Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Anatolian Hun Empire (Eylenmek isteyen herkezi bekler)


Ancalagan

Öne çıkan mesajlar

Arkadaşlar Hun empire guildi artık adını Hungary ile alakalandırıldığından Anatolian Hun Empire olarak değiştirmiştir. RP serveri olan Aquilonia da pek çok kaliteli profesyonel pvp pve ve rp oyuncuları ile beraber müthiş vakit geçirmekteyiz. Şu anda T1 şehrimizi T2 ye upgrade etmekteyiz.Şehrimiz purple lotus swampdadır. Server içindeki büyük guildlerle aramız iyi mutlu mesut geçinmekteyiz . ve bazı guildlerle ortak eventler düzenlemekteyiz. Eğer bir Rp serverinde kaliteli oyuncular arasında eylenceli vakit geçirmek istiyorsanız hepinize kapımız açık. Ventrilo serverımız. Websitemiz. ve COmmunty buluşmalarımız var.

Sizlere bütün bu anlattığım basit ayrıntılar dışında Pek çok kültürel faaliyetimiz bulunmakta :D. Guildcene yapılan ve yaşanan olaylar güzelsanatlarda okuyan öğrenciler tarafından karikatürize edilmekte. İllüstrasyon çizgiroman hikayelerimiz yapılmaktadır.


Çizgiromanlar bittikçe burayada upload edeceğim .Umarım eylenirsiniz

Bu bir şarkı gibidir asla dudaklarımızdan düşmeycek ve asla bitmeyecek. İşte gururla sunarım: Hyboria'daki Hun'ların Tarihçesi.
****************************

Tuzun Thune adında bir büyücü yaşadı görkemli Atlantis’in çöküşünden az önce. Yeşim tahtında oturan Kull’u devirmek için büyük bir orduya ihtiyacı vardı. Erlik’in ona bahşettiği karanlık güçleri kullandı ve zamana baktı büyülü aynalarının içinden. Geçmişe ve geleceğe...

Dehşet saçan ejderleri gördü, bir dokunuşuyla duvarları yıkabilen devleri gördü, volkanların içinde yaşayan ateşen mahlukları, buz dağlarının doruklarında yaşayan insanüstü yaratıkları. Kavimleri gördü gecmiste ve gelecekte yasamıs olan. En acımasızlarını, en medeni olanları, asla gelişemeyip kendiliğinden yok olanları.

Derken gözlerini geleceğe diktiğinde Atlantis’in ihtişamlı kulelerinin yıkıldığını ve suların altında kaldığını gördü. Kral Kull’un hiç varolmamışcasına yok olduğunu ve ardında sadece şarkılardan hikayelere geçen bir destan bıraktığını gördü.
...Ve kimsenin kendi adını anmadığını gördü...

Gözlerini çok daha ileri dikip onun adını yaşatacak olan yenilmez bir kavim aramaya başladı. Kıtaların çöküşünden sonra belirmiş olan en büyük kara parçasının bereketli bozkırlarında atlarının sırtında korkusuzca dolaşan düşmanlarına dehşet saçan, dostlarının yüreğini ısıtan o kavmi buldu....

Erlik’i çağırdı korkusuzca yardımına, Hotat’dan yardım istedi pervazsızca, Valka’nın sularına adaklar adadı açgözlü bir şekilde, en sonunda Xotli’yi çağırdı her şeyi bir kenara bırakarak. İblis tanrı geldi dumanlar ve kara alevler içinde, yüzünde acımasız bir gülümseme ile baktı zamanı gösteren aynaların içine. Döndü olanca haşmetiyle Tuzun Thune’a ve sadece tek bir soru sordu. “Emin misin?” diye...

Thune korkuyla kafasını salladı iblis tanrının huzurunda. Ve hayali gerçek oldu, tüm bir kavim zamanın engelini aşıp büyücünün huzuruna çıktı.

Dev gibi cüssesiyle Kral Kull’u bile titretecek olan liderleri, “Ben Taengen, büyük Tanhu Yabgu Tou-Man’ın akrabası”, diye gürledi büyücünün karşısında. “Kimdir bizi bozkırlarımızdan çağıran, avımızdan, otağımızdan, suyumuzdan çalan...” dedi.

Tuzun Thune bile korktu bu savaşçının karşısında, korkuyla adını söyledi biraz da kekeleyerek, ama ilk kısmı anlaşılmadı sadece sonu duyuldu Taengen tarafından, “Thun..” derken büyücü.
“Ne tasadüf bizim kavmimizin adı da HUN” dedi Taengen gururla, “ niye çağırdın bizi buraya”
“Ben sizin efendinizim!” dedi cüretkarca Tuzun Thune, “buraya bana hizmet etmeniz icin ve benim icin savasmanız icin cagirdim sizi”.

Taengen bu kendini bilmez sözler üzerine sadece bir an düşündü. Geniş kılıcını belinden çekerken sesi kuleyi inletti.
“Hun’un tek efendisi yine Hun olabilir ve bir HUN hiçbir efendi için değil sadece onuru için savaşır!!”

Bunlar son sözler oldu Thuzun Thun’un duyduğu ve eğer daha önceden Erlik’e yalvarmamış olmasaydı, bir daha da hiç bir şey duyamayacaktı. Ama karanlık ateşlerin tanrısı aldı onu götürdü başka bir çağa bıraktı savunmasızca...

Hun’lar lanetli kuleden çıktılar. Kadınları, çocukları, erleri kendilerine otağılarını kuracakları bereketli topraklar aradılar. Uzun süre gezdiler bu bilmedikleri topraklarda. Büyük hakanları Tanhu Tou-Man ya da Teoman’ın doğmasına daha onbin yıldan fazla zaman vardı ama onlar bunu bilmiyorlardı, aslında umursamıyorlardı da...

Sonuçta en iyi bildikleri şeyi yaptılar. Önce kendilerine at buldular, sonra silah, sonra otağılarını kurabilecekleri verimli topraklar.

Sonra sürdüler atlarını çağlara meydan okurcasına ve kim olduklarını asla unutmamacasına...

Sonradan tarihçiler merakla yazdılar bu hikayeyi, eğer Thuzun Thun adını söylerken kekelemeseydi ve adını HUN gibi söylemesydi birşeyler değişir miydi diye...

Tabii ki kimse veremedi bu sorunun cevabını. Bilinmeyen olduğu gibi kaldı; Hun olarak. İnsanların onların korku verici güçlerine engel olmak için kıtaları boydan boya kesen duvarlar yapmasına daha binyıllar vardı, ama Atlantis’in batışından sonra bile yok olmadılar ve bu vahşi ama onurlu savaşçılar atlarını Hyboria’ya sürdüler.

Hyboria’nın geniş topraklarına vardıklarında. Taengen’den bu yana dokuz nesil geçmişti. Tanhu’ları, beylerini çevresine topladı. Önüne ceylan derisinden bir harita açarak işaret etmeye başladı herbirine. Böylece Hun kavmi dört bir yana dağıldı.

Kimi güneye Stigya’ya, medeniyetin ve büyünün beşiğine indi, kimi biraz daha kuzeyde Aquilonya’nın yeni kurulmakta olan yüksek kulelerine tanıklık etti, kimi Cimmeria’nın karlı tepelerinde av aradı, kimi Hyrkania’ya Vilayet Denizi’nin ötesine sürdü atı. Koth’a Kush’a, Vendhya’a sürenler oldu atını, hatta küçük bir grubun buzlu tepeleri aşıp Hyperborea’ya bile gittiği söylenir.

Ezelden beri doğa üstünden ve tanrılardan korkan Hun’lar, savaşçı olamayacağını düşündükleri, daha çelimsiz evlatlarını, Ibiş’in, Mitra’nın, Set’in tapınaklarına yolladılar. Erlik’in, Xotli’nin ustalarından ders aldırttılar.

Stigya’da büyü eğitimi gören Hun’ların bir kısmı, büyük Acheronian loncasına katıldı. Burda Lonca üyelerinden habersiz olararak özel bir büyü geliştirdiler. Hun kanından doğan her bir kadın ve erkek bu büyüyle işaretlendiler ve aralarında özel bir bağ oluştu. Aradan binyıllar da geçse her nerde bir Hun yardıma ihtiyaç duysa yanında bir başkası belirdi.

Geçen binyıllar, görüntülerini değiştirdi. Ama kanlarındaki bu kutsal işareti hiçbirşey değiştiremedi.

Derken, Stigya’nın başkenti Memphia’da, bir Ibis tapınağına genç bir çırak katıldı. Kendine Amon diyordu. Ama asıl adı Thoth idi. Amon öldürdüğü bir hırsız arkadaşının adıydı. Güce olan açlığıyla kısa sürede yaşıtlarını geride bıraktı Thoth Amon ve sonunda yıkık mabetlerin altındaki bir mağarada Set’in kendisiyle karşılaştı ve kara yüzüğü buldu. Yaşamına karşılık bir anlaşma yaptı. Elde ettiği güçle ustasını öldürdü ve Stigya büyücüler hiyerarşisinde yükselmeye başladı.

O sırada aynı Ibis tapınagında yaşayan bir Hun rahibi bu gelişmeleri endişeyle izledi. Stigya’da Ibis’in hükümranlığı yıkılıp Set’in gücü yükselirken, Kuzeyde Aquilonya’dan bir barbarın kral olduğu haberi geldiğinde, başbüyücü Toth Amon’un gözlerindeki ölümcül ifadeyi gördü.

Ve binyıllar öncesinde Acheronia’nın bir yıldız gibi parıldadığı zamanlarda yapılmış bir büyüyü harekete geçirdi.

Hun’lar toplanıyordu....

Doğru bildikleri amaç uğruna savaşmak için, Hyboria’nın dört bir yanından Stigya’nın cennet bahçesi Puple Lotus’da toplandılar. Uzak anılardan hatırladıkları şekilde Yakınşehir adını verdiler bu şehre.

Şimdi ise en iyi bildikleri işi yapıyorlar: Savaşıyorlar....


Ey Hun, Kılıcından düşmanının kanı, kupandan dostunun meyi eksik olmasın...
Hun Atasözü

Have you not learned that? Here, one is either predator or prey!
Thoth Amon



Sanırım başka bir başlıkta da açılmıştı ama Guildi tanıtan bir başlıkta yenilenmesini doğru buldum


Sende aramıza katılmak istersen : Aquilonia serveri
Anatolian Hun Empire


şööle bi etrafta gezin kesin birine rastlarsın :P

www.gw.gen.tr
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Masticore Çok güzel bir espiri :D



hemen farkın belirtiym hardcore rp ciler var Pvp yaparken ganklerken bile Çok olmasada belirli bir ölçüde saygı çerçeveseinde yapıyorlar. Eğer gelmek isterseniz bekleriz.


Evet biz Bu diyarlar yerleştik. Çizgiromanlarımızı buraya sürekli update edicem sizi zevkten mahrum etmiyecem :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gerçekleştirdiğimiz bazı Rp bazlı savaşların görüntülerini koymak istedim.uMARIM Beğenirsiniz. Sabah ingilizlerle savaştık akşamda ruslarla ve ikisinide yendik diyebilirm :) belirli kurallar çerçevesinde oynuyoruz. Khopsev province de geçti savaş

Celt orduları Anadolu Hun larını Stygia dan atmak ve bu toprakları yağmalamak amaçlı Bubshuru ele geçirirler Khemi valisi ise bu istilaya karşılık vermemiz için bizleri görevlendirir. Ve Komutan Cubor un emri ile Ordularımız Cervansarai bölgesini tutar.Celt ordularının sayısını bilmediğimizden. ilk başta saldıramadık fakat daha sonradan Taaruza geçerek 4 rounddda kazandık


Savaş Kuralları:
Bubshur ile Cervansarai arasındaki Yol üzerinden gidilmesi şart.Patika yolun etrafındaki 15 metrelik bir alanda manevra yapma yetkisi bulunmakta.Fakat kestirmeden gidip düşman hattının arkasına geçemez yada onların bölgesine ulaşıp sayı yapamazsınız .ATLAR yasak
Amaç:Karşı tarafı yol üzerinde ittirerek düşman bölgenin rescamp bölgesine yani ressurection mekanına 1 metre yaklaşmak (en az 6 kişi).Karşı tarafı ittirir ve ulaşırsanız sayı sizin oluyor 4 round oldu 4 ündede adamları yendik.İngilizler fos çıktı :P

akşamda Khasettada ruslarla bir savaş yaptık Sayı üstünlüğümüzden kazandık.
screenshotları koyiym


saygılarla ve sevgilerle :)



officerlar savaş öncesi tarafların teslim olması için son uyarıları yapar




Svaşın kızıştığı ve kazanmaya başladığımız an diyebilrim. Adamlar bizim taaruzlarıma 5 saniye dayanamadılar .Kısacası hatlarını 5 saniyede yarıp ilerledik. :)


Tık SCum vs Anatolian Hun savaşı

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...

Anatolian Hun Empire olarak sizlerle Logomuzu paylaşmaktan guru duyarız.Guildimizde mevcut bulunan ünlü bir grafiker tarafından tasarlanan bu logo yeni sitemizdede kullanılacaktır.




şehrimiz :=))))

serverda savaşlarlar son sürat devam etmekte. C.L.A.N. Targuen Argonauts ve Anatolian Hun Empire ittifakını yenmek isteyen tüm küçük guildler birleşerek bizlere inanılmaz sayılarla saldırıyorlar ve her gece fps ler 2 lerde geziyor :D. umarım şuna bir çözüm buluirlarda..


Elimde pek çok resim olmasına rağmen sizlerle sadece bir tanesini paylaşabiliyorum :)

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ancalagan said:
tegororn said:
Tebrikler,

Logoda çok güzel olmuş. Peki nasıl kullanabildiniz logoyu şehir kapısında ? Bunun bir yolu olduğunu bilmiyordum? photoshop?


tamamilen photoshop. ama bu tip logoların şehirkapılarında ve bayraklarda kullanılması için birkaç dizi email atacaz ve mail göndericez..


photoshop bile iyi durmuş bea :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...