Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ASK MI DEGILMI ?


GM-Newbie

Öne çıkan mesajlar

ASK MI DEGILMI ?

Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul
salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular
arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu
takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra bir şeyi
daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı degil, o güzel kızı izlediğini.
Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız
gülümsedi.. Delikanlı çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı.
Kimbilir, belki kız da ondan hoslanmıştı.. Belki de delikanlı öyle
olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince,
delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette
tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir
defa daha gülümsedi. Manidar.. "anladım" der gibi bir gülümseyişti
bu... Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar
günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım,o
dünyalar şirini kızı görmek için.. Delikanlı artık kızın hiçbir maçını
kaçırmıyordu. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul
civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek icin. Karşılaştıklarında, hafif
çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır
olmuşlardı... O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılırken kızın karşısına
çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi
koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı.. Kız çok şaşırdı;
karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı
görünce.. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu.
Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena
halde hoşlanıyordu. Galiba, kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir
şekilde tanışmaları gerekiyordu. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu
çünkü. Kaptan "tabi" dedi. "Bu hafta sonu güzel bir konser var. Beraber,
gitmeye karar vermistik zaten. Sende gel. Hem konseri birlikte izleriz,
hem de tanışırsınız. "Mutluluk işte bu olmali" diye düşündü delikanlı..
"Mutluluk işte bu ." Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.
Konser gününü de hiç ama hiç unutamadı.. O ne heyecandı öyle. Konserin
verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele
dokundugu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Voleybol takımı kaptanı, salona
girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar
şirini kız yanyana düştüler. İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yan
yana oturduğuna, onun sıcaklıgını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna
inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde
öylesine duruyor.. Delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı
soylenirken -o an dünyanın bütün sarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya-
o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki icinde... Ama
uzatamıyordu işte elini. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir
hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki.
Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı.. Kolunu kızın
koltuğunun arkasına koydu. Kızın omuzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız
arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine
dokundu. Kalbi yerinden firlayacak gibi atıyordu artık genç adamın. Dünyalar
şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü... Konserden çıkarken, kız,
sakalaştı. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse...Yarın
Adana'da maçımız var. Gözlerimiz sizi arayacak..
Hayır!, aramayacaktı... Delikanli o anda kararını vermisti çünkü..
Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir
de, Adana-kebap yedirecek kadar para vardı... Gece yarısı kalkan otobüse
bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş
dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın
yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci
oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkın da bile degildi
onun.. Nerden olsundu ki İkinci sette öbür tarafa gittiler..
Döndüklerinde, üçüncü sette kız farketti delikanlıyı.. Yüzünde çok ama çok şaşkın
bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele
kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini
bilmenin gururu... Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garajlara
gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada
olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona, o kadar çok sey
söylemek istiyordu ki aslında.. Bir gün üniversite kantininde gazete
okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladi. Daha doğrusu bir şiirden
alınmış bir dörtlüğe. Söylemek istedigi herşey bu dört satırda vardı sanki..
Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti
kolejin önüne gitmek için... Kızı
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Belki kız da demiştir içinden,şimdi beni sevenle olacağım
sonra doğrulamıştır böylesi daha iyi oldu,kalbimi sadece ona adayacağım,sadece ona...
bu hevesle gitmiştir çocugun yanına
"yaa" demiştir o kayıtsızca
yaa demiştir çektiği acıları ödetmek istercesine
kızı en zayıf anında vurnuştur belkide

gözlerinden kaçırmıştır cevapları arayan çocuk,gazetedeki intihar haberinden,okuyamamıştır

tabiki böyle aşklar kaldıysa
yalanlar yalanlar yalanlar....[signature][hline]No time for tears
No time to run and hide
No time to be afraid of fear
I keep no time to cry

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kesinlikle hayalindekini canlı tutmak için canlısını feda etmiş ...
kesinlikle hayalindekini canlı tutmak için canlısını feda etmiş ...
peki niye böyle bi şey yapmış ki? fuzuli mi bu? hiç bir zaman ulaşamayacağı idealize bir sevgili mi arıyor?
madem bu kadar romantik de oturup kendi bir şiir yazamamış mı? niye alıntı yapıyo? sorarım size
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...