Kinkaudonau Mesaj tarihi: Ağustos 6, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 6, 2009 Bu gece 22.45'de TV8'de...Soom (İngilizce adıyla Breath, bizdeki mânâsıyla Nefes) yönetmenin zaman, mevsimler ve bireyin tutkuları üzerine görsel bütün hünerlerini sergilediği bir yapıt. Soom / Nefes (2007) bir idam mahkûmu ile hayatını aşkla yaşamaya çalışan bir kadının umarsız sevda öyküsünü ele alır. Şiddetten uzak ve cinselliğin naif estetik bir boyuta kavuşturulduğu film, Ki-duk’un (kendisinin de oynadığı) 14. yönetmenlik çalışması. Filmin hiç beklenmedik bir tokat gibi gelen açılış sahnesinden itibaren yönetmen bizi avuçlarının arasına alır. Film, Jang Jin isimli idam mahkûmunun keskinleştirilmiş diş fırçasıyla boğazını keserek intihar etmek istemesi ile başlar. Bir heykeltıraş olan Yeon da bu olayı televizyonda haberlerde izler. Yeon, Seul’un dışında steril bir semtte, tek varlığı ve kendisinin herşeyi olduğunu düşündüğü kızıyla ve artık sevmediği (hatta tek kelime bile etmediği) kocasıyla beraber yaşamaktadır. Jang Jin ile ilgili izlediği haber onu öylesine etkiler ki, gece yarısı taksi ile hapishaneye gider. İçeri girebilmek için nöbetçiye kendisinin Jang’ın eski kız arkadaşı olduğunu söyler. Buluşmalarında Yeon, Jang Jin’e sürekli günah çıkarır ve sonraki günler duvar kâğıdı, çiçek gibi bazı aksesuarlar getirerek, buluşma odalarına hayat getirmeye çalışır. Yeon, buluşma odasını kendi evleriymiş gibi görmektedir. Her buluşmalarında mevsimlik şarkılar söyleyerek eğlenmeye ve birbirlerine tutku ile bağlanmaya başlarlar. Kim Ki-duk, 10 gün süren çekimlerin hemen hemen çoğunu Japon sömürgesi zamanlarından kalma, Koreli bağımsız savaşçıların işkenceye maruz kaldığı eski bir hapishanede gerçekleştirmiştir. Her ne kadar yönetmen daha önce Kore’de film çekmeyeceğini açıklamış olsa da bu sevdasından vazgeçmemiştir. Filmde idam mahkûmunu canlandıran Tayvan asıllı Chang Chen, yönetmenin tarzının çok farklı olduğunu düşünmektedir. Bu, Kim Ki-duk’un sette hergün farklı olması, ne düşündüğünün ve sahneleri nasıl çekeceğinin önceden tahmin edilemez oluşundan kaynaklanmıştır. Adeta bir maç gibi, skor asla önceden belli değildir ve onun setinde her an her şey olabilmektedir. Örneğin yönetmen, çevrenin o günkü koşulları, havanın durumu, atmosfer ya da kendi ruhsal durumuna göre, filmi ve oyuncuları yönlendirebilmektedir. Karakterlerin isimleri olan Yeon ve Jang, yönetmenin Uzakdoğu felsefesinde diyalektik kutupluluğu gösteren karşıt çifte, Yin ile Yang’a göndermeler yaptığının göstergesi. Bir daire içindeki siyah-beyaz ya da mavi-kırmızı halleriyle kendi içlerinde karşıt kutuplarını taşıyan kadın ve erkek. Yönetmen de bu filmi çekmeye 3-Iron adlı filmindeki hapishane sahnesinden etkilenerek karar vermiş:“Ben sadece, bir kadının ve bu adamların, Yin ile Yang’daki gibi soluk alıp verişlerini, gece ve gündüzlerini portrelemek istedim.” (cnbce dergiden alıntıladım) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar