Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Deniz Feneri


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Küçük bir kasaba varmış uçsuz bucaksız bir okyanusun kıyısında. Her günün sıradan ve huzurlu geçtiği bu yerde aslında, 100 yıl önce yaşanmış bir felaket dolanırmış kulaktan kulağa. Bir deniz feneri varmış kasabanın eteğindeki kayalıklarda. Kasabanın çobanı daha çocukken kaybetmiş ailesini bir deniz kazasında ve geceleri herkes uyurken, o gözlermiş okyanusu bin bir çabayla. Bir gece uyuyakalmış gözlem sırasında. Gözlerine inanamamış uyandığında, görmüş ki her yer yıkılmış ve alevler içerisindeki kasaba bir facianın ortasında. Yardım etmesi gerekliymiş onlara ama buna cesaret edememiş, yenilmiş korkaklığına. Korsanlar uzaklaşırken, o saklanıyormuş pusuda. Yürümüş doğruca uçuruma, geldiğinde ucuna, bakmış tekrar kasabasına. Her saniye ağırlaşan suçluluk duygusuyla, atmış kendini aşağıya. 7 gün sonra, harabeye dönen evlerin mahzenlerinden çıkmışlar aileler birer birer gün ışığına. Kasabalarını yeniden etmişler inşa.
Bu hikâye ile büyüyen kahramanımız ise kaybetmiş babasını okyanusun insafsız dalgalarında. Bir gün, gözü takılmış kayalıklara, sormuş arkadaşına; "Sence de diğerlerinin dediği gibi o çobanın hayaleti orada mıdır?". Demiş arkadaşı ona : "Benim hayaletlere inanmadığımı biliyorsun, bence bizim oraya gitmememiz için büyüklerin uydurduğu bir masaldan başka bir şey değil". Bizimki cevaplamış heyecanla; "Bence çok mantıklı, çoban suçluluk duyuyor ve ruhu her gece o fenere gidip korsanların geldiğini bu sefer haber verebilirim ve kasabamı kurtarabilirim diye düşünüyor. Ve yine gün doğarken yeniden uçurumdan atlayıp diğer tarafa gidiyor olabilir. Ben o ruhu yakalayıp babamdan bize haber getirmesini isteyebilirim. Benimle misin değil misin?". Arkadaşı ise isteksiz olsa da kabul etmiş onun hatırına. Akşam buluşmak için sözleşmişler herkes uyuduktan sonra…
Buluşmuşlar birkaç saat sonra, tırmanmışlar kayalıkları bir bir adımlarla. Geldiklerinde fenerin yanına, başlamışlar beklemeye ruhu sabırla. Uyuyakalmışlar en sonunda, fakat birden uyanmışlar fenerin acı çığlıklarıyla. Koşmuşlar uçuruma, bakmışlar okyanusa, hayalet gemiler yaklaşıyormuş rıhtıma. Koşmuş fenerin kapısına ama kilitliymiş demir bir sopayla. Paniğe kapılıp başlamış kapıyı yumruklamaya; "insanlar, insanlar ölecek!". Işıklar sönmüş, sirenler de susunca bir anda. Arkadaşı kekeleyerek demiş buna ; "uçuruma bak!". Çobanın ruhu bakıyormuş kasabaya ve atlamış sonra. Arkadaşı sürüklemiş bunu kolundan tuttuğu gibi kasabaya. Bizimki koymuş ellerini arkadaşının omuzlarına; "Bu gördüklerimizi kimseye anlatmayacağız, söz ver! Yoksa annem bir daha asla oraya gitmeme izin vermez. Beni anladın mı?". Arkadaşı cevaplamış kızgınlıkla; "Bir daha oraya asla gitmeyeceğiz zaten, asıl sen bana bu konuda söz vermelisin. Şimdi gitmem gerekiyor annem yatağımda olmadığımı anlarsa bir daha dışarı çıkmama izin vermez. Yarın görüşürüz.".
1 ay sonra… O geceyi görüyormuş her gece rüyasında. Kimseye söyleyemediği bir sırrı karışıyormuş rüyalarına. Uçurumdan atlayan kendisiymiş rüyalarında, tutuyormuş ellerinde denizkızı kolyesini babasından hatıra. Aslında, o sorumluymuş babasının can vermesinden dalgaların arasında. Uyansaymış tam zamanında, babasıyla gidermiş kasabadaki panayıra.
Ve sonra bir fikir gelmiş aklına...

Koşmuş kayalıklara hiç durmadan gün kararınca, sadece tek bir düşünce varmış aklında; karşılık gelen bedeli ödemeliymiş yaptıklarına. Gelince uçurumun kenarına, düşünmemiş hiçbir şey amacından başka, elindeki denizkızı kolyesine bakarak, atmış kendini aşağıya…
×
×
  • Yeni Oluştur...