Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Divan edebiyatı hakkında bilgi


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
DİVAN EDEBİYATI
13. Yüzyıl'ın sonlarından 19. Asrın ikinci yarısına kadar devam etmiş; düşünce yapısını İslam dininden, tasavvuftan, Arap ve Fars edebiyatından almış; estetik kaidelerini ise Arap, özellikle de Fars edebiyatından almış; Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların büyük ölçüde yer aldığı, kendine has sanat anlayışı, sınırlı duygu dünyası olan Türk edebiyatına Divan Edebiyatı denir.
Yeni edebiyattan ayırma düşüncesiyle, Edebiyat-ı Kadime ve Şi'r-i Kundema denilmiştir. Bunun yanında Havas Edebiyatı, Enderun Edebiyatı, Medrese Edebiyatı, Yüksek Zümre Edebiyatı, Saray Edebiyatı adlarıyla anılan bu edebiyat, daha çok Divan Edebiyatı adıyla anılmış ve yaygınlaşmıştır. Bunun nedeni şairlerin şiirlerini topladıkları eserlere 'divan' denilmesidir.
Türklerin İslam dinini kabul etmelerinin ardından, toplum yapılarında köklü değişikler olmuştur. Arapça, din ve ilim dili; Farsça ise kültür ve edebiyat dili olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle dilimize Arapça ve Farsça'dan kelime ve terkipler girmeye başlar ve Osmanlıca denilen karma bir dil ortaya çıkar. Osmanlıca, Arapça ve Farsça kelimelerle dolu bir Türkçe'dir.
Yine de Divan edebiyatına ait örneklerinin görülmesiyle, İslam dininin kabulü arasında bir zaman farkı bulunduğu gözden çıkarılmamalıdır. Kullanılacak dilin, düşüncenin oluşması için bir zaman aralığına ihtiyaç duyulmuştur.
Medreselerde Arapça ve Farsça'nın okutulması, o dönemin aydınlarının İran edebiyatı ve sanatını, Türk dili ile harmanlamalarına yol açmıştır. Bunun sebebi, hecelerin açık(kısa) ya da kapalı(uzun) oluşu esasına dayalı olan aruz ölçüsüdür. Türkçe'de uzun seslinin bulunmayışı, Aruz vezninin kullanımı sırasında dilimizi Arapça ve Farsça'ya açmış, buna bağlı olarak da Osmanlıca'yı oluşturmuştur.
Divan edebiyatı beyit bütünlüğüne dayanmaktadır. Bu şiirde mana her şeydir. Bir beyit çeşitli anlamlarla yüklü olabilir. Divan Edebiyatı, mananın daha önce söylenmemiş olmasına özen gösterir. Bunun için, dilin inceliklerini bilmek, kıvrak bir zekaya sahip olmak, bir çok şairi okumuş olmak gerekir. Şairin söyleyeceklerini edebi sanatlarla süslemesi şarttır. 'Ne' söylenildiği kadar, söylenilenin 'nasıl' söylendiği de önemlidir. Gerçek yenilik, kimsenin aklına gelmemiş olanı söylemek, gidilmemiş yoldan gitmektir. Şair, kelimeleri bir kuyumcu titizliğiyle akıcı bir söyleyişe uygun olacak şekilde seçmelidir.
Divan edebiyatı'nın bazı ortak kalıpları vardır. Aşk- maşuk- aşık üçgeni bunların başında gelir. Bazen bu üçgene rakip de eklenir. İster beşeri olsun ister ilahi, şiirde aşk esastır. Divan şairi daima aşıktır. Divan şairinin aşkı ilacı bulunamayan bir derttir. Şair, böyle bir derde sahip olduğu için mutludur. Aşık'ın maşuk'a kavuşması yani vuslat yoktur.Bu derdin çaresi ise yine derdin kendisidir.
×
×
  • Yeni Oluştur...