Archdruid_tr Mesaj tarihi: Haziran 19, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 19, 2008 Bölüm 1 Bölüm 1 pdf versiyonu Bölüm 2 Bölüm 2 pdf versiyonu Bölüm 3 pdf versiyonu ------------------ Koru Azra’nın kabusun etkisinden kurtulup yataktan kalkması için birkaç on dakikaya ihtiyacı vardı. Bu sırada Azra’nın geveze ev arkadası Berrak her zamanki nutuk öğütlerinden birini atmakla mesguldü. -Dediğim gibi Azra, insanın kendine bakması lazım. Kaç gündür saçlarını bile taramıyorsun. Hadi bakalım kalk giyin. Labın bitince bana telefon et seni okuldan alıyım, gidip kız kıza alısveris yapalım biraz. Biliyor musun çok yakısıklı bir çocukla tanıstım, üniversitenin basketbol takımının kaptanıymıs. Bu gün aynı amfide dersimiz var. Belki beni sarap gecesine davet eder, ne dersin? Kendime yeni bir etek almam lazım. Davet ederse bluzumla beraber giyeceğim bir seyim yok. -Basım ağrıyor, Berrak. -Eee canım’cım, ben sana söylemistim. Dün gece çok fazla bira içtin. Seni gidi ayyas karı, bir daha benim sözümü dinle, olur mu? Azra hızlı hızlı giyinip, kahvaltı yapmadan evden ayrıldı. Asansöre binerken arkadan hala Berrak’ın sesi geliyordu: -Azra bir seyler yemezsen tansiyonun düsecek, bari bu sefer benim sözümü dinle. O kotunu da değistir, paçaları çamur olmus. Sen beni duymuyor musun? Azra laba geç kaldığı için deneyi zamanında bitiremedi ama neyse ki labı yöneten asistan Berrak’ın kuzeniydi de fazladan zaman verdi. Azra deney raporunu bitirdiği zaman kimya bölümü hemen hemen tamamen bosdu. O yıl bahar senliğine gelen ülkenin meshur rock gruplarından birinin konseri 2-3 saat içinde baslayacaktı ve herkes konseri ön sıralarda dinlemek istiyordu. Azra’nın cep telefonu kimya bölümünün sessizliğini yırtarcasına çalmaya basladı. Arayan Berrak’tı: -Canım’cım labın bitmedi mi hâla? -Labdan demin çıktım Berrak. -Alısverise gidiyoruz, değil mi canım’cım? -Kendimi hiç iyi hissetmiyorum Berrak, sen Dilek’le gitsen olmaz mı? -Đyi de canım’cım alısveris senin için de iyi olur, biraz açılırsın. Kaç gündür yasayan ölü gibisin. Geliyorsun tamam mı? Azra içinden ben iyi hissetmek istemiyorum ki, diye geçirdi ama Berrak’ı üzmek istemiyordu. -Simdi kalabalık olur oralar, sıkılırım. -Sen bilirsin canım’cım ama keske gelseydin. Bu arada bil bakalım ne oldu? Volkan beni sarap gecesine davet etti. Đnanabiliyor musun? Çok sevinçliyim, evde detayları anlatırım sana. -Senin için çok sevindim Berrak, evde konusuruz. Kendine iyi bak. -Sen de canım’cım. Azra, telefonu kapatıp simdi ne yapmalı diye düsünmeye basladı. Dersi yoktu, eve gitmeyi de istemiyordu. Konsere mi gitsem acaba diye sordu kendi kendine ama yüzlerce hayat dolu insanla birlikte olmak, isteyeceği son sey olduğundan bu fikri kafasından hemen kovdu. Koridorda sallana sallana yürürken arkadan bir ses duydu: -Küçük hanım, sizin konserde diğer gençlerle beraber eğlenmeniz gerekmiyor mu? Azra arkasını dönüp bakınca beyaz saçlı, hafiften göbekli altmıslarında bir erkekle karsılastı. Adam soruyu o kadar bilinen bir gerçeği söylermis gibi sormustu ki Azra bir an verecek cevap bulamadı. -Bilmem, gerekir mi? -Tabii ki gerekir. Bugünki grup, ülkedeki en iyi gruplardan biri. Benim torunum onlara bayılıyor. Ben torunum için bir imza bile aldım onlardan. -Ben aslında kendimi pek iyi hissetmiyorum bugün, sanırım konsere gitmeyeceğim. -Hasta mısınız yoksa? -Hayır, hasta değilim ama… -Durun tahmin ediyim, bunalımdasınız değil mi? -Ben.. -Bakın ne diyeceğim; size çok iyi gelecek bir yer biliyorum. Su koridorun sonunda sağa dönün biraz ilerleyip tekrar sağa dönün, soldaki kapıdan dısarı çıkın, diken çalıları takip edin, karsınıza harika bir koru çıkacak. Ben, içim sıkıldığı zamanlar o koruya giderim. Huzur verir bana orası. Sanırım su an sizin de huzura ihtiyacınız var, değil mi? -Evet, sanırım öyle. Ben tese.. -Sözü bile olmaz, yalnız “sanırım, korkarım ki” gibi kelimeleri kullanmamanızı tavsiye ederim. Bu kullanımlar pek de türkçe olmadığından, bazı türkçe fedaileri sizi kisiliğinizin gelismemis olmasıyla suçlayabilirler. Onlarla tartısmayı gerçekten istemezsiniz. Size iyi günler dilerim. Koruya mutlaka gidin, olur mu? Size huzur verecektir. Beyaz saçlı, yaslı adam Azra’nın saskın bakısları altında kimya bölümünden dısarı çıktı. Azra içinden, bu da neydi böyle, diye geçirirken adamın tarif ettiği koridorda yürür buldu kendisini. -Yapacak daha iyi bir isim olmadığına göre neden olmasın? Bu koridordan sonra sağa mı, yoksa sola mı dön demisti? Đste kapı orada. Kapıdan çıkıp çalıları takip edince, beyaz saçlı, yaslı adamın bahsettiği koruya vardı. Korudaki ağaçlar oldukça uzundu ve dısarda günesli bir hava olmasına rağmen burası alacakaranlıktı. Azra bir ağaca sırtını yasladı ve gözlerini kapatıp koruyu dinlemeye koyuldu. Ağaçların meltemde çıkardıkları hısırtıya kuslar cıvıldayarak eslik ediyorlardı. Biraz ötede akan yapay derecik etrafı taslarla örülmüs yapay bir gölcüğe akarken hiç de yapay olmayan dinlendirici bir ses çıkarıyordu. Beyaz saçlı, yaslı adam korunun huzur verici olduğu konusunda haklıydı. Burası gerçekten de tam Azra’nın ihtiyaç duyduğu yerdi. Kus cıvıltıları arasında bir insan sesi duyunca sasırdı Azra. Az ilerde 5-6 kisilik erkekli-kızlı bir grup vardı. Azra, yesil elbiseleriyle gruptaki gençler arasından bir bakısta ayırt edilen yaslı kadının sesini duymustu demin. Kadının omzuna bir üveyik konmustu. Bu kuslar sehir hayatına alıskın olsalar da insanların omzuna konduklarını ilk defa görüyordu Azra. Kadın, üveyiği sırayla diğerlerine oksattı ve daha sonrada bir kus gibi sakımaya basladı. Azra eğer arkasını dönmüs olsa bir kus sesinden ayırt edemezdi bu sesi. Üveyik grubun etrafında birkaç tur attıktan sonra ağaçlardan birinin yüksekteki dallarına kondu. Azra’nın cep telefonunun melodisi korunun huzur veren sesini edepsizce bastırdı. Đlerdeki gruptakiler arkalarını dönünce Azra onlarla göz göze gelmemeye çalısarak korudan çıktı, kendisini kutsal bir mabette rock dinleyen utanmaz bir serseri gibi hissetmisti. Arayan Berrak’tı.. -Canım’cım, kızacaksın ama ben dayanamadım, ODTÜ’ye geldim. Nerdesin su an? Söyle gelip alıyım, sonra da alısverise gidelim. -Kimya bölümündeyim Berrak. -Kızmadın bana değil mi? Sesin kötü geliyordu, bende dayanamadım. -Yok canım, kızmadım. Burdaki koruda aylak aylak yatıyordum ben de. -Koru mu? Kimya bölümünde koru mu var? Daha önce hiç farketmemisim demek ki …
Cantona Mesaj tarihi: Haziran 19, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 19, 2008 ilk 2 bölümü okumamıştım (o zaman forumda olmadığım için :)). ilk 3 bölümü bir çırpıda okudum. çok hoş olmuş, akıcı yazıyorsun. en kısa sürede devamını da koymanı bekliyorum. :) iyi çalışmalar, kolay gelsin. :)
Archdruid_tr Mesaj tarihi: Haziran 20, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Haziran 20, 2008 Yorum için sağol Cantona. Kimse yorum yapmayınca insan kötü hissediyor :) Elimde hazır olan bir bölüm daha var, onu da birazdan foruma yollayacağım. Ondan sonraki bölümleri yazmam biraz zaman alır sanırım
Öne çıkan mesajlar