Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ESKI ROMA'DA YAŞAYAN BIRI


MartinLGore

Öne çıkan mesajlar

Anlatacağım olay, milattan önce 128 yılında geçti. Dikkat buyurun, geçmiş demiyorum, geçti diyorum. Ben bu olayı tarih kitaplarından almadım, kendi başımdan geçti.
"Tenasüh" denilen ruh göçüne, yani şimdiki insanların çok daha önceki yıllarda başka kişilerin, hatta hayvanların kalıplarında yaşadıklarına inanır mısınız? İster inanın, ister inanmayın, bu beni ilgilendirmez. Ben dün gece, bundan ikibinseksendört yıl onceki hayatımı yeni baştan yaşadım. Daha "ruh-ül-kudüs" ebedi bakire Hazret-i Meryem'in karnına girmemiş, yani ortada Hazret-i İsa'nın ne adı, ne sanı var. Yıl, milattan önce 128... Ben Romalı bir yurttaşım. Plafium dağının eteğinde çok geniş bir bahçe içinde büyük bir villam var. Üç gece önce villama bir sürü konuk geldi: Valustus, Yulius Perus, Sompeius, Tiseron ve daha başkaları. Bütün dostlarım gelmişlerdi. Siz bunların hiçbirini tanımazsınız. Onun için kimler olduklarını kısaca anlatayım. Dostum Valustus, ünlü bir gladyatördür. Daha geçenlerde Kolesseum'da çok tanınmış bir gladyatörle dövüştü. Bu sıkı dövüşü görmenizi çok isterdim. İki gladyatör ortaya çıkınca, Kolesseum'u dolduran altmışbin kişinin uğultusu insanı sağır edecek kadar yükseldi. Şimdiki zamanda parti toplantılarında, bir de milli takımların futbol maçlarında ancak bu kadar gürültü olur. Dostum Valustus, saygıyla Konsül'ün locasına döndü, Konsül'ü selamladıktan sonra,
- Elveda saygıdeğer konsülümüz, Şimdi ölecek olanlar seni selamlıyor!.. diye bağırdı.
Halk öyle alkışladı ki, siz bu kadar gürültüyü ancak striptiz'e çıkan bir dansöze yapılan gösteride duymuş olabilirsiniz. İki gladyatör tam üçbuçuk saat dövüştüler. Sonunda dostum Valustus düşmanını amansız bırakıp yere yıktı. Yerdeki gladyatörün, pınl pırıl parlayan tunç zırhlarının altında göğsünün kalaycı körüğü gibi nasıl inip çıktığı görülecek şeydi. Yenik gladyatör, elinin iki parmağını konsüle doğru uzattı. Öldürmemesi için af diliyordu. Coşan seyirciler,
- Ölüm, ölüüüüüm!.. diye bağırdılar. Bu, tıpkı, futbol maçlarında seyircilerin,
- Kovaaa! Kova! Ye onu!.. diye bağırmalarına benziyordu.
Konsül, aslan pençesine benzeyen elini, locasının önünü örten, altın sırma işlemeli kadifeye uzattı, güldü. Başını yavaşça aşağı indirdi. Bu, Valustus'a işaretti. "Düşmanın işini bitir!..." diyordu. Valustus, mızrağını kaldırdı, yerdeki düşmanın kalbine sapladı. İşte, dostum Valustus, böyle bir adamdır.
Çağırdıklarımdan öbürü Yulius Perus benim savaş arkadaşım. Ünlü bir generaldir.
Hellenizm krallığını yıkan ordunun başındaydı.
Dostum Sompeius'e gelince, o eskiden köleydi. Ama ünlü bir hekim ve felsefeci olduğundan, efendisinin hastalığını iyi edince efendisi de onu azat etti. Kölelikten patrici'ler arasına katılan Sompeius aklı ve bilgisiyle Tribuna Meclisinde tribun oldu.
Dostum Tiseron gençliğinde Roma'nın en iyi araba yarışçısıydı. Şimdi şiirler, piyesler yazar.
Evimdeki şölen çok iyi geçti. Çalgıcılar harp, lir, gitar, filavtalar çaldılar. Dansözler en iyi rakslarını oynadılar. İçki sel gibi aktı. Valustus, şölenin şampiyonu oldu. Üç günde, uzandığı divanın önüne tam yirmi defa yiyecek, içki ve yemişle dolu sini geldi. Volustus dört defa kustu, sonra yeni baştan yedi, içti. Böylece şölenin şampiyonu oldu. Bu kadar yiyen adamı siz belki gazetecilere verilen ziyafetlerde görmüş olabilirsiniz. Çok güzel bir şölen oldu. Üç gün yenildi içildi. Sonra yemekten, içmekten hepimiz baygın düştük. Şimdiki açılış törenlerindeki ziyafetler gibi bişeydi bu. Üç gün sonra kendimize gelebildik.
Banyodan sonra vücuduma kokular sürdüm, harmaniyemi omuzuma alıp dışarı çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Komşum Plebius'un villasına gittim. Plebius,
- Yarın ava çıkacağız, adamlarınla hazırlan!.. dedi.
- Yarınki iş kolay, dedim, bugün ne yapacağız?
Plebius parti arkadaşımdır. Bizim partiye büyük hizmeti vardır.
- İstersen yarışlara gidelim, dedi, iddialı koşular var.
- Yorgunum Plebius... dedim.
- Öyleyse Büyük Amfi'ye gidelim, iyi oyun var.. dedi.
Dostum Plebius'la Büyük Amfi'ye gittik. Hesapianus'un bir komedisi vardı. Bu alçak herifi ben hiç sevmem. Dili koparılacak bir heriftir, zehir gibi dili vardır hergelenin. Her oyununda da ya Senatus'a çatar yada Kuria Meclisine... Ya Konsül'ü yerer, yada Pretur'u. Kaç defa "Şu herifin işini bitirelim, şölende zehirli şarap verelim..." dedim. Bizim felsefeci Sompeius,
- Roma cumhuriyettir. Bir cumhuriyette böyle şey olmaz. Herkes istediği gibi yazar da söyler de... dedi.
Çok kızıyorum bu Hesapianus denen hergeleye. Ben Konsül'ün yerinde olsam, onu sirkte kudurmuş aç kaplanlara parçalatırdım. Onun leşini yiyen kaplanlar bile zehirlenirdi, pis herif..
Halka da kızıyorum. Şu hergelenin yazdığı oyun oldu mu, Büyük Amfi'yi tıklım tıklım dolduruyorlar. Ama gelenlerden çoğu pleb'ler. Patrici'lerden, yani öz yurttaşlardan pek az gelen var.
Hesapianus o günkü oyununda yine bizim partiyi yeriyordu. Güya bizimkiler seçmenleri kandırmışlar. Düpedüz böyle s
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...