Pakize Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 "Şu eski adresini değiştir artık On yıldır bilgeliğini tüketti" Şairler böyledir işte... Gün gelir kimselerin diyemediğini muhatabının yüzüne haykırır; ki ucunda ölüm bile olsa. Gün gelir uzun uzun cümlelerle ifade edilemeyecek olanı, iki mısrada deyiverir. Mısraın haysiyeti ruhuna sirayet etmiştir ve söyleyeceklerini, hesap kitap yapmadan, gerekli olduğuna, mutlak söylenmesi gerektiğine inanarak söyler. Bu söyleyiş, kendinden sonraya bir ses bırakmak, âleme bir "avaze" salmak içindir de aynı zamanda. Sözü dolaştırmadan, eveleyip gevelemeden, diyeceğini der şair. Ve bilir ki; mısraın yankısı asırlar sonrasında bile duyulur; bir kurşunun sesi ise ancak atıldığı zaman... Kıvrılıp açılan bir zihnin işaret ettikleridir mısraya dönüştürülenler... Düşünce potasında eritilmiş, aşk potasında acıyla, sızıyla karılmış ve nice bir demden sonra denilmiştir. İşte şair de ( Cemal Süreya), yukarıya aldığımız iki mısrada söyledikleriyle, böyle bir görevi yerine getiriyor. Kime dediği değil, ne dediği önemli elbette ki. "On yıldır bilgeliğini tüketen şu eski adresini değiştir." diye seslenerek, onu (ve tabii başkalarını da) uyarıyor. Aynı noktada sayıp, aynı yerde bekleyip, yıllar geçse de hep aynı sözleri tekrarlayanlara, çağın ve insanın değiştiğini, bu değişikliklere karşı yeni düşünceler, yeni çareler, yeni çözümler üretmeleri gerektiğini hatırlatıyor bu iki mısra ile. Fakat, Ionesco'nun dikkat çektiği üzere, ".....gergedanlaştıktan sonra, gergedanlaştığımızın bilincine varamayız."çünkü artık çok geçtir... Halbuki, kendisini eleştirenlerin de haklı olabileceğini düşünmelidir insan. Onlardan alınabilecek bazı derslerin olabileceğini de kabul etmelidir kişi. Ne var ki, durum bir bilgenin (Konfüçyüs) söylediği gibi olmuştur çoğu zaman:"Her şey boşuna! Hatalı olduğunu gördüğü halde kendisine karşı davacı kesilen birine rastlamadım." Hele de, biz ve bize benzeyen ülkelerde bu söz, müthiş bir şekilde geçerliliğini koruyor. Yine bir başka sözünde; millet olarak yıllardır yaşadığımız sıkıntıların en önemli sebeplerinden birini ortaya koyuyor:" Eski bilgileri yeniden gözden geçirip yeni bilgiler edinen kişidir ancak başkalarına öğretmenlik yapacak olan." Biz ise, eskinin yerine yeni şeyler koymamakta, eskiyi değiştirip dönüştürmemekte ısrarlıyızdır ve eski bilgilerimizle, yeni hayatı yönetmeye devam ederiz. İnadımız inattır bu konuda. (Başka konularda da tabii ki. Zira yeni düşünceleri ve fikirleri kabullenmek ve de uygulamak zor gelir bize.) İnsan davranışları üzerine çalışan ve elde ettiklerini kitlelerle paylaşan Doğan Cüceloğlu,"insanların değişimden niçin kaçındıklarını" soran gazeteciye şu cevabı veriyor: "Değişime kalktığınız andan itibaren şimdiki rahatlık çemberinizle olmaz. Mutlaka rahatlık çemberinin dışına çıkmanız gerekiyor. Bu rahatlık çemberinin dışına çıktığınız anda gerginleşiyorsunuz, eski alışkanlıklarınızla karşı karşıya geliyorsunuz ( Burada şairin,-Alışkanlık aşktan kötüdür.-sözünü hatırlayın. İ.B.) Onun için önce evvelki bildiğiniz alışkanlıkları unutmanız gerekecek. Yeniden bir gayret sarf ederek, yeni alışkanlıkları yerine koyacaksınız ve öğrenmenin dört adımından geçeceksiniz. Sırf zihinsel ise, bence olmuyor. Mutlaka insanın gönlünü, yüreğini, vicdanını işin içine katan bir cevap olması lâzım ki, o sıkıntılardan geçebilsin. Eğer değişimin kaynağı başkasına hoş görünmek, başkası tarafından takdir edilmek ise, o takdir kaynağı ortadan kaybolunca değişim de durur." Şimdi düşünelim; bir mecburiyet olmadan, bir menfaat elde etme gayesi gütmeden, öğrenmeye ve değişime katkıda bulunmaya çalışmak, bizim ülkemizde normal karşılanan bir durum mudur? Okumuşlarımızın, üniversite tahsili yapmışlarımızın kitaba, gazeteye, dergiye gösterdikleri ilginin yıllardır aynı noktada kalması ve hatta azalması, utanılacak bir hâl değil de nedir? Bunları yapmadığımız takdirde; eğitilmiş, bilgi ve bilinçle donanmış bir toplum haline gelmeyi nasıl umut edebiliriz? İyiyi, doğruyu ve güzeli seçebilmenin yolu öğrenmekten geçmesine rağmen, öğrenmeden geçirdiği zaman için yanan kaç kişi var içimizde? Yine büyük bilgeye (Konfüçyüs) verelim sözü: "Bütün günü yiyeceksiz, geceyi de düşünerek, gözüme uyku girmeden geçirdim; hiç bir yararı olmadı. En iyisi, insan bir şeyler öğrenmeli." Öğrenmezsek ve de öğrendiklerimizin bir kısmını olsun uygulamazsak; değişemeyiz ve değişimin nimetlerinden faydalanamayız. Öğrenmezsek ve öğrendiklerimiz üzerine kafa yormaz, düşünmezsek, aynı adreste daha senelerce bekler ve elimizdekileri işte böyle tüketiriz..... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Estel_Anorien Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.... güzel bir yazı olmuş.. ama bazı noktaları benimle çelişiyor. Demek istediğim gibi bilgisizlikten dolayı değişmediği öne sürülen insanlar bile değişim gösterir fakat belki bizim istediğimiz yone, aydınlığa, bilgiye doğru olmasa bile bir değişim gösterir. Değişim her yerdedir. Evrimde, çevremde[signature][hline]Ayşe Hatun Önal bana demiş kii: Ayılık var hamurunda. Kırıcan mı belimi? Sam, 01 January 2004 04:39 tarihinde demiş ki: Allah'ın koruması protection atıp armor rating yükseltmek. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
St_Dreamer Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Değişim belki potansiyel yönde olduğu zaman iyidir.Ama bazı bilgiler ve düşünceler vardır ki bunlar objektif birer doğruyu gösterirler ve her çağda doğruluğu geçerli sayılırlar.Bunların değişimi zordur ve gereksizdir.En basidinden sevgi paylaştıkça büyür.Ne zaman çıktığı belli değil bu sözün ama değişimi pek mümkün değildir.Diğer taraftan dediğin gibi teknolojik ya da ahlaki ve töresel açıdan değişim çoğu zaman iyi olabilir.Ve bu değişim durdurulamaz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jinni Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Değişim, insanlar için, toplumlar için ve dünya için önü alınamaz - engellenemez bir süreçtir ama akıllı insanlar onu manuple edebilir. Her değişimin gelişme olmadığını ve değişimlerin müsbet yöne doğru olması için neler yapmak gerektiğini bilen insanlar lazım toplumlara. Ve bence bu insanlar politikacılardan ve yönetimdeki kişilerden çok sanatçılar, düşünürler, bilim adamları olmalıdır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
St_Dreamer Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 said: Jinni, 24 January 2004 13:07 tarihinde demiş ki: Değişim, insanlar için, toplumlar için ve dünya için önü alınamaz - engellenemez bir süreçtir ama akıllı insanlar onu manuple edebilir. Her değişimin gelişme olmadığını ve değişimlerin müsbet yöne doğru olması için neler yapmak gerektiğini bilen insanlar lazım toplumlara. Ve bence bu insanlar politikacılardan ve yönetimdeki kişilerden çok sanatçılar, düşünürler, bilim adamları olmalıdır. Desene o yüzden batıyoruz diye :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Lidriel Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 24, 2004 Sabit görüşlü insanlar işte bu yüzden anlaşılmaz olurlar. Etraflarındaki değişkenliğe ayak uyduramaz yada uydurmak istemezler ve kalıplaşmış fikirlerine sığınırlar. Üşengeçtir onlar...[signature][hline]*!barnak basar* Siz sormadan ben söliim evet çok düşündüm bu imzayı :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar