İbrahim Paşa'nın idamı

[montezaus]

Önce tanımayanlar için giriş yapayım; İbrahim Paşa, Kanuni döneminde padişahın baş danışmanlarından birisiydi, kendisi oldukça akıllı zeki, ayrıca devşirme bi kişi ( ki o zamanlarda sarayın etrafındakilerin genel durumu bu idi ). Seferlerden önce kanuni'nin ibrahim paşayla uzun uzun yürüyüşlere çıkıp, birlikte seferi planladıkları söylenir ki gerçekten de bu seferleri kimin hazırladığı bir soru işaretidir. İbrahim Paşa yaptı diyemesek bile, hakkını yememek adına planlamada çok büyük payı olduğu söylenmelidir ( ki bu tartışma uzayıp gider, ama katkısı tartışılmazdır ).

Konuyu anlatmak gerekirse, hepimizin bildiği Hürrem Sultan ile alakalı.( Hürrem'in uzun hikayesini anlatmayacağım ). Hürrem bir padişahın resmi nikah yaptırdığı ilk kişidir, cariye iken bi takım olaylardan sonra kanuninin kalbini çalar. Fakat gülbahara ( tam emin değilim isminden ) kin besler. Zamanında harem hiyerarşisinde gülbahar çok üstlerdeydi, çünkü kanuni ile, o sancak beyi iken tanışmış ve iki erkek çocuğu doğurmuştu. Dolayısıyla kanuniden sonra taht Gülbaharın oğlu mustafaya, ona birşey olursa da diğer kardeşine ( bunun da ismini hatırlayamadım ) geçicekti. Bi olay sonrasında ( uzatmak istemiyorum, neticeye geleyim ) gülbahar saraydan uzaklaştırılmış, edirnedeki eski saraya sürgüne gönderilmişti. Hürrem de evlendiğinde iki kız çocuk doğurdu.

Hürrem aradığı fırsatı kanuni seferdeyken yakaladı. Kanuni seferdeyken, saraya kadar giren kolera salgını gülbaharın iki oğluna, tahtın varislerine de bulaştı ve gizli bir güç doktorların tedavisine de mani oldu. Çocuklarına birşey olduğunu duyan gülbahar saraya gelse de gene bi güç tarafından saraya girmesi engellendi. İki çocuk öldü ve tahtın yeni varisi de hürremin üçüncü çocuğu selim, nam-ı diyar sarı selim oldu ( ki kendisi devlet işlerine bi ilgi alakaya sahip olmamakla beraber, işlerini sokuluya devretmiş, hamamda karı kovalarken ( karı kelimesini kullanmamın sebebi deyimin o şekilde olmasıdır arada..) ayağı kayıp düşmüş, yaşadığı gibi ölmüştür de..

İbrahim Paşa ise hürremin haremden birşeyler çevirdiğini anlayıp ( ki siyasi-politik olaylarda gerçekten üstün bi analiz-tespit yeteneği vardı ) ustaca bi operasyonla kendi adamlarını haremin etrafına yerleştirdi, dolayısıyla hürremin yapacakları için kullanabileceği tek yol ibrahimin eline geçti, hürremin yapacaklarını ilk duyuyor ve önlem alarak etkisiz kılıyordu hürremi. Hürrem de birşeyler döndüğünü çakıp süleymana, bi padişahın kabul edemeyeceği bişey söyledi ibrahimi devre dışı bırakmak için, ibrahimin haremde kontrolü ele geçirdiğini söyledi, ki haremin padişahın özeli olduğu osmanlıda böyle birşey olamazdı.

Padişah kendisinin yargıç olduğu bir mahkeme ayarladı, iki kapısı olan bu odanın çıkışındaki cellata, ilk kim çıkarsa bu odadan, onu idam etmesini söyledi, ilk önce aşkı hürrem konuştu, sonra en büyük akıl danışmanı ibrahim paşa. Süleyman duydukları karşısında fenalaştı, ibrahim 'hekim hekim' diye bağırarak odadan çıktı ve idam edildi..

