Soulbringer Mesaj tarihi: Ağustos 9, 2003 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 9, 2003 Telefonumu elime aldığımda birşeyi farkettim.Telefondan çok teknolojik bir güvercini andırıyordu.Sanki her tuşuna bastığımda kanatlarını özgürce çırpan bir haber kuşunu andırıyordu gözümde.Tekrar telefonun ekranına gözlerimi odakladım.Cevapsız bir çağrı yazıyordu. Tuşu kabullediğimde bilinmeyen no anlamında bir mantıkla karşıma dikildiğinde sonuç ironik şekilde sırıtış ardından sert bir küfürle bu teknolojik kuşa taziyelerimi bildirdim.Etrafıma bakındığımda bir kaç insan önce bana baktı ardından yeniden kendi işlerine dönmeleri kısa bir süre içinde oldu.Apartmandan iyice uzaklaşıp evime doğru yöneldim.Kapıyı hafifçe açtım.Aslında bir ev olarak düşünülemezdi ama olsun benim için arabam bir evdi. İçinde yaşar ve uyur hatta temizlenirdim.Geniş siyah bir jeep ti.Kaportasındaki catlaklar ve sıyrıkları saymazsak dört dörtlük bir arabaydı.Tekrar yatak olarak yatırdığım koltuğuma kuruldum.HAfif bozuk bir radyo sinyali açtım.Bu bozuk cızırtıların melodisi beni dinlendiriyor ve gökyüzü özlemimi yenmeme neden oluyordu. Gözlerim kapanışlarının yanı sıra seslerin bulanıklaşması ile yaprakların rüzgarda uçuşur misali görüntülerin yerli yerine oturması beni biraz hem heyecanlı kılıyor hemde düşündürüyordu. Bunun sonu ve sonun sonu olabilicekmiydi? Bir simsiyah duvarın üstünde iki kız çocuğu bana bakıyorlardı.Etraflarında yeşil ince küçük topların uçuştuğu bir çok tüyümsü cisim vardı.Küçük kızlardan bir tanesi ince bir ses tonu ile ''Gökyüzünü özlüyorsun ama çok var çok a beş var...''Ardından ikiside kıkırdamaya başlamıştı.Öylece onlara bakıyordum.Küçük kız diğerinin saçlarına dolandı ve saçlarında kayboldu.Artık bunun iyice normal bir rüya olduğunu biliyordum.Ama neden bende rüya görüyorum sorusuna bir türlü yanıt alamamıştım.Sorularla bulanıklık denizinden kopmaya başladığımı hissediyordum.Sağ kolumun sızlaması ile kendime geldim. ''Tanrım ne muthis bir rüya ama''ince ince bir tebessümle arabamdan ayrıldım.Havada hafif nem ve onun yanı sıra bir bilimum çöplük kokusu hoş bir resital oluşturuyordu bu gece.Çöplüğün yanında mavi saçlı kızlar yine bana gülümseyerek bakıyorlardı.Bir gün diyordum kendi kendime ''bu kızların yanına gidip sorunları ne öğrenecegim ama şimdi değil asla simdi değil hatta hic birzaman simdi değil''Bu kelime oyunları ile zaman öldürürken ileride bir grup siluet sokağın başında belirmeye başlamıştı. Bunun yanı sıra teknolojik guvercinim yine çırpınmaya başlamıştı.Çırpınışlarına son vermek için tekrar kabullendim ve baktım.''Temiz zaman temiz an...''Bu komutlardan bıktığımı haykırsam neye yarardı.Hızla grup un geldiği yöne doğru koşturmaya başladım.Ardımda mavi saçlı kızların kahkahası ile boş bir siyah arabadan başka birşey yoktu.Grup a yaklaştığımda bir çok genç çocuğun kendi halinde olağan kız muhabbetine daldıklarını duyar olmaya başlamıştım ''YAf Muratın kızı ne öle taş gibi hatun!''dedi içlerinden en iri olanı.Ona katıldığını göstermek için kafasını sallayan küçük boylu olan diğerleri tarafından arada bir hırpalanıyordu.İçimden geçirdim ''Kurunun yanında yaşta yanar...''İnce nazik bilek hareketleri ile iyice diplerine kadar girdim. İri olan ı ''Ha oha..Öhm pardon da kardeş çarpmak istemezdim...''Hafifçe koluma değmek istediğinde bir engerek edası ile bileğinden tuttum... (Devam edicek)[hline]†Tanrıdan önce karanlık vardı....† Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar