2pacAmaruShakur Mesaj tarihi: Şubat 18, 2007 Mesaj tarihi: Şubat 18, 2007 Askerim izmir foçada Sınıfım ulaştırma piyade Geceleri nöbette Gündüzleri eğitimde Askerim asker Saçlarımı kestiler Elime G1 tüfeğini verdiler Emre itaat şart dediler Askerim asker Elbisem araziye uygun Şaşkın acemi durgun Sılam aklımda bugün Eğitim alanında yorgun Askerim asker Vatana feda canlar Hepsi askerdir bunlar Peyganber ocağıdır anlar Unutulmaz bu anlar Askerim asker Çok değişik bir ortam Daha çoktur hatam Sivil hayatı unutam Çekil geliyor kadrolu ustan Askerim asker Sadece eğitim ağır Kısa künyede bağır Allahım yağmur yağdır Tozu çok sıcağı vardır Askerim asker Kepte piyade neftesi Düz tıraş olmalı ensesi Çamlıkta üçüncü bölük sesi Botlar yaktı herkesi Askerim asker Sabah akşam içtima Temizlik var günlerde Cuma Eğitimde öğretileni unutma Tüfeği sopa gibi tutma Askerim şimdi asker Bir sabah uyandım baktım etrafa Ne anam var ne babam yanımda Sessiz duygularım boğdu beni ısparta piyade alayında Asker ocağı, ana kucağı Hani nerde bunun şefkat sıcağı Memleket tütüyor burnumda Bekle geliyorum sevdiğim Ocak'ı Gümüş dere durmaz akar Geçen günler ömürden çıkar Bizim bu asker ocağında Her gönülde bir güzel yatar Arhaveli İsmail'in Hikayesi Ateşi ve ihaneti gördük. Düşman ordusu yine başladı yürümeğe. Akhisar, Karacabey, Bursa ve Bursa'nın doğusunda Aksu, çarpışarak çekildik... 920'nin 29 Ağustos'u: Uşak düştü. Yaralı ve dehşetli kızgın fakat toprağımızdan emin, Dumlupınar sırtlarındayız. Nazilli düştü. Ateşi ve ihaneti gördük. Dayandık dayanmaktayız. 1920 Şubat, Nisan, Mayıs, Bolu, Düzce, Geyve, Adapazarı: İçimizde Hilâfet Ordusu, Anzavur isyanları. Ve aynı sıradan, 3 Ekim Konya. Sabah. 500 asker kaçağı ve yeşil bayrağıyla Delibaş girdi şehre. Alaeddin tepesinde üç gün üç gece hüküm sürdüler. Ve Manavgat istikametlerinde kaçıp ölümlerine giderken terkilerinde kesilmiş kafalar götürdüler. Ve 29 Aralık Kütahya: 4 top ve 1800 atlı bir ihanet yani Çerkez Ethem, bir gece vakti kilim ve halı yüklü katırları, koyun ve sığır sürülerini önüne katıp düşmana geçti. Yürekleri karanlık, kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü, atları ve kendileri semizdiler... Ateşi ve ihaneti gördük. Ruhumuz fırtınalı, etimiz mütehammil. Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil, inanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle, silâhları ve beygirleriyle insanlardı dayanan. Beygirler çirkindiler, bakımsızdılar, hasta bir fundalıktan yüksek değillerdi. Fakat bozkırda kişneyip köpürmeden sabırlı ve doludizgin koşmasını biliyorlardı. İnsanlar uzun asker kaputluydu, yalnayaktı insanlar. İnsanların başında kalpak, yüreklerinde keder, yüreklerinde müthiş bir ümit vardı. İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler. İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla köy odalarında unutulmuştular. Ve orda sargı, deri ve asker postalları halinde yan yana, sırtüstü yatıyorlardı. Koparılmış gibiydi parmakları saplandığı yerden eğrilip bükülmüştü ve avuçlarında toprak ve kan vardı. Nazım Hikmet Ran [ Mesaj 18 February 2007, Sunday - 18:04 tarihinde, 2pacAmaruShakur tarafından güncellenmiştir ]
Öne çıkan mesajlar