Apache Mesaj tarihi: Mart 18, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2008 Naron uzun ömürlü olan Rigel ırkındandı ve ailesinin galaksi kayıtlarını tutan 4. üyesiydi. Naron'un büyük bir defteri vardı. Buna galaksilerdeki kafaları gelişen çok sayıdaki ırklar kaydediliyordu. Daha küçük bir deftere ise olgunlaşarak Galaksi Federasyonuna girmeye hak kazanan ırklar yazılıyordu. Birinci defterde bazı isimler çizilmişti. Çünkü onlar şu yada bu nedenle başarısız olmuşardı, şansızlık, bio fizik yada bio kimyasal kusurlar, topluma ayak uyduramama neden oluyordu buna. Ama küçük deftere adları geçirilen hiçbir üye o zamana kadar silinmemişti. Bir haberci yaklaşırken, iriyarı ve son derece yaşlı bir insan olan naron da başını kaldırdı. Haberci, "Naron" dedi. "ulu insan". "E, nevar?" "şu merasimi bir tarafa bırak" "Bir grup organizma daha olgunluğa erişti" "Harika! harika! artık daha çabuk oldunlaşıyorlar. Bir yıl geçmiyor ki yen bir üyemiz olmasın. Peki kim bu grup?" Haberci galaksi kod numarasını ve onun içindeki dünyanın kordinatlarını verdi. Naron, "Ah" dedi. "O dünyayı biliyorum." ve süslü bir yazı ile adı ilk deftere yazdı. Sonra ikincisine de kaydetti. Adet olduğu için o dünyaya en kalabalık toplumun verdiği adı kullanıyordu. Naron, "Arz...(dünya)" diye yazdı. "Bu yeni yaratıklar bir rekor kırdılar" dedi. "Başka hiçbir grup akıldan olgunluğa bukadar çabuk geçmedi. Bir hata olmadığını umarım" Haberci, "Hata yok, efendim" diye cevap verdi. "Thermo-Nükleer enerjiyi öğrendiler değilmi?" "Evet, efendim." "Eh, ölçümüzde bu" Naron güldü. "Ve yakında uzay gemileri ile gelecek ve federasyon ile bağlantı kuracaklar." Haberci istemeye istemeye "Ulu efendim" diye mırıldandı. " Gözlemcilerimiz onların henüz uzaya açılmadıklarını bildirdiler." Naron şaşırdı. "Hiç mi açılmamışlar? Bir uzay istasyonları da yokmu?" "Henüz yok, efendim." "Ama madem Thermo- Nükleer güçleri var... Deneyler ve patlamalar nerde yapılıyor?" "Kendi gezegenlerinde, efendim" Altı metre boyunda olan Naron ayağa kalkarak "Kendi gezegenlerinde mi?" diye gürledi. "Evet efendim" Naron ağır ağır kalemini çıkararak küçük deftere son yazdığı adı çizdi. O zamana kadar görülmüş birşey değildi bu ama Naron çok akıllı bir insandı ve galaksideki herkes gibi o kaçınılmayacak sonucu görebilirdi. Adam, "Ahmaklar..." diye homurdandı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr_Hand Mesaj tarihi: Mart 18, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2008 Isaac amca süpersin ya :) bi de garbageda ne işi var bunun bre apaçi?? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SturmVogel Mesaj tarihi: Mart 19, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 19, 2008 Cennet ile cehennem... Bu yazı 26 Ağustos 1995'te yayınlanmıştır. Adamın biri ölmüş.. Kendini birden harika bir güzellikler ülkesinde bulmuş. Bir uşak bekliyormuş onu ve uşak, bir dediğini iki etmiyormuş. Alaaddin'in cini gibi. "Dile benden ne dilersen.." Aslında kendini böyle harikulade bir yerde bulduğu için de şaşırmamış değil. Çünkü oldukça günahkâr bir hayat yaşamışmış dünyada.. Ama hiç ses etmeden durumu kabullenmiş.. Aradan uzun, çok uzun zaman geçmiş.. Dünyanın en güzel yemeklerini yemekten, en güzel şaraplarını içmekten, en harika müziğini dinlemekten, en güzel en ateşli dilberleriyle sevişmekten bıkmış.. Uşağını çağırmış.. "Biraz çalışmak istiyorum. Buralardan yapabileceğim bir şey yok mu?" Uşak kafasını sallamış: "Buradaki insanlar çalışmazlar. Sadece eğlenir ve dinlenirler.." "Vallahi" demiş adam, "Bak sana açık açık söyleyeyim. Eğlenmekten ve dinlenmekten bıktım. Çalışmak istiyorum. Terlemek, yorulmak istiyorum. Hatta biraz bir yerlerim ağrısa, ona bile razıyım." Uşak gene kafasını sallamış: "İmkânsız efendim.. Tamamiyle imkânsız.. Böyle şeyler sadece.. Öh.. Öh.. Öte tarafta vardır." "Razıyım" diye bağırmış adam.. "Razıyım.. Cehenneme bile gitmeye razıyım. Atın beni cehenneme ne olur.." "Ama efendim" demiş uşak, şaşkınlıklar içinde.. "Ama efendim, zaten cehennemdesiniz!.." Bu minik öyküyü, bütün ama, bütün hayatını bitirmeden tükenmeden yazmakla geçiren Isaac Asimov'un "Asimov Gene Gülüyor" adı, fıkra ve anekdotlarını derlediği kitapta okudum.. Çok ama çok etkiledi beni.. Sanırım sizi de hayli düşündürecektir. Asimov, o asıl ününü bilim kurgu romanları ile yapmış, Rus asıllı Amerikan yazarı tam bir yazma delisiydi. 60'lı yılların sonlarında, Asimov büyük bir hızla yüzüncü kitabını baskıya yetiştirmeye çalışırken, o zamanki eşi, "Isaac" demiş, " Yüzüncü kitabını yazsan ne yazar.. Bütün ömrünü bu daktilonun üzerine çökmüş geçirdikten ve dünyanın sunduğu harikalardan haberin olmadıktan sonra.. Birgün, ölüm döşeğinde tüm bir ömrü nasıl ziyan ettiğinin farkına varacaksın." Asimov "Pek öyle değil" demiş.. "Eğer yüzüncü kitabım da basılır, ondan sonra ölürsem, ölüm döşeğimde üzerime iyice eğil ki, son sözlerimi duyabilesin.. 'Hay Allah kahretsin.. Sadece yüz kitap mı' diyeceğim.." Ünlü Televizyoncu Barbara Walters, üç gün süren bir söyleşi yapmış, Asimov'la.. Soruyor: "Kaç kitap yazdınız bugüne dek?" "Beş yüz kadar.." "Yazmaktan başka bir şey yapmak içinizden gelmedi mi?" "Hayır!.." "Mesela, ava gitmek, balığa çıkmak, dans etmek, dağlara tırmanmak?" "Hayır.. Hayır.. Hayır.. Hayır.." "Peki günün birinde doktorunuz altı aylık ömrünüzün kaldığını söylese, ne yapardınız?" "Daha hızlı yazmaya başlardım." Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar