Rock Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Özgürlük mü, güvenlik mi? said: Seçmek zorunda kalsanız; hangisini tercih ederdiniz: Özgürlüğünüzü mü, güvenliğinizi mi? Daha demokratik bir ortamda güvensiz yaşamak mı daha iyi, güvenlik içinde biraz baskıya boyun eğmek mi? “Kırk katır mı kırk satır mı?” gibi bir soru bu... “Şahinler”in oldum olası pek sevdiği bir tercih denklemi... Çünkü kimse “özgürlük” gibi ne idüğü belirsiz, karın doyurmayan bir şey için evinin barkının, çoluk çocuğunun, doğduğu toprağın güvenliğini tehlikeye atmak istemez. Yaya yoluna bombaların konulduğu, güpegündüz jandarma karakollarının basıldığı, şehir merkezinde otobüslerin kurşunlandığı, askerlerin, polislerin öldürüldüğü bir vahşet ikliminde elbette hürriyetin adı bile geçmez. * * * Ama mesele bu kadar basit değil... Özgürlükler kısılınca daha güvenlikte olacağımız ne malum? Üstelik bunu denedik biz... Güneydoğu’da Olağanüstü Hal yönetimi 15 sene sürdü. Bir kuşak, çatışma ortamında, baskı tedbirleri altında büyüdü. Sonuç ortada... Bugün sorunun hâlâ çözülemiyor olması, biraz da o dönemki baskıların eseridir. Yani demokrasiyi kısıtlamanın daha güvenlikli bir ortam sağladığı doğru değil... Ya tersi? Yani daha demokratik bir iklimin daha güvenlikli bir ortam yaratabilme umudu... Asıl denemediğimiz seçenek bu değil mi? * * * İşin bir başka boyutu da, uğruna demokratik kazanımlarımızdan vazgeçeceğimiz güvenliğin, kimin güvenliği olduğu... Getirilecek tedbirlerin, örneğin mahkemeden izin almadan basılacak evlerin, aranacak büroların, çevrilecek araçların, daha uzun sürecek gözaltıların, göz yumulacak işkencelerin, dağdaki teröristin canını yakacağı çok şüpheli... Buna karşılık, Güneydoğu koşullarını bilenler için artacak baskının ve kurunun yanında yanacak yaşların, dağa katılımı daha da artıracağını öngörmek mümkün... Böyle bir önlem paketinin nicedir iğneyle kuyu kazarak elde edilen kimi özgürlükçü reformlardan geri adım anlamını taşıyacağı ve Türkiye’yi bir süredir zaten askıda olan demokratikleşme sürecinden hepten uzaklaştıracağı da kesin... * * * İşin bir başka boyutu da Güneydoğu seçmeninin iradesi meselesi... AKP, sorunun çözümünü daha fazla şiddette görenlerden farklı düşündüğünü söyleyerek oy aldı bölgeden... Ama ciddi bir açılıma cesaret edemedi. Bugün, sorunu bir güvenlik zaafı gibi gören ve işi askere havale edenlerin yörüngesine girmiş görünüyor. Bunun bedelini sandıkta ödeyecektir. Son saldırının kapatılma davası süren DTP’nin boynuna bir ilmek daha geçirdiği düşünülürse son seçimde oyunu ağırlıkla bu iki partiye veren Güneydoğu seçmeni ne yapacaktır? Komutanların ısrarla yakındığı “dağa katılımın tırmanışı” nasıl önlenecektir? * * * Şunu unutmayalım: DTP’nin kapatılması, düzen partilerinin bölgeden kovulması, böylece siyasetin geriletilmesi, rejimin katılaşması, Türkiye’de demokrasinin işlemeyeceğinin ortaya konması, öfkenin sokağa taşması ve çözümün Meclis’ten dağlara taşınması PKK’nın istediği sonuçlardır. Hal böyleyken sorulan “Güvenlik mi, özgürlük mü” sorusunun tek cevabı vardır: Bu soru, bizi ikisinden de mahrum bırakır. Ortada ne özgürlük ne güvenlik kalır. Gün, denenmeyeni deneme günüdür. * * * Cemal Süreya ile bitirelim: “Son kötü günleri yaşıyoruz belki/ İlk güzel günleri de yaşarız belki/ Kekre bir şey var bu havada/ Geçmişle gelecek arasında/ Acıyla sevinç arasında/ Öfkeyle bağış arasında...” Can Dündar Milliyet Son yaşadığımız olaylar düşünülürse güzel bir yazı olmuş. Paylaşmak istedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Desqpio Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Ben de şöyle bir alıntı yapıyım, said: Yeni yetkiler terör sorununu çözer mi? Aktütün karakoluna yapılan saldırının ardından güvenlik güçlerinin mevcut yasalar kapsamında terörle mücadelede başarılı olunamadığı ve yetki artırımına gidilmesi talepleri tartışma yarattı. Buna göre Terörle Mücadele Yasası, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası ile Ceza Muhakemesi Yasası’ndaki değişikliklerle arama yetkisinin genişletilmesi, askere adli kolluk yetkisi verilmesi ve arama için savcı izninin kaldırılması isteniyor. ntvmsnbc Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rock Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 said: GöKSEL DURUTUNA NTV-MSNBC İSTANBUL - Buna göre Terörle Mücadele Yasası, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası ile Ceza Muhakemesi Yasası’ndaki değişikliklerle arama yetkisinin genişletilmesi, askere adli kolluk yetkisi verilmesi ve arama için savcı izninin kaldırılması isteniyor. NTVMSNBC konuyu uzmanlarla görüştü. Ceza Hukukçusu Doç. Ümit Kocasakal 2006 yılında yapılan değişikliklerin ardından yeni biri ihtiyaç olduğunu düşünmediğini, bu noktada yasal değişikliklerin böyle sıcak olayların ardından değil daha serinkanlı oturup konuşularak yapılması gerektiğini söylüyor. Avukat Ergin Cinmen’e göreyse talep edilen değişikliklerin hiçbir mantığı yok. Cinmen değişiklikler sonrası “İnsan hakları ihlalleri artar” diyor. Avrupa Birliği Uzmanı Cengiz Aktar ise “Değişiklik olursa Avrupa Birliği İlerleme raporunda bu konuda şerh düşülebilir ama Avrupa’da artık terörle mücadelede hassas ve tepkiler asgari de kalacaktır.Ancak polis ve askere ne kadar selahiyet verirseniz, bir o kadar daha isteyecektir bunun sonu yok.”diyor. Bu da güzel bir yazıymış. Baya uzun ve okunması gerekiyor. Tam giriş kısmını ekliyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
GEd Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 bu işler 20 yıldır askerle polisle olmuyor , hükümete gelen giden sülalesini zengin yaparken orda 5 kuruş maaş alan polisler, yıllarca birşeylere emek verdikten sonra aptalca bir nedenden ölen gençlerimize oluyor. Yetkiyle ohalle olmaz yani,hangi hükümet olursa olsun oy alıcaz diye kirli siyaset yapmayı bırakması lazım, bizden değildir diye belediye başkanlarını kıstırmayı bırakıp ,beraber hareket edip hibe değil geri dönüşümü olan yatırımlar yapmaları lazımdır.Gerekli tedbirleri alabilecek kapasiteye sahip bürokratlarımız yoksa, o kapasiteye sahip insanlar o görevlere getirilmelidir. Daha çok insanlarımız ölür , daha çok yazıp çizeriz, bizde toplumca terörü bitirmeyi ,memleketi kurtarmayı masa başlarında çok seviyoruz çünkü. İnsan kendisine ucu dokunmadığı sürece asla bir acıyı hissedemez,burda lanet olsun ,şerefsizler yazarız ,arkamızı döneriz hayatımıza devam ederiz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
riglous Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 9, 2008 Bir tez yazarken basiniza gelebilecek en kotu sey ne bilir misiniz? Test yonteminizin butun senaryoyu kapsamamasi ve bunun sonucunda gercekten gercegi yansitmayan ancak sizin istediginiz yonde gelen sonuclar. Bunun en kotu yani ne bilir misiniz? Yazdiginiz onca sayfa yazinin, emeginizin heba olmasi, diyecektir yazmayanlar. Yazan biri olarak ben soyleyeyim, o hesaba katilmayan bolumun ortaya cikaracagi gerceklerin, sirf ortaya cikmamasi nedeniyle uygulanan yanlis strateji sonucu maadur olan tarafi birebir gormek. Ben bunu niye anlattim? Hani hep konusurken, yazarken kullaniyoruz ya, "10 yildir sizin yolunuzu denedik, bi yere gelemedik" hah iste o cok sacma bir laf. Sanki o 10 yil icinde diger her seyi sabit tutmussun da bir tek gozune batan kisma laf atiyosun. Gozleme dayali tespit ancak sunu diyebilir "Bu 15 sene icinde izlenen devlet politikalarinin (ordu da devletin bir parcasi), bu sekildeki kombinasyonu bir ise yaramadi." O 15 sene boyunca hic mi politika degismedi? Hic mi o bolge halkina olan yaklasim farklilasmadi? Hic mi ordunun kendi icindeki politika degismedi? Peki niye sadece goze batan zumreye kaliyor ihale? Sorunu 15 yil icinde degilde, ilk basladigi zamanin da oncesinde aramak lazim degil mi? Bu denli siddetli olmayan sorunu, bu derece alevlendiren sartlarin ne olduguna bakmak lazim degil mi? Bundan 30 sene oncesiyle 20 sene oncesi arasinda gecen zamani incelemek gerekmez mi ne oldugunu anlamak icin? Dahasi soz hakki taninan bir toplulugun bunu reddetmesi ve karsiliginda siddete basvurmasinin daha empati yapilacak ne yani kalmis? Terorun arac degil amac oldugunu gormek icin dizi aralarinda reklam kampanyasi mi yapmasi gerekiyor PKK'nin? Can Dundar'i daha akilli bilirdim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rock Mesaj tarihi: Ekim 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2008 said: O 15 sene boyunca hic mi politika degismedi? Hic mi o bolge halkina olan yaklasim farklilasmadi? Hic mi ordunun kendi icindeki politika degismedi? Peki niye sadece goze batan zumreye kaliyor ihale? Sorunu 15 yil icinde degilde, ilk basladigi zamanin da oncesinde aramak lazim degil mi? Bu denli siddetli olmayan sorunu, bu derece alevlendiren sartlarin ne olduguna bakmak lazim degil mi? Bundan 30 sene oncesiyle 20 sene oncesi arasinda gecen zamani incelemek gerekmez mi ne oldugunu anlamak icin? Bu soruları ya cevabını düşünmeden sordun yada cevaplarını verirken kendi kendine dahi dürüst olmadı. 3. bir seçenek daha var ama onu karıştırmayalım şimdi. Bu sorulara doğru cevapları verirsen sonuç bugünkiyle aynı çıkar. Yöntemler değişmiş olabilir ama amaçlar hala aynı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar