Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Chronicles of a Hunter vol.1


Epilepsy_Ray

Öne çıkan mesajlar

En son gördüğüm şey bardağımın dibindeki son damla biraydı. O kadar çok özlemiştim ki güzel bir bira içmeyi. Aylardır geziyordum. Ben ve Nescafé. Barrensta bir kodo iskeletinin arasında görmüştüm onu ilk defa. Vahşi, saldırgan ve ölümcül! Ama içindeki tatlı kedinin ruhunu da görmüştüm. Alışamadı bana bir kaç gün ama sonra en iyi arkadaşı oldum. Bembeyaz tüylerini her gece taradığımda çıkardığı ses benim ninnim oluyor o sonsuz çayırlarda ay ışığı altında. Beni uyandırmak için kulağımı ısırıyordu. Garip bir ses çıkartıyordu sanki etrafta vahşi başka bir hayvan varmış gibi. Sessizdi ve iyice çömelmişti. Gözluklerimi taktım ve hafiften kafamı yerden kaldırdım. Elim hemen Venomstrike'a gitti. Artık ona herhangi bir uvzumdan daha çok alışmıştım. Hemen sadağımdan bir ok çıkartıp yerleştirdim. Ve etrafı dinlemeye başladım sessizce. Hava yeni ağarmaya başlamıştı. Güneşin ilk ışıkları Durotarı aydınlatmaya başlamıştı. Ve işte o an hafif bir hışırtı duydum. Nescaféde duymustu ve hemen kulaklarını o yöne doğru çevirdi. Etrafı yemyeşil görüyordum gözlüklerimin arkasından. Güneş Barrens a ilk vurmaya başladığında o topraklar ayna gibi olur hiçbirşey göremezsin. Bu yüzden kendi yaptığım gözlüklerimi takıyordum. Ayrıca yeşil gözlüklerim derimle de uyum sağlıyordu. Modayı pek iyi takip edemiyordum ama her kadın güzel gözükmek ister. Bir daha duydum o hışırtıyı ve Nescafé ye etrafı kolaçan etmesini söyledim ve çalıların arasına bir tuzak yerleştirdim sessizce. Yavasça ayağa kalktım ve etrafı gözetlemeye başladım. Nescafé bir hırıltı çıkardı ve koşmaya başladı işte o sırada bende onu gördum! Karanlık bir şekildi ve garip bir şekilde boyu kısaydı. "Baba bana güç ver!" Nişan aldım, çok hızlı hareket ediyordu bu da nişan almamı geciktirdi. Yaklaşık 3 saniye sonra Venomstrike vızıldadı ve bir çığlık duyuldu. Tam o sırada Nescafé düşmanımızın üstüne çullanmıştı. Oklarımı atarken başka bir çığlık duydum. Her zaman duymaya alışık olmadığım bir çığlık. Ve o sırada sanki kanla kirlenmiş bembeyaz kedimin yere düstüğünü gordum. Karnına bir tekme geldi sonra beyaz meleğimin. Delirmek üzereydim!!! Gözlerim kanla dolmuştu sanki. Etraf kıpkırmızı gözüküyordu ve kostuğumu sadece bir şeyle çarpıştığımda anladım. Bir çınlama sesi geldi kulağıma. Sanırım Wingblade bir şeye çarpmıştı. Kolumu hissetmiyordum. Sanki kılıcımla taşa vurmus gibi uyuşmustu. Ardından göğsümde bir sıcaklık hissettim. Ufak bir çizik. Düsmanımın ayağına Wingblade'i savurdum, sanırım ayağıı yaralamıştım. İşte bu onu biraz yavaşlatırdı! Hemen uzaklaşmam gerekirdi. Gögüs göğüse çarpışmak pek benim işim değil nedense çok iyi beceremiyordum. Arkamı dönüp koşmaya başladım ve sonra tekrar yüzümü ona döndüm. İşte ilk defa o zaman onun o iğrenç cehennemden gelmiş çirkin suratını gordüm. Sakalları arasından suratı bile belli olmuyordu. Bu ne biçim bi cehennem zebanisiydi ve burda evim dediğim yerde bu zebani ne yapıyordu böyle. Önce Nescaféyi öldurmüstü ve beni yaralamıştı. Nasıl bir varlık uyuyan bir bayana saldırır ki? Ona doğru ok yağdırmaya başladım, isabet edip etmemelerine aldırmıyordum sadece onun geldiği cehenneme geri donmesini istiyordum. Beni ve çayırlarımı yalnız bırakmasını. Elinde kocaman bir balta tutuyordu gercekten vahşi birşeydi. Orgrimmara bir kez gitmiştim ve şehirlerin benim için olmadığımı anlamıştım o saniye. Orda bir Tauren de görmuştum buna benzer devasa bir baltayı. Zaten anca bir Tauren kaldırır o koca hantal şeyi diye düşünmüstüm ama yanılmıştım. Bu zebani de kolaylıkla savrabiliyordu onu. Bana doğru koşuyordu ve ben onun menziline giriyordum yavaş yavaş. Sonra sadağımdaki oklar bitti ve farkettim ki onun ustunde sadece 1 ok var. O da lanet olası koluna saplanmıştı. Anlam veremiyordum koluna bir ok sapladım ve o sanki ok bir kurdan gibiymiş gibi hala o baltayı kaldırıp bana doğru koşabiliyordu. Bütün umutlarım bir anda yok oldu. Nescafé ölmuştu zaten onsuz benimde bir hayatım olamazdı. Ona doğru kosmaya başladım bende bağıra bağıra. "FOR THE HOOOOORDEEEEEE!!!!" son duyduğum şeyler bunlar olmustu.

Kabuslar goruyordum Nescafé ile ilgili. Bembeyaz tüyleri yokolmus onun yerine kıpkızıl olmustu ve bana "Neden?" der gibi bir bakışı vardı. Uyanmak istiyordum ama sanki sonsuz bir uykudaydım. Yüzümde pütürlü bir şey hissettim ve hafifçe gözlerimi açma cesaretini gösterdim. Herşey bulanık idi ve ışık acı veriyordu. O an ne kadar mutlu oldum anlatamam. Nescafé hayattaydı ve suratımı yalıyordu. Hemen ona sarılmak istedim ama çok keskin bir acıyla karşılaştım. Göğsüm sanki dağlanmış gibi acıyordu. Bir sargı vardı göğsümde boydan boya. Nescafé nin de üstünde sargılar vardı ama iyileşmiş gözüküyordu. Elimle çenesinin altını okşamaya başladım oda sevimli sevimli hırlamaya. Çok mutluydum yaşıyorduk ve yine beraberdik. Ama nerdeydik böyle. Bir yataktaydım o kesin ve tauren mimarisini andıran bir evin içindeydim. Sonra o girdi içeri. "Demek iyileştin" dedi bana. "Sanırım daha iyiyim" dedim. "Hep seni bekledi" dedi Nescafé yi gostererek. Gulumsedim ve başımı salladım.
O
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
raistlinthewiz, 14 Kasım 2005 01:17 tarihinde demiş ki:
soul sıyırdın herhal :P


lol =) kendimi yeni karakterimle ozdeştiriyorum =) ve cok ta guzel oluyor =)

çok teşekkurler arkadaslar =) Vol 2 yakında gelecektir =)
belki bir undead lock macerasıda gorursunuz =)
edit:imla
[signature][hline]Soulless - Blazing Phoenix - Bloody Lock!!! (Burning Legion)
Nestle - Nefastus - Owerpowered huntah!!! (The Maelstrom)

Join me! Together we can rule the galaxies father and son!!!

[Bu mesaj Epilepsy_Ray tarafından 14 Kasım 2005 02:57 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...