Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Kim için ağlıyor gece? Yıldızlar parıldıyor ışıklarını gözümüze sokarcasına. Işıktan gözyaşları... Bu kadar görkemli olmak zorunda mıydın boşluk? Ben, duruyorum, susuyorum, kuruyorum. O uyuyor, gülüyor, büyüyor. Koca keli görünüyor aydedenin. Saçlarım omuzlarıma dağılmış, yaralarımı kapatmış. Parlak kelinden görüyorum gecenin. Bir sigara yakıyorum. Canım istediğinden değil, el alışkanığından. Bir elim onun avcunda, diğeri de boş kalsın istemediğimden.Ay'ın Alnı boncuk boncuk ter olmuş damlıyor lacivertliğin içinden. Gözyaşı ve ter karışıyor ama biz hepsine açıyoruz avcumuzu. geceyi kaybediyoruz. uykularımız içine boşalıyor evren suretinin rahminin. düşlerden gebe kalıyor gece, ve yine damlalar damlıyor yüzümüze. anlayamıyoruz hangisi ter, hangisi gözyaşı. tekrar tekrar uyanmak için uyuduğumuzda, tekrar tekrar bırakmak için döndüğümüzde, tekrar tekrar yıkmak için yaptığımızda ışık hala süzülüyor gecenin içinde. bizse, tuzlu suları avuçlarımızda biriktirip yaramıza basıyoruz. ellerimi açamıyorum siyahlığa, çekemiyorum avcundan elimi. ben, yitik tanrıçası Atlantisin, kayıpların bile kaybettiği güzelliğin Ecesi, aynalara bakmaktan korkarım. gerçekten yıldız değilmiş gözyaşlarım. görmek istemem bunu. ben ışıktan gözyaşlarım olduğuna inandım. ben geceyim. tuzu kalmamış ışıklarımın. yanmıyor yaralarım ve çatlamış dudaklarıma sızan ıslaklık kimbilir belki de Ayın kelinden yansıyan ufak bir ışık... ben, tuzlu olmadığına inandım yaşların. ve yaşlanmak için ağladım.. lacivertin içinde siyahı ayırt etmek kadar zordur benim tenimde ışığıı ayırt etmek. kimbilir mutsuz inançlarım yığılmış toparlanmış ve satılmışken 2. "dil"den, ben sadece avuçlarım kadar ağırdım. aynaları düşünmedim. perdeyi kapatmadım ama döndüm sırtımı Ay'a. İsterse ağlasın isterse ter atsındı güneşin nezdinde. yıldızlar ister kaysındı evrenin dudaklarına, ister kaybolsunlardı minik gözler yaratsınlardı boşluktan. düşlerimizi boşaltmıştık rahmine evrenin. okşadım alnını sevgilimin. o ve bendik artık, tenimde ışığı ben bile göremedim. avcumsa yanmaya devam etti avcunda... ona geceyi vaadetmiştim. o siyahlığın arasında kaybolmayı, "kararmadan". sahi, ellerim kanar mıydı sıksam? biriktirmiştim özlemleri,acıları ve yağmuru çukur yerlerinde bedenimin. dudaklarımın arasından üfledim harfleri dudaklarına. ellerim kanasaydı bile artık boyanamazdık kırmızıya. her şey uçuk maviydi artık. harflerimi salıvermiştim onun çatlak ve susuz kalmış topraklarına... belki yıkılıyordu boşluk, birbirine geçiyordu belki güneşle ay, belki ateşten çocuklara gebe kalıp salisede bir doğuruyordu yıldızlar. bilinmez. ben onun gözlerine inmiş perdeler gibi kalın perdeler çekmiştim evrenle aramıza. saçlarımdan tel örgüler bağlamıştım aşkımıza. ben, aşıktım, onun siyahlığına... tenim alev atıyordu, biliyordum. yüzüne dokunsam yanacaktı, biliyordum. ama kıyamıyordum uyandırmaya. o böyle de güzeldi. böyle de siyahtı. böyle de "alabilirdi beni içine”.sekizinci rengiydim ben onun ve hep öyle kalacaktım. soğuramadığı her şeyi ona ben verecektim. dokunmadım yüzüne sadece üfledim harflerimi yine. sanki gri el yazısı çizgilerdi sesim. ve ben sesim kadar ağırdım şimdi. avcumdan çekmişti elini ve bir düş daha akıttı o fahişe evrenin "evine".
...
sevgilerimi kırpsam, toplasam, çarpsam;
veyahut gebe kalsam onlardan ve yenilerini doğursam,
doyabilir miydim?

veya alabilir miydi içine, bu folloş evren bile zorlanır mıydı yoksa? düşünmek ağır geldi. sırtıma vurduğunu hissediyordum karanlığın. kimbilir nice gece ağlamıştım kaybettiğim düşler için. kaybettiğim gelecekler için. şu sevgiye doymayan kocaman yüreğimi gözyaşlarıyla sulamıştım ve büyümesine izin vermiştim gün geçtikçe. bi suç vardıysa ortada eğer, buydu. avcum hala yanıyordu. bekliyordum tekrar tutmasını. sigaramı söndürdüm ve devam ettim becermeye kayıp düşüncelerimi. düşünmeye devam ettim yani. o kadar ıslak ve yapışkandı ki beynimin içi. bu işkencelerin en berbatıydı? evet.
bu sefer sırtımı o'na döndüm. tutarsa tutsundu ellerimi. ben, Ay'daki yansımaya bakacaktım. Kirli bi yüz, bir o kadar da beyaz. ve siyah saçlarım. yılan gibi dolanmış boynuma. sarmış sımsıkı şah damarımı. sıkmış sıkmış.” Gözlerin;

güzelmiş”. ne özelliği vardı koyu kahverengi gözlerin? ona fazlasıyla güveniyordu egom, ben güvenmesem de. ve şişim şişim şişiniyordu. şimdi yıldızlardan damlayan kıvılcımların ışığında daha rahat görebiliyordum basitliğini gözlerimin. kim bilir belki de basitlikte saklıdır güzellik. veya fahişeliktir aslında aşk. kim, nerden bilebilir?

hissizleştiğimi söylemeliyim. hissizleşmiştim. tat alamıyordum ki karanlıkta daha da beliren ışıkları gözyaşlarıma benzetmekten bile.
×
×
  • Yeni Oluştur...