Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Chuck Palahniuk - Günce


ghost_boo

Öne çıkan mesajlar

"Süper sıfatına uygun yazar Chuck Palahniuk'un Günce (Diary) isimli kitabının ilk kısmıdır."



GÜNCE
Chuck Palahniuk, 2003


21 Haziran
Üçüncü Dördün

Bugün Long Beach’ten bir adam aramış. Telesekretere uzun bir mesaj bırakmış, bağırmış çağırmış, hızlı hızlı ve yavaş yavaş konuşup küfretmiş ve seni tutuklamaları için polisi aramakla ilgili tehditler savurmuş.
Bugün yılın en uzun günü-gerçi artık her gün öyle.
Bugün hava, topyekun bir dehşetin takip ettiği artan kaygıyla dolu.
Long Beach’ten arayan adam banyosunun kaybolduğunu söylüyor.

22 Haziran
Bunu okuduğun zaman hatırladığından daha yaşlı olacaksın.
Senin karaciğer lekelerinin resmi adı hiperpigmentli lentigine’dir. Kırışıklığın anatomideki resmi adı ise rhytidosis’tir. Suratının üst kısmındaki çizgiler, yani alnındaki ve gözlerinin çevresindeki rhytidosis’ler dinamik kırışıklardır, bunlara hiperfonksiyonel yüz çizgileri de denir ve deri altındaki kasların hareket etmesiyle oluşurlar. Suratının alt kısmındaki çoğu kırışıklık güneş ve yerçekiminin oluşturduğu statik rhytidosis’lerdir.
Aynaya bakalım. Haydi aynada yüzüne bak. Gözlerine, dudaklarına bak.
Karşında en iyi bildiğini sandığın şey duruyor.
Derin üç temel katmandan meydana gelir. Dokunabildiğin kısmına stratum corneum denir; alttaki yeni hücreler tarafından yukarı itilen ve ölü deri hücrelerinden meydana gelen yassı bir katmandır. Dokununca hissettiğin o yağlı şey, seni mikrop ve mantardan koruyan yağ ve ter tabakası, asit katmanıdır. Onun altında dermis yer alır. Dermis’in altındaysa bir yağ tabakası vardır. Yağın altında yüzündeki kaslar yer alır.
Belki bunların hepsini Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki 201 kodlu anatomi dersinden hatırlıyorsundur. Ama belki de hatırlamıyorsundur.
Üst dudağını yukarı kaldırdığında –en öndeki dişin, hani şu müze bekçisinin kırdığı dişini gösterdiğinde - levator labii superioris kasın harekete geçmiş demektir. Dudak büken kasın. Haydi yaşlı bir atın sidiğini kokluyormuşsun gibi yapalım. Kocanın arabanızda az önce kendini öldürdüğünü hayal et. Dışarı çıkıp sürücü koltuğundaki pisliğini temizlemek zorunda olduğunu hayal et. Sahip olduğun tek arabanın bu olduğunu bilen herkes bakarken, işe gitmek için hala bu leş kokan paslı demir yığınını sürmek zorundaymışsın gibi yapalım.
Bunlar sana herhangi bir şey hatırlatıyor mu?
Normal bir insan, bundan çok daha iyisini hak ettiği kesin olan normal ve masum bir insan, bütün gün garsonluk yaptıktan sonra eve dönüp kocasını arabada boğulmuş ve altına işemiş vaziyette bulur ve bir çığlık atarsa, oribülaris oris’i yırtılacak kadar gerilmiş demektir.
Dudaklarının iki yanından çıkıp burnuna uzanan derin çizgilere burun-dudak kıvrımı denir. Bazen de “dudak bükme çizgileri”n olarak anılır. Yaşlandıkça yanağının içindeki minik yuvarlak yağ topağı, ki bunun anatomideki adı elmacık kemiği yağıdır, aşağıya doğru çöker ve nihayetinde burun-dudak kıvrımına dayanarak suratına sürekli olarak dudak büküyormuşsun gibi bir ifade verir.
Bu sadece küçük bir hatırlatma dersi. Adım adım.
Birazcık bilgi tazeleme. Olur da kendini tanımazsın diye.
Şimdi kaşlarını çat. Üçgen kasların, orbikülaris oris kaslarının uçlarını aşağıya çekiyor.
Babasını deliler gibi seven on iki yaşında bir kız çocuğu olduğunu farz et. Babasına her zamankinden daha çok ihtiyaç duran ergenlik çağına bile girmemiş bir kız çocuğusun. Babasına her zaman yanında olacağına dair güven duyan. Her gece ağlayarak yatağa girdiğini, sımsıkı yumduğun için gözlerinin şiştiğini hayal et.
Çenendeki “portakal kabuğu” görünümüne, şu “dalga dalga” tümseklerin oluşmasına mentalis kasın sebep oluyor. “Somurtma” kasların. Ağzının kenarından çenene inen ve her sabah gittikçe derinleştiğini fark ettiğin şu kaş çatma çizgilerine kukla çizgileri deniyor.Kaşlarının arasındaki kırışıklıklar ise glabellar çizgileri. Şişkin gözkapaklarının sarkmasına ptozis deniyor. Göz kenarlarındaki rhytidosis’lerin, yani “kaz ayakları”n günbegün derinleşiyor ve Tanrı aşkına sen daha sadece on iki yaşındasın.
Bunun ne olduğunu bilmiyormuşsun gibi yapma.
Bu, senin yüzün.
Şimdi gülümse – eğer hala becerebiliyorsan.
Bunlar elmacık kemiklerindeki ana kaslar. Her kasılma etin çekilip ayrılıyor, aynen oturma odandaki pencere perdelerini açık tutan şeritler gibi. Aynen tiyatro perdesini çeken kablolar gibi her gülüşün bir açılış gecesi. Bir prömiyer. Kendini ortaya koyuyorsun.
Şimdi de, yaşı geçkin bir anne tek oğlu intihar ettiğinde nasıl gülümserse öyle gülümse. Gülümse ve eşiyle ergenliğe girmemiş kızının ellerini okşayarak, onlara üzülmemelerini söyle – her şey gerçekten yoluna girecek. Gülümsemeye devam et ve uzun beyazlamış saçlarını topla. Yaşlı hanım arkadaşlarınla briç oynamaya git. Burnunu pudrala.
Çenenin altından, yani gerdanından sarktığını ve günbegün büyüyerek daha da fazla titrediğini gördüğün o kocaman korkunç yağ tabakasının adı submental yağı. Boynundaki halka halka çizgilere yatay boğun bandı deniyor. Yüz, çene ve boynunun yavaş yavaş sarkması, yerçekimin süperfisyel müsküloaponörotik sistem’ini aşağıya çekmesinden kaynaklanıyor.
Tanıdık geliyor mu?
Eğer kafan biraz karıştıysa rahatla. Endişelenme. Bilmen gereken tek şey bunun senin yüzün olduğu. Bu, en iyi bildiğini sandığın şey.
Bunlar derindeki üç katman.
Bunlar hayatındaki üç kadın.
Epidermis, dermis ve yağ.
Karın, kızın ve annen.
Eğer bunu okuyorsan, gerçekliğe yeniden hoş geldin. Burası, gençliğinin bütün o muhteşem ve sınırsız potansiyelinin vardığı nokta. Bütün o yerine getirilmemiş vaatler. Hayatında geldiğin yer karşında duruyor.
Adın Peter Wilmot.
Anlaman gereken tek şey, pişman bir bok çuvalı olup çıktığındır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...