Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Amerika'nın 1950'lerden beri bütün dünyadan sakladığı gerçekler


Sovereign

Öne çıkan mesajlar

@sir: Tek satış olacak ve 50 sene boyunca petrol satışlıyla kazanacağı para kadar parayı tek satışta alamaz. Bi kere sattı mı sonsuz ve temiz enerji kaynağı olduğundan haliyle o makineler enerji üretmeye devam edecekler. Ha enerjiyi üretip direk elektriği satabilirler. Ama bu da etik olmaz ve savaş falan çıkabilir. "Sonsuz enerji üretmeyi buldun ve insanlıktan saklayıp satıyorsun" diye. O yüzden petrolü bitirene kadar kullanmak daha mantıklı, çıkar açısından bakarsak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bence her türlü petrolü sömürmek daha karlı. Çünkü petrol bitince de bu enerji kaynağını aynı şekilde pazarlayıp şimdi edeceği karı edebilir. O zaman önce petrolden deli gibi kar etmek ve o bitince diğer enerjiye insanlar "mecbur" kaldığında daha da yüksek fiyata o enerjiyi pazarlayarak kar etmek daha mantıklı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
peki abd mal mı, elinde sonsuz ve temiz enerji kaynağı varken hala petrolle falan niye uğraşıyo, bizi de uğraştırıyo? mis gibi teknolojisini satsın dünyaya, parasına para katsın..niye petrol uğruna binlerce askerini feda ediyo, işgal ediyo orayı burayı falan, dünyanın anasını ağlatıyo, bisürü de düşman kazanıyo..ne uğruna yani, elinde sonsuz-temiz enerji kaynağı olan ülke böyle mi davranır?

amerika bulduğu her yeni teknolojiyi bütün dünyaya pazarlayarak büyümedi mi? apple, microsoft, general motors tarzı, hatta onlardan da büyük bi şirket niye çıkmasın?


UFO'larla olan ilişkiler doğrudan Amerikan hükümeti altında değil. Araştırıp bulduğum bazı bilgilere göre eski başkan Carter dahil bir kaç farklı Amerikan başkanı göreve geldiği gibi UFO'lar hakkında elde edilen bütün bilgilerin açıklanmasını istemiş kendisine. Hiçbir zaman açıklamamışlar. Yani başkan'ın veya hükümetin hiçbir bilgisi yok bu konularda.

Bütün teknoloji ve bilgi zannediyorsam ki emin değilim sadece birkaç yerde yazıyor bu: NRO (National Reconnaissance Office) kontrolü altındaymış. NRO'nun varlığı 1991 yılı civarı açıklandı ve adamlar USA'nin intelligence kuruluşlarından biri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nileppezdel said:
Bence her türlü petrolü sömürmek daha karlı. Çünkü petrol bitince de bu enerji kaynağını aynı şekilde pazarlayıp şimdi edeceği karı edebilir. O zaman önce petrolden deli gibi kar etmek ve o bitince diğer enerjiye insanlar "mecbur" kaldığında daha da yüksek fiyata o enerjiyi pazarlayarak kar etmek daha mantıklı?


petrol "bittiginde" gunumuzdekine benzer bir dunya ekonomisi, pazari kalmayacagini garanti edebilirim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Sovereign

Madem ki bir ateistsiniz, sorgulayan, inanmadan önce fiziksel kanıtlar isteyen bir insan olduğunuzu varsayıyorum.

Bu insanlar(bu projedeki devlet görevlileri) bu işten deliler gibi para kazanıyorlar, kitaplar, bağışlar, röportajlar...vs ile. Yani bu konuda yalan söylemeleri için çok ciddi sebepleri var.

Sizin yapmanız gereken Ali ne söyledi, Veli ne dedi ile uğraşmak değil, elindeki fiziksel kanıtlara bakmaktır.

Bu fiziksel kanıtlar, şu ana dek gördüğüm bütün UFO fotoğrafları gibi silik, ne idüğü belirsiz şeyler olamaz.

Bu fotoğrafların yapımının ne kadar zor olduğunu merak ediyorsanız şu videoyu bir izlemenizi öneririm:



Peki binlerce insanın binlercesi de uyduruyor mu? Tabii ki hayır.

Bu konuda Shermer'ın(videodaki adam) çok önemli bir anısı var. Kendisi Skeptic Society(Kuşkucular Cemiyeti) başkanı ve Skeptic dergisi editörü ve inamayacaksınız ama başından bir UFO olayı geçmiş, kendisi UFO'lar tarafından kaçırılmış! Bu olayı diğerlerinden ayıran özellik ise Shermer bu olayı yaşarken yanında bir sürü insanın olması. Kendisi günler süren ABD'yi boydan boya geçen bir bisiklet yarışına katılmış, ve günlerce yorgunluk ve uyku eksikliği sonucunda rüya ile gerçeklik arasındaki bariyeri kalmamış. Anlattığı kadarıyla bir uzay aracının indiğini ve içinden çıkan uzaylıların onu aldıklarını görmüş. Sonraki 90 dakikayı ise hatırlamıyor. Fakat bu sırada yanındaki ekip(profesyonel bir yarış olduğu için ekibi var) onun uzaktaki bir noktaya bakarak korktuğunu ve sonra etrafındaki herkesin uzaylı olduğunu iddia ettiğini söylüyor. Sonra sorular sormuş herkese, uzaylıların bilemeyeceği(bu bisikletin ucunu neyle yapıştırdın, bilmemne ile, demek ki uzaylıların araştırmaları mükemmel! demiş). Sonra bunu 45 dakika zorla uyutmuşlar, birşeyi kalmamış.

Peki bu adam iki gün boyunca 3 saat uyku ile bisiklet sürüyor eninde sonunda yorulacak, hayal görmüş işte, demeyin.

Geceleyin vücut kendisini korumak için vücudu bir nevi felç eder, rüyada kolunuzu sallayınca gerçekte bir tarafınızı kırmayın diye. Bu sırada nadiren de olsa bir ses veya herhangi birşey tarafından uyandırılıldığımız zaman, tam olarak uyanamayabiliriz. Bu sırada uyku ile uyanıklık arasında gidip geliriz. Vücut dolayısıyla felç geçirmiş durumdadır ve biz açık bir biçimde rüyalar görürüz. Buna tıpta hipnopompik olaylar deniliyor, googledan bakabilirsiniz. Halk arasında bu olaylara sık rastlanılır, karabasan gibi adlar verilir. UFO filmleri sonrasında, özellikle bunların çıkış yeri ABD'de insanlar bu kaçırılma öykülerini anlatmaktadır ve bunların ezici çoğunluğu gece ya araba sürerken(Shermer'ı hatırlayın) ya da uyurken kaçırılma şeklindedir. Bu kaçırılan kişiler genellikle gökten inen bir cisim tarafından kaçırıldıklarını ve uzaylıların onların cinsel organlarını incelediğini söylerler(birisi Freud mu dedi?).

Uzun lafın kısası bir olayın doğaüstü olduğunu iddia etmeden önce onun doğal olamayacağını göstermeniz gerekmektedir.

Evrende gelişmiş bir canlı olmaması(insan dışı) çok küçük bir olasılıktır ama bu canlıların bizi bulmuş olması evrenin büyüklüğü gözönüne alınırsa olasılıksız, günümüzdeki fizik kuralları ile de imkansız bir olaydır, yani doğaüstüdür (ışık hızından hızlı seyahat şu an maalesef bilimkurgudur).

Tabii ki bu uzaylıların yokluğuna dalalet değildir ama yine de varlığına ikna olabilmek için bu işten binlerce dolar söğüşleyenler ile bilimsel eksiklikleri nedeniyle gördükleri sanrılara inanan sıradan insanların laflarından daha fazlasına ihtiyaç olduğu ise kesindir.

p.s. Hipnopompik olaylara ilişkin benim de bir anım var.Bir kaç sene önce gece tam uykuya dalmadan önce, resmen üstüme bir yaratığın atladığını gördüm. Kırmızımsı bir yüzü ve kolum kadar dişleri vardı, çığlıklar atarak aşağı kata koştum ve anca ayıldım. Bütün bina da ayağa kalktı. Bunu gerçek bir anım gibi hatırlıyorum(bu olayların bir özelliği imiş) ve aklıma geldikçe (hiçbir sebebi olmamasına rağmen) halen hafif tırsıyorum.

Bunu niye yazıyorum, çünkü bu olayın ne kadar sık olduğunu göstermek istiyorum, halk arasında karabasan denilen olay budur ve eminim bir çoğumuz bu tarz bir olay yaşamışızdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Eee fizik kurallarının bizim bildiğimiz kısmına göre imkansız. Kaldı ki wormhole teorileri de şu an var, bunu milyon sene önce kullanmayı öğrenmiş olabilirler. Olsaılıksız demen saçma olmuş bu sebeple.

O adamın hayal görmüş olması herkesin gördüğü anlamına gelmez.

Ki uzaylı karşılaşmaları doğaüstü değildir. Tamamen doğal, canlıların gelip inceleme yapmasından bahsediyoruz. Başka boyut demiyoruz, spiritüel bişeye bağlamıyoruz. Safari ekibinin aslanları araştırması gibi bizi gözlemliyolar diyoruz.

Doğal olamayacağını kanıtlamak daha da saçma çünkü doğal olarak aynı tepkiyi yaratacak birden fazla etki vardır.

Ki yeniden, uzaylılar doğaüstü değilleridr, sadece dünyadışılardır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Wormholeların kullanılabileceği ile ilgili bazı oldukça yaratıcı fikirler var. Ama kanıtlı bir şey değil, sadece enteresan fikirler düzeyinde(ve hatta bilimkurgu düzeyinde) kalan fikirler; ki bu fikirler teknolojinin itici gücüdür, kesinlikle aşağılamıyorum.

Bu arada gözlemlenmiş bir wormhole olmadığının altını çizmek isterim, wormholelar teoriden matematiksel olarak çıkartılmış bir fikirdir, öngörüdür. Zamanında karadelikler de öyle olduğu için oldukça önemli bir fikirdir.

Wormholeların var olup olmadığını bilmiyoruz, olsalar dahi ışık hızından hızlı seyahat için işe yarar olup olmadığı hiç belli değildir(esasen uzay geometrisini kullanarak sanki ışık hızından hızlı gidiliyormuş hissi verilir, wormholelarda, bir dağın etrafından dolanmak yerine tünelden geçmek gibi).

Kısacası günümüz fiziğinde ışık hızından hızlı hareket etmek, her durumda imkansızdır.

Uzaylıların, günümüz fiziğinde, bu mesafeleri kısa zamanda alabilmek için hiçbir yöntemi yoktur. Dolayısıyla günümüz fiziğine göre uzaylıların bu mesafeleri inanılmaz hızlarda katedederek dünyayı ziyaret ettiklerini iddia etmek fiziksel olarak imkansızdır. Yani uzaydan gelen yaratıklar doğaüstüdür, bilinen doğa kanunlarına göre hareket etmezler(evet kanunlar değişebilir, yenileri de gelebilir, o yüzden "günümüz","bilinen" diyorum).

Koskoca evrende küçücük bir noktayı uzaylıların keşfetmiş olması ise çok küçük bir olasılık olduğu için, olasılık dahilinde değildir, yani olasılıksızdır.

Hemen TV, Radyo yayınları diye atlamayın, atmosferi geçecek enerjiye sahip yayın ilk defa Hitler'in de katıldığı Berlin olimpiyatları sırasında yapılmıştır, Yani üstünden kabaca 60-70 sene geçmiştir, ışık hızı ile ilerleyen bu sinyaller 60 ışık yılı bir mesafeye yayılmışlardır, sadece bizim galaksimizin çapının 200.000 ışık yılı olduğunu düşünecek olursak bu rakam çok komik bir rakamdır ve uzayda bir arpa boyu yol demektir.

edit: "O adamın hayal görmüş olması herkesin gördüğü anlamına gelmez."

Bunu unutmuşum. Dünya çapında bütün devletlerin katıldığı bir örtbas operasyonu dolayısı ile gizli kalan UFO'ların dünyadan adam kaçırdıklarını düşünmek yerine, insanların yüzyıllardır gördüğü ve eminim büyük çoğunluğun da yaşadığı tamamiyle doğal, sık rastlanılan bir bilimsel olguyu kullanmak daha mantıklıdır.

Ben de "hayal gördüm", karabasan denilen olayı yaşayan bir sürü tanıdığım var. Garip bir varlığın geldiğini düşünen ve ondan ölesiye korkan insanlar var ki bunlar genellikle bunu yaşadıkları en korkunç olay olarak anlatıyorlar, ki benim de kesinlikle ilk 5'ime girer, bildiğiniz pür korku hissediyorsunuz ve oldukça gerçek geliyor.

İşin komik tarafı bu tür olayların UFO filmleri gösterilmeye başlamasından sonra çıkması, daha önce UFO'lar tarafından kaçırıldığını iddia eden ciddi bir kesim yok, bu filmler yayınlandıktan sonra büyük kitleler kaçırılma öyküleri anlatmaya başlıyorlar(onbinlerce kişi). Yani bunun psikolojik bir olay olması daha makul(ya da Holywood ile anlaşan uzaylılar filmlerin gösteriminden sonra toplu kaçırma eylemleri düzenledi!!)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İyi de bize göre bilinen kanunlardan bahsediyorsun. Nasıl doğaüstü?

Hem nereden biliyorsun başka yıldızlardan geldiğini? Jüpiter'in uydularından da geliyo olabilirler ki bu durumda gayet mümkün gelmeleri.

Kaldı ki her türlü bizim şu anki fizik bilgimizin yetersizliği yıldızlararası kısa sürede yolculuğun mümkün olmadığını göstermez. Sadece bizim için mümkün olmadığını gösterir, henüz :)

Ayrıca o olasılıksız sonsuza giden değerlerde geçerli bildiğim akdarıyla. Sayı/sonsuz = 0 ama sayı/sayı = 0

Ve evren sürekli genişlese de belirli miktarda madde var sadece araları açılıyor, dolayısıyla belli sayıda gezegen var ve yeterince şanslılarsa yada zamanları varsa, ki 1 milyar yıl boyunca aramış olabilirler kendi dünyalarındaki hayatı, bizi bulmaları gayet olasılık dahilinde

Edik savaşı oldu lol :

Ben de karabasan gördüm ama karabasanın gerçek olması, onlarınb birçoğunun sosyokültürel bir karabasan görmüş olduğu gerçeği, aralarından bazılarının gerçekten de uzaylılar tarafından kaçırılmış olabileceği gerçeğini de değiştirmez. Bu olasılık her zaman vardır.

Ki filmlerden önce başladı kaçırılma olayları, kaçırılma konseptinin sinemaya girmesi zaten olayç. Konsept olan birşeydi, sinemayla ortaya çıkmadı. Kaçırılma öyküsü filme çekildi, sonra daha vahşi bilimkurgu/korku örnekleri. ABD'de inanılmaz bir sosyokültürel fenomene dönüştü alien abduction olayı. Ama birilerinin gerçekten kaçırılmış olması her zaman bir olasılık olarak kalacak sonuçta. Basit açıklamalar çoğunlukla doğrudur ama %0.5 oranda gerçeklik payı varsa bu vakalarda o zaman uzaylılar vardır. Ve bu oran gayet mantıklı bir oran, hatta az bile bence..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@drigeolf: Bi editlerime bak en sondaki yavaş yazdım biraz :)

Ayrıca doğaüstü doğal olamayacak şey demektir, senin şu anki fizik yasaları bilgine göre yanlış olan şey değil.

Uçuş doğaüstü müydü o zaman? Doğaüstü değişken bir kavram değildir, doğa değişmediği sürece. Doğa değişmedi, bizim doğaya bakışımız, onu anlayışımız değişti biz de uçan makineler yapmaya başladık
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@nilep:
Olasılıksız olasılığı oldukça düşük şeyler için kullanılır, ideali limiti 0'a gidendir ama doğada limiti 0'a giden birşey olmadığı için istatistikçiler genel olarak cidden küçük sayılara olasılıksız diyorlar, küçük bir sayı olacak yani :).

