calimero Mesaj tarihi: Ocak 27, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 27, 2008 Son aylardaki tutuklamalar 70’li yıllardaki durumuna pek benzemeyen bu yeni hareketin tanınmasına yol açtı. Polis için bu kadın Kızıl Tugaylar -Savaşçı Komünist Partisi’nin son aktif elemanıydı. Yoğun biçimde aranan Diana Belefari-Melazzi Roma yakınlarında yakalandı. Yalnız ve silahsız olan Melazzi’nin üzerinden soygundan elde edilen yüklü miktarda para ve yedi sahte kimlik vardı. 1999’da Bakanlık Konseyi üyesi Massimo D’antona ve iki yıl öncede Marco Biagi’yi öldürmekten sorumlu tutulan sorumlu tutulan Kızıl Tugaylar için bu ağır bir darbe oldu. Roma Valisi Nicola Cavalier’in belirttiğine göre “sıra bu organizasyonun daha marijinalleşen elemanlarına çağrı yapmaya geldi.” Hareketin sorumluluğunu üstlenen Nadia Desdemonia Loice (43 yaşında) 2 Mart’ta Roma-Arezzo seferini yapan trende meydana gelen ve bir polisin ve Maria Galesi adlı bir teröristin (Ç.N Kızıl Tugaylar üyesinin) ölümüne neden olan silahlı çatışmada yer aldı. Soruşturmalar sonucunda grubun şeklini çizecek verilere ulaştılar. Özellikle bugünkü amaçları, Kızıl tugayların yeni yöntemleri, 70 yıllardaki Hristiyan Demokratların Liderini öldürmekten sorumlu olan eski Kızıl Tugaylarla benzeşen ve benzeşmeyen yönleri hakkında. Aynı Tarz Çatışmadan sonra yok edilemeyen hala tutuklu bulunan birkaç eski nesil Kızıl Tugaylar mensubu “Yoldaş Mario Galesi” için kamuoyu açıklaması yaptılar. Ve Grubun tüm eylemlerinin politik sorumluluğunu üstlendiler. Üslup ve amaç benzer olmasına rağmen 25 yıl aradan sonra bu iki grup arasındaki ilişki pek yakın değil. Eski sendikacı ve Çalışma Bakanı Antoni Bassoli (SolDemokrat)’nin danışmanı Massimo D’antona Yeni Devlet Yapılanması-Toplumsal Mutabakat politik projesinin eksenini oluşturuyordu ve bu oluşumu baltalamak için öldürüldü. Ayrıca ekonomist Marco Biagi’nin öldürülmesi ise “Emperyalist burjuva politikasına karşı bir saldırıdır.” Kızıl Tugaylar oldukça yeni ve ısrarlı açıklamalarında “Büyük bir Arap halk kitlesinin aynı emperyalist burjuvaziye ve Amerika’ya karşı savaştığını belirtiyor. Öyle ki eski anti-terörist Yargıç Ferdinando İmposimato’ya göre “birçok olgu Kızıl Tugaylarla Bin Ladin arasında 2002’den beri bir ilişkinin olabileceğini gösteriyor.” “Kızıl Tugaylar-Savaşçı Komünist Partisi onlara göre geçmişte kaldı” diyor eski yargıç. “Eski Kızıl Tugaylara göre sendikalar revizyonizmle suçlanıyor ve Amerikan emperyalizmine saldırılıyordu.” 11 Eylül bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. İdeolojik olarak geçmişle çakışan bir çok nokta var. Üyelerinin kişisel geçmişlerine rağmen bunu nedeni de yaşlarındaki farklılık. Bir buçuk ay önce tutuklanan yedi militandan sadece birinin önceki hareketle ilişkisinin olduğu belirlendi. Hatta Nadia Desdemona Lioce sadece bir kere 80’li yıllarda Florensa Belediye başkanının öldürülmesinden sonra sorgulandı. Terörizmin marijinal simaları Devrimci Proleter Çekirdek, Yurtsever Anti-emperyalist Çekirdek gibi oluşumlarla Kızıl Tugaylar amblemini devam ettirdi. 70’li yıllardan farklı olarak Yeni Kızıl Tugaylar kaçak olarak yaşamıyorlar. Diana Belefari Melazzi tipik bir işçidir. Her gün saat beşte kalkar ailece işlettikleri gazete bayiliğine işine giderdi. Bundan 3 ay önce polis organizasyonu çembere aldığında kaçtı. Bir barda garson, bir işyerinde işçi, çamaşırhanede temizlikçi,posta görevlisi, hastahanede radyolog... gibi çalışıyordu. Nadia ve Maria Galesi dışında örgütün üyesi olduğu varsayılan kişiler belirli zamanlarda silahlı mücadeleye katılırlar. Aile yaşamlarından da vazgeçmezler. Simone Boccani’nin ekimde yakalanmasından sonra beraber yaşadığı kişinin soruşturmayı yürüten görevlilere açıkladığı “ Onun suç örgütlerine karışabileceğinden asla şüphelenmemiştim. Genel olarak kendi arkadaşlarımızla ayrı ayrı dışarı çıkardık. Floransa’da kaldığımız sekiz yıl boyunca bana hep Sosyal Merkezde bir şeyler içeceğini söylerdi. Bazen ikide üçte dönerdi ama hiç gece dışarda kalmazdı. Küreselleşme Karşıtları Reddediyor Küreselleşme Karşıtı kurumlarda yeni elemanlar buluyorlardı. Maria ve diğer üç üye Roma’daki en önemli Küreselleşme Karşıtı yer olan Blitz’e uğrarlardı. 80’li yıların sonlarında Prima Linea (1976’da kurulan aşırı sol dernek)’nın kurucularından biri olan Sergio Segio daha da ileri gidiyor “ Kızıl Tugaylar çok çok küçük bir azınlık olarak küreselleşme karşıtı hareketle birlikte davranıyorlar ve ana sendikalara sızmış durumdalar” diyor ve ekliyor: “70’li yıllarda askeri seçenek muhalefet hareketi içinde hakimdi. Bugün ayrı tutuluyor ama sayı olarak varlar.” Ama Küreselleşme Karşıtı gruplar bu hareketi ve kendileri ile Kızıl Tugaylar arasında kurulmaya çalışılan bütün yakıştırmaları reddediyorlar. Sendikalar kendilerinin terörizme karşı olduklarını hatırlatıyorlar. Polemiğin dışında Yeni Kızıl Tugaylar dağılma yolundadır ve umdukları gerçek desteği bulamamışlardır. Eric Jozsef Ayrıca İçişleri Bakanı Guiseppe Pissanu Kızıl Tugayların kısa bir zaman önce Avrupa Birliğinde çalışan bazı şahsiyetlere bombalı mektup göndermekle suçlanan diğer aşırı sol gruplarla anlaşma yolu aradıklarını açıkladı. 9 Ocak 2004, Liberation Fransızca’dan Türkçe’ye çevrilmiştir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar