Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Zen


Basibozuk

Öne çıkan mesajlar

Bir forum başlığı altında doğu felsefelerine ilgi duyan arkadaşlar olduğunu görmüştüm. Bu sebeple meraklılarına detaylı araştırma yapabilmeleri için eski defterlerden bulup çıkardığım bir yazıyı alıntı olarak sunacağım.

Dolaysız gözle, araya bir gözlük koymadan bakılan bir şey zen. "Şu anı gözle" diyor. Ve şu an sürekli akıp gidiyor. Kalıcı kimliklere bağlanmak, aşırı bir arzuyla istemek, acıların kaynağı olup çıkıyor. Zen'de bizim kalıcı bir kimliğimiz olmadığını ve değişimi gözlemlememiz gerektiğini söylüyor. Zen'de hesap yapmak yok çünkü hesap yapınca büyüsü bozuluyor. Beklentiye girmemek gerekiyor. Hayatı geldiği gibi yaşamak esası oluşturuyor. Bir şeyin üstünde çok düşünüp, kılı kırk yarmamak gerekiyor. Zen'de kaybetmek olmadığı gibi, kazanmak da yok. Güzel çirkin kavramlarının ikiciliğinin ötesinde bir yaşam var.[hline]And Vandora came forth, with fire from the sky upon her lips, and sanctified the sacred fountain with her kiss. Thus, she said, he who follows me shall cast off the bonds of flesh and become as elusive as the mist.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir başka ilginç öğretinin sözcükleri:

Geştalt, kişinin içindeki potansiyelini harekete geçirerekkendi özünü bilinçli bir şekilde gerçekleştirmeyi amaçlayan bir kavram. Geştalt yaklaşımı sayesinde kişi kendi bedenine, duygularına, düşüncelerine ve çevresine ilişkin bilinçliliğini arttırıyor ve insani potansiyelinin daha fazla ortaya çıkmasını sağlıyor.

konu ile ilgili yazar Frederick Perls'in "Geçtalt terapisi: İçimizdeki Çocuk" isimli bir kitabı var. Nevzat Erkmen'in çevirisini yaptığı bu kitabın sonunda da "Geştalt Duası" isimli bir şiir yer alıyor. Şiir şöyle:

Benim isteklerim var
senin isteklerin var
Ben bu dünyaya
senin beklentilerini
gerçekleştirmek için gelmedim;
Sen de benimkileri
gerçekleştirmek için
gelmedin bu dünyaya
Sen sensin ve ben de ben,
Şayet bir rastlantıyla
birbirimizi bulursak,
güzel olur.
Aksi takdirde, bir şey
gelmez ki elden.[hline]And Vandora came forth, with fire from the sky upon her lips, and sanctified the sacred fountain with her kiss. Thus, she said, he who follows me shall cast off the bonds of flesh and become as elusive as the mist.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 4 hafta sonra ...
said:
hayal, 02 Mart 2003 23:02 tarihinde demiş ki:
otururken otur,
yürürken yürü,
çalışırken çalış.
hepsi bu-bu,Zen.[hline]herşey hayal gücümüzün bir oyunu..


Basit olanı anlamak bana zor ve karmaşık gelmiştir hep nedense...

"Uzakdoğu'da bir Budist tapınağında geçmiş bir olayı anımsadım.
Bu tapınak bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul
ediyordu ve burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini
konuşmadan açıklayabilmekti.

Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda
öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu,
kapıda tokmak ya da çan, zil türünden ses çıkaran bir gereç
yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki "bilgelik arayıcısı"
kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz
konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada
kalmak istiyordu. İçerdeki bir süre kayboldu, sonra elinde
ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve kabı yabancıya
uzattı. Bu "Yeni bir aracıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz"
demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, dalından kopup
yere düşmüş bir gül yaprağını dolu kabın içindeki suyun üzerine
bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerdeki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı
içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman
yer vardır. Bu sevgiydi ve sevgiye her zaman yer bulunurdu.

Nicedir hayatımızda sevgiye yer bulamadığımızı düşündüm.
Bize sevgiyi anlatan bir olayı haber yapamıyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir kişiyi dinlemiyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir duyguyu görmüyoruz.
Bize sevgiyi anlatan bir yazı yazmıyoruz, böyle bir yazıyı
okumuyoruz.

Bir Polanya filminde Nazi dönemi anlatılıyordu. Nazi komutanı
güzel bir evi komutanlık merkezi yapmıştı. Evin güzel sahibesi
üst kata çıkmıştı ve az görünüyordu. Komutan bu kadına âşık
olduğunu anladı ve aralarında şöyle bir konuşma geçti :
- Madam, aşkımız beni zayıf düşürüyor.
- Hayır komutan, sevginiz sizi insan yapıyor.

İnsan ruhu da doğanın bir parçasıdır ve doğa gibi boşluk kabul
etmez. İçinde sevgiyi barındıramayan insan nefretle dolar ve
insanlıktan uzaklaşır. Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız.
Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde barındırmak
isteyen insan önce kendisinden nefret etmek zorundadır. İçinde
nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu
bulması çok zordur ve bunun ağır bedelini ödeyecektir.

Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtulmak için çok
kötü şeyler yapar.

Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür.
Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır.
Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılanmasıdır.

Sevgi, değer vermesini bilmektir.
Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir.
Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır.
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır.
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır.
Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır.
Sevgi, bilinçtir.
Sevgi, insan olmaktır.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine parayı koyduk. Para
için yaşıyoruz, para için eğitim görüyoruz, para için meslek
ediniyoruz, para için çalışıyoruz, para için birbirimizi
çiğniyoruz, para için birbirimizi aldatıyoruz, para için
savaşıyoruz.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine üstün olmayı koyduk.
Üstün olmak için yaşıyoruz, üstün olmak için yarışıyoruz,
üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı olmasına
çalışıyoruz.

Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve nefreti içimize çağırdık.
Birbirimizden nefret ediyoruz nefretle yaşıyoruz, nefretle
çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefretle öldürüyoruz.

Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dolduruyor.
Hayatımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi
boğazlamakla geçiyor.

Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün
olsanız, daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa
ne olur?

Sevginiz yok ve hiçbir şeyiniz yok.
Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur.

Erdal Atabek
21 Ağustos 1995"[hline]And Vandora came forth, with fire from the sky upon her lips, and sanctified the sacred fountain with her kiss. Thus, she said, he who follows me shall cast off the bonds of flesh and become as elusive as the mist.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...