pekaziz Mesaj tarihi: Eylül 16, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 16, 2005 SSCB'nin 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından Türkiye'den toprak talep ettiği iddiaları bugüne kadar Türkiye'nin Atlantıikçi güçlerince döne döne tekrarlanmış bir söylentidir. Bu konu üzerinde bir çok yorum dile getirilmiş, hatta talebin varlığı kabul edilerek bir çok tahlil yapılmıştır. Ancak Sovyetler'in toprak talebine dair SSCB Dışişleri Bakanı V.M.Molotov'un Türkiye'ye verdiği 30 Mayıs 1953 tarihli nota dışında hiçbir resmi belge, yazışma yoktur. Bu notanın içeriğine geçmeden önce bu meselenin nereden ve nasıl çıktığına kısaca değinelim. Moskova'nın Türkiye'den Kars ve Ardahan'ı istediği savının dayandırıldığı asıl nokta, iki Gürcü profesörün 21 Aralık 1945'te yayımlanan makalesidir. Makalede Gürcistan'dan kopartıldığı ileri sürülen Türkiye'deki bazı şehirlerin geri alınması gerektiği belirtilmektedir. İki profesörün iddialarının düşmanca olduğu, ama Moskova'ya mal edilemeyeceği ve bunun resmi bir talep olmadığı açıktır. Rasih Nuri İleri, bu Gürcü profesörlerin yazdıklarını, haklı olarak, Alparslan Türkeş'in, "Sınırlarımız Tuna Nehri ve Vardar'a kadar uzatılmalıdır" sözlerinin, hatta daha önce Milli Birlik Komitesi döneminde Başbakanlık Müsteşarı iken , "Çin Türkistanı'na kadar" milli sınırlarımızı kazanmaktan bahsetmesinin Türk Devleti'nin SSCB'den ve Çin'den resmi bir toprak talebi olduğu anlamına gelmeyeceği örneğiyle değerlendirmektedir. Bu olaydan sonra bazı Ermeni ve Gürcü yetkililerin de benzer açıklamaları olduğu halde, tek bir Sovyetler Birliği hükümeti yetkilisinin böyle bir talebi dile getiren beyanatı yoktur. Şimdi gelelim tek resmi belge niteliği taşıyan SSCB Dışişleri Bakanı V.M.Molotov'un notasına. Bu nota, 30 Mayıs 1953 tarihinde Moskova'da Molotov tarafından Türk Büyükelçisine okunmuştur: "Son zamanlarda Sovyetler Birliği'nin komşu devletlerle ilişkileri meselesi ile meşgul olan Sovyet hükümeti, diğer meseleler arasında Sovyet-Türk ilişkilerinin durumuna da dikkat çevirmiştir. Bilindiği gibi, 1925 tarihli Sovyet-Türk ilişkilerinin tanzimi meselesi birkaç sene evvel iki devlet temsilcilerinin resmi görüşmelerinde mevzubahis edilmişti. Bu görüşmelerde Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Türkiye'ye karşı bazı toprak iddiaları ve aynı veçhile Sovyet hükümetinin, Sovyetler Birliği'nin güvenliğine Karadeniz Boğazları cihetinden gelebilecek tehtidin bertaraf edilmesine müteallik mülahazaları da yer almış bulunuyordu. Türkiye hükümeti ve içtimai mahafili bunları teessürle karşılamış ve bu da Sovyet-Türk ilişkileri üzerinde tesirini göstermekten hali kalmamıştı. "İyi komşuluk ilişkilerinin korunması ve barış ve güvenliğin güçlendirilmesi namına Ermenistan ve Gürcistan hükümetleri Türkiye'ye karşı toprak iddialarından sarfı nazar etmeyi mümkün telakki etmişlerdir. Boğazlar meselesinde Sovyet hükümeti bu mesele hakkında eski noktai nazarını yeniden gözden geçirmiştir ve Sovyetler Birliği'nin Boğazlar cihetindeki güvenliğini Sovyetler Birliği için olduğu gibi Türkiye için de kabule şayan şarlar altında temin etmeyi mümkün addetmektedir. Bu suretle, Sovyet hükümeti Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye karşı hiçbir toprak iddiasında olmadığını beyan eder." Vatan, 18 Temmuz 1953 Görüldüğü üzere bu konuya dair tek resmi belgede Moskova, yani SSCB hükümeti, Türkiye'ye karşı hiçbir toprak iddiasında olmadığını resmen ilan etmiştir. Toprak talebinin kaynağının ise, Gürcistan ve Ermenistan hükümetleri olduğuna işaret edilmiş ve Moskova tarafından bu talebin benimsenmediği vurgulanmıştır. Hatta Moskova'nın teşvikiyle Gürcistan ve Ermenistan'ın bu taleplerinden vazgeçirildikleri ima edilmektedir. Açıktır ki, Boğazlar meselesiyle ilgili SSCB hükümetinin taleplerinden bahsedilirken, toprak talebi kesinlikle kabul edilmemektedir. Molotov'un 30 Mayıs 1953 tarihli notası Türk basınında elbet yayınlanmıştır; ama sansürlenerek. Son cümle olan toprak talebinin olmadığı ifadesi özellikle metnin tümünden ayrılmış ve hemen hemen hiçbir gazetede yer verilmemiştir. Stalin, 5 Mart 1953 yılında ölmüştür ve bu nota da 30 Mayıs 1953 yılında verilmiştir. Kimi çevreler bu duruma dikkat çekerek toprak taleplerinin Stalin zamanında ortaya atıldığını ama o öldükten sonra yukarıda yer alan 'geri adım' notasının verildiğini savunmaktadırlar. Devletler tarihinde 2 ay çok kısa bir süredir ve bu süre içinde ani değişiklikler mümkün değildir, hele ki Stalin'in oluşturduğu mevcut düzende. Zaten Kruşçev'in başlatacağı 'Stalinsizleştirme' politikası da 1956 yılına aittir. DOlayısıyla bu iddia da gerçek dışıdır. Aşağıda Stalin'in Türkiye'ye olan hareket ve eylemlerini yansıtan bir dizi örnek vardır: * Stalin Ermeni milliyetçisi ve tarihçiler tarafından 'anti-Ermeni' ruhla hareket etmekle ve "Türkiye'nin avukatı" gibi davranmakla suçlanmıştır. *Ermeni tarihçilerine göre Stalin'in ölümüne kadar herhangi bir Ermeninin, ailesinin ve kendisinin Sibirya'ya gönderilmesi tehlikesinden dolayı Türklerin yaptığı "soykırım(!)" unutturulmuştur. * 2. Dünya Sav Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar