Buyse Mesaj tarihi: Şubat 28, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 28, 2009 Çok üzüldüm adama.. konuyu nereye açayım diye düşündüm konu dışı çok ciddi geldi garbage çok ciddiyetsiz. burdan başka bi yer bulamadım. ben üzüldüğüm için kişisel sayılır. yüksel altug said: Encino Costa desem hatırlar mısınız? Zor... "Hani şu Balat'ta yıkılan evin altında kalan yaşlı İtalyan piyanist" desem?.. Hatırlar gibi oldunuz değil mi? İki hafta önce gece yarısı ansızın çöken köhne bir evin çatı katında yaşıyordu Encino... 70 yaşındaydı... Haberi iki sütun girdi gazetelerin iç sayfalarına... O kadar... Oysa hayat hikayesi, ünlü "Piyanist" filminin senaristlerini kıskandıracak kadar ilginçti. Binanın temelleri gece yarısı gıcırdamaya başladığında komşular birbirlerini uyandırmış, ama Encino'yu yataktan kaldırmayı başaramamışlardı. Çünkü kulak tıkacı takıyordu İtalyan piyanist. Komşularının gürültüsünden usandığı için... İstiyordu ki, kulağı yalnızca piyanosunun tınılarını, klarnetinin ıslığını duysun... Babası Mısırlı, annesi İtalyan'mış Encino'nun. Çocukluğu, babasının mesleği gereği, Mısır limanlarından kalkıp, dünyayı dolaşan gemilerde geçmiş. Daha sonra İran'a yerleşmişler. Burada Şah Rıza Pehlevi'nin eşi Farah Pehlevi'ye müzik dersleri vermiş. Farah Pehlevi neredeyse her gece stand-up yaptığı kulübe gider, onu izlermiş. Rejim değişip, ülkede Batı Müziği yasaklanınca, İstanbul'a kaçmış. Burada zengin ailelerin çocuklarına müzik dersi vererek hayatını kazanmış. "Sağlam" raporu verilen çürük bir binada hayatını kaybedeceğini biliyormuş aslında. Bakın günlüğüne ne yazmış Encino: "Pek iyi değilim, Çünkü uykum rahatsız. Beni çok uyandırıyorlar komşularım gürültüleriyle... Onların üç tane üçlü koltukları var. Her gece onlar üçlü koltuklarını açarken bir deprem oluyor gibi... Bina sallanmaya başlıyor ve ben saat bir buçuk civarında yatağımdan fırlıyorum. Midem bulanıyor ve başım, bütün vücudum ağrıyor. Artık uyumak zorundayım..." Uyumuştu Encino... Bir daha uyanmamak üzere... Hayat, eline kalemi almış, sinemacıları mahcup edecek bir senaryo daha yazıvermişti... vatan said: Meğer nasıl biriymiş! Fatih’te yaşadığı binanın altında kalan piyanist Encino Costa, İran Şahı’nın eşi Farah Pehlevi’nin gözdesiydi. Encino Costa’nın yıkılıp altında kaldığı ev, piyanist kadar yaşlıydı. Fatih’te 1935 yapımı bir binanın çökmesiyle hayatını kaybeden İtalyan piyanist, 70 yaşındaydı. Piyanistin İstanbul’daki yaşamı 16 yıl önce eşinden ayrılıp Tahran’dan Türkiye’ye yerleşmesiyle başladı. Babası Mısırlı, annesi de İtalyan olan Costa’nın her ikisi de doktor olan kız ve erkek çocuğu ile eşi İran’da yaşıyor. Costa, birçok tanınmış ailenin çocuğuna müzik ve yabancı dil dersleri veriyordu. Başta piyano ve klarnet olmak üzere birçok enstrüman da çalabilen Costa, İngilizce, İtalyanca ve Fransızca da biliyordu. Costa, komşularının gürültüsünden rahatsız olduğu için kulak tıkacı kullanıyordu. Komşularının da bu nedenle uyandıramadığı Costa’nın cesedi Adli Tıp Kurumu’nda bekletiliyor. Ailesi’nden veya dostlarından birileri sahip çıkmadığı takdirde, Costa kimsesizler mezarlığına gömülecek. İran’ın ilk talk şovcusu Encino Costa’yı çok iyi tanıyanlardan ve çocukları da Costa’dan piyano dersi alan Ali Nusret de, Costa’nın İran’da ilk talk şov yapan insanlardan olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Costa, İran’dayken çalıştığı lokale son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin karısı Farah Pehlevi sürekli gidermiş. Costa ölmeden bunu hep anlatırdı bize. Farah Pehlevi onu çok severmiş ve bundan dolayı Encino’nun çaldığı geceler o da dinlemeye gidermiş. Devrimden önce ilk talk şovculardan olduğunu da sürekli anlatırdı bize.” Batı müziği yasaklanınca Encino Costa’nın piyano dersi verdiği Seda ve Ali Nusret de İran Devrimi sırasında hem ailevi nedenlerden hem de rejim değişikliğinden dolayı İstanbul’a geldiğini söyledi. Nusret, şunları söyledi: “Encino Costa Mısır’da büyüdü. Orada bir dönem bir grubu da oldu. Ardından Seyahat Gemileri’nde çalmaya başladı. Devrimden bir süre önce İran’a yerleşip, orada yaşamaya başladı. İran’dan ayrılmasının nedeni hem İran’da batı müziğinin yasaklanması hem de ailevi sorunlardı.” Günlüğünde evin yıkılacağı yazıyordu COSTA’NIN en sevdiği uğraşlarından biri de günlük tutmaktı. İşte Costa’nın 30 Aralık 2002 tarihinde günlüğüne yazdığı ifadeler: “Nasılsın? İyi misin? Ben pek iyi değilim. Çünkü uykum rahatsız. Şey!.. Beni çok uyandırıyorlar komşularım gürültüyle. Onların 3 tane üçlü koltukları var. Her gece onlar yatarken, üçlük koltuğu açarlarken bir deprem oluyor gibi. Bina sallanmaya başlıyor ve ben 1 buçuk civarında yatağımdan fırlıyorum. Midem bulanıyor ve başım bütün vücudum ağrıyor. Uyumak zorundayım...” Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar