Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Hayat Berbat


Lothrodel

Öne çıkan mesajlar

said:
Blind, 07 Şubat 2005 02:33 tarihinde demiş ki:
ilk başta arama yaptıgımı belitrmek isterim konunun içeriğiyle ilgili arama yaptım ama bişi bulamadım açıldıysa pardon.bu arada yazı mailime geldi kimin yazdıgını bilmiyorum
[spo1=Küfür icerigi vardır ]
Hayat Berbat...

Neden?

Aslında o kadar çok nedeni var ki.
Mutsuzluğumuzun, karamsarlığımızın, dibe doğru çökmemizin, çökertilmemizin sebebini kendimizde mi yoksa başkalarında mı aramalıyız bilmiyorum ama sanırım sebebi kendi içimizde.
Her şeyin kendi içimizde olduğu gibi.

Hayat Berbat...

Çünkü kendimizi kandıramıyoruz.
Çünkü duygularımızla yaşamaya çalışıyoruz, mantığı ve aklı bir kenara bırakıp.

Bizi mutlu eden her şeye sımsıkı sarılıp kendimizi adıyoruz, çünkü biliyoruz ki hayat berbat.
Kendini adamanın sonunda her zaman acı olduğunu bile bile yine de duygularımıza gem vuramıyoruz, vurmuyoruz.
Hayatın berbat olmasının diğer bir yanı ortaya çıkıyor daha sonra;
Mutluyken zaman çabuk geçer.
Oysa, karamsarlığa kapıldığınızda, mutluyken bir çırpıda geçip giden zaman bitmez olur. Dakikalar saatler gibi gelir. Gecelerse hiç bitmez.

Hayat Berbat...

Çünkü biz �hayat berbat� demeyen insanlar gibi değiliz.
Pollyanna� yı sadece çocukken severdik.
Şimdilerdeyse Cohen, Tom Waits, Jeff Buckley seviyoruz.

Hayat Berbat...

Çünkü sevdiğimiz şeylere hiç de farkında olmadan o kadar fazla değer verip, o kadar çok planlar tasarlıyoruz ki kafamızda. Bu verilen değer, olması gerektiğinden fazla verilen bir değer anlamında değil. Biz hep olanı veririz çünkü.
Ama,

Hayat Berbat...

Ve,
O değeri vermeyenler kazanıyor.

Hayat Berbat...

Biz bunu çok önceden fark ettik aslında.
Okul hayatımız başlayınca, iş hayatımız başlayınca, ilk terk edilişimizde, son terk edilişimizde, parasız kaldığımız günlerde, aldatıldığımız günlerde, sarhoş olduğumuz günlerde, seçmek istemediklerimiz �seç� diye bize sunulduğunda, kendi kendimize ilk defa �nereye kadar� diye sorduğumuzda, etrafımızdakilerden farklı olduğumuzu düşündüğümüzde, aşkta taktik yapamadığımızda, hayatı sorgulamaya başladığımızda, dini sorgulamaya başladığımızda, kendimizi sorgulamaya başladığımızda, çok sevdiğimizde �ki biz hiç az sevmedik zaten- , çok sevildiğimizde, sevilmeden sevdiğimizde, sevmeden sevildiğimizde, sevişerek sevildiğimizde, severek seviştiğimizde...
Biz bunu çok önceden fark ettik aslında.

Biz bunu çok da sevdik aslında. Acı çekmeyi, melankoliyi, sabahlara kadar içmeyi, anılarda yaşamayı, kendimizi hergün öldürmeyi, kendimizi öldürmeyi becerememeyi, yağmursuz günlerde yağmur altında kalmayı...

Hayat Berbat...

Çünkü hiç aldatamadık kendimizi, ya da farkında olmadan hep aldattık kendimizi.
Çok da fazla şey istemedik aslında.
Finanstan, borsadan, bankacılıktan, döviz kurlarından anlamadık hiç biz.
Hayallerdi tüm gerçekliklerimiz,
Gerçekliklerimizse hep acıyla noktalandı.
Noktalansa yine iyi. Sadece bir virgüldü. Kısa bir an da olsa soluklanabilmemiz için.

Hayat Berbat...

İstemesek bile kendimize itiraf edebildiğimiz için.
Bunu bile bile yaşadığımız mutlu anların sonsuza kadar sürebileceğini düşündüğümüz için.
Oysa ne sürmüş ki sonsuza kadar!

İntihar planları tasarladık hep kafamızda kendimize dair.
Oysa hayat o kadar berbat ki,
Bunu bile yapamadık.
Korktuk mu?
Hayır.
Sadece acıyı yaşamayı sevdik biz.
Bakın işte bu kadar berbat hayat diyebilmek için.

Çalışmayı sevmedik hiç. 9 - 6 bizim için esaretti hep. Ne için? Kim için?
Kariyer, itibar, saygı, huzur, para, çok para, daha çok para, daha çok paraaa...
Sikime kadar.
Ben hayallerimi istiyorum.

Hayat Berbat...

Çünkü biz hep reddettik.
Hayatın berbatlığını bile bile bunu reddettik en ufak bir mutluluk yakaladığımızda.
Tüm gerçeklik sevgilinin gözlerine bakarak dalıp gitmekti bizim için. Ufacık bir öpücük, ufacık bir söz, bir dokunuş, bir sarılış.
Bilirdik oysa,
Ne sürmüş ki sonsuza kadar!
Buna rağmen hep kandırdık kendimizi, ya da kandıramadık işte.

Mutluluk, hiç sebepsiz yere vapura binip kadıköy� e geçmekti bizim için, son paramızla gidip rastgele bir sayfasını açtığımız kitaptan okuduğumuz bir kelime için eve yürüyerek dönmemizdi.

İstiklal�de saatlerce meydanla tünel arasında anlamsız yürümelerimizdi.
Semazenin dönüşüydü bizim mutluluğumuz.
Güzel bir yemekten sonra içilen sigaraydı.

Hayat Berbat...

Bile bile lades işte.
Bile bile aşk.
Aşk mı???
Evet.
Hem de en tutkulusundan.
Biz tutkumuz olmadan sevmedik çünkü hiç.
Sırf boşalmak için sevişmedik biz hiç.
Her şey bir ayindi.
Mabedimiz belli.
Aynı, gözlerine bakıp tek kelime etmeden �seni seviyorum� demek gibi.

Hayat Berbat...

Çünkü biz mantığı reddettik hep.
Her bireyin farklı hayatları olduğunun farkındaydık hep. Tek mantığımız buydu. O da sadece mutlu olabilmeniz için. Olabilirseniz eğer.
Biz mutsuz olmanızı istemedik ki hiç...

Kalabalıklar içinde hep yalnızdık biz.
Gülemedik hiç anlatılan hikaye
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...