Galaksimizde 100milyar yıldız var, 100 milyar galaksi var yani 100milyar kere 100 milyar gezegen var yani 10^22 tane yıldız, bunların %1'i gezegen içerse 10^20 tane gezegen bunlardan %0.1'i yaşam içerse 10^17 tane, akıllı yaşam olasılığı milyonda bir olsa 10^11 tane, kendisini yoketmeden teknoloji geliştirmek ve senelerce ayakta kalmak de milyonda bir olsa 10^11 tane böyle gezegen var(ki bu oldukça iyimser tahminler).

10^22 gezegenin arasında 10^11 tanesi sadece akıllı ve teknoloji geliştirmiş yaşam içeriyor ki bu, bizim gibi.Sayılar birbirine yakın gibi gözükebilir ama aslında arada inanılmaz bir fark var, her bir üs için 10 kat büyümek gerekiyor! Yani toplam yıldız sayısı içinde bizim gibi bir gezegen olma olasılığı 10^-11.

Bütün yıldızların içerisinde bizimkini bulma olasılığına gelelim,konumuz bu; 10^-22 ediyor. Gerçekten küçük bir sayı olduğu için olasılıksız dedim.

-

Uçuş hiçbir zaman fizik kurallarına aykırı olmadı, kuşlar nasıl uçuyordu o zaman? Ya uçurtmalar(eski çinden beri biliniyorlar)? Kağıttan uçaklar?

edit:

TDK sözlüğe göre doğaüstü:

Doğa yasalarına uymayan, doğa yasalarıyla açıklanamayan, tabiatüstü.

Olmayacak değil imkansız birşey değil, doğa yasalarına uymayan şeylere doğaüstü diyoruz. Doğa yasaları dediğimiz şeyler ise değişken olduğu için evet, doğaüstü dediğimiz bir olay bir gün doğal olabilir.

Günlük hayatta böyle kullanmıyoruz tabii ama ben o manada kullanmadığımı söylemiştim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Doğa yasaları değişken değil. Bizim yasalarımız değişken arada öyle bir fark var. Olasılık hesaplarını da baya iyi biliyorum dünya dışı yaşam konusunda, baya ilgilendiğim için. Sonuç olarak çok düşük de olsa bi olasılık var. Ki adamların yaşamı aramak için 1 milar yılları da olmuş olabilir, bizden çok daha iyi gözlem sistemleri de olmuş olabilir. Dolayısıyla bu olasılıkları zaman faktörüyle ve büyük teknolojik üstünlükle baya büyütebilirsin aslında. Olasılıksız olmaz, sadece çooook küçük bi olasılık olur. Ama gerçekleşmesi yada gerçekleşmiş olması imkansız da denemez.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nilep said:
Ben de karabasan gördüm ama karabasanın gerçek olması, onlarınb birçoğunun sosyokültürel bir karabasan görmüş olduğu gerçeği, aralarından bazılarının gerçekten de uzaylılar tarafından kaçırılmış olabileceği gerçeğini de değiştirmez. Bu olasılık her zaman vardır.

Ki filmlerden önce başladı kaçırılma olayları, kaçırılma konseptinin sinemaya girmesi zaten olayç. Konsept olan birşeydi, sinemayla ortaya çıkmadı. Kaçırılma öyküsü filme çekildi, sonra daha vahşi bilimkurgu/korku örnekleri. ABD'de inanılmaz bir sosyokültürel fenomene dönüştü alien abduction olayı. Ama birilerinin gerçekten kaçırılmış olması her zaman bir olasılık olarak kalacak sonuçta. Basit açıklamalar çoğunlukla doğrudur ama %0.5 oranda gerçeklik payı varsa bu vakalarda o zaman uzaylılar vardır. Ve bu oran gayet mantıklı bir oran, hatta az bile bence..


Kaçırılma olaylarında herkes farklı şeyler anlatırken,(uzaylı çeşitleri, uzay gemileri...vs) filmlerden sonra çok ciddi bir çoğunluk birbirinin aynısı olaylardan bahsediyor, uzaylı tipi bile değişmiyor.

Ayrıca holywood el atmadan önce uzaylı konsepti vardı, Marstaki yeşil adamlar, Orson Welles'in Dünyalar Savaşı'nı seslendirmesi sırasında insanlar Marslıların hakikaten dünyayı işgal ettiğini düşünüyordu, ki H.G. Wells'in romanı bilimkurgudan ibaretti(isimlerde ne benziyormuş be!).

Yıllarca uzaydan gelen istilacılar, kitaplara, çizgi romanlara ve sonunda filmlere konu oluyorlar, yani Holywood buna insanlar bu tür şeyler gördüler diye girmiyor, bu işte çok para olduğu için giriyor!

Ayrıca Jüpiter'in bütün uydularının haritaları olduğu için elimizde ve bütün güneş sistemindeki gezegenlere uzay aracı göndermiş olduğumuz için, o iddianızı pek ciddiye alamadım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Haritaları var da üzerine birşey inmeden bilemezsin birşey. Sonuçta Mars'a araç gönderilirken orada hayat olabileceği düşünülüyordu ki Jüpiter'in uyduları hala güneş sisteminde hayat konusunda baş şüphelilerdir :)

Uzaylılara ve UFO'lara dair gözlemler popüler kültürden önce de vardı. Osmanlı'da bile bunlarla ilgili bazı belgeler var.

Kaldı ki olasılık hesabına göre sadece 1 uzaylı ırkının dünyayı bulmuş ve üstümüzde araştırma yapmış olması 15 taneden daha mantıklı gelir sana. Dolayısıyla kaçırılma olaylarında aynı uzaylıdan bahsedilmesi de gayet mantıklı ;)

Ha bence kaçırılma hikayelerinin %99'u tam olarak senin bahsettiğin sebepten dolayı yalan. Buna katılıyorum ama o %1'lik oranın da gerçek olduğunu düşünüyorum. Dünyadışı yaşam popüler kültüre yerleşmeden bile ortaya atılan belgeler ve iddialardan. 1900'den öncesinde bile var yani bir kadının iddiaları. Yani uzaylı fenomenini tamamen ABD popüler kültürüne bağlamak biraz cehalettir. Ama aynı zamanda eskiden rapor edilen olayları bilmiyorsan ve sosyolojiden anlıyorsan aynı zamanda çok da mantıklıdır. Bu yüzden saygı duyuyorum sana, sadece sosyokültürel etkiden doğan sanrılar olayını fazla abarttığını düşünüyorum :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nileppezdel said:
Doğa yasaları değişken değil. Bizim yasalarımız değişken arada öyle bir fark var. Olasılık hesaplarını da baya iyi biliyorum dünya dışı yaşam konusunda, baya ilgilendiğim için. Sonuç olarak çok düşük de olsa bi olasılık var. Ki adamların yaşamı aramak için 1 milar yılları da olmuş olabilir, bizden çok daha iyi gözlem sistemleri de olmuş olabilir. Dolayısıyla bu olasılıkları zaman faktörüyle ve büyük teknolojik üstünlükle baya büyütebilirsin aslında. Olasılıksız olmaz, sadece çooook küçük bi olasılık olur. Ama gerçekleşmesi yada gerçekleşmiş olması imkansız da denemez.


Teknik olarak olasılıksız denilemez, çok çok küçük bir olasılık denir. Ama bunu da ancak matematikçiler der, çünkü teknik olarak hiçbir nicelik "sonsuza gitmediği" için, "sıfıra giden" birşey bulamazsınızi o yüzden bu tarz baya küçük sayıları 0 kabul ediyoruz, hem günlük hayatta hem temel bilimlerde. Ama kesinlikle haklısınız, teknik olarak olasılıksız değil, "olasılığı insanın algılayamayacağı kadar küçük olan bir durum demem" gerekirdi.

Doğa yasaları tabii ki değişken çünkü onları biz uydurduk. Doğal olaylar vardır, mesela bir elmanın yere düşmesi. Siz çeşitli cisimleri inceleyerek şunu iddia ediyorsunuz, şu yükseklikten bıraktığım elma şu hızla yere düşecek, buna da doğa yasası diyorsunuz. Bunun yasa olma sebebi ise defalarca kere denenmiş ve bir kere bile yanlış olduğunun kanıtlanmamış olması.

Mesela Newton'un kütleçekimi yasası yüzlerce sene yasa olarak kabul edildi ama şu an Einstein'ın kütleçekimi yasası kabul görüyor. Yani yasalar değişebilir.

Ha siz belki de şunu iddia ediyorsunuz, doğada bir yasalar vardır, bu yasalar "doğru" yasalardır, bizim bulduklarımız ise bu doğruya giderek yaklaşan bir kurallar bütünüdür, zaman ile bu "asıl" yasalara ulaşacağız. Yani doğa yasalarına aykırı bir durum yok, sadece insan bu "yasalara" erişebilmiş değil.
Bu tamamiyle felsefi bir görüştür, bir sürü bilimadamının kabul ettiği bir görüştür aynı zamanda, evrende "doğru" yasaların olması. Ben bu kadar derin olarak "yasalardan" bahsetmiyorum. Newton'un kütleçekimi yasasından bahsediyorum :).
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tamam anlıyorum seni, ama bana göre ve birçok bilimadamına göre yanlış olan kelime seçimin aslında mantığa gayet yatkın ve olasılıklar dahilinde olan bir durumu tamamen imkansızmış gibi gösteriyor.

Ve bilimsel olarak çok ciddi bir olasılığa doğaüstü demek alçaltıcıdır.

Hayaletlerle uzaylılar arasındaki farkı belirleyen şey doğaüstü kelimesidir :)

Ayrıca çok keyifli bir tartışma oluyor :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nileppezdel said:
Haritaları var da üzerine birşey inmeden bilemezsin birşey. Sonuçta Mars'a araç gönderilirken orada hayat olabileceği düşünülüyordu ki Jüpiter'in uyduları hala güneş sisteminde hayat konusunda baş şüphelilerdir :)

Uzaylılara ve UFO'lara dair gözlemler popüler kültürden önce de vardı. Osmanlı'da bile bunlarla ilgili bazı belgeler var.

Kaldı ki olasılık hesabına göre sadece 1 uzaylı ırkının dünyayı bulmuş ve üstümüzde araştırma yapmış olması 15 taneden daha mantıklı gelir sana. Dolayısıyla kaçırılma olaylarında aynı uzaylıdan bahsedilmesi de gayet mantıklı ;)

Ha bence kaçırılma hikayelerinin %99'u tam olarak senin bahsettiğin sebepten dolayı yalan. Buna katılıyorum ama o %1'lik oranın da gerçek olduğunu düşünüyorum. Dünyadışı yaşam popüler kültüre yerleşmeden bile ortaya atılan belgeler ve iddialardan. 1900'den öncesinde bile var yani bir kadının iddiaları. Yani uzaylı fenomenini tamamen ABD popüler kültürüne bağlamak biraz cehalettir. Ama aynı zamanda eskiden rapor edilen olayları bilmiyorsan ve sosyolojiden anlıyorsan aynı zamanda çok da mantıklıdır. Bu yüzden saygı duyuyorum sana, sadece sosyokültürel etkiden doğan sanrılar olayını fazla abarttığını düşünüyorum :)


Mars'ta halen hayat olduğu düşünülüyor, ama bakteri filan. Emin ol devasa bir medeniyet(uzay aracı yapacak kadar) kurmuş uzaylıları seçebilirsin, harita çıkartırken.

Özellikle UFO değil kaçırılma öyküleri diyorum, UFO dediğimiz devrin bilim adamlarının algılayamadığı herhangi birşey olabilir(Osmanlı zamanından veya 20.yy öncesinden bahsediyorum). Kaçırılma öyküleri "Invaders from Mars!" çizgiromanlarından sonra başlamıştır, tabii dediğiniz gibi bu benim bildiğim kadarıyla, daha öncesinde kaçırma öyküleri duyduysanız benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Evet 1 ırkın bulmuş olması daha mantıklı ama Holywood o "klasik" uzaylı tipini kullanmadan önce 1001 çeşit ırk varken iki sene içinde tek bir ırkın kaçırması biraz komik olurdu doğrusu.

Ama bu kadar kişi anlatıyorsa %99'u yalan olsa %1'i de doğrudur canım yaklaşımını çok yanlış buluyorum. Salem'deki cadı davalarını hatırlatırım, her gün yüzlerce kişinin cadı olduğunu iddia eden kişiler ortaya çıkıyorlardı. Aynen oradaki yargıçlar da senin dediğin gibi yaptılar ve bir sürü masum insanı yakarak öldürdüler, işkence ettiler.

Görebileceğiniz gibi, bu tarz olaylarda herkes yanılıyor olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hollywood'un ortaya çıkardığını söylediğin griler denen uzaylılar Betty ve Barney Hill kaçırılma hikayesinden alınmıştır benim bildiğim kadarıyla. Onlar kaçıran uzaylıların robot resimlerini çizdiklerinde ortaya çıkan bir görüntüdür.

Tabi onlardan önce başka humanoidler de belirtilmişti, küçük yeşil adamlar gibi en popülerinden :)

Ayrıca yakın zamanda izlediğim belgesellerde Jupiter'in akıllı hayat olduğu iddia edilen uydularında atmosferin altında ne olduğunu göremediğimizden falan bahsediliyordu. ve yine bir olasılık da yüzeyde yaşamıyor olmaları.

Tekrar ediyorum cadı ayrı birşey uzaylı ayrı birşey. Bizim dışımızda evrende akıllı canlılar olması ve buraya gelmeleri gayet mantıklı aslında. Bizim hayvanları incelememizden farksız hatta. Mesafe farkı var sadece :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nileppezdel said:
Tamam anlıyorum seni, ama bana göre ve birçok bilimadamına göre yanlış olan kelime seçimin aslında mantığa gayet yatkın ve olasılıklar dahilinde olan bir durumu tamamen imkansızmış gibi gösteriyor.

Ve bilimsel olarak çok ciddi bir olasılığa doğaüstü demek alçaltıcıdır.

Hayaletlerle uzaylılar arasındaki farkı belirleyen şey doğaüstü kelimesidir :)

Ayrıca çok keyifli bir tartışma oluyor :)


Doğaüstü kelimesini bilimadamları benim dediğim manada kullanıyorlar, "doğru" doğal yasaların olup olmaması bundan bağımsız bir fikir. Doğa yasası dediğimiz zaman insanların aklına ilk Newton'un kütleçekimi kanunu gibi yasalar gelir, felsefi olarak "doğru" yasalar değil.

Ciddi olasılık dediğiniz iyimser bir olasılıkla 10^-22 hesapladığım o olasılık olmasın sakın? Bu tabii ki bizim yıldızı rastgele bulma olasılığıdır. Neden rastgele diyecek olursanız size daha önce dediğim TV yayınları hadisesinden bahsederim, sadece 60 senedir uzaya yayın yapıyoruz ve 60 ışık yılı mesafede, bizi algılayabilecek uzaylı olsa teleskopla görecek teknolojiye sahibiz :), 60 ışık yılı pek uzun bir mesafe değil çünkü uzayda.

Ama evet şu konuda haklısınız uzaylı yaşam formlarının dünyayı ziyaret etmesi ile hayaletler ve daha bir sürü saçmalığı aynı kefeye koymak haksızlık oluyor. Daha ciddi bir öneri olduğunu ben de kabul ediyorum, ama yine de pek olasılık dahilinde değil(olasılıksız demedim bu sefer :)).

Yani Sagan'ın deyimiyle "Extraordinary claims require extraordinary evidence"(İstisnai iddiaları kanıtlamak için istisnai derecede iyi kanıtlar gerekir) diyorum.

edit:
editi post yapim, arada kaynamasın
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Evet ama işte bilimadamlarının en büyük komikliği de radyo dalgaları olayı. Belki de radyo dalgalarından çoook daha iyi bir sinyal sistemi, bizim teleskoplarımızdan çok daha iyi bir görüntüleme sistemi kullanıyorlar ve bu sayede çok daha uzaktaki canlılar bizi buldular ve bizden daha çok bildikleri ve daha üstün teknolojileri olduğu için belki (muhtemelen) geldiler.

Bir devrin bilimkurgusu bir sonrakinin gerçeği olmuşken bizim bilimkurgumuzun onların gerçeği olması çok büyük bi olasılık bence :)

Ayrıca Carş Sagan'ın lafları da çok harikadır ve dünyadışı akıllı yaşam formlarına inanan biri bildiğim kadarıyla.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...