Bunun arkasındakilere bakalım diyorum biraz.. Konu fazla dağılmazsa da sevinirim..[signature][hline]Let me back let me back, I promise to be good. Don't look in the mirror at the face you don't recognize. Help me, call the doctor Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside

**no paranoia@ montezaus

[Bu mesaj MonTezaus tarafından 30 Kasım 2004 16:33 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bither]

Eline sağlık bilmiyordum öğrenmiş oldum,çok etkileyici geldi bana.

[maxigenous]

Mustafa olayında büyük yanlışların var ...

Mustafa ve diğer iki kardeşi salgın hastalıkla felan olmediler .

Mustafa Kanuni tarafından (isyan düzenlediği gerekçesiyle) diğer iki kardeşinden biri hastalıktan öbürü ise sarı selim tarafından öldürüldü ...

Mustafa'nın öldürülüşünde Kanuninin Hürrem ve bir başka vezir (adını hatırlayamadım) tarafından kandırılması ana sebeptir . Halbuki Mustafa ne isyan hazırlıgındadır ne de babasına karşı bir güven problemi vardır. Hatta öldürüleceğini bile bile babasının onu dinleyeceğine sonsuz inancından istanbula gelir ve babası tarafından öldürttürülür . Halk galyana gelir ve olaylar cıkar . Ama olan olmus ve Osmanlının geleceginde cok isler yapması beklenen Mustafa katledilmiştir . Sırf gözünü iktidar hırsı bürümüş hürrem sultanın yönetimden hiç anlamayan Sarı Selim'i iktidara getirebilmesi için .

Osmanlının çöküşü böyle başlamıştır .

Ayrıca İbrahim paşa ve Kanuni arasında ta genclik yıllarından gelen eşcinsel bir ilişki oldugu iddiası da mevcuttur . Doğruluğu tartışılır tabi...[signature][hline]MaXi...

[Bu mesaj maxigenous tarafından 30 Kasım 2004 23:13 tarihinde değiştirilmiştir]

[montezaus]

hmm eminsin sanırım mustafa konusunda, bi daha araştırma gereği duydum, bu şekilde hatırlıyordum.. Nedenlerini felan hatırlıyor musun bu isyan inancının?[signature][hline]Let me back let me back, I promise to be good. Don't look in the mirror at the face you don't recognize. Help me, call the doctor Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside

**no paranoia@ montezaus

[maxigenous]

Mustafa konusunda son derece eminim ...

Hürrem'in yardakcısı olan vezirin Şehzade Mustafa'nın sancağında sürekli olarak güç topladığını ve yakın zamanda İstanbul'a yüreyeceği konusunda sürekli olarak yanlıs istihbarat vermiştir . Buna kanan Kanuni ise oğlunu öldürtmüştür . Hatta sonra hatasının farkına varır ve olene kadar vicdan azabı çeker . Vezirin de sonunu söylememe gerek yok tabi .[signature][hline]MaXi...

[montezaus]

The Ottoman law of fratricide threatened the lives of Selim and any other children Roxelana might have. To beat it, she used both fair and foul means to keep Suleiman's devotion for the rest of her life, and looked for a way to insure that one of her sons would become the next sultan. Here the biggest danger came from Mustafa, the sultan's firstborn son and likely heir. Since Ibrahim was likely to favor Mustafa, Roxelana chose to get rid of him first. She got her chance when Suleiman proclaimed Ibrahim "Commander in Chief," a title the sultan had always held before. Rumors soon came from the eastern front asserting that Ibrahim took bribes from the Persians and was behaving as if he were the sultan. When he came home in 1536, he was invited to dine with Suleiman, the way he always had before. Next morning he was found strangled.

In 1541 a fire raged across Constantinople, damaging the Old Palace. Since the harem needed a place to live, Roxelana had no trouble persuading Suleiman to move all the women into Topkapi Saray. Now only a few steps removed from the sultan's bedroom, Roxelana gained even more power over her lover. The rebuilding of the Old Palace was delayed a long time, although it was a royal treasury, and the harem never went back to it.

Next Roxelana had to get rid of Mustafa and his mother, Gulbahar. She got both of them away from the court by persuading the sultan to appoint Mustafa governor of an eastern province. She also got an appointment for her son-in-law, Rustem Pasha, elevating him to vizier. When Rustem went off to lead the Turkish army on the last Iranian campaign, he sent back word that the soldiers were clamoring to have Mustafa lead them, instead of his aging father. Suleiman remembered that his own father had gained the throne by such a coup, and summoned Mustafa to explain. They met near Konya, and Mustafa trustingly went into his father's tent. The bowstring did its deadly work.
----

Buradaki roxelana hürremdir
çevirecek vaktim olmadığı için copy paste yaptım kusura bakmayın. Kısaca şöyle diyor; Vezir ibrahim mustafadan yanaydı, o yüzden ilk olarak mustafadan kurtulmaya karar verdi. Bu şansı da Ibrahim askeriyenin başı olarak atandığında ( commander in chief bu galiba ) yakaladı, daha önceden bu unvan hep padişahtaydı. Ibrahimin doğudan, perslerden rüşvet aldığı söylentisini yayıp, ibrahimin sultan gibi davrandığı söylentisini yaydı. 1536da istanbula geldi, süleyman yemeğe davet etti ve ertesi gün ölü bulundu.

Daha sonra hürrem, mustafanın doğu eyaletinin valisi olmasına ikna etti süleymanı. Rüstem paşa türkleri bi iran görevine götürürken, hürremin gazıyla, askerlerin mustafanın, babasının yerine önder olmasını istediğini iletti süleymana. Tahtı bu şekilde ele geçirmiş kendi babasını hatırlayan süleyman, mustafayı açıklama için çağırdı ve mustafa öldürüldü..

Hmm bu kaynak böyle yazmışi daha bakmaya devam edicem fakat soru şu, harem nasıl bu kadar güç kazanmıştı?

Burda önemli olan birşey daha var, hürrem padişahın karısı ünvanına sahip ilk cariye, resmi nikahı ilk kıydıran o, ki bu da padişahın annesinden, padişahın eşine gücün geçmesini, gücün paylaşımına yol açtı- tarihi açıdan en büyük sonucu buydu. Fakat harem nasıl bu kadar güçlendi?

Bunu şu şekilde cevaplayabiliriz bence. Padişah kendisini çok yukarılara çıkarmıştı, ulaşılamaz görüyordu, diğerlerinden de soyutlamıştı. Hatta meşhur, avusturya kralına yazdığı bi mektup vardır, başında yarım sayfa kendi unvanlarını sayar. Ben Belgrad fatihi, bilmemne aslanı, akdeniz şusu, fatih mehmet torunu, yavuz selim olğlu, muhteşem ..... Süleyman, sen de avusturya kralısın :) ( çok kötü salladım, çok daha nitelikli unvanlardı tabi kullandığı, bi ton yer fethetmiş =) ) Belgradı alıyor, koskoca macar imparatorluğunu 2 saatte deviriyor, avrupada cirit atıyor, irana gidiyor, şah kaçıyor karşısına kimse çıkmıyor, avrupanın merkezinde dilediğini yapıyor, akdenizde barbaros hayrettini öyle bi deli ki, imkansızı yapıp, kaçırılan turgut reisi kurtarmak için elini kolunu sallaya sallaya venediğe gidiyor, topa tutuyor, turgutu alıp geliyor, kimse bunların hiç birine birşey diyemiyor. Sonucu da megolomanyık oldu. Dolayısıyla bir takım siyasi oyunlar harem üzerinden oynanmaya başlandı çünkü padişahın kendisi ulaşılmaz idi..[signature][hline]Let me back let me back, I promise to be good. Don't look in the mirror at the face you don't recognize. Help me, call the doctor Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside

**no paranoia@ montezaus