Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Doğa


MadOrca

Öne çıkan mesajlar

Oturuyordum öyle amaçsızca. Kaybolmuştum sanki sonsuzlukta, geleceğe dair hiç bir kaygım olmaksızın. Hissettiklerim ne kadar siyah beyaz da olsa, kendimden geçmiş, yalnızlığımla başbaşaydım rengarenk monitörümün karşısında . Herhangi bir işaret bekliyordum beni tetikleyecek ve içinde bulunduğum bu boşluktan beni koparıp çıkartacak.

Büyük bir patlamayla irkildim yerimden. Yaşadığımın farkına vardım bir anda. Arkamı döndüm yavaş ve ürkek bakışlarla. Beni bekleyenin ne olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bu işareti yorumlayabilmem için, ne kadar korksamda onunla yüzleşmeliydim. Oturduğum yerden doğruldum ve cama doğru ilerledim. Her adımda ona daha yakın, ve daha uzaktım sanki. Tarif edilmesi güçtü benim için. Yaklaştıkça devleşen ve görüş alanımın neredeyse tamamını kaplayan bir esinti...

Camın kenarına iliştim. Dirseklerimden başlayan bir ürperti sardı bedenimi. Tüylerim diken diken oldu adeta. Ancak bu ürperti fazla sürmemiş hatta yerini derin bir huzura emanet etmişti. Islak ve soğuktu. Gök yarılmış bana mesaj veriyordu adeta. "Kalk yerinden ve bana katıl!!" Öyle muhteşem ki doğa. Parlak damlalar dökülürken kilometrelerce yükseklikten, her birini tek tek tutmak hatta tatmak istiyor insan. Ama o kadar yoğun ve sık ki ne kadar isteseniz de hiçbir şekilde başaramıyorsunuz.

Kendimi camdan biraz daha sarkıttım. Sadece ellerimle yapmaya çalıştığımı, bu sefer kafamla deniyordum. Damla damla "tadıyordum" hayatı. Gözlerimi kapattım yeniden, kendimi biraz önce çıktığım o derin boşluğa bırakmak için. Ancak "O" buna izin vermiyordu. Gözümü kapatmayı her deneyişimde, parlak ve yeri göğü inleten işaretler veriyordu adeta.

-"BANA KATIL!!"

Dediğini yapmakla yükümlü olduğumu hissettiğim her an gözümü açıyordum, direnmek o kadar güç ki bu olağanüstülük karşısında. Doğa.. Bu güce dayanamayıp yere düşen rengarenk, pul pul yapraklara bakıyordum. Hepsi o kadar narindiler ki. Kendimi bir an için de olsa onların yerine koymak istedim. Pencereden biraz daha kendimi sarkıttım belki kaderim de onlarınki gibi olur, belki yenik düşer de kurtulurum diye. "Bana katıl!!" diye inleyen gök şimdi "UZAK DUR!!" demeye başladı sanki. Ardı arkası kesilmeyen, bana kendimi bir karnavaldaymışım gibi hissettiren ışık oyunları sardı her yanı. Kaldırımla yolun kesistiği o incecik çizgiyi yalayarak geçen, yavaşca tekerleklerin arasından süzülen irili ufaklı baloncuklar, mazgalların arasında kayboluyorlardı. Peki bu hızlı akıntının nedeni yolun eğimli olmasından mı kaynaklanıyordu? Yoksa gördüğüm o baloncuklar zamanın ta kendisi miydi?

Kafamı kaldırıp "O"'na bakmaya çalıştığımda, üst katta ürkek ve çekingen bakışlarını bana doğrultmuş orta yaşlı bi hanım gördüm. Hemen içeri kaçtı, nedenini düşünmek istemedim ve kafamı tekrar sokağa çevirdim.

Sisten kalın bir duvar gibi kaplamıştı her yeri fırtına. Ağaçlar, çiçekler, bütün doğa dans ediyordu rüzgar eşliğinde, yağmur da bir bakıma müzik yapıyordu onlara. Yere düşen her damlanın belli bir uyumu vardı doğanın içinde. Yeşiller daha bir yeşil, toprak daha bir toprak olmuştu. Doğa kendini buldu, belki de çok uzun zamandır beklediği işte buydu. Nasıl bir kimyadır akıl ermez. Rengini her damlada daha da koyulaştırdığı toprak nasıl oluyorsa etrafa "ben burdayım" dercesine öyle bir koku yayıyor ki.

Sis perdesi yavaşca kalkmaya başladı.

Doğa kendine geldi ve yerini sessizliğe bıraktı.

Camı kapattım ve yine amaçsız sonsuzluğumda kaybolmaktayım...[signature][hline]Fuck what I said it dont mean shit now
Fuck the presents might as well throw em out
Fuck all those kisses it didnt mean jack
Fuck you, you ho, I dont want you back

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...