LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Sultân Vahîdüddin’in saltanatından 4 ay geçmeden 30 Ekim 1918 tarihinde uğursuz Mondros Mütârekesi imzalandı. Bunu Osmanlı topraklarının i’tilaf devletleri tarafından işgali takip etti. İngilizler Kasım 1918’de Musul’u işgal ettiler; müttefik filo Kasım 1918’de İstanbul’a geldi ve 16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. Bu tarihten sonra sâdır olan Padişah İrâdelerini ve hatta hükümet kararlarını, sanki Sultân Vahidüddin’in arzusu ve kararı gibi görmek, tarihi yanlış yorumlamak demektir. Bu tarihten sonra Sultân Vahidüddin, hem işgal kuvvetlerini oyalamaya ve hem de elden geldiği kadar Kuvay-ı Milliye’yi destekleyerek yeni Türk Devletinin ortaya çıkmasını, şahsı aleyhine de olsa desteklemeye karar vermiştir. Artık yeniden Osmanlı Devleti’nin hayat bulamayacağının farkındadır. Yapılan bütün icraatlar bunu göstermektedir. Sultân Vahidüddin, İstanbul’un düşman filoları tarafından kuşatıldığını ve topların Saraya çevirdiğini görür görmez, hemen yakın kumandanlarla Anadolu’da istiklâl tohumlarının nasıl atılacağını müzâkere etmeye başlamıştır. Filonun geldiği Kasım 1918’den Mayıs 1919’a kadar devam müzâkereler sonucunda, Mustafa Kemal ile defalarca görüşmüş ve Yıldız Sarayı’ndaki son ve gizli görüşmede, Anadolu’ya görevli olarak gitmesine ve milli bir idare kurulmasına karar verilmiştir. Neticede İtilaf Devletleri Yüksek Komiserliğinden Mustafa Kemal’in vizesini alan, elindeki imkânlarla onu destekleyen ve Samsun’a çıkması için yeterli bir vapur hazırlatan Sultân Vahidüddin, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşmasından sonra da, hükümetleri vasıtasıyla ve şifrelerle Mustafa Kemal’i desteklemeye devam etmiştir. Sayın Murad Bardakçı’nın yayınladığı Şah Baba isimli eser ve Osmanlı Arşivlerindeki belgeler, bütün bunları doğrulamaktadır. Sultân Vahidüddin’in Mustafa Kemal’e ayrılırken söylediği son söz, “Cenab-ı Allah muvaffak etsin” sözüdür. 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilince 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanmıştır. Düşmanlar Sevr Muâhedenâmesini, ne işgal altındaki Osmanlı Devleti’ne ve ne de Ankara Hükümetine imza ettirememişlerdir. Anadolu’da imanlı milletin desteğiyle muvaffakiyetler kazanan Kuvay-ı Milliye ekibi ve özellikle de Mustafa Kemal ve arkadaşları, Başvekil Rauf Orbay’ın muhâlefetine rağmen, Anadolu’ya saltanat ve hilâfeti kurtarmak için geldiklerini çeşitli nutuklarında söylemelerine rağmen, evvela saltanata cephe almaya başlamışlardır. Cumhuriyet İdaresi kurarak Cumhurreisi olmak isteyen Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 Kasım 1922’de saltanatı ilga ettirmiştir. Bu arada kendi nâzırlarından ve meşhur Osmanlı gazetecilerinden Ali Kemal Bey’in, bazı kimseler tarafından İzmit’e kaçırılarak linç edilmesi, Sultân Vahidüddin’in Ankara’daki havayı sezmesine yardımcı olmuştur. Ankara’nın niyetini anlayan Sultân Vahidüddin, hem yeni kurulacak olan devlete zorluk çıkarmamak ve hem de daha fazla hakaretlere maruz kalmamak için, 18 Kasım 1922’de İstanbul’u terk etmiştir. Zaten 5 Kasım 1922’de resmen Osmanlı Devleti tarihe gömülüyor ve İstanbul Ankara’da kurulan milli devletin hâkimiyeti altına giriyordu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Daha ne kadar devam edecek bu Vahdettin'i (Vahîdüddin değil) kurtarma çabaları çok merak ediyorum. Atatürk Nutuk'ta bu mahluğun ne işler peşinde koştuğunu açıkça anlatıyor. Bu tarz yazılar safınızı az çok belli ediyor.[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış; Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 | Viktor, 02 Eylül 2005 18:56 [ Yeni mesaj at | Sil ] -------------------------------------------------------------------------------- burdan konusalım ya eheh osmanlıya antıpatım yok ama her devrımden sonra gecmıs bır sure ınkar edılmelıdır devrımde kazanılanalrın saglıklı kalması acısından | LordOfBlood, 02 Eylül 2005 19:17 [ Yanitla | Sil ] -------------------------------------------------------------------------------- Sence devrimde ne kazandık, bizi yüzyıllarca idare edeen bir hanedanı öz vatanlarından kovmaktan başka?? bu adamın yazısına mı ınanıcaksınız eheh daha demokrasıyı egctım Turk Devriminin yada herkesın bıldıgı ısmıyle Ataturk un ıkılaplarının ve cumhurıyetın ne getırdıgını bılmıyen bıur adamın vahdettını savunması dogal karsılanmalı yıldız parkına cıkıp padısahım cok yaşa dıye bagırırsa sasrımayın[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 1. Mahluk dediğin kişi Osmanlı Devletinin bir padişahıydı, sevmesende saygı duymak zorundasın! 2.İnanmayabilirsiniz, saygı duyarım ama, sizinde bana saygı duymanızı beklerim Beyler! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Unutma ki Türkiye 1950'ye kadar tek parti yönetimindeydi ne demokrasisinden bahsediyorsun? Açık oy gizli tasnif ile yapılan seçimlerin demokratikliği tartışılır! Ve Eğer Atatürk'e düşmanlığım olduğunu ima ediyorsan, yanılıyorsun. Çünkü Kurtuluş savaşını Kazanmak ve yeni bir devlet kurmak kimsenin harcı değil! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 turk devrımı bıze ne kazandırdı dedıgınde ne demek ıstedıgını cok rahat anladı herkez[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Demokrasi demek ezilen sınıfların, işçinin, köylünün, ulusal sanayicinin de temsil edilme şansına sahip olduğu düzen demektir. Dolayısıyla bugünkü mevcut sistemlere bakarak Atatürk'ün uyguladığı yönetimi demokratik olmamakla suçluyorsan bu senin dünya görüşünü ve hakim sınıflara ne derece yakın olduğunu belirtir. Kaldı ki o kadar demokrasi çığlığından sonra Vahdettin'i savunman da ayrı bir tezat. Diğer taraftan bir kimsenin padişah ya da başbakan olması saygı duymamı gerektirmez. Nasıl Hitler'e, Bush'a karşı çıkıyor; insanlıklarından şüphe ediyorsam aynısı bu padişah için geçerlidir. Halkımızın bir zamanlar yöneticiliğini yaptı diye torpil geçecek halim yok.[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış; Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Evet, tek adamla yönetiliyorduk, yine tek adamla yönetildik, 2.Dünya Savaşı sonunda faşistler yenildiği için ve diktatörlükler yıkıldığı için A.B.D.'ninde zorlamasıyla mecburiyetten demokrasiye geçtik. Yoksa Araplar gibi Devlet adı cumhuriyet ama başta tek adamın olduğu devletlerden olurduk! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Vahdettinle Bush'u ve Hitleri bir mi tutuyorsun yani; Komik! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 yesınler senı sensın komık tek partıyle yonetılmek demek antı demokratıklık degıldır CHP tabandan secıyordu adayalarını yanı mılelt gıdıyodu ıstedıgı vekıl e verıyordu oyunu yanı temsılcısını kendısı bızzat secıyordu ve bu secılen temsılcıler halkın sorunalrıyla bızzat ılgılenıyordu bugun mılelt partıye oy verıyor sectıgı temsılcıyı tanımıyor bıle kendını parlementoda temsıl aeden adamın kım oldugunu bılmeden oy atıyor ve sectıklerı adam secım zamanıu ahrıcınde secılkdıgı yere ugramıyor bıle secmenın otomatık oy atmak harıcınde hıcbır fonksıyonu yok hangısı demokratık soyleyın bakalım tek partı tek ıdeolojı olabılır ama en azından ınsanlar ıstedıgı kısıye oy verıyordu bugun akc kısı oy attıgı vekılıyle konusabılmeyı gectım gercek hayatta yuzunu gordu adamın al sana demokrası neyse takma o kucuk kafanı dunyayı ele gecırınce butun demokratık olayları kaldırıcam senın gıbı dusunenelrı ıse pluton a suresız tatıle yollıycam[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Evet istediği kişiye oy veriyordu çünkü zaten tek kişi oluyordu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 İşte anlaşamadığımız nokta bu. Atatürk'ün diktatörlüğü ile padişahların diktatörlüğünü bir tutuyorsun. Birinde feodal bağlardan adım adım kurtulan köylü var, diğerinde yıllarca çalışmaktan ezilmiş köylü. Birinde her hakkı elinden alınmış sayısı az da olsa işçi (amele) sınıfı var, diğer tarafta o an dünyada görülmemiş ölçüde hakka sahip içi sınıfı var. Birinde hayvan kadar değeri olmayan, her türlü aşağılamaya maruz kalan kadınlarımız var; diğerinde dünyanın 20-30 yıl sonra anca yetişeceği sosyal özgürlüklere sahip kadınlarımız var. Daha bunu gibi onlarca örnek iki 'diktatörlük' arasındaki farkı kolayca açıklayabilir. Ama aklı fikri Ümmetçiliği yerleştirmek olan, padişahı Atatürk'e, Osmanlı Devleti'ni Türkiye Cumhuriyeti'ne tercih eden birine onca açıklama yapmaya değer mi bilmiyorum?[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış; Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Böyle düşünmemiştim, haklı olabilirsin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LordOfBlood Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Beyler bu arada herkese Bilinmeyen Osmanlı adlı kitabı tavsiye ederim.Yazarı Ahmet Akgündüz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
m-joy Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 7, 2005 ecevit foruma düştü... vahdettin ile vosviddin in akrabalığı var mı? o na da bi cevap alırsak bi zahmet.. www.hurriyetim.com.tr de yazarlar başlığındaki emin çölaşanın ağustos yazıları arasında vahdettin hakkındi bi yazı var.. bilginize... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Solgunadalet Mesaj tarihi: Eylül 8, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 8, 2005 Ya bu vahtehdin -doğrumu oldu bilmiyorum zaten ilgilen miyorum ama ben burda kısaca vah. diyeceğim.-tartişması çok boş ve gereksiz bize ne kazandıracak ki? Ben de Vah. ın üstüne bu kadar gidilmesi taraftarı değilim ama onu değerlendirirken onun ne kadar bu ayak oyunlarına yetenekli olduğunu tartışalım ve diyelim ki adammın bu yaptıkları son dönem bütün osmalı patişahlarının yaptıkları olaylardır ve o da ingiliz sempatizanlığını sürdürmüştür unutulmamalıdır ki adam hayin olması için yani bizim için Türk hükümetinde olmalı idi ama adam kendi tebasına ve osmalını çıkarlarına göre davarandı osmanlıyı kendi sarayı ile kısıtlı kalsa bile sürdürmeye çalıştı o yüzden bence hayin değil ama bir solucandan daha fazlası da değil.Osmalı padişahı diyorsun ama ben fatihde dahil ondan sonraki bütün badişahlara karşı saygım yok.bir genç osman bir yavuz hariç Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bilge_Tonyukuk Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 dostum arada iyi padişahları yine unutuyorsunuz. ben 4. muratında hariçler içinde olmasını dilerdim. her nekadarda olsa Türk kağanlarıdır saygım var ama yaptığı işler yanlış olabilir[signature][hline] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
navyamphs Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Kurtuluş savaşı devam ederken Vahdettin bir İngiliz istihbarat yüzbaşısından (Evet koskoca padişah bir yüzbaşıyla muhatap olarak) milliyetçilere (Ankara hükümetini kastediyor) karşı hilafet ordusunun kurulup, devletin biran önce İngiliz sömürgesi haline gelmesi için yardım istiyor. Şimdi yukardaki cümlede, Vahdettin'in "vatan haini" olduğunu kanıtlayan hiç birşey bulamadıysanız, "vatan haini" tanımını birde siz yapın.[signature][hline] Türk Oğuz Beğleri budun eşidin! Üze tenri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilinin torunun kem atatı? IllidanStormrage, bi zamanlar demiş ki: Dinciler nefes alıyo ooo ozaman biz almamalıyız Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
huun Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 said: Viktor, 07 Eylül 2005 20:14 tarihinde demiş ki: tek partıyle yonetılmek demek antı demokratıklık degıldır CHP tabandan secıyordu adayalarını yanı mılelt gıdıyodu ıstedıgı vekıl e verıyordu oyunu bunu bir gececeksin simdi . chp nin basina o yıllarda muhafazakar ya da liberal politkalar uygulayabilecek birileri gelebilir miydi ? gelemezdi . demek ki pek demokratik degilmis . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Elbette gelmeyecekti. Yıllarca padişah-halife-imparatorluk üçlüsü içinde ve emrinde yaşamış ve sosyal özgürlükleri (ideolojik) yaşayamamış bir halk elbette düzgün kararlar veremezdi. Ayrıca koskoca devrim demokrasi budalalığı altında riske atılamazdı, dolayısıyla tek parti diktatörlüğü doğru bir karardı.[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış; Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Solgunadalet Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 4. Murat karambole geldi. Haklısın ama onuda annesi bozdu ah bu kadınlar yok mu? Bence bu sultanlar türk olsaydı iyi bir aileden osmanlı bu hale düşmezdi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 osmanlı sulalesı turk degıldır ısın ıcıne akrabalık gırmesın dıye yabancı karı ala ala turk kanı 4-5 jenerasyon sonra bıtmıştır[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cafein Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2005 Tövbe tövbeee.... Bir kere Vahdettin diye yazılacak ve bazı kaynaklarda en fazla Vahidettin diye yazar. Adamın adını daha bilmiyorsak neyi tartışıyoruz.... İkincisi, Genç Osman hangi icraatte bulundu ki onu diğer döneminden ileri padişahlarla bir tutuyorsunuz? Adam bir şey yapamadan alaşağı edildi öldürüldü. Kalkıp Genç Osman'ı kenara ayırırken, onun düşündüklerini yapan II. Mahmut'u neden unutuyoruz? Hayran olduğunuz 4. Murat'ın, ne kadar da büyük bir adam olsa da, yasakladığı keyif vericiler yüzünden ölmesi de ayrı bir trajedi tabii. Vahdettin de hain denemez, nedenlerini belirttim. Ancak korkak, basiretsiz budalanın tekidir, çünkü kendine göre ülke onun ve istediğini yapar. Neyse...[signature][hline]Rampaların ustası, Liv Tyler'ın hastasıyım. Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
King_Tiger Mesaj tarihi: Eylül 12, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 12, 2005 İngiltere Karadeniz Ordusu Komutanı General Milne, Londra'ya şu mesajı yollar:"VI. Mehmet, İngilizlerin Türkiye'de idareyi mümkün olduğu kadar süratle ellerine almasını istiyor." Amiral Web'in mektubu:"Padişah, bizi buraya yerleştirmek istiyor." Damat Ferit, Amiral Calthorpe'a şöyle diyecektir:"Padişahın ve benim yegane ümidimiz, Allah'tan sonra İngiltere'dir." Vahidettin, 30 Mart 1919'da Damat Ferit aracılığıyla kendi eli ile yazdığı bir tasarıyı, İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe'a ulaştıracaktır. Özeti şudur:"Osmanlı İmparatorluğu'nun 15 yıl müddetle İngiliz sömürgesi olması." Osmanlı hükümdarının kurtuluş reçetesi budur. Vahidettin, İngiliz sömürgesi olabilmek ümidiyle her türlü yola başvurur. Aklına onurlu, başı dik, bağımsız bir Türkiye gelmez. Kimseye güvenemediği için ablasının kocası Damat Ferit'i, ardarda sadrazamlığa getirir. Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler[signature][hline]Ordumuz Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin Çelikleşmiş İfadesidir. Kemal Atatürk [Bu mesaj King_Tiger tarafından 12 Eylül 2005 12:16 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
navyamphs Mesaj tarihi: Eylül 12, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 12, 2005 Yahu bu nasıl bir bahanedir; "Kapısında İngiliz askerleri bekleyen bir sultandan ne yapmasını bekliyordunuz ? Vahdettin hain değildir, çünkü çaresizdi" Kurtuluş savaşını verenler Vahdettin'den de Damat Feritten'de daha çaresiz durumdaydılar. Ama teslim olmayacak kadar cesurdular. Vahdettin düpedüz haindir. Hain sayılması için illede Mustafa Kemal'in ordusuna kurşun mu atmalıydı ? Şüphesiz becerebilse onuda yapacaktı ama o kadar "çaresizdi" ki. Dimi ?[signature][hline] Türk Oğuz Beğleri budun eşidin! Üze tenri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilinin torunun kem atatı? IllidanStormrage, bi zamanlar demiş ki: Dinciler nefes alıyo ooo ozaman biz almamalıyız Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar