sg-1 Mesaj tarihi: Ağustos 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 12, 2008 Ezanı kısmak Fas’a laikliği getirir mi? Tam bugün için “Fas’ın AKP’si ve ılımlı İslâm”la ilgili bir yazı yazacaktım ki Fas’tan aynı partiyle ilgili yeni bir habere gözüm ilişti. “Bize ne Fas’tan” demeyin, benzerlikler öyle çok ki, neredeyse tıpatıp aynı tartışmaları yaşıyoruz. Aradaki fark bizim AKP’nin iktidarda, onlarınkinin muhalefette oluşu... Fas’ta iktidarda laiklik yanlısı Devlet Partisi bulunuyor, AKP’leri ise yükselişte... Dini siyasette kullanışlarına bakılırsa, dinin inancında insanların “en hassas ve en kolay kullanılabilecek” yönü olduğu düşünülürse onların da yükselişten iktidara geçişleri zor olmayacaktır. Habere göre Fas’ın Aile Bakanı Nouzha Skalli (kadınlara orada da nedense aile bakanlığı uygun görülüyor) turistik bölgelerde ezan sesinin kısılması için bir öneride bulununca bizim AKP’yi örnek alan ve aynı politikaları izleyen Adalet ve Kalkınma Partisi: “Batılılar rahat tatil yapacak diye ezanı yasaklamaya kalkıyorlar. Fas’a laiklik getirmeye çalışıyorlar” diye kıyameti koparmış. Cuma günü okunan hutbelerde imamlar kadın Bakan için ağır sözler kullanıp, bazı gazeteler “Ülkede İslâm’ı yok etmeye çalışıyor” deyince Bakan sözlerini geri almış. TEK MERKEZDEN... Ama bu arada “Yapılan tamamen manipülasyon. Tepkiler tsunami gibiydi. Hedef alınıyorum, çünkü ben bir kadınım” demekten de çekinmemiş. Bizde de camiler birbirine çok yakın olduğu, ezan birinde bitince diğerinde başladığı ve bazı özensiz okuyan müezzinlerin de ezanı bozduğu söylenerek “tek bir merkezden okunması” tartışılıyor. Bizde de bunu “dine karşı tepki”ymiş gibi gösterip siyaseten kullananlar az değil. Oysa sadece namaza çağrı olan ve adeta bir “çalar saat” görevi yapan ezanların (ki çoğumuz güzel okunanını zevkle dinleriz) merkezden ve iyi seçilmiş bir müezzin tarafından okunmasında hiçbir mahzur yoktur. Böylece kötü sesli ve kötü okuyanlar da elenmiş olur, doğalı budur. İSLÂM’I YOK ETMEYE ÇALIŞMAK!! Ama görüldüğü gibi eğer bir siyasi parti dinle ilgili her konudan yararlanmak, insanları dine karşı bir hareket varmış gibi kışkırtmak ve inanç üzerinden taraftar toplamak, kısacası “inanç istismarı” yapmak niyetindeyse “sesin biraz kısılması” önerisini “ezanı kaldırmak ve hatta İslâm’ı yok etmeye çalışmak” olarak (Bakan’ın da deyimiyle) manipüle edebiliyor. Bunu da yeterli bulmuyor, sesin kısılmasını “laiklik getirmeye çalışıyorlar” diye empoze ederek, aslında dini ve inancı ne olursa olsun insanların “din baskısı görmeden” bir arada yaşamasını sağlayan, din devleti baskılarını önleyen bir sistem olan (yani dini koruyucu bir olgu olan) laikliği getirip İslâm’ın karşısına “mücadele edilecek bir güç” olarak koyuyor. Oysa ezan sesinin biraz kısılmasıyla dinin yok olması mümkün mü? Aklı olan buna inanabilir mi? Son yıllarda artık kadınların baskıyla tesettüre girmek zorunda kaldığı, ılımlı İslâm’dan radikale geçiş sürecinde olan (ve ayrıca Fransa’nın katı laikliğine de tepki içinde olan) Fas halkının “ezan sesinin kısılması” önerisiyle bile ayağa kaldırılması kolaydır. Önemli olan bizim 85 yıllık “laik demokrasi” tecrübemizle aynı provokasyonlara Fas benzeri tepkiler vermememiz... Laiklikle dinin “rakip gibi” sunulmasına, “laikler ezan sesinden rahatsız oluyor” kışkırtmalarına, laiklerin dine karşı veya dinsiz olduğu yalanlarına inanmamamız... Bizim AKP’nin de son yıllarda kasıtlı olarak yaratılan bu yanlış anlayışı bizzat kendisinin düzeltmesi... Dinin, inancın “ezan sesinin desibelinden” değil, örneğin “haksız kazanç”tan, “başkasının hakkına el uzatmak”tan zarar göreceğini anlatması... Yapılması gereken budur! Ruhat Mengi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar