Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yeni dünya düzeni


Nestor

Öne çıkan mesajlar

Şimdi Anladınızmı pazarlar için savaşları göze almış avrupalılar ne kadar kolay kazanmışlar pazarımzı.

Atatürk bu dava için Kurtuluş savaşını Başlatmış,yüzlerce şehit vermişiz ve inönü bunu Bizzat elleriyle amerikalılara vermiş


siz dediğimi yanlızca sehitler kısmını anladınız.
kazanmak için canımızı kaybettiğimiz bir şeyi tekrar bedavaya geri vermemize kizmaktayım.insan önce avrupadan para alır sanayisini hazırlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İnönü'yü o kadar da masum görmeyin bakalım, aşağıda bir demet İnönü eylemleri yer alıyor:

Türkiye, Fransa'nın işgaline ve Romanya'nın Nazilerce tarumar edilmesine göz yumdu. İngiltere ve Fransa ile imzalanan antlaşmalar Türkiye'nin Romanya'nın işgaline müdahale etmesini geretirse de Türkiye'deki egemenler bu olasılığı gündeme bile getirmediler.

Türkiye Ekim 1940'de, İtalya'nın Yunanistan'a saldırmasına da tepkisiz kalacaktı.

Ancak Türkiye, Yunanistan ve Balkan Antantı sözkonusu olduğunda burada da durmadı ve bir Alman eyaleti haline gelmiş Bulgaristan ile 17 Şubat 1941 tarihinde saldırmazlık antlaşması imzaladı. Böylece Bulgaristan'ın önünü açan Türkiye, bu ülkenin 1 Mart'ta Mihver'e katılması için stratejik bir adım atıyordu.

Türkiye Sovyetler Birliği'ne de bir darbe vurma hazırlığındadır. 1940 yılında, kendi hava sahasını İngiliz uçaklarına gizlice kullandırıp bu uçakların Sovyetler Birliği'nin petrol yatak ve rafinerilerinin üzerinde keşif uçuşu yapmasını sağlayan Türkiye, bunun üzerine Molotof'tan yediği fırçaya rağmen yoluna devam etti.

Ayrıca Türkiye ile imzaladıkları saldırmazlık antlaşması Naziler'in güney cephesi konusunda kaygılanmadan Sovyetler Birliği'ne saldırabilmelerine olanak vermiştir. Üstelik Türkiye bununla da yetinmeyip ciddi miktarda askeri birliğini Trakya sınırından Kafkasya sınırına kaydıracaktı. Türkiye'nin bu tehditkar tutumu Sovyetler Birliği'nin de belli miktarda askerini Kafkasya sınırına yığmasını gerektiri ve Kızıl Ordu'nun küçük de olsa bir bölümü Türkiye'nin bu düşmanca tavrı sebebiyle fiilen savaş dışı kalmış olur.

Buna ek olarak Türkiye savaş boyunca silahlı Alman gemilerinin Boğazlar'dan geçmesine göz yumarak Sovyetler'in Karadeniz sahillerini düşman saldırısına açık hale getirir.

Bunun yanında Nazi askeri ekipman ve birliklerinin Türkiye'de konuşlanması -Almanya'ya karşı bir saldırı olmayacağı güvencesiyle elbette- ya da Almanların Türkiye'deki egemenleri Sovyetler Birliği altında 'ezilen(!)' Türk Cumhuriyetleri'ne yardım etmeye teşvik etmesi gibi daha sayısız olay Türkiye'nin bu savaştaki konumunu açıkça belli etmektedir.

Ne var ki beklendiği gibi olmuyor ve Kızıl Ordu Naziler'i dağıtırken Türkiye'yi de bir tedirginlik sarıyor. Özellikle Ocak 1943 sonunda İnönü ile Adana'da yapılan Konferans'ta bu durum gündeme geliyor ve Türkiye'nin ABD ve İngiltere'nin merkezinde bulunduğu emperyalist bloğa bağlanması hemen hemen başarılmış oluyor.

Bu süreden sonra Naziler ile olan ticaret antlaşmaları fesh ediliyor, yeni ticari ortakları olan ABD ve İngiltere'ye de göz kırpmış oluyordu.

Nitekim Türkiye arkasındaki koca devletlere rağmen Sovyetler'den yine çekiniyor ve bunu Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'nu istifaya zorlayarak kanıtlamaya çalışıyordu. Ve nihayet 23 Şubat 1945'de de Nazilere sembolik olarak savaş ilan ettiğini duyuruyor.

İşte size Atatürk sonrası Türkiye'nin, ABD'nin kucağına itilmesinin öyküsünün bir kısmı. Tüm bu olanlar sırasında İsmet İnönü'nün Türkiye'deki güçlerin başı konumunda olması da bilgilerin en büyüğü kuşkusuz.[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış;
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şu platformda yapılan en büyük hata asılsız iddiada bulunmak. Doğrusunu insanlara yazınca altında kalamayıp kanıtı bulunamayan iddialar ortya atıp kısır döngü yaratmak.

Şimdi şu yazdıklarının kaçını kanıtlıyabilirsin? En önemlisi biz İnönüyü savunmadık yaptığın hatayı düzelttik ve bir çok kişi bu konuda hem fikir. Herkes yanlışı mı biliyor?

Şu yazdıklarının hiçbirini Siyasi Tarih okuyan ben ne duydum ne de okudum. Ben buna benzer Tarihi idiaları nerde okuyorum biliyor musun? Türkiye Tarihi değiştirerek siyaset yapan bir kesimde var malesef. Marjinal sol dediğimiz kesimin demeçlerinde ve ifadelerinde okuyoruz. Konu bu değil. Marjinal Sol derken bu konuyu hem fikir olduğum ya da muhalif olduğum arkadaşlarda bana anlayış gösterecekler.

Şu yazdıklarında hiç haz almadım, belli bir ideolojiye yönelik ifadelerde bulunuyorsun, yazdıklarının içinde asılsızlık var, yazdıklarının içinde tamamen kişisel kanıların var. Lütfen dikkatli olalım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tamamen caferi ile aynı fikirdeyim bir kanıt olmadan bunları yazman gerçekten yanlış.Ayrıca kişisel görüşünüde ekliyosun madem bu konu tartışılıyo objektif olarak bilgi vermelisin.Ayrıca her zaman savaşlar olmuştur her zamanda olacaktır türkiyeninde bunlarda açıkça yada gizlice bir saf tutması normaldir.Nazilerin tarafında olması o kadar da yanlış deil hatta bence.Nazilerin karşısında olup ruslara güvenmekten iyidir[signature][hline] Her an her tuvalete dalabilirim
Korkun benden

Bodrack The Tuvalet Psycho is back
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

böyle bir konu tartışılacaksa gözlüklerinizi çıkarmanız gerekiyor öncelikle, dilerseniz ondan sonra devam ederiz. çıkıp da aslında tarihin, hiç de alakanız ve bilginiz olmadığı dönemlerini işin hatice kısmı için uyduracaksanız karşılıklı birikim trafiği engelleneceğinden tamamen anlamsız olacaktır bu tartışma. o dönem sanayi toplumunun anası, babası, ilahı, canı cananı olan almanyası için sömürge arayışıyla birinci dünya savaşını başlattı diyip olayın asıl ilgilendiğiniz kısmına bağlıyorsunuz bu tür öğeleri fakat bu ifadeler aslında olayın özünden ne kadar bihaber olduğunuzu gösteriyor asıl. almanya ki o yıllarda büyük bir güç, büyük bir ekol, yeni doğmuş, çevresindeki eskiden söz sahibi olan güçlere, denge unsurlarına diz çöktürmüş bir yapılanma, bir birlik, bir güç. elindeki gücü de bismark önderliğinde zamanı aşan bi anlayışla, bi yöntemle, politikayla kullanmayı seçmiş öngörüsü kuvvetli liderleri sayesinde, fakat bu anlayış, almanya adına ne yazık ki prusya imparatoru tarafından özümsenememiş, adam bismarkı gaza geldiği bi dönemde görevden alıp cahil konumunda elindeki bu gücü egoları uğruna, bismarkın anlamış olduğu yeni güç dengesi düzeniyle alakasız, eski güç anlayışına göre kullanmış ve neticede de yeni dünyanın güç anlayışıyla bihaber şekilde bunu uygulamış, ona göre de bir karşılık almış. buradaki olayda kilit rol oynayan anlayış farklılığı özünde.

ikinci dünya savaşı gene komik bir şekilde sömürge arayışına bağlanmış falan ki onun düzeltilecek bi niteliği de yok.

ki düzeltsem bile, buradaki düzeltme yeni dünya anlayışından bihaber gelenekçi imparatorumuzun, yeni oluşmuş düzeni, geri zihniyetinin öngördüğü kriterlerle yargılıyor oluşunun vurgulanması gibi bi önem taşımıyor olacak zaten buradaki konunun özüyle paralel bir şekilde.

şükür ki, türkiyeyi yönlendiren belirlenmiş, uyumlu bir çizgide kurumlanmış güçlerin kişisel egolarla şekillenmesi, şahsi yargılara göre bakması söz konusu değil. ne imparator kalmış o devirden, ne bismarkın o şartlar altında oynamak durumunda olduğu rolün yeri. yoksa bizim de kaderimiz pek farklı olmayacak neticeleri değil de tatmin arayışlarını ön planda tutarsak.

bu demokrasiyi olayını falan seviyorum ya.
yaşasın yetersiz anlayıştakilerin anca kendilerine hayalkırıklıkları yaratabileceği toplum düzeni.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bursa Nutku'nun hatta Nutuk'un gerçeği yansıtıp yansıtmadığının, hatta gerçek olup olmadığının tartışıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Böyle bir durumda İnönü hakkında yazdıklarıma 2x2=4 gibi nesnel bir kanıt bekliyorsanız verebileceğim bir cevap yok. 38'den 60'a kadar olan zaman dilimi birazcık incelendiğinde verilen ödünlerin neler olduğu açıkça meydana çıkacaktır.

Zaten insanlarda böyle bir yargı var. Lenin ne kadar iyiyse Stalin o kadar kötü; İnönü ne kadar iyise Menderes o kadar kötü vs.

Ben her zaman yorumlarımı söylüyorum, kaynak varsa da belirtiyorum. İnönü ne kadar iyi bir komutansa aynı oranda da kötü bir devlet adamı ( Lozan Antlaşması'nı ayrı değerlendirmek gerekir).

Hele bir arkadaş (caferi) düşüncelerimi marjinal (sol) olarak nitelemiş ki diyebileceğim pek bir şey yok, forumda Hitler'le dünyayı kan gölüne çevirmeyi Sovyetler'le saldırmazlık antlaşmasını imzalamaya tercih edenler dururen.[signature][hline]...Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış;
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayrıca Saldırmazlık Anlaşmaları Kötü Değildir Çünkü Türkiye'nin 2.Dünya Savaşına Girecek Büyük Bir Gücü Yoktu Ayrıca Hatalardan Ders Alırız,2.Dünya Savaşı Birçok Ölüme Yol Açtı Ve Bütün Avrupa Devletlerini Zor Duruma Soktu.1. Dünya Savaşını Gören Bir Milletin 2.Dünya Savaşına Girmesi Zaten Ya Gözü Karartan Bir Hırs,Yada Aptal Bir Toprak İştahı Olabilir.

Yani Orda Kötülenmiş,Göz Yummuş Felan Denmiş Ama Bence Yanlış Değil.

Bu Arada 1945'te Savaş İlanının Sebebide NATO ya Girebilmekti.

Ki İsmet İnönü İçin Kötü Diyenler,Yok Şöyle Fenaydı,Böyle Fenaydı Diyenlere İsmet İnönü'nün de Bir Türk Büyüğü Olduğunu Söylemeliyim.Çünkü Kendisinin Kurtuluş Savaşındaki Başarılarını Bilmeyen Yok Herhande.

Lozanı İmzalayanında O Olduğunu Unutmayın.Türkiye'yi Gayet İyi Temsil Etmiştir.

Bu Arada Uçak Fabrikasının Traktör Fabrikasına Çverilmesinin Sebebi Ülkenin Tarım Araçlarına İhtiyacı Oluşudur.Ama Daha Sonradan Bir Uçak Fabrikası Açılmaması Hatadır.[signature][hline]Her Türk Mutlaka Okumalı!

Accountların Hacklenmesinden Korunmanın Birkaç Yolu...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...