a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Oya BAYDAR'ın hiç bir yere dönüş romanından bi bölüm; İkimize ait bir rüyaydı. Aşkımıza, sürgünümüze, hayatımıza, yenilgimize dairdi. Henüz dönmemiştik; zamanda ve mekanda yaşadığımız sürgünün başlarındaydık.Dönüş olmadığını; hiçbir şeye, hiçbir yere, hiç kimseye dönülemeyeceğini henüz öğrenmemiştik. Duvar henüz üstümüze yıkılmamıştı.Umutlar henüz tükenmemişti.Yenmek, alt etmek için bir ömür verdiğimiz köhne dünyanın karanlığı,her yanı böyle sarmamıştı.Ne dünya, ne de biz, masumiyetimizi henüz yitirmemiştik.Ve senle ben ve bizi birbirimize bağlayan bağlar, henüz aşınmamış, kopmamıştı. İki yanında ulu çınarlar olan gölgeli serin bir yolda el ele yürüyorduk.Ayaklarımızın altında beyaz bulutlar vardı.İçimiz berrak bir su kadar ışıltılıydı.Yolun sonunda güneşli aydınlık bir kapı vardı.Işığa doğru koşmaya başladık.Yeşil bir tünel gibi uzanan yolun sonuna geldik.Önümüze, eğri büğrü taşlarla döşenmiş dik bir yokuş çıktı.Yokuşun en tepesinde, üstümüze çökecekmiş gibi duran kale burçları vardı.Elimi bıraktın.Yokuşu koşarak tırmanmaya başladın.Arkandan yetişmeye çalışıyordum. Çok korkmuştum, dehşet içindeydim, sana seslenmek istedim, sesim çıkmadı.Yokuşun en üstünde kalenin hemen altında duruyordun.Taşlara ellerimle tutunarak yanına çıktım.Önümüzde gümüş gibi parlayan uçsuz bucaksız ıslak kumsallar vardı.Deniz çok uzaklara çekilmişti.Sonra sular dalga dalga yaklaşmaya başladı.Dalgalar arasındaki beyaz gemiyi gördük.Yaklaştıkça gemi büyüdü, suların üstünde yüzen bir İstanbul oldu!Seni kolundan tutup bütün gücümle çektim. “Yetişmeliyiz! diye bağırdım. Sonra dev bir dalga üstümüzden aştı.Suların arasında kaybolduk… Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar