sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 20, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 20, 2009 anlaşılan birileri cumhuriyet’teki yazılarımdan ve yayımladığım kitaplarda savunduğum fikirlerden fazlaca rahatsız olmuş. ben neleri yazmış, neleri savunmuşum? -gerçek demokrasi “katılımcı demokrasiyle olur” diyorum, nedeni çok açık; halkın kendini yönetebilmesi için örgütlenme özgürlüğünün bulunması gerekir. yıllar yılı yazdığım makale ve kitaplarımda bunu işledim. -dış ilişkilerde, “dengesizlik ve tek yanlılık yerine dengeyi savundum”. çağdaş demokrasinin ve ayakta kalabilmenin temel kuralıdır bu. -ab ile ilişkilerde tek yanlı ve sömürgeci düzenlemelere karşı çıktım, “ab darbecilerine karşı” direndim. 1994-97 döneminde ecevit, m. yılmaz ve abdullah gül benim düşüncelerimi desteklediler. -bu görüşlerimi konferanslarda sivillere, askerlere, üniversite öğrencilerine anlattım. gerçek demokrasinin ve türkiye’nin ulusal çıkarlarının tarafında yer aldığım için bundan onur duydum. bu fikirlerimi bir bilim insanı olarak üniversitelerde, siyasal partilerde, işçi ve işveren sendikalarında ve tsk’deki konferanslarımda, “herkesin anlayacağı bir dilde” ortaya koydum. akp dahil bütün siyasal partilere konuşmacı olarak davet edildim. chp, anap, mhp, ip, dsp, refah ve akp’yi sayabilirim, unuttuklarım da vardır. usiad’tan müsiad’a hepsinde konuştum. konuşmalarımın özellikle kayda alınmasını ve başka yerlerde de yayımlanmasını ben hep talep ederim. hayatımda tek çekinerek katıldığım toplantı, samim uygun’un ısrarı sonucu gittiğim, demirel yasaklı iken, 1987’de tuzla’daki yazlık evinde tansu çiller, emre gönensay ve asaf savaş akat’la beraber dünyadaki iktisadi gelişmeleri konuştuğumuz öğle yemeğidir. bütün bunları niye yazıyorum; taraf gazetesinin 23 mart 2009 tarihli sayısında benim adımın geçtiği, tamamen hayal ürünü bir yazı okudum; ben gidip şener eruygur’a birtakım kişiler ve gruplarla ilgili tavsiyelerde bulunmuşum. olasılıkları düşündüm; 1) erol manisalı adını taşıyan, acaba başka biri mi vardı? ama gazeteye benim resmim konmuştu, bu olasılığı geçtim. 2) “1 nisan şakası” olasılığını da düşünmedim değil. 3) acaba üniversitede çaktırdığım eski bir öğrencim benden hınç mı alıyordu? bu olamazdı, çünkü benim öğrencilerimle aram her zaman iyi olmuştur. 4) geldik son olasılığa; yoksa birileri cumhuriyet’te yazdıklarımdan, kitaplarımda savunduğum düşüncelerden rahatsız mı oluyordu? bu olasılık öne çıktı. burada da, “iç güçler mi, dış güçler mi” ikilemi ile karşı karşıya kaldım. öyle ya türkiye’de ve bu coğrafyada gerçek demokrasiyi istemeyen çok odak vardır; atatürk’ü, musaddık’ı, nasır’ı sömürgeciler hiç sevmediler. 1961 anayasası’nı 12 mart ve 12 eylül’de kimler amerikancı generallere budatmışlardı? dış odaklar türkiye’de katılımcı demokrasi istemezler, dış ilişkilerin karşılıklı çıkarlara göre düzenlenmesi fikrinden nefret ederler. atatürk’ten ve atatürkçü düşünceden hiç hoşlanmazlar. işin komik tarafı, bir seneyi aşkın süredir malum gazetelerde ve internette, “şener eruygur’un fişlediği ve hoşlanmadığı” gazeteci ve akademisyenler listesinde benim de adım vardı. yani eruygur paşa onlara göre beni de fişlemiş ve cumhuriyet’ten attırmak istemiş! şimdi ise onun fişlediği birinin kendisine, “şunu şöyle yap” dediğini yazıyorlar, gülelim mi ağlayalım mı… türkiye’de yaşadığımız sorun şudur; katılımcı demokrasiyi, denge politikalarını, cumhuriyet’i, çağdaş değerleri ve lozan’ı savunup bu değerlere taraf olanlar, “karşı taraf”ça, hedef gösterilip bir şeylere bulaştırılmak isteniyorlar, hem de inanılmaz, aziz nesinlik senaryolar üretilerek. bütün mesele bundan ibarettir sevgili okurlar, bu coğrafyada yaşamak hiç de kolay değil, sömürgecilerin eli her yere uzanıyor… erol manisalı-cumhuriyet (25.03.2009) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar