Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Zuijia Paidang (Mad Mission 1982-1989)


throne_eins_meister

Öne çıkan mesajlar

Bir zamanlar, bundan çok çok uzun zaman önce sinema nedir bildiğimi sanırdım. Yanıldığımı Mad Mission serisini TRT günlerinde izleyince anladım: Öyle ki hiçbir filmden almadığım tadı bu filmlerde almış, her sahnesini hatmetmişimdir. Yıllar geçti, bu güzelim filmlere duyduğum sevgi hiç azalmadı. Hatta gördüm ki benden başka birçok kişi de bu filmlerin bir hayranıymış. Ben de vakti zamanında bu filmlerle ilgili bir inceleme yazma gereği hissedip klavyenin başına geçtim: İnanın, tüm ciddiyetimle yazıyorum: Bu yazı herkesin bilmediği, bilenlerin unutamayacağı "gerçek sinemaya" adanmıştır.

Dikkatle bakan her gerçek B filmi sever bilecektir ki 90lara kadarki B sınıfı uzakdoğu filmlerini sadece Wuxia'lardan ibaret görmek büyük bir yanlıştır.1970lerin sonundan itibaren James Bond gibi uzun soluklu casus seriallerin ve aynı şekilde de 80lerin başından itibaren de Mission Impossible gibi TV dizilerin de etkisiyle birkaç yönetmen "şehirde yaşayan" ve paso aksiyondan başka derdi olmayan bir tür "yeni nesil" bir Uzakdoğu aksiyon sineması oluşturma fikrinin peşinde buldu kendisini... Eric Tsang , Tsui Hark , Ringo Lam hatta bir bakıma John Woo bu akımın önde gelenleri sayılabilir.Bu alanda verilen ilk örneklere baktığımızda düşük bütçe , -bazen- tuhaf aksiyon sahneleri ve tabii ki en gerçek Grindhouse eğlencesi vardı bu ilk örneklerde.Ama nedense bu kısa zaman dilimi 90'lar öncesi tek kanallı döneme en çok MAD MISSION film serileriyle yansımıştır diyebiliriz.Çok kanallı dönem öncesi TRT'sine minnettar olmalıyız zira bu film serisi her gerçek Grindhouse ve uzakdoğu aksiyon sineması arşivcisi için bir hazine değerindedir.Bunu inanın kendimi zorlayarak yazmadım zira bu okuyacağınız gecenin 4ünde yataktan zıplanarak yazılmış bir yazıdır.

Bu tür filme konu anlatırken insan tuhaf duygular içine giriyor : "İzleyip de görün!" diyebilirim ama yapamam biliyorum.Film boyuna mafyanın paralarını çalıp tüyen kaybolan çılgın yetenekli ve uslanmaz bir hırsız ile onu yakalamaya and içmiş ama ondan daha deli bir polisin kesişen yollarının hikayesidir diye özetlenebilir.4 film ve aradan geçen yıllarca zaman içinde bakıyoruz ki 2 kişilik takım olmuşlar , çoluk çocuğa karışmışlar ama tüm o alabildiğine klişe kokan benzersiz diyaloglar ve enfes yaratıcı / özgün asksiyon içeren maceralardan kopamamışlar.Filmin bir diğer özelliği (belki de en önemlisi) 1970lerin sonundaki Türk sinemasının aslında ne kadar uzakdoğu sinemasına benzer basit nitelikler taşıdığını göstermesi... Amele işi diye tabir edilen ve benzerini çağdaki hiçbir batı aksiyonunda göremeyeceğiniz bisikletle, motosikletle adam tokatlama , geri geri araba takipleri ve akla daha gelmeyecek tümden kaçık binlerce numarayı özel efektlerin son derece ucuz , kaliteli dublörlerin de o kadar az (aksiyon kareograflarının sayısı onlardan da az!) iken yapılanları görmek, bugunun milyon dolarlık Blockbuster'lerine cidden gülme etkisi doğuruyor.Tabii bir yerlerden sözettiğim filmleri izlediyseniz...







MAD MISSION: DIAMONDFINGER (1982)

"Bir efsanenin doğuşudur" diyebiliriz herhalde.Islıkla çalınan o temayı 20 yıl sonra duyuşumda bile milletin ortasında bayılana dek gülesim geliyor.King Kong namlı (Sam Hui) haydutları dolandıran adrenalin bağımlısı bir hırsızdır.Son işi gerçekten büyük kimseleri rahatsız edince bir mafya babası (Marlon Brando'nun yandan yemişidir , trailer'de görebilirsiniz) tarafından başına ödül konulur.Öte yandan hırsızın peşinde Hong Kong polisi de vardır.Kimsenin çalışmak istemediği tek kelimeyle deli bir polis Albert'ı da (Karl Mak) bu hırsızın peşine takarlar.Fakat maceranın sonunda ayrılmaz bir ikili haline gelip Hong Kong'a çok daha büyük belalar açmaya başlayacağını kimse tahmin bile edemeyecektir.Sylvia Chang bu filmde agresif bir bayan polisi canlandırıyordu , ama gördüğü ilgi üzerine rolü serinin sonraki filmlerine de her seferde arttırılarak devam ettirildi.

Filmde mantık kurallarına mukavemet eden "amele" işi aksiyon sahneleri yığınla var : Trailer'de yok belki ama son hızla giden sıradan (bunu özellikle yazıyorum) bir arabanın kaçacak yeri kalmayınca bir direğe toslayıp , tahmininizce dağılacağı yerde ortadan 2ye ayrılıp hala kaçmaya devam eden 2 motosiklet olduğu sahne benim için gerçek bir şehir efsanesidir.Ha bu arada... Bugün bir yeni nesil uzakdoğu sineması varsa kurucusu saymamız gereken yegane isim Tsui Hark neşeli bir gününe denk geldiğinden sanırım , filmde cameo bir rol almış kendine.Ayrıca filmin bir Natuk Baytan klasiği diyebileceğimiz "Üçkağıtçılar"a feci şekilde benzeyen bir açılış bölümü (ki fragmanda da mevcut) de bulunmakta... "Üçkağıtçılar" hakkında geniş bilgi için şuradan göz atabilirsiniz : http://www.portakalyolu.com/forum?func=showcat&catid=50

Benzer şekilde film esinlendiği yerleri gizleme çabasına hiç girmiyor: Mad Max isminde karakter bile var! Hatta Albert göreve çağırılırken polis toplantısında "aslında bu adamı çağıracaktık ama uçağı denize düşmüş" diye bir laf duyuyoruz bakıyoruz ekrandaki resim Müfettiş Cleausou'ya ait!

MAD MISSION 2 : ACES GO PLACES (1983)



Serideki en favori filmim : Mafya önceki macerada 2 kişiden oluşan çılgın timden yediği kazığı unutmamıştır.Peşlerine okyanus ötesinden bir ödül avcısı daha takarlar (Trailer'de de görebileceğiniz üzere , Dirty Harry çakması bir karakterdir bu) Çılgın takım bu en zor macerasında beraberce mafyanın Transformers/Voltron arası bir robotu karaborsada satma planlarına limon sıkacaklardır.Mecha olayı zaten filmi uzakdoğu filminden çıkarıp parodi anime kulvarına sokmuş zaten (Ne desem laf değil , robota karşı uzaktan kumandalı daha küçük robotlarla savaştıkları 10 dakikalık kısmın eşi hala yok) , ilk filmdeki çoğu amele işi sahne de sayıca ve nitelikçe arttırılmış , ortaya tadından yenmez bir film çıkmış.

MAD MISSION 3 : A MAN FROM BOND STREET (1984)



Hong Kong'da bir süredir yabancı bir çete eylemleriyle halka panik yaşatmaktadır.Polis teşkilatı bu olayın ardında yatanlardan şüphelendiği için çılgın time yeni bir görev verir : Olayların arkasındakileri ortaya çıkarmak! (Trailer'de de görebileceğiniz üzere bildiniz , Sean Connery'nin yan yemişi bir arkadaştır) Filmin sanırım en güzel süprizi Mission Impossible dizisi ile akıllara kazınan Peter Graves'in yabancı bir ajanı oynaması... Serinin kalitesini sürdüren filmin yönetmenliğini bu kez Tsui Hark üstlenmiş , ortaya serinin en iyi bölümlerinden biri çıkmış.

MAD MISSION 4: YOU NEVER DIE TWICE (1986)



Serinin en "normal" filmi... Timin heyecanlı işlerden sıkılıp çoluk çoğuğa karışmalarının üzerinden yıllar geçmiştir.Fakat beyin dalgalarını değiştirerek davranış değişimi oluşturabilen bir makine çalan bir çetenin peşine ekibimiz düşer.Film serinin en zayıf filmi gibi görünse de perspektif helikopter çekimleri ve tek planda farklı kameralardan görüntü alınması gibi özelliklere sahip ilk bölüm aynı zamanda.Filmin yönetmenliğini Ringo Lam üslenmiş.

Ayrıca filmin henüz izleyemediğim , zaten ne toplu DVD paketinde yeralmamış ne de TRTde yapılan gösterimlerinde verilmemiş bir 5. bölümü daha var. (Mad Mission 5 : Terracotta Hit) Onu da izlersem izlenimlerimi paylaşacağım.

SONUÇ :

Mad Mission serisi çok kanallı dönemde topu topu sadece 10 yıl öncesine değin birkaç kez gösterilmesine karşın (ki bildiğim kadarıyla çok kanallı dönemde serinin sadece 3. ve 4. filmleri yayınlanmıştı) benim için TRT dönemine sempati duymamın en önemli sebeplerindendir.Herşeyin pahalı efektler , CGI , mavi odalar ve zorlama rol yapan milyon dolarlık oyuncular olmadığının , bunların hiçbiri olmadan da gerçek manada unutulmaz bir komedi macera filmi yapılabileceğinin kanıtıdır aynı zamanda.Kişisel manada en önemlisi de gerçek Grindhouse tadını aldığım ilk filmlerden olması... Eğer bu tür filmleri sevmiyorsanız Mad Mission'u da sevmeme imkanınız var , fakat hiçkimse kaybedeceğiniz şeyler konusunda sizi uyarmayacak , benden söylemesi...

BONUS



Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...