Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

beyaz karanfil


Glatheros

Öne çıkan mesajlar

Beyaz karanfil

yüzünün boyaları akıyordu,yağmurlu bir cumartesi sabahıydı ve hiç uyumamıştı.Akşamki kıyafetleri üzerinde sokağı adımlıyordu.Sokakta ondan başkası yoktu saçları sırılsıklam olmuş yüzüne yapışmıştı, gözlerine yağmur damlaları düşüyor yakıyordu ama onun canını daha çok yakan şey düşünceleriydi tıpkı yağmurlu bir sabah gibiydi beyninin içi.Ne yapması gerekiyordu şimdi hayatı bomboştu "gereksizlikler silsilesi" demişti arkadaşı,gerçekten arkadaşımıydı?artık bilemiyordu gün yeni yeni ağırıyordu ve o feci şekilde üşüyordu ayazdan değildi de üzüntüden,yanlızlıktandı ne kadar çok arkadaşı vardı oysaki ama gerçekten arkadaşımıydı onlar yoksa kıpkızıl bir günün sahte bir pembeliğe bürünmesi gibi yalancı mıydı tüm yaşadıkları,aşkları,üzüntüleri,o anda güzelliğinin yada çekiciliğinin bir önemi olmadığını anlayıverdi ne kadarda anlamsız bir hayattı onunkisi.yağmur damlaları gözyaşlarıyla karıştı içinde buruk bir koparılmışlık hissi vardı sanki gaddar bir el onun o ufacık sarışın kalbini elleri arasına almış söküp çıkartmaya çalışıyordu,karnı ağrıyordu.Aklına güzel şeyler getirmeye çalıştı ama bunların hepsi geçici teselliler olmaları gerçeğini kavrayana kadar sürdü,gerçektende bumuydu hayat karşılıklı oyunlar silsilesi son bir haftadır son derece mutluymuş gibi davranıyordu.bu oyun sadece üzüntüsünü arttırıyordu.suratındaki boyaları kazağının koluna sildi sanki yıllardır taktığı o maskeyi çıkartmaya çalışıyordu,aslında ne kadarda kırılgan ve narindi.Bedeni artık tüm bunları kaldıramayacak kadar yorgundu adımlarını hızlandırdı,artık ağlamıyordu evinede yaklaşmıştı anahtarını zar zor cebinden çıkartıp içeri girdi saçlarındaki suyu sıktı,yere su damlaları ritmik bir tınıyla damladı, ailesi hala tatildeydi,çok üzgündü onların burada bu zor anında yanında olmasını diledi halbuki ne güzel bir hafta sonu geçiricekti sabahlara kadar arkadaşlarıyla eğlenip gülecekti ama o hiç gülmüyordu banyoya doğru ilerledi musluğu açtı ılık suyu ellerinde hissetti sonra yüzüne çarptı sıcacık suyu,bir iki üç sanki gözlerini açtığında herşey geçmiş olucaktı fakat şimdi makyajsız yüzünü gördüğünde dahada umutsuzluğa kapıldı içini kapkaranlık bir mutsuzluk sardı odasına doğru ilerledi eşortmanlarını giydi,yatağına uzandı.bir süre penceresinden güzelim boğaz manzarasını izledi havada inadına kasvetliydi uyuması lazımdı uyursa unuturdu başucundaki uyku ilacına uzandı annesi onu doktora götürdüğünde uykusuzluğunun stres ve üzüntüden kaynaklandığını söylemişlerdi ona,ağzına bir tane hap attı sonra bunun anlamsız olduğunun farkına vardı uyandığında aynı dünya aynı hüzünler aynı sahte dostlar onu bekliyor olucaktı.kutudaki tüm ilaçları eline boşalttı ve hiç düşünmeden ağzına attı hepsini,ilaç kutusunun yanındaki sınıf resmini eline aldı tek bir kişiye bakıyordu 2 sene önce onu sevdiğini söyleyen çocuğa.neden onu reddetmiştiki sanki bu sahte yalanlardan kurtulmasına yardım edebilirdi belki.o zamanlar o çocuğun onunla birlikte olucak kadar iyi olmadığını düşünmüştü şimdiyse hiç birinin önemi yoktu pişmandı ama tüm günahlarını affettiricekti,içinden sessizce özür diledi kırdığı tüm kalplerden,gözleri ağır ağır kapanıyordu bu uykudan asla karanlık bir dünyaya uyanmayacağını biliyordu,gözünün önüne bu yaşında bile sarılıp uyuduğu ayısını getirdi masumiyetinin son kırıntısını. sonra herşey kayboldu bir bebek gibi kıvrıldı ve sonsuz bir uykuya daldı sahtelikten maskelerden uzaklarda geçen bir rüyaya.

karanlık sokaklarda o kadar güzeldinki
yasemin kokulu bir kilise kadar ferah ve uykulu
bu kadarmıydı hepsi o beyazlık içinde o masumiyet içinde
tabutuna beyaz gül mü atıcaktım ölüm kadar keskin
kamelyalar açıyor etrafında dön bir bak
hepsi yedirenk bir bütün bu saatte kahroluyorum işte
hatırlamıyorum kaç defa haykırdım adını
sanki dönüceksin o beyaz uykudan sesim soluğum kesildiğinde
ağlama artık sen yoksan ne anlamı var?
bir gün bulacaksın kendini gölgeli bir kafe havasında
ne orada aşkların olucak nede nefretlerin
ve bakarken suyun akışına anlıyacaksın
en büyük nasihatin ölüm olduğunu




[Bu mesaj Glatheros tarafından 30 January 2004 16:21 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bi yere değil yani eskiden yazdığım bir hikaye
başrol oyuncusu ben değilim o ayrı
yazım tarzını bependiğine sevindim[signature][hline]karga theurgist of the theurgists
Hatun ooc Cleric
Rojon minstrel for all
Kargy Necromancer is my bish
Trio look the short bastard coming! infiltrator

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...