GM-Newbie Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 ASK MI DEGILMI ? Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar.. Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı degil, o güzel kızı izlediğini. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi.. Delikanlı çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kimbilir, belki kız da ondan hoslanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.. "anladım" der gibi bir gülümseyişti bu... Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım,o dünyalar şirini kızı görmek için.. Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek icin. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı... O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılırken kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı.. Kız çok şaşırdı; karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce.. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba, kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü. Kaptan "tabi" dedi. "Bu hafta sonu güzel bir konser var. Beraber, gitmeye karar vermistik zaten. Sende gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız. "Mutluluk işte bu olmali" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu ." Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı. Konser gününü de hiç ama hiç unutamadı.. O ne heyecandı öyle. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokundugu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Voleybol takımı kaptanı, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler. İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yan yana oturduğuna, onun sıcaklıgını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor.. Delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı soylenirken -o an dünyanın bütün sarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki icinde... Ama uzatamıyordu işte elini. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki. Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı.. Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu. Kızın omuzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu. Kalbi yerinden firlayacak gibi atıyordu artık genç adamın. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü... Konserden çıkarken, kız, sakalaştı. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse...Yarın Adana'da maçımız var. Gözlerimiz sizi arayacak.. Hayır!, aramayacaktı... Delikanli o anda kararını vermisti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de, Adana-kebap yedirecek kadar para vardı... Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkın da bile degildi onun.. Nerden olsundu ki İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, üçüncü sette kız farketti delikanlıyı.. Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu... Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garajlara gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona, o kadar çok sey söylemek istiyordu ki aslında.. Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladi. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe. Söylemek istedigi herşey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti kolejin önüne gitmek için... Kızı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Faerdun Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 Belki kız da demiştir içinden,şimdi beni sevenle olacağım sonra doğrulamıştır böylesi daha iyi oldu,kalbimi sadece ona adayacağım,sadece ona... bu hevesle gitmiştir çocugun yanına "yaa" demiştir o kayıtsızca yaa demiştir çektiği acıları ödetmek istercesine kızı en zayıf anında vurnuştur belkide gözlerinden kaçırmıştır cevapları arayan çocuk,gazetedeki intihar haberinden,okuyamamıştır tabiki böyle aşklar kaldıysa yalanlar yalanlar yalanlar....[signature][hline]No time for tears No time to run and hide No time to be afraid of fear I keep no time to cry Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Szasstam Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 sade arghhh diyesim geldi...[signature][hline]Hiç kimse beni anlayamaz , Hiç kimse... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mantar136 Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2004 kesinlikle hayalindekini canlı tutmak için canlısını feda etmiş ... kesinlikle hayalindekini canlı tutmak için canlısını feda etmiş ... peki niye böyle bi şey yapmış ki? fuzuli mi bu? hiç bir zaman ulaşamayacağı idealize bir sevgili mi arıyor? madem bu kadar romantik de oturup kendi bir şiir yazamamış mı? niye alıntı yapıyo? sorarım size Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
555 Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 15, 2004 yalan dostum aşk diye bişey yok diyesim geldi=)[signature][hline]we are the youth of the nation TEŞHİRCİ TİKKY TUĞÇEGÜL Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
arcane Mesaj tarihi: Mayıs 16, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 16, 2004 olmamış , şiir dışında bi güzellik yakalayamadım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mendoza Mesaj tarihi: Mayıs 16, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 16, 2004 Hıncal Uluç'un bu arada bu yazı...[signature][hline]horacegoesskiing, 08 December 2003 18:13 tarihinde demiş ki: yemişim mantığı. aksiyon varsa ben de varım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar