Helsinki… Avrupa’nın Soğuk Yüzü

[Villians]

Avrupa'nın bir şehrinde bulunmak ve kendini keşfetmek, Benim tam olarak yaptığım buydu o süreç içersinde. En çok ta arka sokaktaki eski yolda yürürken ağır bastı bu duygu. Evet, böyle olmalı dedim içimden. Ama her seferinde de İstanbul ile kıyaslamadan alamadım kendimi. Şehrin boş olması, ölüm sessizliğine bürünmesi beni hep karşılaştırmaya itti.
İlk durağım Helsinki'nin Katolik kilisesiydi. Yüksek merdivenlerin tepesinde bulunan beyaza boyalı yeşil kubbeli bir kiliseydi. Helsinki'nin temsili konumunda her broşürde yer alıyor bu kilise. Yalnız dikkat çıkarken merdivenler sizi çok yorabilir. Kapıdan içeriye giriyorsunuz ve armonika gibi bir alet sanırım piyano olmadığına eminim, çalan müzik sizi karşılıyor. O müziği duyduğum anda kendimi gotik bir filmde hayal etmeye başladım. Nitekim kilise boştu fazla insan yoktu. Kendimi yavaş adımlar atarken buldum sanki birilerini rahatsız edecekmişim gibi dikkatliydim. Kiliseden çıktıktan sora belli yerlerde fotoğraflar çekmeye başladım. Ve turumuza meydandan devam ediyoruz hemen kilisenin altında.
Bu meydan Alexander II yapılmış, etrafında melekler bulunan heykelli bir yapı anlayacağınız. Alexander II Fin tarihinde önemlidir onların İsveç boyunduruğundan kurtulup özgürleşmelerinde yardımcı olmuş ve sora da Bolşeviklere kadar Rus dönemi Finliler için.
Meydanın daha ilerisinde ise Ortodoks kilisesi vardı ama oraya gidemedim.
Başladım yürümeye hava puslu ve soğuk değil( evet inanılmaz ama -2 ye soğuk değil deme kıvamına geldim ben). Ara sokaktan çıktıktan sora (eksi kaldırım taşlarına sahip olan),ana caddeye geliyorum biraz daha kalabalık gibi ve bir park alanına varıyorum. Yine ortasında heykelcikler bulunuyor biraz fotoğraf çektikten sora ana cadde de yürümeye devam.
Helsink'nin en kalabalık denebilecek yeri olan Stockmann mağazasına giriyorum. Büyük ve çeşitli ürünler var ama fazla marka değil çoğunluk Fin ve zaten Finlilere ait bir zincir. İsveç ve birkaç yerde de var mağazaları Finlandiya'nın ise her yerinde. Stockmann bizim İstanbul' un Taksimdeki Burger Kingi gibi bir yer, herkes buluşmak için orayı seçiyor.
Sonra küçük bir tramvay ile şehir turuna çıkıyorum. Bizim taksim-tünel arası gidenlere benziyorlar. Tüm şehri dolaşabiliyorsunuz( zaten buranın genel olarak ulaşım sistemine hayran kaldım ben).Camdan izlemek ayrı bir keyif verdi bana. Yine bindiğim noktada indim ve bugün ki şehir turumu sonlandırmış oldum açıktmıştım ve hemen bir şeyler yemeliydim.
Bir dahaki yazımda size Helsinki'nin geri kalanında ve Fin yaşam tarzından bahsedeceğim.
Keyifle okuyun!

[ Mesaj 09 March 2007, Friday - 20:08 tarihinde, Villians tarafından güncellenmiştir ]

[ghost_boo]

Ah evet o duyguyu biliyorum ben de birkaç aylığına gidince fransaya öyle hissediyorum..

Üstelik orası benim ülkem yani öyle hissetmemem gerekir ama insan alışıyor istanbula hehe =)

Anlıyorum seni bir sonraki yazını bekliyor olucam =)

[Villians]

teşekkür ederim
ah merak etme yakında bikaç yazı ile gelmeyi planlıyorum

[codename_curse]

vikingler!!!

[n3mrut]

Hoş olmuş ama çok kaptırma oralara kendını :D