nba Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 -------------------------------------------------------------------------------- Sultan Dördüncü Murad 26 Temmuz 1612 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır. Annesi Rumdur. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı. Sultan Dördüncü Murad çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterdi. Dinin hükümlerini çok iyi bilir Şeyhülislam Yahya Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi. İçki ve tütünü yasakladı. Gece sokağa çıkma yasağı koydu. Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi. Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarından biri de, Hazerfan Ahmed Çelebi'nin kanat takarak Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı. Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip eder, inisiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Hükümdarlığının ilk yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha sonra kadınların saltanatına son verdi, hain ve hilekar sadrazamları şiddetle cezalandırdı. Memleket meselelerini yakından takip edip, çözümler üretmeye çalıştı. 17 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra, Niksir hastalığından dolayı henüz 28 yaşında vefat etti. Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını 2 devreye ayırmak mümkündür. Henüz 11 yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir.Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişleridir. Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan sonradır ki Sultan Dördüncü Murad, biraz da şiddet yolu ile bütün zorbaları bastırmış, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur. Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz güçsüz zorba takımını sindirmiş, şiddetli ceza ve hatta idamlarla tekrar idari ve adli nizamı kurabilmiştir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
King_Tiger Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 Askerinin başında savaşa katılan son Osmanlı padişahı olarak bilinen IV. Murat, olağanüstü kuvvetiyle ünlüydü. Huzura kabul edilen Fransız gezgin Du Loir, anılarında IV. Murat'ın idman yaparken çok iriyarı bir kişi olan Silahtar Musa Paşa'yı, tek eliyle kuşağından tutup havaya kaldırarak meydanda uzun süre dolaştıktan sonra yere bırakmasını; 200 okkalık (yaklaşık 257 kilo) gürz kullanmasını; bir ciritle 8 kalkanı birden delmesini; kendine özgü uzun kılıcını saatlerce yorulmadan sallamasını ve güreştiği genç Yeniçerileri enselerine vurduğu tek şaplakla yere sermesini hayranlıkla anlatır. Tarihçilerin yazdığına göre yayını çektiği ok, tüfek mermisinden uzağa düşerdi. Tarihçi Hammer'ın ifadesiyle attığı ciridin delemeyeceği cisim yoktu. Timur neslinden Şah-ı Cihan'ın elçisi Zarif Bey'in Hindistan prensinden "Kurşun ve kılıç delemez" diye hediye getirdiği gergedan derisi kaplı kalkanı, elçinin gözü önünde önce mızrak sonra da ok atarak iki yerden deldi. Kalka hatıra olarak müzelik eşya arasına kondu. Eski saraydan (İstanbul Üniversitesi Merkez Binası) attığı ciritin Bayezıd Camii'nin minarelerinden birinin altındaki hedefe isabet ettiği söylenir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nba Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 ben bu kadar şey bilmiyorum ama ne kadar cesur ve savaşçı ruhlu olduğnu biliyorum resmen duraklama döneminde yükselme dönemini yaşattırdı tam duraklama döneminin neden başladığnı öğrenip sorunu gidercekken ömrü yetmedi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
demirbilek2 Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2005 cok genc olmus ya. niksir hastaligi nedir? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
