenin koynunda, denizlerin, göllerin, ırmakların, ağaçların, toprağın ve ölümlü insanların üzerinde'. Sözlerini bitirir bitirmez Gece, uyandı bakire. Açtı gümüş gözlerini Geceye. Gülümsedi.Doğruldu, uzattı elini. Yarım etti ona Gece, kaldırdı uzandığı yerden. Koydu yıldızlardan tacı alnına kızın, ve kız konuştu: 'Parlamaya geldim karanlıkta, okumaya geldim yıldızları, rüyamda duydum senin adını. " Çok sevindi Gece, çok mutlu oldu bu sözlere. Su aktı, Toprak doğurdu, Gün parladı Gecenin sevincinden. Geçmişti artık insanlar için zor günler. Gece ile bakire evlendi. Ay dedi insanlar bakireye, sevdiler onu, güvendiler ona. Ay ile Gece ayrılırken seher vakti, aşkları o kadar büyüdü ki bir oğul doğdu bu enerjinin içinde. Adına Şafak dedi insanlar, Gece gidip de Ay ışıksız kalırken uğurlar bu oğul onları.[signature][hline]Light in the shadows has words to say

[Bu mesaj Aurora tarafından 25 Mayıs 2005 19:17 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bu mesaj Aurora tarafından 25 Mayıs 2005 19:19 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bu mesaj Aurora tarafından 25 Mayıs 2005 19:20 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...