Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

İdris Naim


hedehodohop

Öne çıkan mesajlar

Güzel yazı

said:
Yapacak hiçbir işi olmadığı için İçişleri Bakanı olduğunu tahmin ettiğim İdris Naim Şahin, tuhaf açıklamalar zincirine yeni bir halka ekledi. Açıklamaların tuhaf olması, ne kadar tehlikeli olduğunu gizlememeli. İdris Naim, bir taşla kocaman bir kuş sürüsünü avlamayı düşünmüş. Bir yandan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi "terörist" ilan ederken, bir yandan da eşcinsellere, sanatçılara, Zerdüştlere, azınlıklara ve Kürtlere kadar kim var kim yoksa aşağılamış.
Bununla da yetinmemiş bakan, devlet bekçiliğinin uzun zamandır tanık olmadığımız en iç gıcıklayıcı tiradlarından birisini gerçekleştirmiş. "Devlet", demiş, "Devlet düzendir, devlet hukuktur, devlet hiyerarşidir, devlet mülkiyettir, devlet namustur, devlet özgürlüktür, eğitimdir, sağlıktır, devlet hayatın ta kendisidir."

Garip bir adam bu İdris Naim, devlet hakkında bir tek kendisinin ahkâm kesebileceğini savunuyor. Üstelik devlet şudur budur derken söylediği her şey, devlet aygıtının kendisini meşrulaştırmak için yüz yıllardır anlattığı kuyruklu yalanların bir seviyesiz özeti.

Örneğin, ben şimdi, "devlet, egemen sınıfını ezilenleri yönetmek için kullandığı şiddet temelinde örgütlenmiş bir komitedir" desem, ne olur?
"Devlet, bir sınıfın bir diğer sınıfları ezmek için kullandığı bir araçtır" desem ya da.

"Devlet, toplumdan bağımsız, toplumun üstünde bir görüntüyle, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti korumanın aracıdır" desem.

Devlet bekçiliğinde sınır tanımayan bakan

İdris Naim, "Devlet hukuktur" demiş. Değil İdris Naim, devlet hukuk falan değildir. Devlet, hukukun da bir ifadesi olduğu, özel mülkiyete dayalı kapitalist üretim ilişkilerinin devamlılığının sağlayan, zaman zaman hukukla denetim altına alınan, hukuksal sınırları belli olsa da egemen sınıfların ihtiyacına göre harekete geçen bir zorbalık kurumudur. Hukuk, insanları devlet şiddetinden korumak için var. Devletin kendisi hukuk olamaz. Devleti hukuk sanan birisi de bakan!

Bakan, "Devlet, namustur" demiş. Bir bakandan çıktığında giderek acayipleşen sözler bunlar. Devlet neyin namusudur, bir. Devlete karşı olmak namussuzluk mu oluyor bu durumda, iki. Namus kavramına herkes İdris Naim gibi mi bakmak zorundadır, üç. Devlet denetiminde, devlet görevlilerince gerçekleştirilen tecavüzler, devlet denetiminde cinsel şiddet uygulamalarını nereye koyacağız? Namus cinayetlerinin devletleştirilmiş hâli kategorisine mi? Bakan, kendi namus anlayışıyla devlet anlayışını dokunulmaz kutsal önermeler olarak görüyor olsa gerek. Kendi namus anlayışının kadınları her türlü şiddete açık bırakan toplumsal cinsiyetçi fikirlerin kristialize hâli olduğu, devletin ise başka bir bakış açısından toptan bir namussuzluk kurumu olduğu fikilerini dile getirmek yasak mı? Bunu dile getirince, terörörle mücadele kanunun hangi ucundan yargılanacağız?

İdris Naim, kastını aşan bir şekilde doğrulara da parmak basmış: "Devlet, hiyerarşidir" demiş. Ha şunu bileydiniz! Devlet, hem de en hasından, bir hiyerarşidir. Cebinde silah taşıyan adamlarla kendisini güvence altına alan bir örgütlenmedir. Minik bir azınlığın, toplumun mülksüz, yoksul çoğunluğunu yönetmesinin, birileri adına, dışlanması gerekenleri dışlamanın, öldürülmesi gerekenleri öldürmenin, tasfiye edilmesi gerekenleri tasfiye etmenin, mülklerine el konulması gerekenleri mülksüzleştirmenin, "nizamı" bozanları nizamlı hâle getirmenin; cezaevleri, yargı bürokrasisi, asker, polis ve gizli servislerle ve karmaşık bir sivil bürokratik aygıtla denetim altına almaya çalıştığı bir mekanizma, tabii ki hiyerarşik olmak zorundadır. Anlaşılması güç olan, bakanın bu hiyerarşiden memnun görüntüsü, devletin hiyerarşik olmasını, "Aklınıza başka türlüsünü getirmeyin" dercesine coşkuyla anlatması. Evet, devlet hiyerarşiktir. Ne yapalım şimdi? Ne demiş oldunuz İdris bey hiyerarşiden söz ederek? Hiyerarşiye karşı çıkmayalım mı? Hiyerarşiye karşı çıkarsak terörist mi oluruz? Ne demek istediniz? Neyse ne, hiyerarşiye de karşıyız, devlete de, onun nüfusun büyük çoğunluğunu ezen ilişkilerin yeniden üretiminde oynadığı hiyerarşik şiddete de.

İdris Naim'in ne dediğinden tamamen habersiz olduğu bölüm ise, evlere şenlik olan, "devlet, özgürlüktür, eğitimdir, sağlıktır, devlet hayatın ta kendisidir." Bu ne devlet aşkıdır? Bakanın bir tek "Devlet aşktır, benim aşık olduğum tarihsel yar figürüdür, onun sevincinden mutluluk duyar, çektiği acıları kendim çekiyor gibi olurum" dememiş. Dememiş ama devlet ve özgürlük, bu kadar duygusal bir şekilde yan yana kullanılmamış olsa gerek daha önce. Bakan tarih dersinden sınıfta kalmak zorunda, zira o kadar açık ki; devlet, siyasal demokrasiye ne kadar az müdahale ederse özgürlük alanları o kadar genişler. Özgürlük daralıyorsa, orada, her şeyden önce devletin ceberrut elini aramak lazım. Devlet özgürlük değildir, özgürlük alanı, devletin bittiği yerde tomurcuklanmaya başlar. Gerçekten özgürlükten söz edeceksek, devletten söz etmeyeceğiz. Özgürlük, egemen sınıfların, indirgemeci bir biçimde söylemek gerekirse, bu sınıfların merkez komitesi gibi çalışan devletin elinden çekip alabildiğimiz alanların toplamıdır; kopartabildiğimiz kadar düşünce alanı, ifade alanı, gösteri alanı ve örgütlenme alanıdır. "Devlet özgürlüktür" lafı, katı bir kalkınmacılığı tamamlayan ağır sömürünün faşizan ideolojisinin omurgasıdır. Devlet özgürlük değildir İdris Naim, olsa olsa özgürlüğün katilidir!

Devletin sağlık ve eğitim olduğu gibi fasaryalar ise üzerinde durmaya bile değmez. Diğer devletler için de üç aşağı beş yukarı doğrudur ama hele söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunda, sağlığa müdahalesinin gayet sağlıksız olduğunu söylemek mümkün. Kırılan kol ve bacaklar, öldürülen yüz binlerce insan, soykırımlar, hükümet yetkililerinin habire özür dileyip durmak zorunda kaldığı katliamla yüklü devlet geleneği, devlet ve sağlıktan aynı cümle içinde bahsedilecekse, bunun, devletin daha ziyade sağlık hakkımızı gasp eden niteliğine yapılacak vurgu olmadan mümkün olamayacağını gösterir.

İdris Naim, garip bir bakan! "devlet, hayatın ta kendisidir" demiş veciz devlet analizinde. Ufku devletle hayatı özdeşleştirmenin bir adım ötesine ulaşamayan bakanlar, devletin tepesinde ancak siyasal demokrasinin sınırlarını daraltma işlevini görürler. Bu yüzden, demokrasiden yana olanlar, özgürlüklerden yana olanlar, sağlıktan ve demokratik ve özgürlükçü bir eğitimden yana olanlar, hep birlikte İdris Naim Şahin'in istifa etmesi için harekete geçmek zorundadır. Nazi toplama kampı müdürü zihniyeti, demokrasi, özgürlükler ve devlet üzerine ahkâm kestikçe, toplumun demokratik nefes alma boruları tıkanıyor zira.

Nefret suçlusu

İdris Naim Şahin, Kürt sorununda yaptığı çıkışla, kendinden gayrı kim var kim yok, muhtemelen PKK ile uzun süredir görüşen devlet yetkilileri de dâhil, herkesi, terörist ilan ederek, bu nefes borularına en büyük darbeyi vurdu. O istifa etmeden yeniden rahat nefes almak imkânsız. Baksanıza ne demiş: "...bilmem hangi ulustan, kardeşlikten, çok özür dilerim eşcinselliğe kadar."

Ben de çok özür dilerim ama İdris Naim Şahin gibi olmak var ya, bakanlık koltuğuna oturup eşcinsel düşmanlığı yaparak nefret söylemi kullanmak, Marks'ın kullandığı bir sözü hatırlattı: "İnsana dair hiçbir şey bize yabancı değildir." Bay bakan dışında!

Şenol Karakaş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İdris Naim, "Devlet hukuktur" demiş. Değil İdris Naim, devlet hukuk falan değildir. Devlet, hukukun da bir ifadesi olduğu, özel mülkiyete dayalı kapitalist üretim ilişkilerinin devamlılığının sağlayan, zaman zaman hukukla denetim altına alınan, hukuksal sınırları belli olsa da egemen sınıfların ihtiyacına göre harekete geçen bir zorbalık kurumudur. Hukuk, insanları devlet şiddetinden korumak için var. Devletin kendisi hukuk olamaz. Devleti hukuk sanan birisi de bakan!

bu çok hoşuma gitti gerçekten ve arkadaşlar bugün başımdan geçen kısa bir olayı anlatayım,2 haftadır vergi levhamın iptali için uğraşan orta ölçekte bir esnaf sayılırdım,artık bıktım arkadaşlar gerçekten bıktım,babamdan kalan işyerini ,babamında rızasıyla sattım ve 31 yaşında yaşadığım her vergi dolu günün sabahında bir günde rahat uyanayım derken,sabah muhasebeci aradı,şimdiye kadar herkesin kaçırdğı vergiyi dibine kadar ödeyen ben,sattığım garyrımenkulü ve halk otobüsüne toplamda 30bin lira vergi geldiğini öğrenince şoke oldum,her ay her 3 ay her 6 ay her yıl ödediğimiz vergiler yetmiyormuş gibi,birde ana paramızdan devlet vergi alıyor,ben böyle sisteminde böyle devlet anlayışınında ta .... boşlukları siz doldurun diyorum buna yorum yapmasanız daha iyi olur diyorum çünkü inanılmaz tepkiliyim 5 kişiye istihdam sağladığımız yere devletin böyle yaklaşması bana çok koydu ama olsundu,ha bu arada devlet babaydı değilmi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...