Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türkiye Truva'yı kullanabilecek mi?


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Türkiye Truva;yı kullanabilecek mi?

2004'ün bomba filmlerinden birinin yani bizim bildiğimiz adıyla Truva olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Dev bir prodüksiyon, süper kadro (Brad Pitt, Orlando Bloom, Eric Bana, Peter O'Toole) ve muhteşem bir hikaye.

Film ABD'de mayıs ayında gösterime girecek. Avrupa'ya ve memleket sınırlarına da o sıralarda giriş yapar diye ümit ediyoruz.

Benim asıl merak ettiğim Türkiye'nin, topraklarında yaşanmış (yazılmış, anlatılmış, uydurulmuş, nasıl beğenirseniz...) bu hikayeden faydalanmayı becerip beceremeyeceği.

Hayır aslında merak etmiyorum. Benim bildiğim kadarıyla Türkiye'nin tanıtımıyla uğraşması gerekenler, yani bürokratlar bu arada atamaları veya atıyorum; Ankara'da hangi kebapçının daha iyi kuyu kebabı yaptığını tartışıyor olurlar.

Mısır, turizminin kalbinin attığı bölgede yaşanan katliamın ardından, topraklarında geçen ve açık konuşmak gerekirse edebi açıdan hiçbir mana ifade etmeyen bazı romanlarla durumu toparlamıştı.

Hatta yanılmıyorsam, Hıncal Uluç bu konuyla ilgili dört dörtlük yazılar yazmış ve öneriler getirmişti. Ama dinleyen kim?

Bu kez fırsat ayağımızın dibine kadar gelmiş, hatta paçamızdan çekiştiriyor ;Kullan beni! Kullan beni diye.

Dünyada milyonlarca kişinin seyredeceği öngörülen bir filmin hikayesinin bu topraklarda yaşanmış olduğu üzerine yürütülecek bir kampanya ile ne kadar turist çekeriz, onun hesabını ben bilemem.

Ama attığımız taş kolumuzu yormaz gibi geliyor bana.

Tabii, turisti getirip, ;Tahta at şuradaydı... Aşil'in topuğu şuradaydı diye iki taş parçası göstermenin faydası olmaz. Kısa vadede turisti, uzun vadede kendimizi kandırmış olabiliriz.

Hayal etmenin ucu bucağı olmadığı gibi, bir zararı da yok bildiğim kadarıyla. O zaman şöyle bir şey hayal edebiliriz.

Hemen çalışmalara başlansa, Truva temalı bir eğlence parkı yapılsa. Dünyada isim sahibi olan iyi yazarlarımıza bu konuda Türkiye'yi ön plana çıkaran (Mısır örneğine bakınız lütfen) roman siparişleri verilse, satın alınabilir ve kullanılabilir hediyelik eşyalar üretilse.

Bu kullanılabilir kısmı mühim aslında. İki günde yakası Şam'a, eteği Fizan'a bakan tişörtler yerine kaliteli ve severek giyilebilecek tişörtler, sweat-shirt'ler yapılsa. Tekstil deviyiz diye atıp tutmakla olmuyor bu iş.

Haydi yeri gelmişken söyleyeyim. Biz Kaşıkçı Elması'nı, Sultanahmet'i, Ayasofya'yı bile kullanamamış bir milletiz. Millet oryantalizm diye ölüp biterken, Tarihi Yarımada'yı bile Akmerkez'e çevirmişiz.

Bana yukarıda saydığım yerlerle ilgili bir tane güzel hediyelik eşya söyleyebilir misiniz?

Bugüne kadar sadece Diyarbakır Müzesi'nden çok güzel bir tişört aldım. Hálá da severek giyiyorum. Onun dışında İstanbul'a gelen yabancı dostlarıma severek kullanabilecekleri bir çöp bile alamadım.

Neyse, dağılmayalım.

Troy Türkiye için büyük bir nimet.

Keşke Hıncal Uluç bu yazıyı okusa, bir de o yazsa.

O yazdığında başka oluyor çünkü.

Fırsat büyük, ıskalarsak da yazıklar olsun.

İçimden bir ses Iskalamayacağımıza dair en ufak bir inancın var mı? diyor. Umarım içimdeki ses yanılır.


Kanat Akkaya - hürriyet Cumartesi / 27.12.2003 [hline]uyku ölümün kardeşidir
www.seksendort.com

[Bu mesaj Wendigo tarafından 28 December 2003 15:32 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
Kanat Akkaya ya kesinlikle katılıyorum ve sizlerden tarihi mirasımızın "pazarlanması" konusunda gördüğünüz hat ve eksikleri yazmanızı istiyorum. Neler yapılabilir tartışalım.[hline]uyku ölümün kardeşidir
www.seksendort.com
Mesaj tarihi:
birkaç sene önce tunus'a gitmiştim ve şok olmuştum tam anlamıyla. tunus'a bizden daha çok turist gidiyor yıllık olarak ancak gittiğimde gördüm ki adamlar şelale diye musluktan akacak nerdeyse su o akdar ince ve çelimsiz bir şelaleye götürüyorlar doğal harika tarih vs hiçbirşey yok bizim ülkeye kıyasla.

o kadar mükemmel bir ülkemiz var ki apzarlasak turiste boğuluruz. ama nerdeee

kanat atkaya da çok güzel yazmış bu durumdan yararlanmalıyız. ama açıkçası birşey olacağını hiç sanmıyorum
Mesaj tarihi:
türkiye'ye son iki senede yaklaşık onüçer milyon turist geldi. bu sadece paris'i ziyaret eden turist sayısının altında. bende gerek arkeolojik gerek se doğal güzellikler bakımından ülkemizden daha iyi bir destinasyon olduğunu sanmıyorum. üstelik tesis bakımından da çok ileri durumdayız. hele fiyatları bilseniz...

sorun pazarlama...[hline]uyku ölümün kardeşidir
www.seksendort.com
  • 2 hafta sonra ...
Mesaj tarihi:
Truvadan yararlanamamız zor görülüyor.
Türkiyede tarih yıllar yılı Selçuklu-Osmanlı ondan öncesi İslam tarihi şeklinde algılandı. Ha böyle olunca Türklerin Anadoluya gelişinden önceki Anadolu uygarlıklar hiçbirzaman hakettiği değeri bizim tarafımızdan görmedi. Evet müzelerde şurda burda onlardan kalan parçalar vardı ama İyonlar Htitler ve diğer yaşamış kavimler konusunda hiçbirzaman yeterli hassasiyeti göstermedik. Şimdi ortaya bir truva filmi çıkınca acaba bu pastadan birşeyler koparabilirmiyiz düşüncesi oluştu ama... Truva kazılarını bir alman yapmış,kendi finansmanını kendi ayarlamış. Nasıl pazarlayacağız Truvayı? gelen turistlere Truvadan ne gösterebileceğiz? Nerede konaklamalarını sağlayacağız, tahta at maketlerinden başka ne satacağız?
İmkansız görüyorum Çanakkalenin şu andaki durumu ve bizim tarihe bakış açımızla.
Mesaj tarihi:
Osmanlı öncesi tarihe bakış açısında çok haklısın. Ama bir rehber ve arkeolog olarak, turizm sektörünün öyle bakmadığını söyleyebilirim. En azından acenta bazında.

yaptığımız turların %75 i arkeolojik yerlere. Ege bölgesinde en çok gezilen yer efes ve pamukkale dir. antalya içinde aynı durum, sadece kapadokya da var.

Truva'ya sadece Anadolu turlarında ve kuşadası, istanbul çıkışlı bazı turlarda gidiliyor. evet truva da tahta bir attan başka gösterecek birşey yok efes gibi ama oranın da öyküsü inanılmaz. Truva yı önemli ve farklı kılan tüm avrupanın yıllardır, truva yı batı medeniyetinin doğuş yeri olarak benimsemesi. tabiki truvayı bir yunan kenti olarak algılıyorlardı. Ama avrupalı kazı komisyonu 2002 kışında almanya da yapılan sempozyumda truvanın %100 anadolu kökenli bir kent olduğunu ispatladıklarını açıkladılar [katman 1 de bulunan Luwi dilindeki mühürler]... Tabi bu hellen aşığı avrupalı arkeologların suratına kendi arkeologları tarafından vurulmuş bir şamardı. Sempozyumun etkisi halen sürüyor. yani kazı komisyonu belki bizim yıllardır bağırdığımız şeyleri avrupalı oldukları için kabul ettirdiler. gerçi hala tartışıyorlar ama....

Ayrıca o kazının avrupalıların kendi imkanları ile yapılması çok da önemli değil, çünkü truvaya yapılan en büyük hasarın sorumlusu da avrupalı bir defineci/soyguncu/zibidi schillemann dır. hem o kazıyı yapabilmeleri onlara verilmiş bir onurdur. çünkü türk arkeologların yaptığı birçok kazının yanında [nysa, smintheon, arikanda vs.] truva kazısı maliyeti çok çok düşük bir kazıdır. ayrıca bir tüek arkeolog da kazı komiseri olarak kazıya sürekli refakat etmektedir. yani onlara bakanlık izin vermese bin tane üniversite yapmak için sıraya girer ve dünyanın hiçbir ülkesinde bizde olduğu kadar zengin arkeolojik site ve buluntu yok. yani bize biraz muhtaçlar ve ben onların mantalitesini bildiğim için eminimki aynı durum bir avrupa ülkesinde olsaydı biz kazı yapabilmek için bin tane aşşağılanmay maruz kalıyor oluyor ve bunun için tonla para ödüyor olurduk....

biraz konudan saptık ama truva için fikir üretmeye gelirsek ben ilk olarak bodrum müzesinde oğuz hocanın yaptığı animasyon tarzı bir çalışmayı düşünüyorum. yani var olan mitolojik öğeleri vurgulayacak maketler, gerekirse var olan atın daha güzeli ve büyüğü gibi.. siz ne dersiniz?[hline]smthng about sx&drt
Mesaj tarihi:
bence:)
Truva yöresindeki kazılar hızlandırılmalı, ama bu kazılar değil Ege bölgesindeki tüm antik kentlerdeki kazılar hızlandırılmalı. Kazılanlar uluorta ortaya atılıp "aha işte bu taşlar abi" mantığı artık bırakılmalı buralar yaşanılacak gezilebilecek görülebilecek ve bu ortamın havasında kalınacak yerler halinde dizayn edilmelidir.
Tarih anlayışı değiştirilmeli gençlere ve eğitim alan insanlara iyon uygarlığı ve o dönemdeki Anadolu kentleride öğretilmeli benimsetilmeli ve sahiplendirilmelidir. Tarih anlayışımızı artık göçtük geldik Malazgirtten beri burdayız mantığından çıkarmalı tüm Anadoluyu tüm geçmiş mirasıyla sahiplenmeli, açığa çıkarmalı, öğretmeliyiz.
Bu sahiplenmenin, bu açığa çıkarıp koruma ve yaşatmanın sonrasında dönüp dünyaya bunu anlatmalı bu tarih üzerindeki Yunan tekelini kırmalıyız. Ondan sonra bu pastadan sanırım bizde pay alabiliriz.
Kabul ediyorumki bu anlamda çalışmalar yapan arkeolog ve tarihçilerimiz var ama bu çalışmaları hep kişisel çalışmaları olarak görüyorum. Bu çalışmaları artık bir devlet ve milli politika olarak benimsemeliyiz gibi geliyor bana
Mesaj tarihi:
Truva bildiğim kadarıyla şu an ki kazı çalışmasını yapan kişi haricindekiler tarafından aşağılanıyor ve sadece bir hikaye olarak görülüyor. Ancak mühür, atlı savaşçılar, ve denize o zamanki yakınlığı vs. ispatlandıkça biraz daha morarıyorlar(!). Aslında biraz önyargıları var ve bizde ise biraz hedefden sapma var, yani en ufak şeyi "aha buna ne diceksiniz bakim avrupalılar" mantığıyla işliyoruz ve milliyetçi duygularımıza kurban ediyoruz biraz.

Ayrıca bildiğim kadarıyla o alman(şu an çalışmayı yapan ve derdimizi bizim yermize anlatmaya çalışan) yakında işi öğrencilerine devredip onlara yardımcı olucakmış. O gerçekten kendini bu işe adamış bi kişi. Bunu belirtmek istedim.

Ayrıca şu an orada bulunan ata bi tutist grubu girse çöker, yani olamaz böyle dandik bişey. Ufacık mekan zaten. Bide millet girince öyle bunaltıcı ve sakınılması gereken bir mekana dönüşüyor ki... Zaten yıkılıcak gibi duruyor.

Ayrıca bizim o bölgede yapıcağımız turlarda kazıya zarar verir. Bence yapılması gereken şey konaklama fırsatlarının çoğaltılması, truva kültürünün yaşatılmasını sağlayacak yerler, dükkanlar, satıcıların olması ve truva festivali. Özellikle bu festival çok önemli bence. Ayrıca gelibolu cephesine yakınlığını da değerlendirmemiz gerekir ki bu da tura unutulmazlık katacaktır.[hline]*http://www.milliyet.com.tr/2001/02/23/yasam/yas03a.html adresine bakar ve kopar*
---
Diaboli virtus in umbust est
Mesaj tarihi:
açıkcası şu an oradaki turlar kazıyı eğer gerekli yerlere kısıtlamalar getirilirse bozmaz. mesela efes ve pamukkale çok zarar görüyorlar...

ama genel olarak fikirlerinize katılıyorum, özellikle artık antik yunan tarihi ile antik anadolu tarihi arasındaki farkları benimsememiz gerektiğine...

tabi önce kendimizi anadolulu olarak görmekle başlamamız lazım bence.[hline]smthng about sx&drt
Mesaj tarihi:
said:
tabi önce kendimizi anadolulu olarak görmekle başlamamız lazım bence


Bence olay anadolulu görmek değil, anadoluyu korumak. Yani tarihe bakarsak çinden felan da geldik diye biliriz.Fakat ne olursa olsun şu an anadolu bize kucak açmıssa onu pişman etmemek lazım aslında. Karşılıklı çıkar ilişkisi de diyebiliriz buna.

Bide arkeolojiye aktarılan kaynak milyon doları bulurmuş gibi konuşmayın allah aşkına içim gidiyor. Bi anlasak zaten tarih turizmini.[hline]*http://www.milliyet.com.tr/2001/02/23/yasam/yas03a.html adresine bakar ve kopar*
---
Diaboli virtus in umbust est
×
×
  • Yeni Oluştur...