Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

"Emile Muller"


Nartanesi

Öne çıkan mesajlar

Okumadan önce iyi bi düşünün "ben bu filmi seyredecektim" demeyin.
Kesinlikle cok iyi...

[spo1=Emile Muller]Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat,
düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek
adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan
yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını
içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme
kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete başladı. Adı Emile
Muller'di. Kısa hasbıhalden sonra yönetmen değişik bir şey denemiş
olmak için "Çantanızı açıp bana içindekileri birer birer anlatır
mısınız?" dedi. Genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuvarını açtı.
Önce eline gelen iri kırmızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah
tezgah başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok
iştahlı bakmış olmalıyım." Sonra bir kitap çıkardı. Henüz kitabın ilk
sayfalarında olduğunu ve okuduğu satırlardan çok etkilendiğini
anlattı. Romanın baş kahramanının dalaverelerinden söz etti. Ardından
bir gazete çıkardı: İş aranıyor ilanını orada okumuştu. Listede,
başvuracağı başka işler de vardı. Sonra makyaj çantası, ajandası ve
not defteri... Yönetmen, bu sonuncudan rasgele bir sayfa çevirip
okumasını isteyince defteri açıp mahcup bir edayla okudu genç kız...
Özel duygulardı okudukları... Derken çantanın gizli bölmesine attı
elini... Oradan iki fotoğraf çıkardı. Biri uyuyan genç bir adam
fotoğrafıydı: "Sevgilim" diye açıkladı: "Fotoğraf çektirmeyi hiç
sevmez de... Ancak uykudayken çekebiliyorum fotoğrafını..." İkinci
fotoğrafın annesinin evlenmeden önceki hali olduğunu söyledi. O halini
şimdikinden daha çok seviyordu. Genç kızın, çantadan çıkarıp büyük
doğallıkla anlattığı her bir nesne, bir yapbozun parçaları gibi onun
hayatından kesitler sunuyordu.

* * *
Bu oyun, 15 dakika kadar sürdü.
Sonunda yönetmen Emile'e teşekkür etti.
Çıkarken kapıdaki görevliye telefonunu bırakmasını söyledi.
"Arkadaşlar gelecek hafta sizi arar" dedi. Emile çıkarken, yönetmenin
asistanı girdi içeri... Dışarıda bekleyen daha pek çok aday vardı.
Yönetmen gerindi. Kısa bir mola vermek istediğini söyledi. Hala
aradığını bulamamıştı. Yeni bir kahve doldururken karşısındaki
sandalyeye asılı çantaya ilişti gözü... Biraz önce içindekilerin birer
birer anlatıldığı çantaydı bu... Telaşla asistanını uyardı: "Giden kız
çantasını unutmuş, hemen koşup yetiştirsene..." Asistan kız sandalyeye
baktı ve "Yoo... O benim çantam" dedi. Yönetmen, koltuğundan ok gibi
fırlayıp kapıya seğirtti. Aradığı oyuncuyu bulmuştu.

* * *
20 dakikalık bu siyah - beyaz Fransız filmini geçen hafta, 10. Avrupa
Filmleri Festivali'nde izledim. Kısa filmin adı, filmdeki kızın
adıydı: "Emile Muller"

Yönetmeni:
Yvon Marciano...
Konusu:
"Hiçbir güç, düş gücü kadar güçlü değildir."

Can Dündar[/spo][signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de oradaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz;
Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili
Ö.Hayyam

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Duymuştum entel arklardan pek aram yoktur onlarla ama olsun laflıyorlardı boyle bırseyler..

Can Dundar ın sozune gelınce

Düş gücü güçlü oldugunda onu o düşlerle besleyıp gercegı ondan cekıp alıp onu bır uykuda ölüme terk etmek kolaydır demiş

Jehaenne..

Neyse dıyeceklerım bu kadar..[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé ''In the name of god!The ones who have turned ınto the lıvıng dead wıthout a wıll eternal Nıght!Shall be ...Hellsıng)*
§Bounty Hunter§
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tanıdığım çok kişi kısa filmlerden, festivallerden sözettiğimde bana da "entel" diyolar ve sanki bunlar çok sıkıcıymış gibi yaklaşıyorlar. Oysa özellikle son yıllarda festival filmleri CNBC-e de yayınlanıyor ve festivalde "ben entel miyim seyredeyim" tarzında yaklaşan arkadaşların bir kaç ay sonra "CNBC-e de bi film seyrettim süperdi" diye muhabbet ettiklerini görüyorum.

Uzun lafın kısası sanatı o kadar kategorize ediyoruz ki kendimizi ait hissetmediğimiz statüdeki eserden mahrum kalıyoruz ya da bile bile kendimizi mahrum bırakıyoruz.
Sizce de bu yanlış değil mi?


Dipnot:Jehaenne'in sözü gerçekten güzel, imza yapmayı bile düşündüm. :)Teşekkürler.[signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de oradaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz;
Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili
Ö.Hayyam

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yani nasıl desem ben pek anlam veremiyorum böyle Ankarada bir sempozyumada gitmiştik baya bir kişi ben öyle izlemiştim..Sanırım fazla gerçekçi ve mantıkçıyım ne deyim anlamıyorum...Ama onun dısında o kadarda hayalurunu hıkaye yazmıslıgım var neyım ben ben:?

Tamam buldum Malkavian ım *! kedi kendi kendine uzaklaşarak avlanmaya yol alır*[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé ''In the name of god!The ones who have turned ınto the lıvıng dead wıthout a wıll eternal Nıght!Shall be ...Hellsıng)*
§Bounty Hunter§
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Açıkçası ben netten indirmeye çalışmadım o nedenle var mı bilemiyorum ama Muller değil de "Emile Müller" olarak ara, belki o zaman bulursun.
Not: Bulduğunda haber verirsen sevinirim.[signature][hline]Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de oradaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz;
Bak bir yanda şarap bir yanda sevgili
Ö.Hayyam

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...