Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Çiçek Evladım


kymophobia

Öne çıkan mesajlar

Bahçesinde çalışmayı severdi bir önceki günün yorgunluğunu üzerinden attırdığı için. Yaşı geçkin olduğu içinde başka işe veremezdi zaten kendini. Belki evi dağınık, belki yatağı düzensiz, belki halıları kirliydi ama çocuklarıyla hayatının en değerli günlerini geçirmekle meşgulken zaten onlarla uğraşamazdı.

Dedim ya yaşlıydı diye, artık yaşını belli etmeye başladığı için yaşlı o. Yoksa altmışında devirmişti desteyle kocayı. Vazgeçti sonra bir başkasına gönül vermekten. Gözleri de iyiden iyiye puslanmaya başlayınca anladı yalnızlık çekilmez şey yaşlılıkta. Ama sözü vardı ya işte kendine, hayatına yeni biri yok diye.
Hatırlattı kendine sürekli de sonunda çocuklarını ekmeye başladı bir bir. Biraz da görebildiği kadarıyla yazmaya. Ufak yazılar, kısa şiirler yazıp okur oldu evlatlarına şenlensinler diye. Akşam olupta yüzlerine kara düşünceye kadar onlara okumakla geçirirdi zamanını.

İlk oğlu Ali'ydi. Uzun boyuyla, yakışıklılığıyla Ali. Bir yaşına yeni basacaktı belki, yalnızlığını görüpte dayanamayıp, boynunu bükmesine katlanamayıp Sinem'i kardeş etti ona. Çıtkırıldım Sinem. O da Ali kadar vardı güzellikte. Zamanla daha da serpildi, güzelledi. Kıpkırmızı saçları her rüzgarda sağa sola dalgalanırken ne kadar narin olduğunu, ne canlar yaktığını anlatırdı görenlere.

Bu güzeller yetişirken arkadaşları da olsun istedi tabi. Mor gözleriyle Zeynep, ak saçları, sapsarı burnuyla Merve, gözlerinden mutluluğunun gözyaşları hiç eksilmeyen boynu bükük maviş delikanlı Ahmet o yüzden evini paylaştılar. Hepsiyle ilgilendi, hepsiyle konuştu.

Arada çok kötü arkadaşlarıda olmadı değil tabi ki. Hemen anlattı neden birlikte olamayacaklarını, evinden attı hepsini. Ona, çocuklarına hangi kötülük yaklaşabilirdi ki? 'Şiirlerimi size yazıyorum' derdi her kötülükte, 'Onları atıyorum ki size zarar verip beğendiğiniz şiirlerimi dinleyemesinler, ailemize giremesinler' derdi.

Ve zaman zamanı akıttı günlere aylara doldurup yıllara boşaltarak. Her bir an bir çocuğun bir eskisinin yerini alması kadar sürdü sadece. Ve o, o, hayata sille atar gibi yapıp yalnızlığın şaklamasıyla yüzünde uyanıyordu artık her sabah. Bilmek yetmiyordu zamanın geçtiğini, anlamakta gerekliydi.

Birkaç bahar daha devam etti güzel şiirler, anlamlı yazılar. Ancak gelmişti yaşının ben buradayım deme günleri. Parmakların kelimelerle dansı yavaşladı hafiften. Valste ayağa başmalara dönmüştü neredeyse.

Ama dayandılar. Bir süre hiçbir şey değişmemiş gibi
hem söylemeye, hem dinlemeye devam ettiler.
Ta ki bir sabah uyanıpta bahçesine bakıncaya kadar.
Uzun boynu artık başını yüklenemiyordu. Yatak ucundaki komodinden aynasını alıp saçlarını taradı. Ne olursa olsun güzel görünmek her zaman gerekliydi. Kırışık ellerine bakıpta ardında bıraktığı onca zamanı düşündü kısacık dakikalarda. Son bir kuvvetle beline yüklendi. Bir eliyle yatağın kjenarında doğruldu, diğer eliyle de perdesini açıp bahçeye göz atmaya yeltendi. Çocuklarını görmek istedi.

İlk göz ağrısı Ali vardı karşısında. Artık eskisi kadar uzun görünmüyordu. Acaba demesine zaman kalmadan Sinem’e takıldı gözü. İki kardeş bütün diğerlerinin arasında yaşlılıklarını belli etmişlerdi iyicene. Mağrur dikilişleri bile fayda etmiyordu.
Vaktin geldiğini gördü izlemeye devam ederken. Onlarda acı çekmekten, zamanın acılarını onda görmekten yorulmuşlardı muhakkak. Tek gariplikleri selam vermemiş olmalarıydı. Bitmeyen bir dinlenmeye girmiş olduklarını gördü son bakışında. İlk yapraklarını vermişlerdi bile ikinci anaları toprağa.

Artık bende de zamanıdır diyerek beline verdiği gücü serbest bıraktı. Bir saniye sürdü yatağına düşmesi. Yaşadığı her anı anımsadı o upuzun sürede. Ne kadar da dolu yaşamıştı aslında.

Kafası yastığa gömüldükten sonra son bir kez açtı gözlerini öğle güneşinin pırıltısına. Ağlamaklı gözleriyle gülümserken sadece evlatları duydular mutlu ama inatçı ve yorucu hayatının boğazına düğümlediği 'Sonunda' yı...

[Bu mesaj kymophobia tarafından 15 Ağustos 2005 19:14 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Teşekkür ederim...

Ben unutmuştum aslında bu yazıyı, sonradan çıktı meydana zaten.
Benim de beğendiklerimden biridir.
aslında sanırsam kadın figürü dedemdi... Ölmek üzere hastaneye yatırılınca yazıldı bu.

sonradan adam çıldırdı gerçi. Birkaç dakika öldü, gene hayata getirdiler. O yüzden unutmuş olmam olası =)[signature][hline]Türkiye'nin en geniş anime arşivi için;
Binlerce CD ve yüzlerce DVD tutan arşiv için;

Mail: [email protected]
MSN: [email protected]

Takaslık ve satılık...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Baya güzel bir yazı olmuş. Betimlemeler falan çok hoş, kurgulanma ve semboller de güzel.

Böyle çiçekler bahçe kavramına değişik bir yönden bakmışsın; yine bahçeyle uğraşıp rahatlamanın klişe durumunu göreceğimi sandım ama anlatım çok güzel olmuş

İmla hatası falan yok ben baktım ehe, değişik kelimelerde seçilmiş ki detayların mükemmelliği yarattığı gerçeği kavranmış herhalde.[signature][hline]Follower Of Cyric,Prince Of Lies;Blog
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Loras, 16 Ağustos 2005 21:06 tarihinde demiş ki:
Baya güzel bir yazı olmuş. Betimlemeler falan çok hoş, kurgulanma ve semboller de güzel.

Böyle çiçekler bahçe kavramına değişik bir yönden bakmışsın; yine bahçeyle uğraşıp rahatlamanın klişe durumunu göreceğimi sandım ama anlatım çok güzel olmuş

İmla hatası falan yok ben baktım ehe, değişik kelimelerde seçilmiş ki detayların mükemmelliği yarattığı gerçeği kavranmış herhalde.


Teşekkürler =)

Daha var yazılar da, noterli oldukları için yollayamıyorum. Zaman bulursam diğerlerinden seçeyim bir ara...

İncelediğin için ayrıca sağol.[signature][hline]Türkiye'nin en geniş anime arşivi için;
Binlerce CD ve yüzlerce DVD tutan arşiv için;

Mail: [email protected]
MSN: [email protected]

Takaslık ve satılık...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...