Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Azra - KanKardeşliğine giris(bölüm 4)


Archdruid_tr

Öne çıkan mesajlar

Bölüm 1
Bölüm 1 pdf versiyonu

Bölüm 2
Bölüm 2 pdf versiyonu

Bölüm 3
Bölüm 3 pdf versiyonu

Bölüm 4 pdf versiyonu

------------------

Davet


Azra, kaplumbağavari küçük mavi Mercedes’in içine ayağını attığında Berrak, bir makineli tüfeğe taş çıkarır hızda konuşmaya çoktan başlamıştı. Berrak, Volkan’ın “şarap gecesi” davetini Azra’ya en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Azra, Berrak’ın söylediği şeylerin çoğunu duymadı bile çünkü dikkatini dinlemekten çok tutunmaya veriyordu. Kaplumbağa, kapısı kapanır kapanmaz çitalara nisbet yaparcasına hızlanmıştı. Virajlardan hız kesmeden, yılan gibi geçiyorlardı ve her kasiste kanguru gibi zıplıyorlardı. Trafiğin yoğun olduğu anayola çıkınca Berrak hızını, her ne kadar istemese de, azaltmak zorunda kaldı. Mavi mercedes’in tekrar kaplumbağaya dönüşmesini Azra şükranla karşıladı. Azra’nın aklında kaldığı kadarıyla Berrak şunlardan bahsetmişti: “Volkan’ın şarap gecesi daveti, Volkan’ın aldığı kırmızı gül, Volkan’ın ne kadar yakışıklı olduğu, Volkan’ın basketbol takımı kaptanlığı, Volkan’ın veri yapıları ödevini ne kadar harika yaptığı ve Azra’nın paçalarında ki çamur”

-Anlaşılan Volkan seni epey etkilemiş, dedi Azra. Berrak’ın bu kadar heyecanlanması, onu eğlendiriyordu.
-O benim beyaz atlı prensim. Yıllardır onun gibi birini aradım. Dürüst, yakışıklı, zeki ve, bilirsin işte, bütün diğer güzel sıfatlara sahip. Bu seneki şarap gecesi muhteşem olacak çünkü prensimle beraber gideceğim ve en iyi arkadaşım da yanımda olacak.

Son sözlerdeki referansın kendine yönelik olduğunu bilmesine rağmen Azra, cevap vermek yerine gülümsemekle yetindi. Alışveriş Azra’nın beklediğinden kısa sürdü. Zemin kattaki bir mağazada, Berrak’ın aşık olduğunu söylediği bir etek buldular. Daha sonra da Azra, protesto etse de, Berrak’ın ısrarıyla bir kot pantolon aldı. Paçalarında ki çamur Berrak’a karşı konulamaz bir avantaj sağlamıştı. Eve dönüşleri, ODTÜ’den çıkışlarına nispetle sakin geçti. Berrak kaplumbağayı Azra’nın ısrarı üzerine çitaya, yılana, kanguruya ve kaplumbağa dışındaki herhangi birşeye dönüştürmekten vazgeçmişti. Berrak, Volkan hakkında biraz daha konuştuktan sonra Azra’ya şarap gecesine kiminle gideceğini sordu. Soruyu sorarken, cevabı pek de merak etmiyormuş izlenimi uyandırmaya çalışıyordu. Azra’nın yerinde başka birisi olsa belki inandırabilirdi ama Azra Berrak’la oldukça uzun zamandır arkadaştı ve Berrak’ın cevabı çok merak ettiğinden adı gibi emindi.

Azra’yı kimse davet etmemişti ve Azra da buna pek şaşırmamıştı çünkü şarap gecesi, bir dans balosu gibi erkeklerin kızları davet ettiği bir gece değildi. Sevgilisi olanlar sevgilileriyle birlikte, olmayanlar arkadaş gruplarıyla beraber giderlerdi. Sınavların yorgunluğu, bol bol espri yapılan sohbetlerle atılır, bir yandan da bol bol şarap içilirdi. Volkan’ın Berrak’ı davet etmesiyse kuşkusuz istisna sayılabilecek bir davranıştı. Çoğumuz ilk buluşmamızda sevgilimizle yalnız kalabilmek ve tanıdıklardan uzakta sohbet etmek isteriz ama anlaşılan Volkan ve Berrak, çoğunluğun içinde değillerdi.

-Güzelim, beni kimse davet etmedi. Hem davete gerek de yok. Ben de sizinle birlikte giderim sonra orda bizim çocuklarla beraber eğleneriz.
-Canım’cım, emin misin kimsenin davet etmediğinden?
-Adımın Azra olduğu kadar eminim.
-Yani az eminsin. Malum senin 3 ismin var.

Azra, Berrak’ın en çok bu yönünü seviyordu. Zaman zaman öyle mantıksal çıkarımlarda bulunuyordu ki söylediklerinde bir yanlış olduğunu sezseniz bile hatanın nerde olduğundan emin olamıyordunuz. Gösterdiği sebepler konuyla alakasızlardı ama aynı zamanda inkar edilemez doğrulardı. Orta boylu bir tartışmanın ardından yorgun bir beyin çoğunlukla, Berrak’ın sözlerindeki gizli mantıksızlığı bulmaktansa Berrak’la uzlaşmayı tercih ederdi. Zaten eğer mantıksızlığı bulmaya çalışırsa daha çok yorulacağı için Berrak her halükarda avantajlı konuma yükseliyordu. Fakat Azra’nın beyni yorgun değildi ve Berrak’ın bu tür rakibi yormaya yönelik taarruzlarına karşı tecrübeliydi.

-İyi de güzelim, Üç adımın olması, adlarımdan birinin Azra olduğu gerçeğini değiştirmez ki...

Berrak, dudak bükmekle yetindi. Evet, sadece dudak bükmüştü, daha sonra sinsi sinsi gülümsemesini saymazsak. Eğer Azra ikinci kısmı farketmiş olsa Berrak’ın bir bildiğinin olabileceğinden süphelenirdi ama, ne yazık ki, görmedi. Eve vardıklarında şüpheli bir Azra’nın yapacağı ilk şey evde garip bir şey olup olmadığını kontrol etmek olurdu ama Berrak’ın dudak büktükten sonra sinsi sinsi güldüğünü farketmediği için Azra şüpheli değildi. Bu yüzden de şüpheli bir Azra’nın kısa sürede bulacağı süprizi bulması epey vaktini aldı.

Gri bir zarf Azra’nın komodininin üzerinde duruyordu. Zarfın arka yüzüne büyük mavi harflerle ‘A.F.E.Y’ yazılmıştı. Zarfın ön yüzündeyse kırmızı harflerle ‘KanKardeşliği’ yazılıydı. Zarfın içinden bir mektup ve kırmızı bir kimlik çıktı. Mektupta şunlar yazıyordu:

Sayın Azra Funda Elif YILDIRIM

KanKardeşliği Yüksek Şurasına kabul edildiğinizi bildirmekten sevinç duyuyorum. Yeni üyelerimizin tanıtılacakları 324. Yüksek Şura toplantısı bu gece (19 Mayıs 2027) saat 21:00’de KanKardeşliği Büyük Toplantı Salonunda yapılacaktır. Bu mektupla birlikte gelen KanKardeşliği kimlik kartınızı yanınızda getirmeniz önemle rica olunur.

Çağatay Umut
KanKardeşliği Yönetim Kurulu Kıdemli Üyesi
Birleşmiş Milletler Anti-Terörist Koalisyonu Baş Danışmanı
Umut Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye Araştırma Yönlendirme Kurumu Üyesi
T.C Başbakanlık Bilim Danışmanı
vs.

Azra başvurmadığı bir yerden kabul edilmenin şaşkınlığını üstünden kolay attı. Bu olsa olsa Berrak’ın şakalarından biri olmalıydı. KanKardeşliği gibi dışa kapalı bir dernek durduk yere tanımadıkları bir insana kabul mektubu atmazdı. “Madem Berrak’ın canı oyun oynamak istiyor, bari ben de oyunu bozmuyum” diye düşündü Azra.

- Berrak, sana bir süprizim var. Salona gel canım.

Berrak, ikinci kez söyletmeden salona geldi. Nihayet bütün gün merak ettiği sorunun cevabını alacaktı.

- Geldim canım. Seni dinliyorum.
- KanKardeşliği Yüksek Şurasına kabul edilmişim.

Berrak’ın, Azra’nın neden bahsettiğini anlaması biraz zaman aldı. Azra’dan duymayı beklediği şey tam olarak bu değildi.

- İyi de sen oraya başvurmuş muydun ki?

Şaşırma sırası Azra’daydı. Berrak genelde şaka yapınca devamını getirmeyi bilirdi. Berrak’tan duymayı beklediği şey tam olarak bu değildi.

- Kabul mektubu burda bak. Ben de sen şaka yapıyorsun sanmıştım.

Berrak, zarfı incelemeye başladı. Mektuba karşı ilgisiz kalmasını garip buldu, Azra. Berrak bir şey arıyormuş gibiydi. Zarfı evirip çevirdikçe gülümsüyordu. Zarfın rengini değiştirdiğini farketti Azra. Berrak gözlemini bitirirken, gördüklerinden memnun olmuşa benziyordu.

- Bu gerçek. Kesinlikle gerçek. Toprakadam mürekkebiyle yazılmış yazı. Bak! Rengi değişti birdenbire.

Mürekkebin rengi değişmişti ama bunun neden bu kadar önemli olduğunu Azra anlamamıştı.

- Mürekkebin rengini ne görüyorsun? Hayır, dur söyleme. Gördüğün rengi şuraya yaz. Bende bu kağıta yazacağım. Bakalım bu mürekkep gerçekten de Toprakadam mürekkebi mi?

Azra, Berrak’ın kendisine verdiği kağıta ‘gri’ yazdı. Bu sırada Berrak da kendi kağıtına heyecanla gördüğü rengi yazıyordu. Kağıtları değiştirdikleri zaman Berrak büyük bir mutlulukla:

- Biliyordum, bunun Toprakadam mürekkebi olduğunu biliyordum. Mürekkebi mavi görmen herşeyi kanıtlıyor. Gerçekten de KanKardeşliği seni davet etmiş. Buna inanamıyorum. Azra, bu gerçekten de büyük bir olay.
- Berrak bu senin şakalarından biri değil, öyle değil mi?
- Canım, bunun şaka olduğunu nasıl düşünürsün? Toprakadam mürekkebini sadece KanKardeşliği kullanır. Taklit edilmesi imkansızdır ve ..
- İyi de senin gördüğün rengi bilerek yanlış yazmadığını nereden bileceğim?

Berrak bir an için düşündü.

- Haklısın, seni kandırmak isteseydim, gördüğüm rengi yazmazdım. Peki şuna ne dersin: Volkan geldiği zaman ona da gördüğü rengi sorabiliriz.
- Peki canım, bence yeterince adil.
- Yalnız anlamadığım birşey var. KanKardeşliğine başvurmadığına emin misin? KanKardeşliği’ne üye olmak bile zordur, kaldı ki sen yüksek şura’ya kabul edilmişsin; üstelik de başvurmadığın halde.
- Bu söylediğinin beni desteklediğinin farkındasın, değil mi? Hadi itiraf et canım, mektubu sen yazdın.

Berrak, cevap vermedi. Yüzünde ‘birazdan görürsün’ sırıtışı vardı. On dakika sonra Volkan zili çaldı.

- Merhaba kızlar. Kusura bakmayın, biraz geç kaldım. Gitmeye hazırsanız hemen gidelim.
- Merhaba aşkım. Sana göstermemiz gereken birşey var. Bu zarfın rengi ne?
- Tabii ki sarı. Başka sorunuz yoksa gidebilir miyiz? Tolga hocanın yapmaya söz verdiği karaoke gösterisini kaçırmak istemeyiz, değil mi?
- Maalesef Azra şarap gecesine bizimle gelemeyecek aşkım. Onun daha önemli işleri var bu gece.
- Yolda anlatırsınız, hazırsanız gidelim.

Azra şaşkınlıktan uzun süre konuşamadı. Berrak, arabaya bindiklerinde Azra’nın KanKardeşliğine kabul edilmesini Volkan’a hızlı hızlı anlattı.

- Uzun zamandır yüksek şura’ya kimseyi kabul etmediklerini duymuştum. KanKardeşliği üyesi arkadaşlarım haftalardır bugün ki toplantıyı konuşuyorlardı. Sanırım KanKardeşliği’nin geleceğini etkileyecek bir karar alınacakmış bugün.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...