Random-Man Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Çeşitli kasılmalar sonucu yazdığım bir başyapıttır aşağıdaki hikaye Hayati Bir Anı, Sanal Bir Düş, Eklem Bacaklı Kermit Mükemmel bir yerdi orası. Sadece o yaz mevsiminin burada geçmesini değil tüm yılın burada geçmesini isteyerek dolanıyordum kanatları kırılmış, gagası alçıda bir karga misali! Yeşilin her tonunun bulunduğunu söylemenin iddialı konuşmak olacağı, ancak pek çok tonunun varlığını kabul etmenin de yadsınamayacağı bu güzelim yaylayı geze geze bitirememiş ve sırf bu yüzden hırs yapıp hergün bitirmek ümidiyle tekrar ve tekrar geziyordum. Birden onu gördüm. İlk başta Serap görüyorum sandım ama bu Sevgi'nin ta kendisiydi. Düştüğü anda yaptığı ani dönüş bana ne kadar 4 numaralı bakışımı hatırlatsada, bu bana sanki amacımı söylüyordu sürekli. Herkes çevrede böylesini bulmanın çok zor olduğunu söylüyordu bu yüzden ben onun gerçek olduğuna inanmıyordum. En iyisi yanına gidip ona şöyle bir alıcı gözüyle bakmaktı. Ona şöyle bir alıcı gözüyle bakınca onun böyle gerçek bir verici olduğunu anladım. Gözlerime inanamıyordum bu gerçek olamazdı. O hiç birşeyin olamayacağı kadar güzeldi. Evet ona aşık olmuştum sanırım! Aşk bu muydu? Yani kalbin hızlı çarpması, yavaş bölmesi veya 4 işlemi rahatça yapabilmesi? Gözlerimi ondan alamıyordum. Kalbim ona sarılmamı ve herşeyden korumamı söylediysede aklım bu isteğe red oyu verince birden beynim allak and the bullak oluverdi. Bu mükemmel şeyin duygularıma kalbime cimcik atmasını emretmesi üzerine aklım bu işlerde cimcik olmaz diyor ve turnusol kağıdının verdiği renklerden daha koyu renge bürünmüş bir öfkeyle delirtmeyin beni diyordu sanki! Beyin kimyamdaki değişiklerin edebiyatımı etkiliyeceği korkusuyla birden yere çöktüm. Ona daha yakından bakmak istiyordum. İyice yanına sokuldum. Onu daha yakından görünce içimdeki sıcaklık daha da artmıştı..... Acaba onunda bende gönlü varmı diye hemen bir papatya aldım elime. Seviyor, seviyorsun, seviyoruz, seviyorsunuz, seviyorlar....... ve sevmiyor. Olamaz, o beni sevmiyordu anlaşılan. Ama kim inanırdı ki bu yalancı, hunhar papatyalara? Bunlar yalancı idi! Zaten delikanlı olsalardı hepsi standart yaprak sayısına sahip olurdu ve böylece hiçbir aşık sevgisinden mahrum olmazdı! Beynimdeki paradoksları bir kenara bırakmalıydım bir an önce. Yanına biraz daha sokuldum. Ona biraz daha yakından baktığımda birden onun ölümsüz olduğunu farkettim. Aslında tam ölümsüz denemez di ona çünkü ölüp tekrar canlanıyordu o. Kendi yarattığı fenomende yokolup gidiyor sonra tekrar geri dönüyordu. Kedinin 9 canı hikayesine fena takmıştı herhalde bu ölümsüzlüğün bir simgesi olarak kabul ettiğim mükemmel doğa abidesi! Tek farkımız onun ne istediğini bilmemesiydi..... Onu havaya kaldırdım ve güneşle yanyana geldiğinde güneşe çimende 5,kumda 10 tur fark koyabileceğine tanık oldum. Her saniye beni daha çok büyülüyordu. Kendimi antikor manyağı bir metabolizma gibi hissediyor ve dalağı yarılmışçasına enginsiz gibi görüyordum! Artık bir seçim yapmalıydım ve bu bir an önce üç an sonra gerçekleşmeliydi! Düşündüm, taşındım ve onu almaya karar verdim. Zaten almamak salaklık olurdu açıkçası. Hemen diskman'imi çıkardım ve bu mükemmel rechargeable pili içine koydum. Bu pil hayatımı değiştirdi. O yaz boyunca pile bir daha para vermedim. Böylece doğamın getirdiği topaç heyecanını yeni topaçlar alarak iki katına çıkardım ve kulaklıklar kulağımda gökyüzüne bakarak bu rechargeable pili hayatımın sonuna kadar koruyacağıma söz verdim...............[hline] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Giovanni Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Bu gibi konuları karalama defterine atabilirsin.[hline]deep. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BabacumMostors Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 http://www.paticik.com/edebiyat/ yada ne dersin hoş olmazmı?[hline]Isn't it funny? Let's try something else... ICQ:84232487 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sacros Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 arkadaş acemi daha, yol gösterelim, yollayalım Karalama Defteri'ne.[hline]®The roof is on fire, we don't need water, let the motherf**ker burn© Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Random-Man Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2003 ben yolladım karalama defterine ama şeytan girdi ruhuma bunu yapmamı söledi[hline] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar