aşkın son mesaisi (milliyet sanat, aralık 2005 'ten kısmi alıntıdır)

[puritania]

aslında aşk hakkındaki edebiyat ve sanat ile ilgili uzun bi yazı ama kısa bi bölümünü alıntılayacağım. beğenen olursa başlıkta da belirttiğim gibi milliyet sanat dergisinin aralık 2005 sayısında devamı mevcut:) umarım hoşunuza gider.

"Hangisi aşk? Birisini karşılıksız sevmek mi, beraber olunmasa da sevilen kişinin esenliğini istemek mi, karşılıklı sevip birlikte olamamak mı, karşılıklı sevip birlikte olabilmek mi, tensel uyum mu, birlikte orgazm olabilmek mi, uzakken etkili olup yakınlaşınca bozulan bir büyüyü yaşamak mı, düşünsel uyum mu, ortak zevkleri olmak mı, aynı anda aynı şeyi düşünmek mi, her konuda hoşgörülü davranmak mı, tekeşliliğe bağlı kalmak mı, çokeşlilik yaşayıp yine de ilişkiyi sürdürmek mi, bir tarafın öteki tarafın sorunlarına fedakarca katlanması mı, araya giren ayrılıklara ya da kötülüklere rağmen sevmeyi sürdürmek mi, birlikte uzun bir ömür sürdürebilmek mi, sevgiliyi görünce insanın içinin ışıması mı, hep bağlı kalmak mı, bağımlı olmak mı, düşünsel uyum mu, omuzdaşlık mı, dayanışma mı, hepsi mi, hiç biri mi? Sonuncu şık dahil, bunların her birine ayrı ayrı ya da bir kaçının bir arada bulunduğu 'hal'e aşk dendiğine tanık olmuş, bunları anlatan romanlarla, şiirlerle, filmlerle, şarkılarla karşılaşmışsınızdır. Gel gelelim dramatik aşkların büyük anlatıcısı Tolstoy aynen şöyle söyler: "Aşk şimdiye kadar okuduklarım ve duyduklarım gibiyse, ben aşkı hiç tatmadım."

Tahir Abacı"

NOT:
Konuyu karalama defteri'ne mi açsam diye düşündüm ama sanat içerikli yazının sadece ilk paragrafını alıntıladığım için buraya açmaya karar verdim. yetkililer gerekli görürlerse taşısınlar:)

{copy-paste değil alınteridir arkadaşlar:)}[signature][hline]the white lady of rohan
~wish you were here~
taw$in ve gaplumbaa

[tuef]

ben de aşkı hiç tatmadım:D