King_Tiger Mesaj tarihi: Eylül 3, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2005 Niksir hastalığı, damla hastalığı yada gut hastalığı olarak da bilinir. Kol ve bacak eklemlerinin bir yada birkaçında tekrarlayıcı ve şiddetli akut iltihapla kendini gösteren ve kalıtsal da olabilen metabolizma hastalığıdır. Gutta belirtiler, kandaki miktarı artan ürik asit tuzlarının eklemlerin içinde ve çevresinde depolanmasıyla ortaya çıkar. Ürik asit, nükleo-proteinlerin yapısında bulunan pürinlerin metabolizma ürünü olup normalde idrarla atılır. Ürik asit metabolizmasında yer alan iki enzimin eksikliği, bu maddenin vücutta çeşitli dokularda birikmesine neden olur. Hastalığın doğuştan var olmasına karşın ilk artrit (eklem iltihabı) nöbetinin orta yaşlarda ortaya çıktığı görülür. Kol ve bacaktaki eklemlerin herhangi biri tutulabilirse de artrit sıklıkla ayak baş parmağını, ayağa bağlayan eklemde ortaya çıkar. İltihaplı eklemin çevresi, aşırı duyarlı ve ağrılıdır; deride ısı artışı ve kızarıklık oluşur. Akut iltihap, tedavi edilmese bile bir iki haftada iyileşebilir. Hastalık dönemlerini başlatan neden kesin olarak bilinmemekle birlikte akut enfeksiyonlarda; ruhsal gerginliklerin, idrar miktarında artışın, cerrahi girişimlerin, yaralanmanın yada bazı ilaçların kullanılmasının rolü olduğu sanılmaktadır. İlk iltihap dönemi, eklem kıkırdağında ancak mikroskopla saptanabilecek miktarda ürik asitin birikmesiyle başlar. Kimi olgularda bu birikme, kulak kepçesi gibi eklem dışı dokularda da ortaya çıkabilen yumru biçiminde yapı bozukluklarına yol açar. Erkeklerde oluşma sıklığı, kadınlara oranla 20 kez fazladır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
caferi Mesaj tarihi: Eylül 4, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 4, 2005 said: King_Tiger, 03 Eylül 2005 14:53 tarihinde demiş ki: Niksir hastalığı, damla hastalığı yada gut hastalığı olarak da bilinir. Kol ve bacak eklemlerinin bir yada birkaçında tekrarlayıcı ve şiddetli akut iltihapla kendini gösteren ve kalıtsal da olabilen metabolizma hastalığıdır. Gutta belirtiler, kandaki miktarı artan ürik asit tuzlarının eklemlerin içinde ve çevresinde depolanmasıyla ortaya çıkar. Ürik asit, nükleo-proteinlerin yapısında bulunan pürinlerin metabolizma ürünü olup normalde idrarla atılır. Ürik asit metabolizmasında yer alan iki enzimin eksikliği, bu maddenin vücutta çeşitli dokularda birikmesine neden olur. Hastalığın doğuştan var olmasına karşın ilk artrit (eklem iltihabı) nöbetinin orta yaşlarda ortaya çıktığı görülür. Kol ve bacaktaki eklemlerin herhangi biri tutulabilirse de artrit sıklıkla ayak baş parmağını, ayağa bağlayan eklemde ortaya çıkar. İltihaplı eklemin çevresi, aşırı duyarlı ve ağrılıdır; deride ısı artışı ve kızarıklık oluşur. Akut iltihap, tedavi edilmese bile bir iki haftada iyileşebilir. Hastalık dönemlerini başlatan neden kesin olarak bilinmemekle birlikte akut enfeksiyonlarda; ruhsal gerginliklerin, idrar miktarında artışın, cerrahi girişimlerin, yaralanmanın yada bazı ilaçların kullanılmasının rolü olduğu sanılmaktadır. İlk iltihap dönemi, eklem kıkırdağında ancak mikroskopla saptanabilecek miktarda ürik asitin birikmesiyle başlar. Kimi olgularda bu birikme, kulak kepçesi gibi eklem dışı dokularda da ortaya çıkabilen yumru biçiminde yapı bozukluklarına yol açar. Erkeklerde oluşma sıklığı, kadınlara oranla 20 kez fazladır. Konuyla olan alakası fazlasıyla önemli. Çünkü Artrit kırmızı eti çok tüketen insanlarda görünen bir rahıtsızlık. Bu rahatsızlık sanırım yaş ilerlemesi sonucu (40 yaşlar) eklemlerde biriken ürik-asidin yaptığı biliniyor. Tarihte bu hastalığa en çok yakalananlar sosyular ve et yiyebilen zenginler olduğu için Kral hastalığıda denirmiş. Türk halkı arasında eklem eceli olarak bilinir. Bu hastalığın eski asker ve güç sporu yapanlarda sıklıkla görülme sebebi geniş adele yapısıyla bağlantılı olduğudur. Bu tip mesleklele uğraşan kişiler kas için gereken proteini alabilmek için kırmızı eti tercih ediyorlar. Kırmızı eti sindiren mide ürik-asidi meydana getirir ve idrarla atılır. Yaşlılık sonucu kana karışması ile ürik-asid kan vasıtasıyla eklemlerde toplanır. Eklem kabiliyetini azalttığı için Eklem eceli adı burdan geliyor. 4. Murat'ın ölüm sebebinin aşırı kas gelişimine bağlı bir rahatsızlık olduğu söylenir. Aşırı kas gelişimi olan insanların hormanları aşırı salgılaması sonucu Gut hastalığı gibi hormonal sorunlarıda tetiklemesi muhtemel. 4. Murat'in ölüm sebepleri arasında sirozda olduğu söylenir. Bi ksım tarihçiler içkiyi ve tütünü yasaklayan padişahın bunlara olan bağımlılığı yüzünden öldüğü anlatılıp 4. Murat'ı halk gözünde başka bir yere koymaya çalışıldığını hatılıyorum. "İstanbul Kanatlarımın Altında" filminin sonu. Araştırmadım ama siroz hastalığınında belirtilerinden biri eklemlerde şişme. Gut, artrit ve siroz ve hatta bir çok hastalığın tepik belirtisi eklemlerde şişmedir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 4, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 4, 2005 4. murat su an yaşıyorya tarıhcılerde ona bok atıp evlerınde masturbasyon yapıyoalrdır tobe estafullah 4. murata bok atıp ne akzanıcaklar kaç sene once olmuş olay içtiyse afıyet olsun ıcmedıyse bıze ne yanı arapların seyhlerının bu gun bıle ıckıyı yasaklatıp ıckı alemlerı yaptıgını bılıyoruz 4. murat yapmış cok mu olmuş ayrıca eklıyelım kendısı ne ıyı dır ne kotu hıcbır tarıhcı 4. murat ı cozememiştir gecenın bır yarısında sarayın avlusuna ınıp butun mahkumları baltayla dogradıgıda bılınır yanı cok zalım bırıydı ama ulke ancak zalımlerın elınde guclenıyor o devırde mustahaktır bu mıllete ayrıca 250 kusur kıloluk gurz hıc sahıcı gelmedı haltercıelr bıle degıl kullanmak omurlerı boyunca calısarak 180 200 kıloyu anca goruyorlar 4. muratın tek elıyle 250 kılo gurzu kaldırması hıc ınandırıcı degıl fızık kuralalrına aykırı yanı[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Maxen Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 said: Viktor, 05 Eylül 2005 01:38 tarihinde demiş ki: ayrıca 250 kusur kıloluk gurz hıc sahıcı gelmedı haltercıelr bıle degıl kullanmak omurlerı boyunca calısarak 180 200 kıloyu anca goruyorlar 4. muratın tek elıyle 250 kılo gurzu kaldırması hıc ınandırıcı degıl fızık kuralalrına aykırı yanı kaldırıp kafanın üzerinde onları sabit tutmaya çalışmak ayrı( haltercilerin yaptığı gibi.... onu sapından tutup sağa sola sallamak ayrı (4. Murat ın yaptığını iddia edilen hareket) ve ikinci hareket ilkine göre daha kolay çünkü vücut devinimi ile onu dönerken havaya kaldırmak oldukça kolay birşey olmasada mümkün... halterciler ise onu sabit ve havada tutmak zorunda oldukları için baya kasıyorlar[signature][hline]I was lost in the pages Of a book full of death [Bu mesaj Maxen tarafından 05 Eylül 2005 12:31 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EagleEye Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 evet bi taraflarını yırtarak 250 kiloyu savurabilir belki ama onu savaşta etkin olarak kullanması söz konusu.ata binemez o aletle be at göçer :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mandoo Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 içkici olması yönüyle severim keratayı...[signature][hline]Eski bir Türk bakkalı zam yapacak; ''Kahve Yemen'den gelir, yollar ırak/Beş para yetmiyor on para bırak.'' Bu bakkaldan alışveriş yapan birinin cevabı; ''Kahve Yemen'den gelir, yollar sapa/Beş para yetmiyorsa dükkanı kapa...'' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Gothic_Angel Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Mandoo 49 post kalmış al şu madalyayı da tak bi tarafına kurtulalım[signature][hline]fastreload, 02 Temmuz 2005 01:21 tarihinde demiş ki: hocam bindiğin dalı kesiyosun çükünü keserim senin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Delidumrul Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Savurmak daha mi kolay ? Saka mi yapiyorsunuz? Hic fizik okumadiniz mi ?[signature][hline]Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur! :NSRq:üXrüt:irht:kök Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 yok abı adamalr bunu ucuz hollywood fılmı sanıyor 4. muratta kryptondan gelme tek elıyle sultanahmet camıgının yerını degıstırmıs ıterek cırıt atıyotdu dedıkelrı ıse mınareymiş aslında dudududu o da nesı bır yıldız bır tren bır ucak nayıııırrr o 4. muraaaatt dudududu kotuler korksun 4. murat gunu kurtarmaya geldı[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
demirbilek2 Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 O devirde Avrupa kaynaklari abartilidir genellikle, ozellikle Fransiz gezginlerinin hayalgucu baya genismis :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 5, 2005 unlu eskı turkologlardan prens cantemır 1600 lerde karadenız e gıdıyor koylulerle sohbet edıyor nehır yukarı anadoluya gıden balıkları goruyor merak edıp koylulere soruyor nedır bu ısın aslı dıye koylulerde o balıkalr hazar denızını asıp buraya gelır burdanda van golune ordanda akdenız e gıderler dıyor cantemırde baya sasırıp bunu yazıyor aman ne super dıye 150 yıl sonra bır fransız tarıhcısı cantermırı makaraya alıp turkler karakterıstık oalrak saf bulduklarını kandırmaktan haz alırlar dıyor ve cantemırın boyle bır hıkayeye ınanmasıyla 3 sayfacık akdar dalga gecıyor[signature][hline]"If your enemy has a choleric temper, seek to anger him." Roy Mustang Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
demirbilek2 Mesaj tarihi: Eylül 6, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 6, 2005 Fransizlar baskalarini asagilayarak kendilerini yucelteceklerini zanneden zavalli bi toplum, su anda da dunyada bi mok degiller, amerikalilar bunlarla cok dalga geciyor. Silah ticareti olmasa ekonomileri de 5 sene icinde coker. Adamlarin en buyuk gelir kaynagi da bu. Biraz da parfum, cikolata, peynir gibi luzumsuz seyler yapiyorlar. Dunyada su an nukleer, kimyasal hatta biyolojik vs. gibi insanlik-d1s1 silahlar ureten nadir ulkelerden biri. PKK gibi teror orgutlerini de desteklemekten kacinmiyorlar. TR'nin AB'ye girmesini de istemiyorlar cunku Yunanistan ve Kibris Rum kesiminin silah alimlarini azaltmasindan korkuyorlar, bu da binlerce Fransiz'in issiz kalmasinda yol acacak. Calisma saatleri o kadar az ki ulkede ozel sektor diye bir sey nerdeyse kalmamis, kendi firmalari bile baska ulkelere kacmis durumda. Fransiz haber kanallarini seyredin, muhakka her gun ya bir fabrika kapanma haberi olur, ya da bir sirketin uretimini durdurma veya iflas haberleri. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Maxen Mesaj tarihi: Eylül 6, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 6, 2005 Zaten parfümün en kalitesinin Fransa da yapılmasının da ilginç bir hikayesi vardır. Ne kadarı doğru bilemem ama; söylentiye göre eskiden çok pis insanlarmış o kadar pislermiş k ibiri çıkıp bu kokuyu gidermek adına parfümü icad etmiş... o yüzden de en ağır en kalıcı parfümleri Fransızlar yaparmış[signature][hline]I was lost in the pages Of a book full of death Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar