Nartanesi Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Okumadan önce iyi bi düşünün "ben bu filmi seyredecektim" demeyin. Kesinlikle cok iyi... [spo1=Emile Muller]Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete başladı. Adı Emile Muller'di. Kısa hasbıhalden sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuvarını açtı. Önce eline gelen iri kırmızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tezgah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra bir kitap çıkardı. Henüz kitabın ilk sayfalarında olduğunu ve okuduğu satırlardan çok etkilendiğini anlattı. Romanın baş kahramanının dalaverelerinden söz etti. Ardından bir gazete çıkardı: İş aranıyor ilanını orada okumuştu. Listede, başvuracağı başka işler de vardı. Sonra makyaj çantası, ajandası ve not defteri... Yönetmen, bu sonuncudan rasgele bir sayfa çevirip okumasını isteyince defteri açıp mahcup bir edayla okudu genç kız... Özel duygulardı okudukları... Derken çantanın gizli bölmesine attı elini... Oradan iki fotoğraf çıkardı. Biri uyuyan genç bir adam fotoğrafıydı: "Sevgilim" diye açıkladı: "Fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez de... Ancak uykudayken çekebiliyorum fotoğrafını..." İkinci fotoğrafın annesinin evlenmeden önceki hali olduğunu söyledi. O halini şimdikinden daha çok seviyordu. Genç kızın, çantadan çıkarıp büyük doğallıkla anlattığı her bir nesne, bir yapbozun parçaları gibi onun hayatından kesitler sunuyordu. * * * Bu oyun, 15 dakika kadar sürdü. Sonunda yönetmen Emile'e teşekkür etti. Çıkarken kapıdaki görevliye telefonunu bırakmasını söyledi. "Arkadaşlar gelecek hafta sizi arar" dedi. Emile çıkarken, yönetmenin asistanı girdi içeri... Dışarıda bekleyen daha pek çok aday vardı. Yönetmen gerindi. Kısa bir mola vermek istediğini söyledi. Hala aradığını bulamamıştı. Yeni bir kahve doldururken karşısındaki sandalyeye asılı çantaya ilişti gözü... Biraz önce içindekilerin birer birer anlatıldığı çantaydı bu... Telaşla asistanını uyardı: "Giden kız çantasını unutmuş, hemen koşup yetiştirsene..." Asistan kız sandalyeye baktı ve "Yoo... O benim çantam" dedi. Yönetmen, koltuğundan ok gibi fırlayıp kapıya seğirtti. Aradığı oyuncuyu bulmuştu. * * * 20 dakikalık bu siyah - beyaz Fransız filmini geçen hafta, 10. Avrupa Filmleri Festivali'nde izledim. Kısa filmin adı, filmdeki kızın adıydı: "Emile Muller" Yönetmeni: Yvon Marciano... Konusu: "Hiçbir güç, düş gücü kadar güçlü değildir." Can Dündar[/spo][signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü İçkinin de oradaymış en güzeli Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz; Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili Ö.Hayyam
Soulbringer Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Duymuştum entel arklardan pek aram yoktur onlarla ama olsun laflıyorlardı boyle bırseyler.. Can Dundar ın sozune gelınce Düş gücü güçlü oldugunda onu o düşlerle besleyıp gercegı ondan cekıp alıp onu bır uykuda ölüme terk etmek kolaydır demiş Jehaenne.. Neyse dıyeceklerım bu kadar..[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé ''In the name of god!The ones who have turned ınto the lıvıng dead wıthout a wıll eternal Nıght!Shall be ...Hellsıng)* §Bounty Hunter§
Nartanesi Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Tanıdığım çok kişi kısa filmlerden, festivallerden sözettiğimde bana da "entel" diyolar ve sanki bunlar çok sıkıcıymış gibi yaklaşıyorlar. Oysa özellikle son yıllarda festival filmleri CNBC-e de yayınlanıyor ve festivalde "ben entel miyim seyredeyim" tarzında yaklaşan arkadaşların bir kaç ay sonra "CNBC-e de bi film seyrettim süperdi" diye muhabbet ettiklerini görüyorum. Uzun lafın kısası sanatı o kadar kategorize ediyoruz ki kendimizi ait hissetmediğimiz statüdeki eserden mahrum kalıyoruz ya da bile bile kendimizi mahrum bırakıyoruz. Sizce de bu yanlış değil mi? Dipnot:Jehaenne'in sözü gerçekten güzel, imza yapmayı bile düşündüm. :)Teşekkürler.[signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü İçkinin de oradaymış en güzeli Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz; Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili Ö.Hayyam
Soulbringer Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Yani nasıl desem ben pek anlam veremiyorum böyle Ankarada bir sempozyumada gitmiştik baya bir kişi ben öyle izlemiştim..Sanırım fazla gerçekçi ve mantıkçıyım ne deyim anlamıyorum...Ama onun dısında o kadarda hayalurunu hıkaye yazmıslıgım var neyım ben ben:? Tamam buldum Malkavian ım *! kedi kendi kendine uzaklaşarak avlanmaya yol alır*[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé ''In the name of god!The ones who have turned ınto the lıvıng dead wıthout a wıll eternal Nıght!Shall be ...Hellsıng)* §Bounty Hunter§
Daesu Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 Mesaj tarihi: Ocak 13, 2005 En ii, en kaliteli filmler daima festivallerden cıkar hollywood is ölü[signature][hline]Deviant art gallery my world my reality
Daesu Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 Mesaj tarihi: Ocak 15, 2005 nartanesi filmi bulamadım ben nette[signature][hline]Deviant art gallery my world my reality
Nartanesi Mesaj tarihi: Ocak 16, 2005 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ocak 16, 2005 Açıkçası ben netten indirmeye çalışmadım o nedenle var mı bilemiyorum ama Muller değil de "Emile Müller" olarak ara, belki o zaman bulursun. Not: Bulduğunda haber verirsen sevinirim.[signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü İçkinin de oradaymış en güzeli Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz; Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili Ö.Hayyam
Öne çıkan mesajlar