Glatheros Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 Beyaz karanfil yüzünün boyaları akıyordu,yağmurlu bir cumartesi sabahıydı ve hiç uyumamıştı.Akşamki kıyafetleri üzerinde sokağı adımlıyordu.Sokakta ondan başkası yoktu saçları sırılsıklam olmuş yüzüne yapışmıştı, gözlerine yağmur damlaları düşüyor yakıyordu ama onun canını daha çok yakan şey düşünceleriydi tıpkı yağmurlu bir sabah gibiydi beyninin içi.Ne yapması gerekiyordu şimdi hayatı bomboştu "gereksizlikler silsilesi" demişti arkadaşı,gerçekten arkadaşımıydı?artık bilemiyordu gün yeni yeni ağırıyordu ve o feci şekilde üşüyordu ayazdan değildi de üzüntüden,yanlızlıktandı ne kadar çok arkadaşı vardı oysaki ama gerçekten arkadaşımıydı onlar yoksa kıpkızıl bir günün sahte bir pembeliğe bürünmesi gibi yalancı mıydı tüm yaşadıkları,aşkları,üzüntüleri,o anda güzelliğinin yada çekiciliğinin bir önemi olmadığını anlayıverdi ne kadarda anlamsız bir hayattı onunkisi.yağmur damlaları gözyaşlarıyla karıştı içinde buruk bir koparılmışlık hissi vardı sanki gaddar bir el onun o ufacık sarışın kalbini elleri arasına almış söküp çıkartmaya çalışıyordu,karnı ağrıyordu.Aklına güzel şeyler getirmeye çalıştı ama bunların hepsi geçici teselliler olmaları gerçeğini kavrayana kadar sürdü,gerçektende bumuydu hayat karşılıklı oyunlar silsilesi son bir haftadır son derece mutluymuş gibi davranıyordu.bu oyun sadece üzüntüsünü arttırıyordu.suratındaki boyaları kazağının koluna sildi sanki yıllardır taktığı o maskeyi çıkartmaya çalışıyordu,aslında ne kadarda kırılgan ve narindi.Bedeni artık tüm bunları kaldıramayacak kadar yorgundu adımlarını hızlandırdı,artık ağlamıyordu evinede yaklaşmıştı anahtarını zar zor cebinden çıkartıp içeri girdi saçlarındaki suyu sıktı,yere su damlaları ritmik bir tınıyla damladı, ailesi hala tatildeydi,çok üzgündü onların burada bu zor anında yanında olmasını diledi halbuki ne güzel bir hafta sonu geçiricekti sabahlara kadar arkadaşlarıyla eğlenip gülecekti ama o hiç gülmüyordu banyoya doğru ilerledi musluğu açtı ılık suyu ellerinde hissetti sonra yüzüne çarptı sıcacık suyu,bir iki üç sanki gözlerini açtığında herşey geçmiş olucaktı fakat şimdi makyajsız yüzünü gördüğünde dahada umutsuzluğa kapıldı içini kapkaranlık bir mutsuzluk sardı odasına doğru ilerledi eşortmanlarını giydi,yatağına uzandı.bir süre penceresinden güzelim boğaz manzarasını izledi havada inadına kasvetliydi uyuması lazımdı uyursa unuturdu başucundaki uyku ilacına uzandı annesi onu doktora götürdüğünde uykusuzluğunun stres ve üzüntüden kaynaklandığını söylemişlerdi ona,ağzına bir tane hap attı sonra bunun anlamsız olduğunun farkına vardı uyandığında aynı dünya aynı hüzünler aynı sahte dostlar onu bekliyor olucaktı.kutudaki tüm ilaçları eline boşalttı ve hiç düşünmeden ağzına attı hepsini,ilaç kutusunun yanındaki sınıf resmini eline aldı tek bir kişiye bakıyordu 2 sene önce onu sevdiğini söyleyen çocuğa.neden onu reddetmiştiki sanki bu sahte yalanlardan kurtulmasına yardım edebilirdi belki.o zamanlar o çocuğun onunla birlikte olucak kadar iyi olmadığını düşünmüştü şimdiyse hiç birinin önemi yoktu pişmandı ama tüm günahlarını affettiricekti,içinden sessizce özür diledi kırdığı tüm kalplerden,gözleri ağır ağır kapanıyordu bu uykudan asla karanlık bir dünyaya uyanmayacağını biliyordu,gözünün önüne bu yaşında bile sarılıp uyuduğu ayısını getirdi masumiyetinin son kırıntısını. sonra herşey kayboldu bir bebek gibi kıvrıldı ve sonsuz bir uykuya daldı sahtelikten maskelerden uzaklarda geçen bir rüyaya. karanlık sokaklarda o kadar güzeldinki yasemin kokulu bir kilise kadar ferah ve uykulu bu kadarmıydı hepsi o beyazlık içinde o masumiyet içinde tabutuna beyaz gül mü atıcaktım ölüm kadar keskin kamelyalar açıyor etrafında dön bir bak hepsi yedirenk bir bütün bu saatte kahroluyorum işte hatırlamıyorum kaç defa haykırdım adını sanki dönüceksin o beyaz uykudan sesim soluğum kesildiğinde ağlama artık sen yoksan ne anlamı var? bir gün bulacaksın kendini gölgeli bir kafe havasında ne orada aşkların olucak nede nefretlerin ve bakarken suyun akışına anlıyacaksın en büyük nasihatin ölüm olduğunu [Bu mesaj Glatheros tarafından 30 January 2004 16:21 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soulbringer Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 yazı guzel de... Hayrola nereye?Yoksa ıntıhar kasabasına mı??[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé §Bounty Hunter§ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Glatheros Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 30, 2004 bi yere değil yani eskiden yazdığım bir hikaye başrol oyuncusu ben değilim o ayrı yazım tarzını bependiğine sevindim[signature][hline]karga theurgist of the theurgists Hatun ooc Cleric Rojon minstrel for all Kargy Necromancer is my bish Trio look the short bastard coming! infiltrator Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar