Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Azra - KanKardeşliği'ne giriş


Archdruid_tr

Öne çıkan mesajlar

Selam arkadaşlar

Soldaki balondan da anlayacağınız üzere foruma yeni katıldım :) Kendi çapımda yazdığım bir roman var. Umarım beğenirsiniz. Yorum, eleştiri ve önerileriniz bekliyorum. Bu arada pdf halini okumak isteyen varsa bu linkten okuyabilir

-------------

Güzel bir gün ölmek için…
-Saat onikiye yedi var. Yedi, yedi, yedi…. Uğurlu sayım değil ama bir çokları kendilerine şans getirdiğine inanıyor. Hem kitaplarda göğün yedi kat olduğu yazılı değil mi? Sanırım bundan sonra yapabileceğim tek şey bana da uğur getirmesini dilemek. Çok yapmacık konuşuyorum, insanların “sanırım, korkarım ki” gibi kelimeler kullanmasından hep nefret ettiğim halde kendim kullanıyorum. Bir kitapta bunun kişiliğin gelişmemiş olmasına yorumlandığını okumuştum sanki. Hangi kitaptı acaba? Saat onikiye altı var. Kahretsin kaçırdım şanslı zamanı. Gerçi benim şanslı sayım her zaman için on üç olmuştur, o halde kendime yeni bir şanslı zaman bulabilirim. Geceyarısını on üç geçe hiç fena değil mesela. On dokuz dakika beklemem lazım. Bu sayıyı da sevdim. On dokuz… Belki de on dokuz geçe atlamalıyım. Geciktirmenin ne anlamı var ki? Hayır, olmaz, on üç geçe atlayacağım ama on dokuz parçaya ayrılmayı dileyebilirim. Kendi kendimi kandırıyorum; asla o kadar fazla parçaya ayrılmam. Hatta vücudumdan parçalar koparsa gerçekten de şaşarım. Tabii daha önce ölmediysem. İntihar etmeyi planlayan biri için oldukça iyi bir espri anlayışım var. İntihar mektubu yazmam lazım. Öylece ölemem, ardımda birşeyler bırakmalıyım. Neden yazayım ki ama? Geride kalanlara nefret kusmak için mi? Üstelik ne yazabilirim ki kalanlara? Hayatın fazlasıyla sıkıcı olduğuna inandığım için ölmek istediğimi mi? Büyük olasılıkla teen-ager saçmalıkları diye düşünecekler, aralarında beni anlayacak biri bile çıkmayacak. Aşağıdaki köpeklerin havlamalarına bakılırsa oldukça aç olmalılar. Acaba benim cesetimi yeme talihsizliğine düşerler mi? Zehir.. Kahretsin unuttum. Zehir içerek intihar etmiyorum ki onlar için talihsizlik olsun. Beni yemek için belki de aralarında kavga edecekler. Başım dönüyor. Sanırım ölümü düşünmek beni sarhoş yaptı.

Azra, pencereye yaklaşırken tüylerinin diken diken olduğunu farketti. Elleri pencerenin koluna giderken kendi kendine ölümün acısız olacağı fikrini telkin ediyordu.

-Canım acımayacak. Yere çarparken çok hızlanmış olacağım. Başımın üstüne bir ton düşmüş gibi olacak. Beynim kafatasımdan akarken güzelliğim de mahvolacak. İşte bu çok komik, bir de genç öl cesetin güzel olsun derlerdi.

Azra hastalıklı bir kahkaha attı. Aklınca ölümle dalga geçmeye çalışıyordu. Midesi yavaş yavaş bulanırken pencereyi açmayı nihayet başardı. Nasıl atlaması gerektiğini düşündü bir an için.

-Sadece geriye yaslanacağım, balıkadamların yaptığı gibi. Son anlarda vücudum benim emirlerimi dinlemeyecek ve bir yerlere tutunmaya çalışacağım. Bir yerlere tutunmam çok kolay, başka bir yol bulmalıyım. Bu işin daha kolay bir yolu olmalı ama nasıl? Belki de pencere pervazına tırmanıp biraz öne eğilmeyi denemeliyim. Vücudumu öne doğru bıraktığımda denize atladığımı hayal edersem vücudumun isyanının önüne geçmiş olabilirim belki. Çok kolay olacak, bebek oyuncağı…

Azra ölüme atlamanın kolay olmayacağını biliyordu. Pencere pervazına tırmanırken hareketleri yavaştı. Rüzgarın sesi kulaklarında uğuldarken kalbi yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu. Pencere pervazlarına sıkı sıkı tutunarak öne doğru eğildi. Ellerini bırakması, ölüme atlaması için yetecekti ama elleri hayatı sıkı sıkıya kavramıştı. Yaşama arzusu diye düşündü Azra. Kollarına aşağılayıcı bir bakış fırlattı. Kendini biraz geri çekti ve sonra tekrar öne doğru itti kendini. Bütün gücüyle öne doğru asılıyordu ama kolları o kadar sıkı tutmuştu ki pencere pervazını, düşmesi imkansız gibiydi. Savaşı kaybettiğini kabul edip yatağına yatması zaman aldı. Yastığa başını koyarken ağzından kelimeler kendiliğinden döküldü. Vücuduna sitem mi ediyordu yoksa kötü espri yeteneği yine iş başında mıydı bilmiyorum. Üzgün değildi, tek gerçek bu.

-Ölmek için güzel bir gündü...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...