Jarlaxle Mesaj tarihi: Temmuz 12, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 12, 2004 Yazar sapık heral.. :P ______________________Pluto_________________ o O 0 o "Nerden başlamalıyım diye bana sorma...çünkü bilmiyorum.Artık olayların ne zaman ortaya çıktıkları hakkında hiçbir fikrim yok , zaten bunun önemi de yok.Zaman ve mekan hakkında aklımda kalan tek şey "o" gün .Seni gördüğüm o günden sonra hayatımda birçok planı ve özellikle zamanı bir kenara attım. Benimde her insan gibi amaçlarım , arzularım , hedeflerim vardı.Bunları elde etmem yada başarısızlığa uğrayıp birtakım tecrübeler edinmem için hepsinin bir zamanı vardı.Bu zamanı ben belirlemesemde , tanrı , kader yada herneyse konsepte uygun olarak bunu sıraya koyuyor olmalıydı.Sen ortaya çıkarak tüm bu ilahi ve doğaüstü niteliklerin oluşturduğu randevuyu darmadağın ettin.Sen kim oluyorsunda benim hayatımı sadece bir yerden kendini göstererek harcıyabiliyorsun.Acaba ben yaratılırken zayıflık olarak bu tip yıkımlara mı uygun görüldüm.Belkide bu sadece benim duygusal güçsüzlüğümdür.Senin hiçbir suçun yok..evet evet sen suçlu olamayacak kadar mükemmel bir varlıksın.Bir sorun varsa bunu kendimde aramam en doğrusu olur.Şüpheye düştüğüm için beni bağışla , sen kusursuzsun , tüm bunlar benim eksikliğim ve ben tüm küçük , ezik ve aşağılık vasıfları kabul edip , onurumu ve gururumu tamamen öldürüp , ruhumu yok edip tamamen kendimi sana adıyorum.Tanrıçalığını içime işliyor , köleliğimi sana sunuyorum. Nasıl bir güç insana herşeyden vazgeçip hayatını başkasına adatabilir?Bu sorunun cevabını sadece gücün sahibi yanıtlayabilir.Bu da sensin , ancak konuşmaya tenezzül etmeyecek kadarda ulaşılmazsın. Sorularıma cevap vermediğin sürece beni çıkmaza sokuyorsun , yanlış düşüncelere , yanlış yanıtlara ve bilgiye kendi kendime ulaşmamı sağlıyor , gerçeği görmemi engelliyorsun.Kendimi sana adamam bile umrunda değil.Bir hayatı sıfırlarken bile umursamazsın , belkide haberin bile yok.Bu nasıl bir soyutluk. Seni ilk gördüğümde dönülmez birşeyin içine girdiğimi , birdaha çıkamayacağım bir çukura düştüğümü anlamıştım.Farkettiğimde çok geçti."Ben napıyorum" diyemeden zihnimin uçtuğunu ancak hissedebildim.Artık karları , zararları hesaplama, iyiyi kötüyü yargılama gibi vasıflarım yoktu.Sadece gözlerimi kapayıp beni nereye çekeceğini bekledim.Beni giderek donduruyor , kanımı buza çeviriyorsun. Sıcak hayatımdan çekilip alındığım günden beri sana yaklaşmak için çaba sarfederken giderek ölüyorum. Fazla yaklaşamadan da kaskatı kesilip ölücem sanırım.Sense orda tüm canlılığınla bana bakıyor olucaksın.Neden bu kadar zor olmalı? neden? Neden istediğimiz şeyler hep uzakta durmalı. En çok istediklerimiz ise dağın zirvesinde.Öyle bir yere koyulmuşlarki insan sadece mesafeye bakarak isteğinden vazgeçiyor yada bir alternatif arıyor.Ama bulduğu alternatifin hiçbir zaman dağın zirvesindekinin çeyreğini bile veremeyeceğini bilerek.Tüm bunlar saçmalık.Neden nöyle davranıyorum. İstediğim şeye ulaşamadım , hiçbirzaman ulaşamayacağımı anlayıncada teslim oldum.Bu kadar kolaymı. Hayır olmamalı , sen yokken sorun yoktu , sen kim oluyorsunda benim hayatımı altüst edebiliyorsun. Kafamda seni ben yücelttim ve gözümde büyüttüm.Bu bir oyunsa yoketme yetkiside bende olmalı.İnsan zekası hala evrimin tamamlayamamış olsada iyi bir potansiyeli var , duygulara baskın çıktığı zaman hernekadar makineleşsede şu an olduğu gibi bazen durumu kurtarıyor.Bu yüzden beni derde sokan hiçbirzaman beynim değil , aksine kalbimdir.Evet artık kararlıyım , seni silicem.Ama öncelikle neden bu kadar ilahlaştığını tekrar anlatmak istiyorum kendime. Sen her zaman en uzakta olandın , en ulaşılmaz olan.En farklı olanda yine sendin.İçinde bulunduğun sisteme karşı direnende.Kişiselliğinden hiçbir zaman ödüm vermedin.Vermemek için de diğerlerine fazla yaklaşmadın , sadece uzaktan izlemekle yetindin.Kimseye ihtiyacın yoktu , diğerlerinin daha yakınlaşmak istediği sıcaklığa bile tenezzül etmedin hiçbir zaman.İhtiyacında yoktu zaten.Öyle kusursuz yaratılmıştın ki kendi çapında tanrısaldın.İşte ben senin bu özelliğine aşık oldum.Ulaşılmaz. Birilerinin sana ulaşıp ulaşmamasıda umrunda değildi zaten , umursamazdın.Böylece hiçbirşeye ihtiyacın yoktu , birilerinin senle ilgilenmesine , yardıma , şevkate ,dikkat çekmeye ve diğer tüm duygulara hükmeden hislere.İşte tanrısallık bu olmalı.Umursamaz ve ihtiyaçsız olmak.Sen baştan beri böyleydin, peki ya ben...biz? Bir insan bu noktaya gelebilirmiydi , böyle bir olasılık varmı? İçinde bulunduğum durum sanırım bunun aksini ispatlıyor.Biz sadece belirli bir süre bu dünyada zaman geçirip sonra ölmeye mahkum basit oyuncaklarız.Sizin gibilerin olduğunu görmek bile kendimizin sınırlarını çizmemiz için yeterli.Nasıl bir karınca insanı görünce ,kendinin ne kadar basit bir canlı olduğunu anlayamıyorsa , bende senin hakkında bu küçük aklımla birtakım varsayımlardan ileri gidemem." Edward teleskoptan başını kaldırdı.Artık uyuması gerektiğini biliyordu ve yatağa doğru yöneldi. Hiçbir zaman neden hala akıl hasta Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar